Serençay Kanyonu ve Teke Sarayı doğal güzelliğiyle geçmişe ışık tutuyor
Burdur'un Günalan köyü ile Askeriye köyü arasında yer alan Serençay Kanyonu, doğal yapısı ve tarihi mağara yerleşimleriyle dikkat çekiyor. Kanyon çevresinde bulunan Teke Sarayı geçmişe ışık tutan önemli izleri taşıyor
Burdur’un Günalan köyü ile Askeriye köyü arasında yer alan Serençay Kanyonu, sahip olduğu doğal yapısı ve M.S. 4 veya 6. yüzyıla tarihlendirilen tarihi mağara yerleşimleriyle dikkati çekiyor.
Askeriye Çayı üzerinde uzanan kanyonun sağ ve sol yamaçlarında, geçmişte yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinen çok sayıda kaya oyma alan bulunuyor. Bölgede yer alan ve halk arasında “Teke Sarayı” olarak bilinen yerleşim alanlarının, çobanların özellikle yağmurlu ve karlı havalarda keçi sürülerini burada dinlendirmesi nedeniyle bu isimle anıldığı ifade ediliyor. Keçi sürüsünün başındaki erkek keçiye “teke” denilmesi, adın zamanla yerleşmesine neden oldu.
Kayaların kolay oyulabilmesi nedeniyle “Kadife Kale” olarak da adlandırılan yerleşim alanlarının Genç Roma ya da Erken Hristiyanlık Dönemi’ne ait olabileceği değerlendiriliyor. Bölge, geçmişten günümüze yerli ve yabancı araştırmacıların da ilgisini çekiyor.
KANYONUN İÇERİSİNDE SAĞLI SOLLU TARİHİ YERLEŞİM ALANLARI BULUNUYOR
Burdur İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, Serençay Kanyonu’nun kentin önemli doğal ve tarihi değerlerinden biri olduğunu söyledi.
Kanyonun adının, 'seren' kelimesinin uzun anlamına gelmesinden geldiğine dair bir rivayet bulunduğunu belirten Koçibay, “Serençay Kanyonu, Günalan ve Askeriye köyleri arasında uzanıyor. Kanyonun içerisinde sağlı sollu tarihi yerleşim alanları bulunuyor. Bu yerleşimlerin M.S. 4. ya da 6. yüzyıla tarihlendiği ifade ediliyor. Mağaraların içerisinde geçmişte insan yerleşimleri olduğu biliniyor.” dedi.
Bölgenin “Teke Sarayı” ve “Kadife Kale” isimleriyle de anıldığını aktaran Koçibay, kayaların kolay oyulabilmesinin mağara yerleşimlerini mümkün kıldığını dile getirdi.
Serençay Kanyonu’nun bilimsel açıdan da önem taşıdığını vurgulayan Koçibay, Prof. Dr. Mehmet Özsay’ın değerlendirmelerine göre alanın Genç Roma ya da Erken Hristiyanlık Dönemi’ne ait olabileceğini söyledi.
İNGİLİZ GEZGİN ESERLERİNDE BURAYA YER VERMİŞ
Koçibay, “Hristiyanlığın ilk dönemlerinde Roma İmparatorluğu’nun baskılarından kaçan bazı toplulukların bu mağaralarda yaşamış olabileceğine dair rivayetler bulunuyor. Bazı mağaralarda mezar alanlarının da yer aldığı ifade ediliyor” diye konuştu.
Bölgenin Batılı bilim insanlarının da ilgisini çektiğini kaydeden Koçibay, İngiliz gezgin Hamilton’un 1835 yılında Burdur’a gelerek Kadife Kale’yi ziyaret ettiğini ve eserlerinde buraya yer verdiğini, ayrıca 1940 yılında bölgeyle ilgili bir doktora çalışmasının yapıldığını sözlerine ekledi.