Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık SON DAKİKA HABERİ! Sağlık Bakanı Koca'da koronavirüs salgınına ilişkin önemli açıklamalar

        Sağlık Bakanı Fahrettin Koca video konferans yöntemiyle katıldığı Bilim Kurulu toplantısı ardından önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin günlük yeni tip koronavirüs (Covid 19( tablosunu açıklayan Bakan Koca kritik uyarılarda bulundu. En merak edilen konulardan biri olan 'yaz döneminde virüsün etkisi azalacak mı?' sorusuna yanıt veren Bakan Koca, "Virüsün yayılma hızında azalma olmamıştır. Virüsün hasta etme gücünde azalma olduğu konusunda ise bilimsel bir kanıt yoktur." dedi. YKS ile ilgili açıklama yapan Koca, " Ailelerin sınav merkezinin uzağında beklemelerini, gruplar oluşturmamalarını rica ediyoruz" ifadelerini kullandı. İkinci dalga ihtimaliyle ilgili çok net açıklama yapan Koca, "İkinci dalgayı yaşamadığımızı rahat söyleyebiliriz. Birinci dalganın etkilerini görüyoruz." dedi.

        "TEDBİRLERE BAĞLI KALARAK UYGULAYACAĞIMIZ BİR HAYAT"

        Her işin başı sağlık prensibinden hareketle sağlığı güvenceye alırken, 83 milyonla birlikte tüm hayatın önünü açmaya devam edeceklerini vurgulayan Koca, "Haziran ayının 3 haftasını geride bıraktık. 1 Haziran'da başlayan normalleşme süreci yakında bir ayını dolduracak. Koronavirüs salgınının oldukça zor, pek çok bilinemezi de beraberinde getirdiği bir dönemini aştığımız konusunda hak edilmiş, dayanağı sağlam bir iyimserlik içindeyiz. Kontrol dışı gelişmeleri ayrı tutarsak, önümüzdeki günlerin bu yaz günleri gibi aydınlık günler olacağı konusunda güçlü gerekçelerimiz var. Bugünkü hayatımız, tedbirlere bağlı kalarak, planlarımızı uygulayacağımız bir hayattır." ifadelerini kullandı.

        "BERBERİMİZ, PASTANEMİZ, KİTAPÇIMIZ KAPALIYDI"

        Fahrettin Koca, kontrollü sosyal hayatın gereklerini yerine getirdikçe hayat kalitesinin daha da artacağının altını çizerek, "Tedbire daha az ihtiyaç duyulacak dönemi, şimdi uyguladığımız tedbirlerle hazırlıyoruz. Çok yakın zamana kadar, sokağa kısıt olmaksızın çıkabileceğimiz günler konusunda endişelerimiz vardı. Her zaman gittiğimiz mekanlar, eski emniyet duygusu içinde bir daha ne zaman gideceğimizi bilemediğimiz mekanlardı. Berberimiz, kuaförümüz, pastanemiz, kafemiz, kitapçımız kapalıydı." diye konuştu.

        Normal şartlarda hayatın en canlı taraflarını gösterdiği alışveriş ortamlarının eski halinden uzak, hastaneye bile koronavirüs şikayetleri dışında, tedavisi ertelenemeyecek hastalık durumunda gitmenin tercih edildiği günlerin yaşandığını anımsatan Koca, gelinen noktanın çok ileri bir noktada olduğuna işaret etti.

        Koca, mevcut durumun, korunması gereken büyük bir kazanım olduğunu dile getirerek, "Durağanlaşan hayat hız kazandı. Koronavirüsle mücadelemizde bu başarı muhkemleştikçe, özlediğimiz ne varsa tek tek geri döneceğiz. Başarı muhkemleştikçe, her işin başı sağlık prensibiyle kaldığımız yerdeki yaşama temposuna yaklaşacağız." şeklinde konuştu.  

        "MASKE KULLANMAMAK KİŞİSEL HUKUKUN İHLALİDİR"

        Koronavirüsün, hayatın sevk ve idaresini elden alan bir güç olmaktan çıkmasını sağlamak gerektiğini vurgulayan Koca, şöyle devam etti:

        "Özlemini duyduğumuz şey budur. Bunun için de hastalık riskine karşı bazı kontrol mekanizmalarını bir süre daha sıkı tutmaya mecburuz. Ağız ve burun yoluyla bulaşan, mesafe kısaldıkça bulaşma riski çok artan bu virüs, evimizin dışında, başka insanlarla bir arada bulunduğumuz ortamlarda koruyucu maske kullanmamızı zorunlu kılıyor.  

        Koronavirüs maskesi, virüsün yayılmasına karşı elzem bir tedbirdir. İhtiyatlılık değildir, mecburiyettir. Koronavirüs maskesi, virüse karşı alınacak kişisel bir tedbir değildir, ortak bir tedbirdir. Bu tedbir, aynı sosyal ortamda, birbiriyle etkileşim halinde olan kişilerin tamamı tarafından alınmalıdır. Bir ortamda üçümüz maske takıyor, fakat birimiz takmıyorsak hepimiz az çok risk alıyoruz demektir. Bu sebeple, maske kullanmayan kişinin ister yakın mesafede sokakta, ister ortak mekan veya iş yerinde, maske kullananlara karşı sorumluluğu vardır. Bu durumlarda maske kullanmamak kişisel hukukun ihlalidir."

        "TEDBİRLERE UYMAK, NORMALE DÖNÜŞÜ KISALTACAKTIR"

        Bakan Koca, ortak mekanlarda, ortak alanlarda, herkesi maske kuralına uymaya davet ederek, "Tedbir alanların üzerimizdeki hakkına riayet edelim. Bu medeni davranışa, aynı medeni davranışla karşılık verelim. Çevremizde kimsenin bulunmadığı, bulaşma riskinin zaten söz konusu olamayacağı ortamlarda, örneğin bankta denize karşı yalnız oturuyorsak, maske elbette gerekli değildir. Maske tedbirini gerekli durumlarda uygulayalım ki uygulanabilir olsun, zamanla bıkkınlığa yol açmasın." ifadesini kullandı.

        Sonbaharda dünya ölçeğindeki risk beklentisine ilişkin değerlendirme yaparken Koca, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2 gün önce yaptığı, özellikle Güney Amerika kaynaklı olan dünyadaki en yüksek günlük vaka sayısı açıklamasına dikkati çekti.

        Fahrettin Koca, DSÖ'nün tedbirlerin sürekliliği konusunda uyardığını, bıkkınlığa düşmenin bu uzun soluklu mücadeleden geriye düşmek, rehavete kapılmak, riske açılmak anlamına geldiğini belirttiğini aktardı.

        Bugüne kadar 62 il merkezinde maske mecburiyeti getirildiğini hatırlatan Koca, şunları kaydetti:

        "Maske, tüm Türkiye'de ortak sorumluluğumuz, mecburiyet olan illerde ise sorumluluk kat kat fazladır. Bu mecburiyet, ya vakaların arttığı veya riskin bariz olduğu, zincirleme bulaşmanın uç verme ihtimali olduğu yerler için getirilmiştir. Geride bıraktığımız dönemde sokağa çıkma kısıtının salgının önlenmesi açısından önemi neyse, bugün aynı önemi maske ve mesafe uygulamalarının taşıdığını unutmamalıyız. Bu tedbirlere ne kadar uyarsak dostça tokalaşacağımız, birbirimize sarılacağımız günler o kadar yaklaşır. Tedbirlere uymak, normale dönüş yolunu kısaltacaktır."

        "LÜTFEN SICAKLARA YENİLMEYELİM"

        Yaz aylarında maske kullanımının geçen aylardaki gibi kolay olmadığını, herkesin bir zorluk yaşadığını belirten Koca, "Lütfen sıcaklara yenilmeyelim. Eğer sıcaklara yenilirsek, vaka sayılarının artışa geçeceğini, bunlardan bir kısmının yoğun bakıma düşeceğini unutmayalım." dedi.

        Koca, yılın ilk aylarında, koronavirüsün daha çok kış mevsiminde etkili olacağı, yaz aylarında ise etkisini kaybedeceğine yönelik ileri sürülen bilimsel tahminlere değinerek, "Virüsün yayılma hızında azalma olmamıştır. Virüsün hasta etme gücünde azalma olduğu konusunda ise bilimsel bir kanıt yoktur. Bu iki iyimser ama yanlış kanıyı günlük hayatınıza dayanak yapmamanızı, yaz boyu dikkati elden bırakmamanızı istirham ediyorum." ifadelerini kullandı.

        "BÜYÜKLERİMİZ VE KRONİK HASTALAR HALEN RİSK GRUBUNDA"

        "Büyüklerimiz ve kronik hastalığı olanlar halen risk grubunda"

        Tedbirsiz her iyimserliğin hastalığa hizmet etmesinin ihtimal dahilinde olduğunu vurgulayan Koca, "Mevcut şartlarda büyüklerimiz ve kronik hastalığı olanlar virüse karşı halen risk grubundadır. Bizim için en endişe verici olan, risk grubundakilerin veya onların yakın çevrelerindekilerin konunun ciddiyetini unutup, tedbirleri aksatmasıdır. Mücadelenin çok önemli bir kısmını büyüklerimiz için verdik. Lütfen aynı hassasiyeti koruyalım." diye konuştu.

        Bakan Koca, "ülkenin, tüm yaz günlerinden aydınlık yüzleri" olarak nitelendirdiği gençlere yönelik ise şunları söyledi:

        "Bilmenizi isterim ki dünyada iyilik, özgürlük, güzellik adına ne yapılmışsa, insanlık için hangi büyük ve ileri adım atılmışsa, bunların hepsi sizin yaşınızda kalmayı başarabilenler tarafından yapılmıştır. Bilim, sanat, buluş, icat sizin yaşınızın heyecanlarını, tutkularını ebediyete taşıma işidir. Gençlik bir kez gelir, onu hayatı boyunca sürdürebilenler toplumlarını, ülkelerini, dünyayı değiştirir. Bugünün dünyasını sizin yaşınıza yakın yaşlardaki insanlar değiştirdi. Düşünülenin aksine de gelecek bizi ileride beklemiyor. Geleceği, bize gençler getiriyor."

        "HEKİM OLMAK İSTEYEN GENÇLERİN SAYISI HER ZAMANKİNDEN FAZLA"

        Koca, hafta sonu yapılacak Yükseköğretim Kurumları Sınavına (YKS) değinerek, şunları kaydetti:

        "Önümüzde hepimizin heyecanla beklediği iki sınav günü var. Birkaç ay boyunca sizden bazı fedakarlıklar isteyen bir doktor ağabeyiniz olarak, bu iki günün, hayat boyu kutlamaya değer bulacağınız iki başarı günü olmasını yürekten diliyorum. Bu yıl hekim olmak isteyen gençlerin sayısı, her zamankinden fazla. Gelecekteki meslektaşlarımı şimdiden kutluyorum. Günümüzde meslekler kişilerle değer kazanıyor. Zekaya, hayal gücüne, çalışkanlığa tüm meslekler aynı derecede ihtiyaç duyuyor.

        Pandemi boyunca, toplumsal sorumluluğun gereklerini yerine getirmekle kalmadınız, örnek oldunuz. Süreçte sizlerin de bizlerden beklentileri oldu. Sağlık yönünden sınava uygun şartların hazırlanması konusunda bizler elimizden geleni yaptık. Bilim Kurulumuz, uygulamayı yapacak kurumlar için Sınav Tedbir Rehberi hazırladı. Milli Eğitim Bakanlığımız ve ilgili kurumlar titiz hazırlıklarını tamamlayıp, sizlerle paylaştı."

        Yakın günlerde yapılan diğer sınavların da dikkate alınması gerektiğini ifade eden Koca, "Örneğin okul girişlerindeki yığılmalarda ailelerin etkili olduğunu biliyorsunuz. Yetişkin yaşlardaki siz gençlerin girdiği bu sınavda yığılmanın daha az olacağını umuyoruz. Yine de gençlere iştirak edecek aileler olursa, kendilerinden sınav merkezinin biraz uzağında beklemelerini, gruplar oluşturmamalarını rica ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

        Sınav tarihi üzerinde, yaşanılan şartların sonucu olarak bazı gündemlerin oluştuğunu hatırlatan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Hepimiz, sizlerin yaşadığı sınavları yaşamış kişiler olarak, duygularınızı çok iyi anlıyor ve içtenlikle saygı duyuyoruz. Fakat gerçeğin hakkını gerçeğe vermeliyiz. Salgın hastalık söz konusu olduğunda bir ay, iki ay sonrasını öngörmek çok zordur. Bunu, yakın günlerde 1000'in altına çektiğimiz vaka sayısının tekrar 1.500'lerin üstüne tırmandığı tablolardan da tahmin edebilirsiniz. Sınavın ertelenmesi durumunda, risk bugünden çok daha büyük olabilirdi. Bugünkü gerekçeler yarın daha da büyüyebilir. Dünya Sağlık Örgütü eylül ayı için küresel ölçekte risk öngörüsünde bulundu. Bu durumda, sınavın, ne getireceği meçhul bir zamandansa şimdi yapılmasına ilgili kurullar tarafından karar verilmesi doğru görünmektedir."

        "TEDBİR, BİRBİRİMİZE KARŞI BORCUMUZ"

        Koronavirüse karşı sağlığın yanı sıra ekonomiden ticarete, eğitimden üretime hayatın her alanında yeniden ivmek kazanmak için önlemler alındığını vurgulayan Koca, tüm hayatın yeniden sağlık kazanması ve eski temposuna yaklaşmasının vaka sayılarının kontrol altında tutulmasına bağlı olduğuna işaret etti.

        Koca, "Tedbirlere uyum, pandemi boyunca her yurttaşına sahip çıkan, sağlık sistemiyle her ferde eşit ve yüksek derecede değer veren devletimize karşı da bir yurttaşlık borcumuzdur. Tedbir, birbirimize karşı borcumuzdur. Tüm toplumu etkileyen hastalığın kendisini ve etkilerini el birliğiyle yenmeliyiz." değerlendirmesini yaptı.

        "KOVİD 19'DAN 164 BİN 234 KİŞİ İYİLEŞTİ"

        Sağlık Bakanlığının internet sitesinde yer alan ve Bakan Fahrettin Koca'nın da Twitter'dan paylaştığı "Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu"nun güncel verilerine göre, bugün 53 bin 486 test yapıldı, 1492 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu. Son 24 saatte 24 hasta vefat etti, 1386 kişi iyileşti. Toplam test sayısı 3 milyon 83 bin 121, vaka sayısı 191 bin 657, vefat sayısı 5 bin 25 olarak kayıtlara geçti. Yoğun bakımdaki hasta sayısı 914, solunum cihazına bağlı hasta sayısı 356, toplam iyileşen hasta sayısı ise 164 bin 234 oldu.

        Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamalardan öne çıkan başlıklar şöyle:

        "KONTROLLÜ SOSYAL HAYAT KALİTEMİZİ DAHA DA ARTTIRACAK"

        Haziran ayının üç haftasını geride bıraktık. 1 Haziran'da başlayan normalleşme süreci yakında 1 ayını dolduracak. Koronavirüs salgını konusunda hak edilmiş, dayanağı sağlam bir iyimserlik içindeyiz. Kontrol dışı olayları hariç tutarsak, bugünkü hayatımız tedbirlere bağlı kalarak planlarımızı uygulayacağımız bir hayattır. Kontrollü sosyal hayatla hayat kalitemiz daha da artacaktır.Çok yakın zamana kadar sokağa kısıt olmaksızın çıkabileceğimiz günler konusunda endişelerimiz vardı. Her zaman gittiğimiz mekanlar bir daha ne zaman gideceğimizi bilemediğimiz mekanlardı.

        "MASKE İHTİYATLILIK DEĞİL VİRÜSE KARŞI ELZEMDİR"

        Berberimiz, kuaförümüz, pastanemiz, kitapçımız kapalıydı. Hayatın en canlı tarafını gösterdiği alışveriş ortamları eski halinden uzaktı. Hastaneye bile tedavisi ertelenemeyecek durumunda gitmeyi tercih ediyorduk. Geldiğimiz nokta çok şükür ileri bir noktadır. Durağanlaşan hayat hız kazandı. Bu başarı muhkemleştikçe özlediğimiz ne varsa tek tek geri döneceğiz. Her işin başı sağlık prensibiyle kaldığımız yerdeki yaşama temposuna yaklaşacağız. Koronavirüsün hayatımızın sevk ve idaresini elimizden alan bir güç olarak çıkmasını sağlamalıyız. Bunun için de hastalık riskine karşı bazı kontrol mekanizmalarını bir süre daha sıkı tutmaya mecburuz. Ağız ve burun yoluyla bulaşan bu virüs başka insanlarla birarada bulunduğumuz ortamlarda koruyucu maskeyi zorunlu kılıyor. Maske virüsün yayılmasına karşı elzemdir, ihtiyatlılık değildir mecburiyettir.

        "HERKESİ BU KURALA UYMAYA DAVET EDİYORUM"

        Bu tedbir aynı sosyal ortamda birbiriyle etkileşim halinde olan kişilerin tamamı tarafından alınmalıdır. Bir ortamda üçümüz takıyor, birimiz takmıyorsak hepimiz az çok risk alıyoruz demektir. Maske kullanmayan kişinin ister yakın mesafede ister ortak mekan ve işyerinde maske kullananlara karşı sorumluluğu vardır. Maske kullanmamak kişisel hukukun ihlalidir. Herkesi bu kurala uymaya davet ediyorum. Tedbir alanların üzerimizdeki hakkına riayet edelim. Bu medeni davranışa aynı medeni davranışla karşılık verelim. Bulaşma riskinin sözkonusu olamayacağı durumlarda, örneğin bankta denize karşı oturuyorsak maske elbette gerekli değildir. Gerekli durumlarda uygulanalım ki zamanla bıkkınlığa yol açmasın.

        "SOKAĞA ÇIKMA KISITININ ÖNEMİ NEYSE MASKE DE ODUR"

        Sonbaharda risk beklentisi DSÖ'nün 2 gün önce yaptığı Güney Amerika için yaptığı vaka sayısı bizi uyarıyor. Bıkkınlığa düşmek, rehavete kapılmak riske açılmak anlamına gelir. Bugüne kadar 62 il merkezinde maske mecburiyeti getirilmitir. Maske tüm Türkiye'de ortak sorumluluğumuzdur. Bu mecburiyet vakaların arttığı, riskin bariz olduğu, zincirleme bulaşmanın uç verme ihtimali olan yerler için getirilmiştir. Sokağa çıkma kısıtının önemi neyse bugün aynı önemi maske ve mesafe önleminin taşıdığını unutmamalıyız. Bu tedbiri unutmazsak dostça tokalaşacağımız günler elbette yakınlaşır. Sıcak yaz günlerindeyiz. Bu havada maske kullanmak geçen aylardaki gibi kolay değil. Hepimiz zorluk yaşıyoruz, lütfen sıcaklara yenilmeyelim. Eğer yenilirsek vaka sayısının artışa geçeceğini, yoğun bakıma gideceğini unutmayalım.

        "KONUNUN CİDDİYETİNİ UNUTUP TEDBİRİ AKSATMAYALIM"

        İkinci uyarımız salgının ilk günündeki bilgi belirsizliğinden kaynaklanan açıklığa kavuşturmak istiyorum. Koronavirüsün daha çok kış mevsiminde etkili olacağı ileri sürülüyordu. Virüsün yayılma hızında azalma olmamıştır, virüsün hasta etme gücünde azalma olduğu yönünde bilimsel kanı yoktur. Bu iki yanlış kanıyı günlük hayatımıza dayanak yapmamanızı istirham ediyorum. Üzerinde durmak istediğim diğer nokta büyüklerimizle ilgilidir. Mevcut şartlarda büyüklerimiz, kronik hasta olanlar halen risk grubundadır. Risk grubundakilerin veya onların yakın çevresindekilerin konunun ciddiyetini unutup tedbiri aksatmamalıdır. Lütfen aynı hassasiyeti koruyalım.

        "ÖNÜMÜZDE HEPİMİZİN HEYECANLA BEKLEDİĞİ SINAV VAR"

        Değerli gençler ülkemin tüm yaz günlerinden aydınlık yüzleri. Bilmenizi isterim ki, dünyada iyilik, özgürlük, güzellik adına ne yapılmışsa insanlık için hangi büyük ve ileri adım atılmışsa bunların hepsi sizin yaşınızda kalmayı başarabilenler tarafından yapılmıtır. Bilim,sanat, buluş, icat sizin yaşınızın heyecanlarını, tutkularını ebediyete taşıma işidir. Gençlik bir kez gelir, onu hayatı boyunca sürdürebilenler toplumları, ülkelerini dünyaları değiştirir. Düşünülenin aksine gelecek bizi ileride beklemiyor, geleceği bize gençler getiriyor. Önümüzde hepimizin heyecanla beklediği iki sınav günü var. Birkaç ay boyunca sizden bazı fedakarlıklar isteyen doktor ağabeyiniz olarak iki günün hayat boyu kutlamaya değer bulacağınız başarı günü olmasını yürekten değer buluyorum.

        "AİLELER SINAV MERKEZİNDEN BİRAZ UZAK DURMALIDIR"

        Günümüzde meslekler kişilerle değer kazanıyor. Zekaya, hayal gücüne, çalışkanlığa tüm meslekler aynı derecede ihtiyaç duyuyor. Pandemi boyunca toplumsal sorumluluğunun yerine getirmekle kalmadınız, örnek oldunuz. Sizlerin de bizlerden beklentileri oldu. Sınava uygun şartların hazırlanması konusunda elimizden geleni yaptık. Bilim Kurulumuz Sınav Tedbir Rehberi hazırladı. Milli Eğitim Bakanlığımız ve ilgili kurumlar hazırlıklarını tamamlayıp sizlerle paylaştı. Yakın günlerde yapılan diğer sınavları dikkate almalıyız. Okul girişlerindeki yığılmalarda ailelerin etkili olduğunu biliyorsunuz. Bu sınavda yığılmanın daha az olacağını umuyoruz. Gençlere iştirak edecek aileler olursa kendilerinden sınav merkezinin biraz uzağında beklemelerini, gruplar oluşturmamalarını rica ediyoruz.

        "BUGÜNKÜ GEREKÇELER YARIN DA BÜYÜYEBİLİR"

        Sınav tarihi üzerinde bazı gündemler oluştu. Tarihin belirlenmesi tek başına bakanlığımızın yetkisi dışında olmakla birlikte ana düşünceyi arz etmek istiyorum. Hepimiz sizlerin yaşadığı sınavları yaşamış kişiler olarak duygularınızı çok iyi anlıyor, içtenlikle saygı duyuyoruz. Salgın hastalığı sözkonusu olduğunda 1 ay 2 ay sonrasını öngörmek çok zordur. Sınavın ertelenmesi durumunda risk bugünden çok daha büyük olabilirdi. Bugünkü gerekçeler yarın da büyüyebilir. DSÖ'nün Eylül ayı için risk öngörüsünde bulunduğunu konuşmamın başında belirtmiştim. Sınavın meçhul bir zamandansa şimdi yapılmasına ilgili kurullar tarafından öngörülmesi doğru görülmektedir.

        "TEDBİR BİRBİRİMİZE KARŞI BORCUMUZDUR"

        Koronavirüse karşı alınacak önlemlerin sağlığımız için alınmış önlemlerin yanısıra ekonomi, ticaret, üretim hayatın her alanında yeniden ivme kazanmak için alınan önlemler olduğudur. Tüm hayatın eski temposuna yaklaşması, vaka sayıların kontrol altında tutulmasına bağlıdır. Tedbir birbirimize karşı borcumuzdur. Tüm toplumu etkileyen hastalığın kendisini, etkilerini el birliği ile yenmeliyiz. Hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum.

        Bugün vaka sayılarını vermek istiyorum.

        GÜNLÜK KORONAVİRÜS TABLOSU

        Özellikle yurt dışından gelen hem turistlerin hem de vatandaşlarımızın hangi tedbirlerle gelişini sağlamak üzerine bir görüşme yaptık bakan arkadaşlarımızla. Özellikle 7 merkezde Antalya, Dalaman, İzmir, İstanbul'da iki merkez, Bodrum ve Trabzon olmak üzere test merkezlerini oluşturacağız. Kapıkule ve Sarp gibi sınır kapılarında test merkezini oluşturmuş oluyoruz. Semptomu olan kişilerin hem testlerini yapmak, hem de tedavilerini yapmak suretiyle bir hazırlık yaptık. Ayrıca Türkiye'de 135 merkezde de özellikle bu anlamda uygunluğunu verdiğimiz testler ayrıca zaten yapılmakta.

        "GENÇLERİMİZ KENDİLERİNİ DAHA RAHAT HİSSETMEMELİDİRLER"

        İkinci dalgayı yaşamadığımızı rahat söyleyebiliriz. Şu an yaşadığımız birinci dalganın etkilerini görmüş oluyoruz. Dünyada halen birinci dalganın etkisi devam ediyor. Yer yer dalgalanmaların olduğunu görmüş oluyoruz. Bu dönemde bazı bölgelerimizde vaka sayılarının daha arttığını görüyoruz. Öncesine göre de 1 ay öncesine göre vaka sayılarımızın artışına rağmen yoğun bakıma giren hasta sayımız, entübe edilen ve vefat eden hasta sayımızın azaldığını görüyoruz. Eskiye göre virüsün etkisinin düştüğü anlamında değil, tedaviyle erken dönem yaklaşımla burada sonucu daha pozitif aldığımızı net söyleyebiliriz. Şu dönemde birinci dalganın devamını olan dalgalanmaları yaşadığımızı yeni bir ikinci dalga şeklinde olmadığını vaka sayıların yer yer öngördüğümüzden daha fazla olduğunu görüyoruz, ama eskiye göre hastane yükümüzün daha az olduğunu, entübe eden hastamızın vefat etme oranlarının giderek düştüğünü görüyoruz. Her geçen gün vefat eden vatandaşımızın da yaş ortalamasının giderek yükseldiğini görüyoruz. Vaka sayılarında ise daha önce 41 iken ortalama yaş şu an 32'ye kadar düşmüş oldu. Ön planda vaka sayılarında her geçen gün gençlerde göründüğünü, ortalama yaşın aşağıya doğru indiğini ama hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yaşlarının arttığını görüyoruz. Gençlerimiz kendilerini rahat hissetmemelidirler. Riskli olan özellikle büyüklerimize, kronik hastalığı olanlara bulaştırma potansiyeli taşıdıklarını, riskli olan vatandaşlarımızın kendilerini korumalarını tekrar hatırlatmak istiyorum.

        "TOPLUM BAĞIŞIKLIĞININ OLAMAYACAĞINI GÖRMÜŞ OLUYORUZ"

        Özellikle dünyada benzer şekilde büyük ölçekte yapılan başka çalışmanın olmadığını 153 bin kişiyi PCR, antikor taramasından geçirdiğimizi, bulaşıcılık, taşıyıcılık oranımızı hem de bu anlamda antikor bağışıklık oranımızı tespit etme açısından önemli olduğunu söylemiştim. 153 bin kişinin taranan 118 bin oldu. 118 bin içinde PCR taramasıyla pozitif bulduğumuz oran binde 2.8. Son derece düşük. Yine antikor testi aynı zamanda yapıyoruz. Bu ise şu dönemde binde 8.1. Yani toplumun bağışıklığı yüzde 1'in altında. Bazı illerimizde bunun biraz daha yüksek olduğunu biliyoruz. Adıyaman yüzde 3, İstanbul'da yüzde 3'ün üzerinde. Toplamda 0.81. Birçok kimsenin toplum bağışıklığı anlamında yüksek oranlar beklediği, bağışıklığın giderek arttırılmasının anlamlı olduğunu düşündüğü noktada biz bu çalışmayla toplum bağışıklığının kolay gelişmediğini görüyoruz. Toplum bağışıklığının oluşması için yüzde 60-65'ler hedeflenirken 60-70 kat benzer pandemi yaşamayı gerektiriyor. Toplumda yaygın bir taşıyıcılığın ve koruyucuğun da olmadığı. O nedenle herkesin tedbirlere önem vermesi gerektiği ortada. Yani aşı gelişmedikçe, yaygın aşı yapılmadıkça bu tarz pandemi sonrası bağışıklıkla toplum bağışıklığının olamayacağını görmüş oluyoruz. Hepimiz tedbirler noktasında hassas olmalıyız. Virüsten korunmanın en bariz yönü maskeyi takıyor olmak, mesafeyi korumak. O nedenle biz virüsten korumak istiyorsak, kendimizi potansiyel virüs taşıyıcısı gibi görüp bu iki tedbire ve el hijyenine devam etmeliyiz. Herkesin yaygın test yapma çabası içinde olmaması gerekiyor. Toplumda bu kadar düşük oranda bildikten sonra. Belirtisi olan kişilerin test yaptırmak,sağlık kuruluşuna müracaatı daha çok önemli.

        "AŞININ 4-5 AY ÖNCE GELİŞİMİNİN OLACAĞINI SÖYLEMEK ZOR"

        Türkiye'de 4 tane özellikle hayvan çalışmasına başlandığını biliyoruz. Bu konuda TÜBİTAK ve TUSEB'in desteği var. Hayvan çalışmalarının tamamlanması sonucu klinik döneme gelinmiş olacak. Bakanlık olarak klinik araştırmayı sürdürme çabası içinde olacağız. Devam eden çalışmalarla ilgili sonuçların iyi olduğunu, insan çalışmalarına zannediyorum Eylül-Ekim'den önce gelmek şu an için zor görünüyor. Biz Türkiye olarak Rusya ile görüşmelerimiz olmuştu. Bu çalışmalarla Rusya ve Çin'le görüşme yapıldı. Aşı çalışmalarını birlikte özellikle klinik çalışma safhasında birlikte yapma noktasında genel bir yaklaşım içindeyiz. Rusya ile daha ileride olduğumuzu söyleyebilirim. Dünyada Çin'in önde olduğunu, İngiltere'de ikinci faza geçildiğini biliyoruz. Daha net önümüzdeki bir iki ay içinde sonuç alınacak yaklaşımda olmamalıyız. 4-6 ay önce aşı gelişiminin olacağını söylemek zor.

        "MUTASYON HER ZAMAN OLABİLİR ANCAK ŞU AN SOMUT BİR ŞEY YOK"

        Şu ana kadar somut, bilimsel mutasyon olduğuna dair bilgi yok. Farklı virüs çeşitlerinin olduğunu biliyoruz. 2 ay önce de söylemiştim. Virüs izolasyonunun bakanlığımızca yapıldığı dönemde Ortadoğu, Amerika'dan gelen virüsün farklılığını söylemiştim. Ama virüsün virülansında herhangi bir değişikliğin göstermediğini söylemiştim. Mutasyon her zaman olabilir ama şu an somut bilgi yok.

        "YASAKLI DÖNEMLERİN OLMASINI DÜŞÜNMÜYORUZ"

        Vaka sayılarının binin üzerinde olduğunu görüyoruz. Vefat sayılarımızın eskiye göre düşük olduğunu görüyoruz. Hastane yükümüzün ve yoğun bakım yükümüzün az olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde yeni bir kısıtlamayı Bilim Kurulu'nda gündemimize almadık, doğrusu şu an düşünmüyoruz. Bu döneme kontrollü sosyal hayat dönemi demiştik. Özellikle bu hayatın tedbirlerle devamını önemsiyoruz. Tedbirlere uyduğumuz oranda tehdit ortadan kalkar. Bu dönemde normal hayatımıza devam ederken virüsle karşılaşmamanın yolu maske, mesafe ve el temizliğine özellikle dikkat ederek, eskiden olduğu gibi yasaklı dönemlerin olmaması ki, düşünmüyoruz. Belki iller, ilçeler, köyler bazında bu anlamda birtakım benze kısıtlamalar il hıfzısıhha kurulları alabilirler. Ama şu anda kısıtlama gündemimizde olmadı.

        "YURT DIŞINDAN GELECEK OLAN TURİSTLERE TEST UYGULAYACAĞIZ"

        Özellikle Bilim Kurulumuz turistik tesislerle, otellerle ilgili uygulanması gereken kuralları çok net ortaya koydu. Sertifikasyona Turizm Bakanlığı ile birlikte geçildi. Sertifikasyona geçilmeyen yerlerde zaten kabulü olmuyor. Yurt dışından gelen turistlerin veya bizim yurtdışında olan vatandaşlarımızla ilgili hepsini sağlık taramasından mutlak geçiriyoruz. Herhangi bir hastalık bulgusu olduğunda testini yapmayı, sağlık kuruluşunda tedavisi dahil olmak üzere yapı oluşturduk. Ücretini gündem yapmamak dahil olmak üzere sağlık hizmetini herkese verme çabası içinde olacağız. Bu anlamda ilgili turistik yerlerin ve otellerin alınması gereken tedbirleri de zaten yakından takip edilecek. Oralarda da pozitif bulunan vakalara nasıl davranılması gerektiği, o ortamdan uzaklaştırılıp nerede izole edilmeleri gerektiği konusuna kadar her bölge için ayrı ayrı tedbirler alındı, o anlamda sorun yaşanmayacağı düşünüyoruz.

        "İLLER ALINMASI GEREKEN TEDBİRLERİ ALMIŞ DURUMDALAR"

        İl bazında açıklanmasında sorun yok. Özellikle turistik bölgelerle ilgili belli illerimizi açıklamış olacağız. Her il hıfzısıhha kurulları her gün vaka sayılarını biliyorlar ve buna göre kararlar alıyor, biz Ankara'dan almıyoruz. Yoğun bakımda veya hastanede yatan hasta dahil olmak üzere bütün iller kendileri biliyor. Alınması gereken tedbirleri zaten almış oluyorlar.

        "BULAŞICI VİRÜSÜN YAZ KIŞ DEMEDEN DEVAM ETTİĞİNİ BİLİYORUZ"

        Yeni normal hayat hedeflendiği gibi gidiyor mu? Bu sayıların doğrusu beklentimizden daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Hastane yükü beklentimiz doğrultusunda ama vaka sayılarının beklenti doğrultusunda olmadığını söyleyebilirim. Vaka sayısındaki artış rehavetin olmuş olması. Yeni normal dediğimiz, kontrollü sosyal hayat dediğimiz dönemde birçok kimsenin eski normale dönme algısı içinde olduğunu görüyoruz. Bu algının bir an önce devre dışı kalmasını, bu virüsün bulaşıcı olduğunu yaz kış demeden devam ettiğini, önlemenin tek yolu da mesafe, maske ve el hijyenin son derece önemli olduğunu biliyoruz. Öngöremediğimiz vaka sayısındaki artık bu tedbirlerin uygulanmadığı şeklinde yorumlanmalı. Vatandaşımız hassasiyet göstermelidir. Vefat sayılarının azalması, riskli olan, yaşlı olan büyüklerimizle ilgili koruyuculuğumuzu, hassasiyetimizi daha da sürdürmemiz gerektiğini altını çizerek ifade etmek istiyorum.

        "KURBAN BAYRAMI KISITLAMASI GÜNDEME GELMEDİ"

        Bilim Kurulu'nda Kurban Bayramı'nda kısıtlılık olmasıyla ilgili herhangi bir durum gündeme gelmedi. Kurban Bayramı'na epey bir zaman var. Dolayısıyla önümüzdeki haftalar vakanın seyri bu anlamda belirleyici olacak. Bu dönemde Bilim Kurulu'nda gündeme gelmediği için net bir şey söylemem doğru olmaz. Kurban Bayramı'nda doğrusu kısıtlılık olabileceğini, hangi şartlarda olabileceğini şimdiden söylemem zor. Büyük oranda Ramazan'da olduğu gibi olmayacağı kanaatindeyim. Zaten kararı verecek olan da bu konuda Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanımızın iradesi olmuş olur. Önümüzdeki haftalar pandeminin seyrini görmemiz olacak. Belirleyici olan odur. Bilim Kurulunun 65 yaş üstünde var olan tedbir dışında ilave tedbiri sözkonusu olmadı. Varolan tedbirin devamı şeklinde yaklaşım oldu.

        "VELİLER DİKKAT! 50-60 METRE UZAKTA DURALIM"

        Biz bu sınavın yapılması için alınması gereken bütün tedbirleri Bilim Kurulumuz rehber olarak yayınladı. Bu anlamda alınması gereken bütün tedbirler alınmış oldu. Burada önemli olan, sorun olarak görülen özellikle okul önlerinde velilelerimizin mesafe noktasında bu hassasiyete uyumunda sorun olduğunu yaygın görüyoruz. Öneri olarak söylüyorum; özellikle yapılması gereen mümkün mertebe lise son sınıfta olan öğrencilerimizin imtihan salonuna gelirken toplu taşıma araçlarıyla geldiklerinde mümkün mertebe yalnız gelmeleri. Yanlarında 1 kişiyle gelmelerini ve okuldan 50-60 metreden sonra mesafede öğrencinin yalnız okula geçişinin sağlamanın önemli olduğunu, aracıyla evladını getirmek isteyenlerin olma durumunda mümkün mertebe aracından yakınları, ebeveynlerin inmemesini, okula gelmeden 50-60 metre geride evladımızı araçtan indirerek yalnız okula girişini sağlarlarsa, hepimizin gördüğü, huzursuz olduğumuz görüntüleri yaşamamış oluruz. Bizler de sağlık ve bilim kurulu dahil olmak üzere, ilgili bakan ve kuruluşlarımız her türlü tedbiri aldılar ve almaya devam ediyorlar. Huzurlu sınav için her türlü tedbiri bakan arkadaşlarımla birlikte bir çaba içinde olduğumuzu söylemek istiyorum. Ebeveynlerimiz de hassasiyet içinde olurlarsa olumsuz görüntüleri görmeyiz diye umut ediyorum, bu hafta için, teşekkür ediyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ