Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika TBMM Başkanı Mustafa Şentop'tan Habertürk'e açıklamalar

        TBMM Başkanı Mustafa Şentop'tan Habertürk TV Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır'a konuştu.

        Şentop'un açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

        Her seçim öncesi belki 1 sene öncesinden başlayan bazı anketçiler ortaya çıkıyor bunlar seçim sonrasında da kayboluyor. Bunlar anket çalışması, siyasi tabloyu ölçme çalışması yapmıyor; siyasi propagandanın unsuru olarak çalışıyorlar. Bunun dışında ciddi olarak anket yapan, bu işi profesyonel meslek edinmiş olanlar var. Bunların daha çok seçime yakın zamanda yaptıkları anketleri dikkate almak lazım. Bunların da siyasi piyasayı etkileyecek açıklamalar yaptıklarını maalesef görebiliyoruz. Daha önceki seçimlere bakarsak, anketlerde hep kazananlar var. Hazin bir tablo Türk siyaseti açısından, belki komedi de diyebiliriz. Anketlerde kazananlar oluyor. Sürekli kazananlar. Bir de milletin teveccühü ile sandıkta kazananlar var. Ülkeyi anketlerde kazananlar deil sandıkta kazananlar yönetiyor. Bilhassa İstanbul mitingi bugüne kadar Türkiye'de yapılmış siyasi maksatlı en büyük mitingtir. Bunu tereddütsüz söyleyebiliriz. Ben de sahayı gördüm. Trakya'da Tekirdağ milletvekili olmam hasebiyle, sayın Cumhurbaşkanımızın Trakya programlarına katıldım. Benim kanaatim daha önce de ifade ettim. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Recep Tayyip Erdoğan'ın birinci turda kazanacağına eminim. Son 1 aydan fazla bir zaman, milletimiz bu seçimin ana fikrini anladı. Ayrı bir sahiplenme içerisinde olduğunu görüyoruz vatandaşlarımızda.

        REKLAM

        "TÜRKİYE'NİN YAPACAĞI SEÇİM ÇOK ANLAMLI"

        Ben AK Parti'de seçim işleri başkanlığı da yaptım. Her seçim de ben ve başka siyasetçiler 'bu seçim önemli seçimdir' der. "Bundan sonra yapılacak her seçim kendisinden önceki seçimlerden daha önemli olacak" demiştim. Bunun sebebi dünyada önemli bir değişim noktasındayız. Dünya yeni bir düzen arayışı içerisinde. Burada Türkiye'nin yeri çok önemli. Biz bölgemizde, yakın coğrafyamızla tarihi sorumluluk, misyon içerisindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı faaliyetlerle Türk dünyası, İslam dünyası ve mazlum coğrafyanın gözü Türkiye'nin üzerinde. Bu açıdan diyoruz ki, Türkiye'nin yapacağı seçim yeni düzenin oluşması bakımından anlamlı. Başkaları da Türkiye'nin iddialı durumunu, tam bağımsızlık durumunu bırakmasını, dışarıdan çizilmiş senaryoların içinde yer almasını arzuluyorlar. Kuzey hattıyla ilgili bir tıkanma var. Biz en makul olanın orta koridor olduğunu söylüyoruz. Güneyden gelen hatlar var. Türkiye dünya coğrafyasının akapunktur noktalarının yoğunlaştığı alandır. Dünyanın bütün akapunktur noktaları Türkiye üzerinde toplanmış durumda. Türkiye'yi başka senaryolarının bir aktörü haline getirmek istiyorlar. Avrupa ülkeleri Türkiye'yi takdir ediyorlar, tebrik ediyorlar, hayranlık ifade ediorlar hem de kendi yaşadıkları sıkıntıları anlatıyorlar.

        REKLAM

        "TÜRKİYE TERÖR DEVLETİNE İZİN VERMEYECEK"

        Türkiye'yi kendi içerisine kapatmak ve kuşatmak. Bilhassa Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeleri takip ediyoruz. Orada bir terör örgütüne devlet kurdurulması için uzun zamandır proje işletildiğini biliyoruz. Suriye terör devletinin imkansız hale getirecek sınır ötesi harekatlar yaptık. Şu anda orada bir terör devleti kurulmasına müsaade etmeyeceğini gösterdik ve kararlılıkla arkasında duruyoruz. Terör örgütünün sözde liderlerinden destek açıklamaları var. Terör örgütünün yaptığı açıklamalar önemli. Neden Cumhurbaşkanı adayına destek verdiklerine dair açıklamaları var. Terör örgütünün binlerce üyesinin cezaevinde olduğunu söylüyorlar. Sınır ötesi harekatla ilgili son tezkerede Suriye ile ilgili olarak hayır oyu vermişlerdi. Başka ülkenin askerlerinin bulundurulması diyor gerekçe olarak. Askeri operasyon dediğimiz şey dinamik süreçtir. Önceki metinlerde de var. Onlara destek vermişsiniz. Şimdi niye vermiyorsunuz?

        REKLAM

        "BÜYÜK YÜRÜYÜŞ 14 MAYIS'TAN SONRA SÜRECEK"

        Türkiye'de milletimizin bir büyük seçim olgunluğu var. Seçimlerde her zaman çok isabetli kararlar verdiğini görüyoruz. Yaşı genç olanlar hatırlamaz, 12 Eylül darbesi sonrasında yapılan seçimlerde darbecilerin özellikle yönlendirdiği adaylar vardı. Hiç ummadıkları sonuç çıktı. Engellemeye çalıştıkları siyasi parti öne çıktı. Aynı şey 27 Mayıs darbesinden sonra da çıktı. O yüzden milletimizin Türkiye'nin büyük yürüyüşe çok ciddi şekilde sahip çıktığını görmemizin sebebi bu. Ben 14 Mayıs'ta bu büyük yürüyüşün devam edeceğini düşünüyorum.

        "MİLLETİN SANDIK SAĞDUYUSUNA GÜVENİYORUM"

        Endişe edecek derecede gerilim olduğu veya olacağı kanaatinde değilim. Bunları münferit olaylar olarak değerlendiriyorum. Milletimizin seçim olgunluğu takdire şayandır. Siyasetçilerin dikkatli olması lazım. Bu süreç içerisinde siyasetçilerin kurallara, YSK kararlarına ve il, ilçe seçim kurulu kararlarına uymak suretiyle hareket etmek lazım. Provokatif hareketlerden, eylemlerden kaçınmaları lazım. Erzurum'daki olaylarla ilgili açıklamalar yapıldı. Bu konudaki tabloyu şüphesiz hepimiz kınıyoruz. Olayların provokatif olduğu ifade edildi. Gaziantep'de silah çekme olayı oldu. Adli soruşturma devam ediyor. Gerilimle ilgili endişe taşımıyorum, milletimizin sağduyusuna güveniyorum. Gerilimi artırmak isteyen siyasetçilere milletimiz yüz vermez diye düşünüyorum.

        "HER PARTİ TESKİN EDİCİ HAREKET ETMELİDİR"

        Karşı tarafı itham eden, karşı tarafı tehdit eden açıklamaların provokatif açıklama olduğunu düşünüyorum. Buna dair sayın Kılıçdaroğlu'nu eleştirmiştim. Kendi seçmenini siyasi partiler yönlendirebilirler. Barışçı eylemler yapın, sükunetle sokağa çıkın diyebilirsiniz. 'Haber alıyoruz ki iktidar yanlısı silahlı gruplar sokaklara çıkacaklar' gibi açıklama yapılıyor. Siz taraftarlarınızı teskin mi ediyorsunuz; yoksa provokasyon mu yapıyorsunuz? Buna gerek yok. Türkiye'de herkes seçmenini teskin edici şekilde hareket etmelidir.

        "MAKUL VE SORUMLU AÇIKLAMALAR YAPILMALIDIR"

        Belli besleme şirketlerin anketleriyle oyunuzu çok gösteriyorsunuz. Yüksek anket rakamlarıyla önce sahayı, destekçilerinizi köpürtüyorsunuz. Sonra sandıktan istediğiniz sonuç çıkmadığında 'hakkımız yendi, hile yapıldı' vs. konuşmaları yapıyorsunuz. Burada kendi taraftarlarınızın beklentisini yükseltiyorsunuz. Ben başından beri bu baharlar gelecek ifadesi zihnime kapılıyor. The Economist, Fransız dergilerini görünce bahar konusunda alerjim daha da arttı. Eski Sovyet Cumhuriyetlerinden ve daha sonra Arap ülkelerinde yaşanılan olayları biliyoruz. Arkasından Arap ülkelerine ve Ortadoğu'ya karanlık bir kış geldi. Dolayısıyla bahar, Sorosçu baharların ve siyasi hareketlerin bir şifresi midir? Herkes sorumlu ve makul şekilde açıklamalar yapmalıdır.

        "GÜVENSİZLİK OLUŞTURMAK TÜRKİYE'YE HAKARET"

        Sandık kurulunun başkanı bir kamu görevlisi oluyor ve bütün siyasi partiler oraya üye veriyor. Gizli saklı iş yapmıyorlar. İzlemeye açık bir şey, sandık kurulunda yer almayan müşahitler var. Tunanaklar da gizli değil, oradaki bütün siyasi partilerin temsilcilerine birer nüsha veriliyor. Ayrıca ilçe seçim kurulunda sisteme yükleniyor. Siyasi partiler YSK'nın kendi portalı üzerinden bütün tutanakları görebiliyor, kendi temsilcisinin getirdiği tutanakla da karşılaştırabiliyor. Varsayalım yanlış yapıldı, orada siyasi partilerin temsilcilerinden oluşan ilçe seçim kurulu var. Bunlar ortak karar alıyor. YSK da yine bütün siyasi partilerin temsilcileri var. Böyle bir süreçte şaibe olacağını iddia etmek, güvensiz oluşturmaya çalışmak Türkiye'ye hakarettir.

        "YÜZDE 50+1'İN DEVAM ETMESİ KANAATİNDEYİM"

        2018'de ilk defa bu sistem yürürlüğe girdi. Başlangıcında da birtakım hususlar konuşulmuştu. Hem Anayasa Komisyonu Başkanı'ydım. 2012'de Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na öneri olarak verdik. Bu metinle ilgili yapılan çalışmalar birden ortaya çıktığını söylemek mümkün değil. 5 sene müzakere edilen çalışma. Benim kanaatim hala anayasal düzeye Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ilgili sorun yok. Daha çok kanunlarla, kararnamelerle çözülebilecek aksayan şeyler olabilir. Şüphesiz her zaman iyileştirilmesi mümkündür. 50+1'in lehinde ve aleyhinde görüşmeler var. Sadece Türkiye'de değil dünya literatünde de var. Parlamenter sistemde ve 2002 seçimlerine büyük ölçüde bazı siyasi partilerin yüzde 9 civarında oy aldığı halde yüzde 10 baraj sistemiyle parlamentoya giremediği tablodan bahsediyorum. Parlamenter sistem farklı bir sistem. Başkanlık sistemleri üzerinden değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Bazı ülkelerde literatürde tartışmalar var. Şunu düşünmek lazım; 50'nin üzerinde oy almış olmak seçim sonucuyla ilgili tartışmayı bütünüyle ortadan kaldırıyor. 40 olsa Türkiye gibi siyasetin sert tartışıldığı, seçim yapıldıktan bir gün sonra bir sonraki seçimi biz kazanacağız diye seçim kaybedenlerin bulunduğu ülkede yüzde 50+1'in devam etmesi gerektiği kanaatindeyim.

        "BU SEÇİMLE SİSTEMİN OTURACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM"

        Bazı ülkelerde iki turludur seçimler. Orada da ittifaklar var şüphesiz. İttifakların ilkeler temelinde olması lazım. Mesela Cumhur İttifakı'nın yola çıkış sebebi buydu. Devleti, milleti tahkim edecek yol arayışı neticesinde hükümet değişikliği ortaya çıktı. 15 Temmuz sonrası Türkiye eski Türkiye değildir argümanlarıyla. Bir de siyasi görüşleri, yaşam tarzları farklı olanların filan kişi olmasın diye bir araya gelmelerini görüyoruz. Bu doğal bir ittifak değil. Bu seçim sisteminin ittifakları zorunlu kıldığı kanaatinde de değilim. Çünkü ikinci turda zaten seçmenin ittifakını öngörüyor bu sistem. Birinci turda 10 aday var. İkinci tura en çok oy alan 2 isim alıyor. Sonuç itibariyle ikinci turda yüzde 50 sorununu ve ittifak sorununu çözen sistem var. Biz parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçtik. Birçok ülkede bu konular belli bir alışma zamanı, bir boşluk bırakarak gerçekleşen olaylardır bazen. Biz bir gün parlamenter sistemini yaşadık, ertesi gün başkanlık sistemine geçtik. Türkiye'nin biraz zamana ihtiyacı vardır diyordum. Bu seçimlerden sonra sistemin yerine oturacağını ve sistemle ilgili tartışmaların sona ereceğini düşünüyorum.

        "ŞİMDİ BAŞKANLIK KONSEYİ SİSTEMİ ÖNERİLİYOR"

        Onların ifae ettiği güçlendirilmiş parlamenter sistem, hükümeti ve yürütmeyi güçlendirildiği sistem önerisidir. Parlamentoyu zayıflatmış oluyorsunuz. Yani siz klasik parlamenter sistemde bir hükümet güvenoyu alırken Meclis çoğunlukla güven oyunu alıyor. Düşürebilmek için alelade çoğunlukla düşürebiliyorsunuz. Salt çoğunlukla düşürülebilir diyorsanız parlamentoyu zorlaştırıyorsunuz, zayıflatıyorsunuz. Metin içerisinde parlamenter sistemde sıkıntılar var. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği sistemin yarı başkanlık olduğunu kabul eden birçok anayasa hukukçusu var. Şimdi ne öneriyorlar? Başkanlık konseyi sistemi öneriliyor. Bizim bu sistemde Cumhurbaşkanı yardımcıları seçime girmez. Bu sistemde Cumhurbaşkanı atar.

        "BOSNA HERSEK'TEKİ BAŞKANLIK KONSEYİ GİBİ"

        Bizim sistemimizde seçime girerken cumhurbaşkanlığı yardımcılığı diye bir şey yok. Şimdi bir adaymış gibi gösteriyorlar. Bu yanlış. Cumhurbaşkanı yardımcılığına itirazları vardı. 'Ya 50 tane atarlarsa' deniyordu. Şimdi 50 yok ama 8 tane var. Başkanlıktan, Başkanlık sistemi konseyine doğru. Sistemin mantığına aykırı, yürütülmesi imkansız. Bosna Hersek'teki Başkanlık Konseyi gibi bir sistem öneriyorsunuz. Başkanlık sistemi Türkiye için doğru bir sistemdir. Bu seçimin ana teması tam bağımsız Türkiye olarak kendi kararlarını milletin menfaatlerini gözeterek ülke ve bu politikaları yöneten liderle yoluna devam etmesi gerekiyor.

        Meclis Başkanlığı onurlu görev. TBMM'nin 29. başkanıyım. 1. Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk. 1961'den sonra daha kısa dönem yapmışlar Meclis Başkanları. Ferruh Bozbeyli. Bülent Arınç ve üçüncü uzun süre görev yapan benim. Uzun süre görev yapma bakımından 6. sıradayım. Siyaset bu tür görevlerle, milletvekilliği ile kayıtlı bir iş değil.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ