Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Sol siyasetin kıyafet sorunu / Ayşe Özek Karasu'nun yazısı

        Ayşe ÖZEK KARASU/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        Sağ ve sol siyasette giyimkuşam farkı daha bizim buralara uğramadı. Ancak Avrupa siyasetinde Alman Yeşilleri’yle başlayan kravatsız, hafif pejmürde devrimci tarz yeni sol akımlarla kıtaya iyice yayılıyor.

        Tabii ki SYRIZA ve Podemos’tan bahsediyorum. Gerçi Alman Meclisi’ne blue jean ve lastik pabucu sokan 68 kuşağından Joschka Fischer, SYRIZA lideri Aleksis Tsipras’a çok sert çıkıyor; “Marksist geleneğin vurguladığı teori ve pratiğin diyalektik birliğini bilmiyor. Düşler ülkesinde yaşıyor, iktidara geldi ama kendisini hâlâ muhalefet zannediyor. İnsan iflasın eşiğinde alacaklılarıyla pazarlık yaparken onları azarlamaz” diye eleştiriyor. Ama en azından kravatsız sol bağlamında bütünleşiyorlar.

        İspanyol Podemos hareketinin lideri ve Avrupa Parlamentosu üyesi at kuyruklu Pablo Iglesias ve yoldaşları da aynı tarzın temsilcileri. Henüz iktidara gelmedikleri için, AB ile kredi anlaşması örneğinde görüleceği üzere Tsipras gibi kapitalizme teslim olmak zorunda kalmış değiller.

        TBMM’de de örgütlü bir hareket bazında olmasa bile bireysel başkaldırılar yaşanmadı değil. Meselâ Ufuk Uras Genel Kurul’da konuştuktan sonra “Kılık kıyafet yasağı olmayan bir Meclis diliyorum. Meclis’e armağan ediyorum” diyerek kravatını çıkarıp kürsüye takmıştı. Yakın zamanda da Sırrı Süreyya Önder Genel Kurul’a kot pantolonla, kravatsız girmişti. Bunlar tekil eylemler olarak Meclis tarihine geçti. Esas zaferi kazananlar ise kadınlar oldu. Türban tabusunun kendiliğinden ortadan kalkmasıyla birlikte kadın vekillere pantolon yasağını kaldıran iç tüzük değişikliği de gerçekleşti.

        Şimdi Meclis’in HDP’li kadınları pantolonlu halleriyle Avrupa solunun kadın temsilcilerine daha yakın bir tarzda görünüyorlar. Spor görünümlü Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ’a karşılık daha resmi çizgide ceket pantolon takımlarıyla Pervin Buldan meselâ. Dilek Öcalan ise yemin töreninde, siyah pantolon ceket takımını inci gerdanlıkla tamamlayıp sol çizgiden hafif taşıyor.

        KIZIL BETTY

        CHP’nin kadınları ise üzerlerinde klasik tarz tayyörleri, Meclis’in geneliyle uyum içinde yuvarlanıp gidiyorlar. Kadın politikacıların ya da politikacı eşlerinin kıyafetlerine sataşan moda blogger’ları olmadığı için hepsi de rahatlar.

        Ancak sınır ötesinde durum öyle değil. Meselâ Yunanistan’da SYRIZA daha iktidara gelmeden önce bir blogger, Tsipras’ın partneri ve çocuklarının annesi Peristera Baziana’ya kafayı taktı. Hello Dergisi’nin Yunan edisyonunun yayın yönetmeni olan Elena Makri, “Elena’s Diary” blogunda şöyle yazdı: “Eski bir bavul alın, içine giyecek neyiniz varsa tıkın ve gidip törenle gömün o bavulu. Size ışıltı gerek. Daha şeker görünmek için saçlarınızı kısacık kestirin. Camper ayakkabı yerine Yunan sandaleti giyin ve lütfen halhalı da çıkarın.”

        “Kızıl Betty” diye anılan Peristera Baziana, Tsipras’la ta okul yıllarından tanışıyor. Bilgisayar mühendisi, sıkı bir komünist ve Tsipras’ı radikalleştiren esas kişi olarak biliniyor.

        Peki bir komünist, ideolojisiyle ters düşmeden ne kadar ışıltılı görünebilir? İşte bu sorunu aşmak için Vogue, Betty’ye stil danışmanlığı yapıyor. Rivayete göre Prada, Balenciaga tavsiye ediyorlar. Marka faslı meçhul kalıyor ama Betty, tarz önerilerine uyarak daha dar kesimli, vücuda oturan kıyafetler giymeye başlıyor. Salaş, “devrimci bacı” tarzını bırakıyor.

        Sol siyasette giyim dengesini tutturmak zor. Ne pasaklı, ne de çok şık görüneceksin. Çünkü solun kadınları tepeden tırnağa didik didik ediliyor. Muhafazakâr kanada pek ilişen çıkmıyor. Meselâ Alman Vogue’unun editörü Christiane Arp, Merkel için “Tarzını buldu” diyor, hiç eleştirmiyor. Tarz dediği şey aslında üniformadan öte değil; siyah pantolon üzerine, akla gelebilecek her renkte ceketler. Alman sol parti Die Linke’nin Eşbaşkanı Katja Kipping, “Bizim hayat tarzımız, sağcı politikacılara göre daha fazla ölçülüp biçiliyor. Kıyafet sorunu tam bir ikilem” diyor.

        Danimarka’nın eski Başbakanı Helle Thorning-Schmidt de sosyal demokrat olarak eleştirilere maruz kalmıştı. Marka giydiği için Gucci- Helle diye anılır olmuştu.

        Ve Fransız solundan Segolene Royal. 2007’de cumhurbaşkanı adayı olarak yarışırken, etek boyunun giderek kısaldığı dikkatlerden kaçmamıştı. Paule Ka imzalı 50’ler esintisi taşıyan giysilerindeki ölçülü seksapel, sosyalist bir adaya göre fazla muzır bulunmuş, sağ siyasetçiye benzediğini söyleyenler çıkmıştı. O seçimden sağ siyaset zaferle çıktı; Rolex saatli blingbling Sarkozy kazandı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ