Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Yazarları arasında Sergen Yalçın, Fırat Aydınus, Erman Toroğlu, Ertem Şener ve Fatih Terim var. Söz bu kez sözü Fitbol Dergisi’nin yaratıcı ekibinde

        HABERTÜRK SPOR / Neşe ŞENOL

        Futbol kiminin emeği, kiminin ekmeği, kiminin eğlencesi” diyor Fatih Terim. Futbol, “Topunuzu keserim” diyen teyze ve amcaların bile gönlünde yatan spordur aslında ve kırılan camlara inat, her mahallede top en sevilen oyuncaktır... Bize bunları düşündüren Fitbol Dergisi, bu ay ilk sayısını çıkardı.

        Derginin yazarları arasında Fatih Terim, Şansal Büyüka, Sergen Yalçın, Fırat Aydınus, Murat Boz, Erman Toroğlu ve Ertem Şener gibi ünlü isimler göze çarpıyor. Yıldızlar geçidini andıran ilk sayıdan sonra ekim Fitbol’da “üç büyükler”in, yani Burak Yılmaz, Alex De Souza ve Arda Turan’ın yazıları karşılayacak bizi. Derginin yayın koordinatörü Can Durukan’la biraz Fitbol konuştuk.

        ■ Sizin tercih ettiğiniz sözcükle ‘fitbol’ nasıl oynanır?

        Futbolun kuralları vardır ama fitbolun yoktur. Kale yerine iki taş konulur. Top yerine iç içe geçmiş çoraplar, pet şişeler ve kâğıdın üzerine sarılan bantlar kullanılır. Camdan bakan annelerin “Üşütme, terleme oğlum” diye seslenmeleri, ilk düdük kadar etkili olur. Sırtta bez ve ucu yırtık kramponlarla kabuk tutmuş dizler fitbolun kuralıdır.

        ■ “Derginizin adı niye Fitbol”?

        Süleyman Seba’nın telafuz ettiği kelimedir. Onun karakterinde tevazu, beyefendilik, rakibe saygı ve en önemlisi dürüstlük yatıyordu. Fitbol Dergisi de bu etik kuralları desteklediği için futbolu bitirenlere inat Fitbol’u çıkardı.

        ■ Fikir nasıl doğdu?

        15 ay önce bir internet sitesi olarak doğduk. Sonra Kafa Dergisi çıktı. Birinci yılını kutlarken “Fitbol” geldi aklımıza. Futbol dergisi yapmak bizi zorlamadı. Yeşil sahadaki şöhretli yıldızları değil de mahallede oynadığımız halini seviyoruz. Futbol dergisi fikri kafamda vardı. Göz önünde olanın aksine futbolun edebi tarafını, sokak kültürünü yansıtan dolu içerikler üretmeyi düşünüyorduk. Kenarda köşede kalan, tarihe kazınmış hikâyeleri ve insanları yaşatmak istiyoruz. Düşünsenize; hepimiz futbola tutkuyla bağlı insanlarız. Maçtan sonra masanın etrafında toplanıp derin analizlerle takımlara çareler üretiyoruz.

        ■ Kafa ile Fitbol aynı kafadan nasıl çıktı?

        40 günde karar alıp ilk sayıyı çıkardık. Kafa Dergi’de futbol yazıları yazarak düz koşulara başladım. İdmanlıydım. “Biraz nabız ölçtüm” de diyebiliriz.

        ■ İlk sayıda iddialı davrandınız...

        Kimse bizi geri çevirmedi, çünkü kafa bize referans oldu. Yazarlık teklif ettiğimiz herkes heyecanlandı ve projede yer almak istedi.

        ■ Çok samimi görünüyor, nasıl başardınız?

        Biz futbola büyüdüğümüz mahallede âşık olduk. Futbolun ilk anlamı, bitmek bilmeyen mahalle maçlarıydı. Dergimiz, ilk sayısının ilk sayfasında okurlarını herkesin aklındaki mahalle maçı kültürüyle karşılıyor. Kuralları herkes biliyor aslında.

        ■ İnsanların tepkileri nasıl oldu?

        Tabii ki eleştiriler de aldık. “Neden ona yazdırdınız?” yahut “Şu isimle neden röportaj yaptınız?” gibi soranlar oldu. Ama bu sorular “Delgado ve Ricardinho beraber oynar mı?” sorusuyla aynı şeyi ifade ediyor. Futbola dair söyleyecek sözü olan herkese kapımız açık. Futbol günümüzde siyasete çok yakın. Kutuplaşma ve yarılmalar çok keskin. Bu yüzden sanat dergisi çıkarmakla futbol dergisi çıkarmak aynı şey değil.

        ■ Farklı bir yöntem seçtiniz. Onlarla röportaj yapmıyorsunuz, bunun yerine onlar sizin için yazıyor. Bu nasıl bir teknik?

        Futbolun samimi ve mahalle arasındaki halini istiyoruz. O yüzden onlarla konuşacağımız yerde, bizim için yazmalarını bekliyoruz. Futbol dünyasında futbolu icra edenlerle izleyenler arasında bir duvar var. Bizim amacımız bu duvarı kaldırmak. Futboldan taraftar kadar futbolcu ve yönetici de keyif almalı. Maddiyat sanıldığının aksine hiç de keyif vermiyor. Futbol sadece bir “oyun” bizim gözümüzde.

        ARDA TURAN, FUTBOLUN EN İYİ 11'İNİ AÇIKLADI

        ■ “En iyi kaleci” Buffon.

        ■ “Her şeyi üst düzey” dediği Ramos.

        ■ “Her mevkide oynar savunmanın maestro’su” dediği Maldini.

        ■ Topu oyuna sokabilen Beckenbauer.

        ■ Zekâsı ve taktiğine hayran olduğu Zidane.

        ■ İdolü Iniesta.

        ■ “Baba” dediği Cristiano Ronaldo.

        ■ Futbol mantığını benimsediği Cruyff.

        ■ Görmeden hayran olduğu Pele.

        ■ Dünyaya futbolu sevdirdiğine inandığı Maradona.

        ■ Ve tabii ki tarihin en iyilerinden takım arkadaşı Messi.

        MURAT BOZ

        “Popçu olmasaydım topçu olurdum. Kondisyonum iyidir, at gibi koştururum, solağımdır. Türkiye’de çok fazla sol bek bulunmuyor. İlgililere duyurulur.”

        BURAK YILMAZ

        "Ben çoğu golü bir gece önceden hayalimde atıyorum. Rakip takımın stoperlerini izlerim, onların ne yaptığını öğrenmeye çalışırım. Bunu yapınca da kafamda hayali pozisyonlar oynatmaya başlarım.”

        YILMAZ VURAL

        “Hıyar bile kendiliğinden yetişmiyor. Futbol, 11 farklı karakter ve becerinin bir insan gibi bir araya gelip birlikte düşünme zorunluluğudur.”

        ZINEDINE ZIDANE

        “Oğlumla evimin bahçesinde oynarken ikimiz de en sevdiğimiz futbolcu olurduk. Oğlum ben olurdu, ben ise Ronaldo.”

        ŞENOL GÜNEŞ

        “Futbol eskiden fakirlerin oynadığı, zenginlerin izlediği bir oyundu. Şimdi ise zenginlerin oynadığı, fakirlerin izlediği bir oyun oldu.”

        ALEX DE SOUZA

        “Roma’nın Kralı Falcao bir keresinde ‘Futbolcu iki kez ölür; ilki futbolu bıraktığı zaman’ demişti. Fakat ben ‘Futbolcu iki kez doğar’ demeyi tercih ediyorum. Benim doğumum şimdi olacak. Futbol neden güzeldir biliyor musunuz? Birkaç gün önce yaptığınız hatayı çok kısa sürede toparlama ve üstesinden gelme şansını size verir. O gün kaybettiysen bugün kazan. Kazandıysan tekrar kazan.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ