DAVULU DELEN JAGUAR'IN ÖYKÜSÜ

Jaguar, davulu nasıl delmişti? Başından sonuna içinde olduğum öyküsü ilginçtir.

Anlatayım...

Büyükada'dan bir arkadaşım, tanık olduğu "tekne sohbetini" sıcağı sıcağına telefonda anlattı:

Tarabya'daki Jaguar galerisinin sahibi aynı zamanda Türkiye'nin Jaguar genel bayiiymiş.

Jaguar henüz piyasada yaygın olmadığı için reklam amacıyla dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın kızı Zeynep Özal'a sıfır kilometrede tam aksesuvarlı bir Jaguar hediye etmiş.

Özal'ın en sükseli zamanıydı. Kızının Jaguar'la dolaşması ilgi çekecekti.

O sırada Güneş gazetesinin başındaydım.

Güneş, çıktığı günden itibaren en çok satan olduğu için, gazetenin finansmanını yapan patronlar bana, yönetim kurulu kararıyla kullanılmış bir Jaguar vermişlerdi.

Zaten arkadaşım da "Bak sana öyle kullanılmış değil, gıcır gıcır bir Jaguar hikâyesi" diyerek işittiklerini anlatmıştı.

Yazı işlerinin sabah toplantısında durumu arkadaşlara anlattım.

Ortak değerlendirme, "Doğruysa bomba gibi haber" oldu.

Canan Barlas'tan röportaj

Hemen Jaguar'ın temsilcisini telefonla bağlamalarını istedim.

Dünkü gazetelerde fotoğrafı bir üzücü olay nedeniyle yayımlanan Mete Küçükberber'in babası Zeki Küçükberber'e, bana söylenenleri anlattım.

"Doğru mu?" diye sordum.

"Evet doğru... Jaguar'ın reklamı için hediye ettik. bir sakınca da görmedik" cevabını aldım.

Ancak... Gazeteciliğin "çift teyit" ilkesi gereği Küçükberber ile bir kere daha ve yüz yüze konuşulması, sesinin banda alınması, fotoğraf çekilmesi gerektiğini düşündüm.

Canan Barlas, en yakın çalışma arkadaşlarımdan biriydi. Güneş 2 ekinin de yönetmeniydi.

O da toplantıdaydı.

Duyarlı bir konu olduğu için onun şahsen bu konuşmayı yapmasında fayda gördüğümü söyledim.

Canan, iç heyecanını kaybetmemiş, damardan gazetecidir.

"Hemen gideceğini" söyledi. Yanına gene güvendiğimiz bir başka gazeteci arkadaşımızı ve foto muhabirini alarak Tarabya'ya gitti.

Çok geçmeden geri döndüler.

Haber doğruydu.

Zeki Küçükberber, bilerek, ses alma aygıtının mikrofonuna her şeyi açıkça anlatmıştı.

Konuşma, fotoğraflanmıştı.

Ertesi sabah, Güneş'in sürmanşetinde tahmin edileceği gibi "Başbakanın kızı Zeynep'e hediye Jaguar" haberi vardı.

Kıyamet kopuyor

Tabii kıyamet koptu.

Özal cephesinden kaçamak söylemlerle yarım yamalak yalanlamalar yapıldı.

Ben de başyazıda şöyle yazıyordum:

"Başbakanlık yüce makamdır. Başbakan'ın iddiaları elbette ciddi sayılmalıdır. Savcıları göreve davet ediyorum. Benim hakkımda yalan haber gerekçesiyle dava açsınlar."

Ne dava açıldı, ne de bu konunun araştırması, incelemesi yapıldı.

Aradan bir süre geçtikten sonra merhum Turgut Özal, telefon ederek "kendisinin de basın özgürlüğünden yana olduğunu" söyledi.

Haberi olmadan gerçekleşen bu olay için bir baba olarak üzüntüsünü hissettim.

Zaten daha sonraları Özallarla ortak dostlardan, örneğin Güzide Kılıç'tan "ailenin, bu olay nedeniyle çok üzgün olduğunu" dinlemiştim.

İşte o ara bir de parti kuruldu.

Sanıyorum arkadaşımız Tayyar Şafak, "davulu delen Jaguar" amblemli bir siyasi parti kurmuştu.

Amacı; halkın tepkisini ölçmekti.

Gerçekten... Bu yeni parti, tuttu.

Ara seçimlerde radyo ve televizyon propaganda konuşmaları yapma olanağını bile elde etti. Döneme damgasını vurdu.

Yüzde 2'ye yakın oy aldı.

Jaguar, Zeynep Özal'a verilen hediyeyi simgeliyordu, davul ise, Zeynep Özal'ın davulcu Asım Ekren'le evliliğini...

Partinin adı ise, ANAP'a çağrışım yapması için BANAP'tı. Sonra da BAP oldu.

Mete Küçükberber'in ölüm haberi ve hediye Jaguar satırları üzerine geçmişten anıları bugünlere taşıdım.

Yakın siyasi tarihin ilginç sayfalarıdır.

Doğrusunun bilinmesinde fayda var.

Sonraları ne iktidarlar ve ne hediyeler konuşuldu... O Jaguar, topluiğne gibi kaldı.

Bu vesileyle kirlenen sosyal ortamın, bir gencin yaşamdan kaymasına neden olduğuna da işaret edeyim.