Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema 'Altın Portakal'lı en iyi 15 film
        1

        GURBET KUŞLARI (1964)

        İlk festival, ilk ödül... Anadolu’dan İstanbul’a göç eden bir ailenin gelecek umutlarının büyük şehrin duvarlarına çarpmasının öyküsü... Yönetmen Halit Refiğ, aile bireylerinin şehre uyum sağlama, sınıf atlama özlemi ve geleneksel ahlakla barışık kalma arasındaki çelişkilerini sosyolojik bir bakış açısı ve özenli bir sinema diliyle ele alıyor. Cüneyt Arkın’ın yıldızlaştığı film, Türk sinema tarihinin en iyilerinden biri.

        2

        DÜĞÜN (1974)

        Köyden kente göçü ve gerici ahlak anlayışına karşı isyan eden kadınları konu alan üçlemenin ikinci filmi... Yönetmen Lütfi Akad, İstanbul’da seyyar satıcılıkla geçinmeye çalışan Urfalı ailenin hikâyesini, yalın ve güçlü bir sinemayla anlatıyor. Aile, kadınları alıp satılan bir nesne gibi görmeyi şehirde de sürdürüyor. Ama Hülya Koçyiğit’in oynadığı büyük kız Zelha, kardeşlerinin başlık parası için satılmasına karşı gelerek eril dünyanın ezberini bozuyor.

        3

        KARA ÇARŞAFLI GELİN (1977)

        Usta senaryo yazarı Vedat Türkali’nin Bekir Yıldız’ın üç ayrı öyküsünden uyarladığı film, babasının öldürdüğü adamın ailesine ‘kan parası’ olarak verilen genç bir kızın öyküsünü anlatıyor. O yılların çok tartışılan toprak reformu konusuna yer veren ve feodal sömürü düzenini eleştiren film, kaçakçılık nedeniyle ortaya çıkan sorunları da ele alıyor. 1970’li yılların politik ve gerçekçi sinemasının örneklerinden olan ‘Kara Çarşaflı Gelin’, yönetmen Süreyya Duru’nun en iyi filmlerinden biri olarak anılır. Sansürün hışmına uğrayan ve Danıştay kararıyla gösterime giren filmin başrollerinde o yıl Altın Portakal alan Semra Özdamar’ın yanı sıra Aytaç Arman ve Hakan Balamir var.

        4

        MADEN (1978)

        Sinemacıların daha çok feodal sorunlara odaklandıkları 1970’li yıllarda yönetmen Yavuz Özkan, işçi sınıfının sorunlarını konu alan bu filmle dönemin Türk sinemasında bir farklılık yaratmayı başarmıştı. İş güvenliği kurallarının uygulanmadığı bir maden ocağında zor koşullarda çalışan işçiler arasında geçen film, sendika ve dayanışma yanlısı İlyas (Cüneyt Arkın) ile Nurettin’in (Tarık Akan) öyküsünü anlatıyordu.

        5

        YUSUF İLE KENAN (1979)

        Yönetmen Ömer Kavur, senaryosunu Onat Kutlar’la birlikte yazdığı ikinci uzun metrajlı filminde, babaları kan davasında öldürülen iki çocuğun İstanbul sokaklarında verdiği yaşam mücadelesini anlatır. Amcalarını bulamayan Yusuf ile Kenan, çaresiz sokak çocuklarının arasına karışırlar. Cem Davran’ın canlandırdığı abi Yusuf, hırsızlık yapan bir çeteye dahil olurken Kenan dürüst bir hayat ister. Hayatını kurtarmak için elinden geleni yapmaya hazırdır… İtalyan Yeni Gerçekçi filmlerini hatırlatan ‘Yusuf ile Kenan’, dönemin keskin politik kutuplaşmasında tavrını emekçi sınıflardan yana koyar. 1979’da sansür nedeniyle gerçekleştirilemeyen ulusal yarışma, 2011’de düzenlenmiş ve ‘Yusuf ile Kenan’, Yavuz Özkan’ın ‘Demiryol’ filmiyle birlikte Altın Portakal kazanmıştı.

        6

        SÜRÜ (1980)

        12 Eylül darbesi nedeniyle 1980’de gerçekleşmeyen festivalin ödülleri 2011’de verildi ve sinemamızın klasiklerinden “Sürü”, Altın Portakal’ın sahibi oldu. Zeki Ökten’in yönettiği film, Yılmaz Güney’in dönemin Türkiye’sine dair etkili gözlemleri eşliğinde, aşiretler üzerine trajik bir hikâye anlatırken kadını erkeğin malı olarak gören feodal toplumdan manzaralar sunar. Yeni ekonomik düzene ayak uyduramayan Hamo’nun çaresizliği ve Şivan’la Berivan’ın hüzünlü aşkı unutulacak gibi değildir... Hamo’da Tuncel Kurtiz, Şivan’da Tarık Akan ve Berivan’da Melike Demirağ’ın performansları da unutulmazdır.

        7

        FAİZE HÜCUM (1983)

        Emekli memur Kâmil Bey (Genco Erkal), yıllarca kendi köşesinde mütevazı bir hayat sürdürmüştür. 1980’li yıllarda büyük reklam kampanyalarıyla ortaya çıkan bankerlerin ‘yüksek faiz’ vaadinden birçok kişi gibi o da etkilenir. Önce ikramiyesini yatırır. Gelen faizin tadını alınca daha çok kazanmak ister… Usta yönetmen Zeki Ökten’in, Fehmi Yaşar‘ın senaryosundan çektiği ‘Faize Hücum’, 80’lerde yaşanan ‘banker faciası’ olayının neden olduğu büyük trajedilerden birini kapsamlı bir bakış açısıyla anlatır. Genco Erkal’ın mükemmel yorumuyla karakter psikolojisinde derinlik sağlarken açgözlülükle kapitalizmin ruhu arasındaki bağları kurmayı da ihmal etmez.

        8

        AAAHH BELİNDA (1986)

        Senaryosunu Barış Pirhasan’ın yazdığı, Atıf Yılmaz’ın yönettiği film, Yeşilçam sinemasının pek alışık olmadığı bir öyküyle çıkar seyircilerin karşısına. Müjde Ar’ın canlandırdığı tiyatro oyuncusu Serap, bir şampuan reklamının çekimleri sırasında kendini aniden orta sınıf bir evin banyosunda duş alırken bulur. Yaşadığı şoku atlatmakta zorlanan Serap, hayatını artık iki çocuk annesi evli Naciye olarak sürdürmek zorundadır. Özgür ruhlu bir tiyatrocu olan Serap’ın, sıkışıp kaldığı orta sınıf hayatının sınırlarını zorlamaktan başka çaresi yoktur. 80’li yıllar Türk sinemasının akılda kalıcı, en hoş filmlerinden biri…

        9

        MUHSİN BEY (1987)

        İşleri iyi gitmeyen, kıt kanaat geçinen organizatör Muhsin Bey (Şener Şen), dönemin müzik anlayışına uyum sağlamayan, devri geçmiş bir İstanbul beyefendisidir. Sevdiği kadına açılamaz, hayattan fazla şey beklemez. Urfalı Ali Nazik’i (Uğur Yücel) de reddeder önce. Ama Ali Nazik’in türkülerinin saflığından, samimiyetinden etkilenir ve işine dört elle sarılır. Yavuz Turgul, 1980’lerde yaşanan toplumsal değişimin ve kültürel yozlaşmanın mağduru Muhsin Bey’le Türk sinema tarihinin en unutulmaz karakterlerinden birini getiriyor karşımıza.

        10

        TABUTTA RÖVAŞATA (1996)

        Derviş Zaim’in çok düşük bir bütçeyle çektiği film, geleneksel Yeşilçam yapısının dışında gelişen yeni bir sinemanın habercisiydi... Zaim, Rumelihisarı’nda yaşayan gerçek bir karakterden ilham alarak çektiği filmde, sokaklarda yaşayan becerikli ve duyarlı bir adamın aşk hikâyesini anlattı. Böylesi bir filmin ödül alması, Antalya tarihinde yeni bir dönemin başladığının habercisiydi. Artık geleneksel Yeşilçam sinemasının dışından gelen filmler de Antalya’da varlıklarını hissettiriyor, büyük ödüle kadar uzanabiliyorlardı.

        11

        HAMAM (1997)

        Roma’da yaşayan Francesco, İstanbul’daki teyzesi ölünce ondan kalan hamamı satmak üzere Türkiye’ye gelir. Niyeti işleri halledip hemen İtalya’ya dönmektir. Ama hamamı işleten ailenin misafirperverliği, mahalle hayatının sıcaklığı, İstanbul’un cazibesi ve genç Mehmet’le olan yakınlaşması her şeyi değiştirir. Yönetmen Ferzan Özpetek, ilk sinema filminde duygusal ve samimi bir kendini keşfetme öyküsü anlatıyor.

        12

        UZAK (2002)

        İstanbul’da yaşayan tecrübeli fotoğrafçı Mahmut, taşradan gelen genç akrabası Yusuf’u ağırlamak zorunda kalır. Yusuf’un varlığı, Mahmut’un tek kişilik dünyasının ince dengelerini bozar. Yusuf, yeni bir hayatın heyecanıyla doluyken kendine dahi tahammül etmekte zorluk çeken Mahmut, yalnızlık kalesine kimseyi dahil etmek istemez... Nuri Bilge Ceylan’ın otobiyografik esintiler taşıyan filmlerinin sonuncusu “Uzak”, Cannes’da Jüri Büyük Ödülü’nü de kazanmıştı.

        13

        KADER (2006)

        Türk sinemasının en güzel aşk filmlerinden biri. Ama tek yanlı, saplantılı bir aşk bu... Bekir, mahallenin güzel ve işveli kızı Uğur’u sever. Uğur ise Zagor’a âşıktır; ama yoksul ailesini geçindirmek için genç ve zengin Cevat’la birlikte olur. Zagor, Cevat’ı öldürdüğünde, Uğur da onun peşinden gider... Bekir’in Uğur’a duydugu aşksa asla bitmez. Zeki Demirkubuz’un insan doğasının karanlığını anlattığı en vurucu filmlerden biri.

        14

        YUMURTA (2007)

        İstanbul’da yaşayan Yusuf (Nejat İşler), annesinin ölümü nedeniyle doğup büyüdüğü kasabaya 15 yıl sonra döner. Yusuf, köklerinden kopmuş ve evinden uzaklaşmış olmayı önemsemez görünür. Annesinin bıraktığı evde karşısına çıkan uzak akraba kızı Ayla (Saadet Işıl Aksoy) ile çıktığı yolculuk ruhundaki boşluğu hissetmesine neden olur… Semih Kaplanoğlu’nun ‘Yusuf Üçlemesi’nin ilk filmi olan ‘Yumurta’, en iyi film, senaryo, görüntü ve sanat yönetmeni dallarında Altın Portakal kazanmıştı.

        15

        KOSMOS (2009)

        Karlar altındaki şehre gelen yabancı, önce bir şifacı olarak herkesin onayını alır. Ama kısa sürede yerleşik ahlaki değerlere ters gelen davranış ve eylemleriyle tepki toplar. O, her tür otoriteye karşıdır ve savaşın ortasındaki sınır şehri için adına tam bir tehdittir... Reha Erdem’den, yer yer western’leri yer yer masalları hatırlatan, görsel atmosferi, sesi ve kurgusuyla seyirciyi alıp götüren çarpıcı bir deneme...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ