Arıların kış uykusuna yatmaması koloni kayıplarına neden oluyor
Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak kış aylarının ılık geçmesi nedeniyle arıların kış uykusuna yatmadığı, kovandan çıkarak çalışmaya başlamaları nedeniyle fizyolojik olarak yaşlandıkları ve kitlesel koloni kayıplarının yaşandığı belirtildi
Uşak Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Şahinler, yaptığı açıklamada, son yıllarda küresel iklim değişikliğine bağlı olarak kış aylarının daha sıcak geçtiğini söyledi.
"KIŞ SALKIMI 10-12 DERECELERDE MÜMKÜN"
Hava sıcaklıklarının 14-15 derecelere ulaşmasıyla arıların kovanlarından çıkarak çalışmaya başladığını kaydeden Şahinler, bir çeşit kış uykusu olan kış salkımı oluşumunun ise 10-12 derecelerde mümkün olabildiğini ifade etti.
Bunun da arıların faaliyete devam etmelerine neden olduğunu belirten Şahinler, şöyle konuştu:
"Arılar kışın 'kış salkımı' oluşturuyorlar, bir çeşit kış uykusuna yatıyorlar ancak bu kış salkımını oluşturabilmeleri için hava sıcaklığının 10-12 derece civarında olması gerekiyor. Hava sıcaklıkları ekstrem yüksek olunca arılar kış salkımını oluşturamadılar.
Zaman zaman dışarıya çıkıp çalışmaya başladılar, fizyolojik olarak yaşlandılar ve strese girdikleri, vücut dirençleri düştüğü için kış kayıpları arttı. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada son zamanlarda kitlesel koloni kayıplarıyla karşı karşıya kaldığımızı duyuyoruz, biliyoruz. Bizler de arıcılardan aldığımız bilgilerle gidip örnek alıp inceliyoruz."
"ARICILARIN ROTALARINDA DEĞİŞİKLİK KAÇINILMAZ"
Dünya genelindeki sıcaklık artışını böceklerin ve arıların daha fazla hissettiğini anlatan Şahinler, özellikle gün içerisindeki ani sıcaklık değişmelerinin bu canlılar için ölümcül olduğuna dikkati çekti.
Hava sıcaklığı 14-15 dereceye varınca kovandan çıkarak nektar ve polen toplamaya çalışan arının, sıcaklığın aniden düşmesiyle koloniye geri dönemediğini, bunun "koloni çökmesi" olarak nitelendiğini belirten Şahinler, "Arıcılardan aldığımız bilgiler sonrası ziyaret ettiğimiz kolonilerde herhangi bir hastalık belirtisinin olmadığını, ölü arıların olmadığını ama popülasyonun gittikçe azaldığını görüyoruz" diye konuştu.
Bitkisel üretimdeki verimin ve kalitenin artması için arıların çok önemli bir paya sahip olduğunu, tozlaşmaya katkı sağladığını dile getiren Şahinler, bazı bitkilerin neslini devam ettirebilmesi için mutlaka arıya ihtiyacı olduğunu belirtti.
Gezginci arıcıların florayı takip ederek kolonilerinin yerlerini değiştirdiğini, buna bağlı olarak yıl içerisinde birden fazla bal hasadı yaptığını ifade eden Şahinler, sözlerini şöyle tamamladı:
"Gezginci arıcıların rotasına baktığımızda ılıman iklim şeridinde Akdeniz sahil şeridinde kışlatılıyor. Burada narenciyeden bir bal elde ediliyor. Haziran ayı gibi İç Anadolu ve Doğu Anadolu'nun yüksek yaylarına götürülerek yayla balı üretiliyor. Daha sonra da eylül gibi Muğla'ya çam balı üretimine geliyorlar.
Şimdi hava sıcaklığının, iklim değişikliğinin oluşmasına bağlı olarak arıcıların kolonilerini götürdükleri rotalar da değişecek. Rakımı daha yüksek noktalara gidilecek. Her bir derece sıcaklık için bal arılarının yaşam alanlarının 100 metre rakım olarak yükseldiği bilimsel olarak ortaya konmuştur. Bu da bize gösteriyor ki gezginci arıcıların rotalarının değişeceği, daha yüksek yerlere arıları taşıyacağı kaçınılmaz."