Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para Bankacılık Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın bankacılık sektörü değerlendirmesi, ali babacan bankalar için ne dedi - Para Haberleri

        Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Bütün ülkelerde kamu sektörü ile bankacılık sektörünü birbirinden tam olarak ayırmak mümkün değil. Bankacılık sektöründeki ciddi bir sorun hemen kamu sektörüne yansıyor ya da kamu sektöründe ve finansmanında ciddi problem olan ülkelerde bankacılık sektöründe önemli sorunlar yaşanabiliyor" dedi.

        Türkiye'ye doğrudan sermeye akışlarında en çok sermaye girişi olan sektörün bankacılık olduğunu vurgulayan Babacan, "Bankacılık sektöründe öngörülebilirlik var, asla keyfi bir tutum yok, yanlış müdahale yok, doğrusu neyse o yapılıyor. Düzenlemelerimizi yapan başta BDDK, bunun hemen yanında Merkez Bankası, TMSF, Hazine Müsteşarlığımız. Kurumların birbirlerine uyumlu şekilde düzenlemeleri yapmaları çok büyük kolaylık getirdi" dedi. Babacan, bankaların artık bilançosunda Hazine kağıtlarının payının oldukça düştüğünü, çünkü kamunun borçlanma ihtiyacının azaldığını belirterek, "Devlet bütçesine çeki düzen verince aşağı yukarı 11-12 yıldır Hazine'nin borç çevirme oranı hep yüzde 100'ün altında seyrediyor" dedi.

        TAKSİTLİ KART HARCAMALARI NE DURUMDA?

        Babacan, şubat ayında yürürlüğe giren önlemlerin etkisiyle taksitli kredi kartı harcamalarında 9 milyar liralık azalma olduğunu da belirtti. Babacan, Ekim 2013,'de, Aralık 2013'de ve Şubat 2014'de yürülüğe girecek düzenlemeler yaptıklarına dikkat çekerek şöyle devam etti: "Bugün itibari ile bunların olumlu sonuçlarını almaya başladık. Tüketici kredilerinin toplam bilançoda ki payına getirdiğimiz yüzde 25'lik limitten tutun da, kredi kartı uygulamalarına kadar çok geniş alanda düzenlemeler yaptık. Bunun sonunda 2011 yılında kredi artış oranının hızı yüzde 34.2'ye ulaşmıştı, 16 Mayıs 2014 yılı itibari ile bu yüzde 21.5'e düştü. Bireysel kredilerde Temmuz 2011'de yüzde 38.5'e çıkmışız, en son geldiğimiz noktada yüzde 15.7'deyiz. Kredi kartında Aralık 2011'de artış hızı yüzde 30.9'a yükselmiş. Ama şu anda sadece yüzde 2'deyiz. Özellikle taksitli kredi kartı bakiyesinde yılbaşına göre 9 milyar gibi bir düşüş var."

        'HÜKÜMET MUTLU OLUYOR AMA...'

        Tüketimle ilgili uyarılarda bulunan ve alınan tedbirleri ile ilgili açıklama Babacan, "Türkiye'de şöyle bir trendlere baktığımızda tasarruf oranımızın düşük olduğu bir gerçek. Tüketim hele hele ithalata dayanan tüketim özellikle kolay kredi şartlarıyla da destekleniyorsa belki bugün için herkesin mutlu olduğu bir tablo görüyoruz ama orta uzun vadede riskler birikiyor. Lüks tüketimi yaptıkça insanlar mutlu oluyor, bankalarımız tüketici kredisi kullandırıyor marjlar diğer kredilere göre daha iyi bankalar mutlu oluyor, bakıyorsunuz hanehalkı harcamasından büyüme geliyor istihdam oluşuyor biz hükümet olarak 'bak yüksek büyüdük' diyoruz hükümet mutlu oluyor, dolayısıyla herkesin mutlu olduğu bir tablo çıkıyor bugün için. Ama orta uzun vade için maalesef riskler birikiyor bunun içindir ki biz 2011 yılında bir grup makro ihtiyati tedbirimizi devreye soktuk ve 2011'de yüzde 10'a çıkan cari açığımız 2012'de yüzde 6'ya düştü çok etkili oldu o ilk tur ama arkasından baktık yeniden kıpırdanma yukarı doğru çıkan tüketim ve kredi eğilimi yeniden ve yeniden yukarı doğru çıkan bir cari açık. Biz Ekim 2013'te , Aralık 2013'te ve 1 Şubat 2014'te yürürlüğe girecek düzenlemeler yaptık. Bunların önemli kısmını BDDK yaptı bir kısmını Merkez Bankası yaptı yine TMSF bir ölçüde bazı parametre değişiklikleri yaptı ve sonuçta bunların olumlu sonuçlarını almaya başladık" dedi.

        İTİBAR YÜKSELECEK

        Babacan, Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) 57. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, TBB'nin Türkiye ekonomisinde önemli fonksiyon üstlendiğini belirterek, finans sektörü ve genel ekonomi politikalarının oluşmasında TBB'nin önemli katkılar sunduğunu kaydetti.

        Başbakan Yardımcısı Babacan, kısa vadede sektöre yük getirecek gibi görünen bir düzenlemenin orta ve uzun vadede makro dengeleri sağlamlaştırdığı için sektörün güçlü bir yapıya kavuşmasını sağlayabildiğini anlatarak, "Türkiye'nin dünyada örnek olarak gösterilen finans, bankacılık sektörüne olan güven daha da artacaktır. Sektörümüzün itibarını daha da yükselecektir" diye konuştu.

        'GÜVEN MÜESSESELERİ'

        Babacan, Türkiye'de bankacılık sektörünün sadece finansal sektörün değil, tüm ekonomik sisteminin ana unsurundan biri olduğunu aktararak, "Bugünün küreselleşen ve neredeyse iç içe geçmiş finans piyasalarında bankalar ekonominin tüm unsurlarıyla etkileşim halinde birçok fonksiyonunu yerine getiriyor" dedi.

        Tarihi deneyimlerin finans sektöründen kaynaklanan krizlerin daha uzun sürdüğünü ve etkilerinin daha derin olduğunu gösterdiğini dile getiren Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: "2009 yılından bu yana tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz bize bunun son örneğini gösterdi. Finansal sektörün özellikle de bankacılık sektörünün temelinin güvene dayalıdır. Bankalar en basit tabiriyle güven müesseseleridir. Güven zincirindeki herhangi bir kırılma önce bankacılık sektöründeki bozulmaya hem de ekonominin genelinde ciddi olumsuz tabloya sebep oluyor. Güvenin çok hızlı kaybedilen bir kavram olduğunu vurgulamak istiyorum. Güven ortamının kıymetini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bankacılık sektörü ile ilgili düzenleme ve denetimlerin son derece dikkatli, titiz bir yaklaşımla, rasyonel bir anlayışla ve popülizme prim vermeden yapılması gerekiyor."

        'ULUSLARARASI SERMYE İÇİN ÖNEMLİ'

        Düzenlemelerin uygulaması konusunda ciddi tutum sergilendiğini dile getiren Babacan, şunları kaydetti: "Her kural için böyledir. Kuralı koyarsınız, eğer bunun yeterli bir şekilde gözetimi yoksa kurala uğramayana doğru düzgün ceza yoksa bu kuralın uygulanması söz konusu olamaz. Kural koyuyorsanız iyi bir izleme mekanizması ve uymayana iyi bir yaptırım yapılması gerekir. Bunların da korkmadan, gereği neyse yapılması gerçekten teknik donanımı güçlü ve bağımsız şekilde çalışabilen düzenleyici kuruluşlarımızla mümkündür. BDDK bu konuda gerçekten artık dünya genelinde itibarı çok yükselmiş bir kurumumuz. Hangi konu olursa olsun objektif değerlendirme ve kriterler var ve gereği neyse o yapılıyor. Bu bankacılık sektörünün gelişmesi ve uluslararası sermayenin çekilebilmesi için çok önemli bir husus."

        "MEDYA DESTEĞİNİ DE ALARAK ÇOK YANLIŞ UYGULAMALAR GETİREBİLİYORLAR"

        İki tür popülizmin olduğunun altını çizen Babacan, "Birinci tür popülizmde geniş kitleleri, kredi kullanan kitleleri düşünerek, onlara hoş gelecek düzenlemeleri siyaseti de biraz karıştırarak yapmaktır. İkinci tür popülizm de bankacılık lobilerinin oluşturduğu popülizmdir. Bazı gelişmiş ekonomilerde öyle kuvvetli lobiler var ki, son derece yanlış düzenlemelerin kısa vadede bankaralar kazandıracak ama uzun vade de ülkeye komple kaybettirecek düzenlemeleri empoze edebiliyorlar. Meclisler üzerinde etkili olabiliyorlar, düzenleyici otoriteler üzerinde baskı kurabiliyorlar ve medya desteğinide yanlarına alarak çok yanlış uygulamalar getirebiliyorlar. Her iki tür popülizmden de uzak durmak gerekiyor" dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ