Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 15 Temmuz 2016 Destanı Özel Sayfası: Milletin zaferi

        MİLLET DARBEYİ YENDİ YARALARINI SARIYOR

        BİR yıl oldu. 15 Temmuz 2016’daFETÖ’cü hainlerin darbe girişimininyaşandığı gece, tepemizde F16 dehşeti,dışarıda silah sesleri arasında gazeteyeattığımız başlıklara baktım dün:Demokrasinin zaferi... Millet darbeyiyendi... Demokrasiden taviz yok... Halkıngücünün üstünde güç yoktur... Busözü o gece Cumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan söylemişti. “Ne yazıkki Silahlı Kuvvetler’imizin içindeki birazınlığın, paralel yapılanmanın kalkışmahareketidir. Milletimizi meydanlaradavet ediyorum. Bu milletintankı, topu, uçağıyla milletin üzerinegelmenin bedelini çok ağır ödeyecekler”demişti. O gece dünyada ve tarihimizde benzeri olmayan ülke çapındabir terör yaşanırken, halkın üzerindegüç olmadığı sabahın ilk ışıklarındanönce apaçık ortadaydı.

        Bu terörün benzeri yoktu. Karşısında kazanılan zaferin de öyle... 249şehit, 2 bin 193 gazi, Türkiye’nin heryanındacuntacıların karşısına dikilen insanlarımız arasından çıktı. Onlarınhayatlarıyla kıyaslanamaz, ama dahane travmalar yaşandı, ülkece ne kadarzarar gördük tam olarak anlaşılması yıllaralacak. Bu ülke bu arada yarınını,dününü de düşündü, tartıştı, çok şeyöğrendi. Demokrasi mücadelesi, ekonomidensiyasete her alanda sürecek.16 Temmuz’dan itibaren Türkiye, pekçok alanda yaralarını hızla sarmaya vebaşka mucizelere imza atmaya başladı.Geçen bir yıl içinde Boğaz’ın üstüneüçüncü köprü, Boğaz’ın altına ikincitünel açıldı. Çanakkale Boğazı’nadünyanın en uzun asma köprüsününtemelleri atıldı. İstanbul’da dünyanın en büyük havalimanının yapıları yükseldi.Kredi Garanti Fonu’yla sarsıntılıgünlerde 10 binlerce işletme iflastankurtuldu. Büyüme yüzde 5’e, borsa104 binlere ulaştı.

        Adalet Bakanlığı’nın açıklamasına göre, 15 Temmuz 2016’da FETÖ/PDYörgütüne mensup teröristlerce yapılan darbe girişimi soruşturmalarındabugüne kadar, 169 bin 13 şüpheli hakkında10 bin 821 soruşturma dosyasıaçıldı. 50 bin 510 kişi tutuklu. 8 bin87 kişi hakkındaysa yakalama kararıvar. 25 KHK ile 4 binin üzerinde yargımensubu, 98 bin 500 kamu görevlisiihraç edildi.

        İNANILMAZ BİR YIL

        İnanılmaz tempoda geçen biryılda Ciner Medya Grubu ve Habertürkailesi olarak tüm yayın organlarımızlaTürkiye’nin, demokrasimizin,Cumhuriyet’imizin yaralarını hızlasarması için çalıştık. Milli iradeninyanında olduk. Bir yılda sayısız haber,dosya, röportaj yaptık. Geçen haftada Habertürk Ankara Bürosu ve İstanbul’dakimerkezimizde arkadaşlarımızın yoğun mesaisiyle hazırlanan ikidev yazı dizisiyle 15 Temmuz destanınınyıldönümünü karşıladık. “1’inciYılında Demokrasi Zaferi” başlıklı 4günlük yazı dizisi, o gece ve yıl boyuyaşananları yepyeni detaylar ve tanıklıklarlaaktarıyordu. 5 gün süren “15Temmuz Destanının Tanıkları Anlatıyor” röportaj dizisi, kahramanların inanılmazhikâyelerini paylaşıyordu. 60sayfalık bu özel gazetemizse, 15 Temmuzdestanı ve sonrasına dair herşeyi, Anadolu Ajansı, diğer ajanslar veHabertürk’ün tarihe geçen fotoğraflarıylabir araya getiriyor. Öyle hikâyelervar ki... 15 Temmuz gecesi AkıncıÜssü’nün önünde gazi olan NurettinErdal, “Kasığımdan vuruldum. Şarjörlerbitene kadar ateş ettiler. Yaralılarınarasında gezip ‘Bu ex olmuş, buölmemiş’ diye bir daha sıkanlar oldu”diyor. Sonra hastanede ameliyata alındığınıhatırlıyor. Gözlerini açtığında ilkiş haberlere bakmak olmuş: “Kazandılar mı? Beni hain ilan edip asacaklarmı diye baktım. İlk gördüğüm, darbecileriniç çamaşırlarıyla elleri arkadanbağlı gözaltına alınmalarıydı. O anyaptığımızla, Türk milletiylegurur duydum.”

        ‘15 Temmuz bizim yeni Çanakkale’mizdir’

        • Etrafımızı kuşatmaya yönelik sinsi oyunlarla gördük ki artık ‘Ya olacağız ya öleceğiz’. Kurtuluş Savaşı’mızın ardından razı olduğumuz sınırlarımız, Misak-ı Milli’mizin dahi gerisinde bulunmasına rağmen hâlâ bize rahat vermiyorlarsa artık geriye değil ileriye bakma zamanı gelmiş demektir. FETÖ’nün ihanetini unutmayacağız, unutturmayacağız

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “15Temmuz gecesine dair öyle hatıralar, öylekareler, öyle arka plan hikâyeleri var ki, üzerimizdekiyükün ağırlaştığını hissediyoruz.Rabbim aynı yolda şehadeti nasip etsin. Bizher an ölmeye hazırız. Geride kalanların, analarınyürek yangınlarını söndüremeyeceğimizibiliyoruz.

        Anneler, babalar, eşler, evlatlar emin olunuz, onlar şehittir ve Rabbim’in müjdesigereğince cennetliktir. Şehitlerimizi unutmayacağız, unutturmayacağız.

        Dünyanın hiçbir yerinde askerine Mehmet diyen bir millet yoktur.Ecdadımız askerine ‘Küçük Muhammed’anlamına Mehmetçik demiştir. Askerimizin böyle bir güzelliği, özelliği var. Bizim Mehmetçiğimiz farklı. Ordumuzun, yeri, konumu çokfarklı. Bundan sonra ülkemizde hiçbir şey 15Temmuz öncesi gibi olmayacaktır. 27 Mayısdarbesinin, 12 Eylül darbesinin, 28 Şubatmüdahalesinin mahcubiyetini yaşayan milletimiz,bir daha asla böyle bir mihnete maruz kalmayacaktır.

        Menderes gibi bir beyefendinin haksız yere darağacında son nefesini vermesineengel olamayan milletimiz, bir daha böylebir utancı asla yaşamayacaktır.Çanakkale’den aldığımız cesaretle ve özgüvenle Kurtuluş Savaşı’mızı zafere taşıdık. 15Temmuz bizim yeni Çanakkale’mizdir, Dumlupınar’ımızdır,Sakarya’mızdır. Yıllardır darbelerin,müdahalelerin, vesayet güçlerininpençesinde kıvranan bu millet, 15 Temmuz’daşahlanışını ifade etmiştir. Milletimiz bir dahaasla, FETÖ gibi, inancını eğitim ve hayırseverlikduygularını sömürerek, ihanet zehrinidamarlarına zerk etmek isteyen örgütlerin,ülkesinde boy göstermesine meydan vermeyecektir.

        Her kim ki din adına, mukaddes bildiğimizdeğerler adına bizi istismara kalkışırsa önceKuran-ı Kerim’de defalarca emredilen ‘Akletmezmisiniz’ ikazını hatırlayacağız. Rabbimiz’inbize en büyük ihsanı olan irademizi, aklımızıkesinlikle kimseye ipotek etmeyeceğiz. Bölücü gayelerle milletimizin içine etnik veya mezhebi fitne sokmaya çalışanlara karşı da aynı yoluizleyeceğiz. 15 Temmuz ile onun ayrılmaz parçası olarak gördüğüm bölücü terör örgütünün saldırılarıyla etrafımızı kuşatmaya yönelik sinsioyunlarla gördük ki artık ‘Ya olacağız ya öleceğiz’. Bu sebeple 2023 hedefleri bizim için sıradan bir kalkınma programının çok ötesindeanlamlara sahiptir. Yaklaşık 200 yıldır gerileyegerileye geldiğimiz yerin bir tarafı uçuruma, birtarafı düz duvar gibi yalçın sırtlara açılıyor. Birbaşka ifadeyle gidecek yerimiz kalmadı. KurtuluşSavaşı’mızın ardından razı olduğumuzsınırlarımız, Misak-ı Milli’mizin dahi gerisindebulunmasına rağmen hâlâ bize rahat vermiyorlarsaartık geriye değil ileriye bakma zamanıgelmiş demektir. FETÖ’nün ihanetini unutmayacağız,unutturmayacağız. Darbe girişimini fiilenyürütenleri, arka planda onları yönetenleri,darbecilere destek olanları asla unutmayacağız,

        unutturmayacağız.”

        BAŞBAKAN BINALI YILDIRIM: “O geceCumhurbaşkanı’mızla görüştük. ‘Ölmekvar dönmek yok, işin sonu nereyegiderse gitsin mücadele edeceğiz,asla pes etmek yok, teslim olmak yok’dedik. Cumhurbaşkanı’mızın milletinmeydanlara inmesi yönünde yaptığı çağrı,darbenin kırılma noktasıdır. Sayın Bahçeli‘Yanınızdayız sonuna kadar, destekliyoruz’dedi. Kılıçdaroğlu da ‘Biz yanınızdayız,demokrasiden yanayız’ dedi. O gece zerrekadar umutsuzluğum olmadı. Allah birdaha o günleri bu ülkeye yaşatmasın. Okaranlık geceyi milletimiz aydınlattı. Artıkyeni bir dönemdeyiz.”

        ‘BİR ÖLÜR BİN DİRİLİRİZ’

        “Artık bu dönemde vesayetin, memleketin sahibi de millettir. Buyeni dönemde milletimiz, hiçbirkutsalı olmayan bu FETÖ cinayetşebekesinin tamamen bertaraf edildiğinimutlaka görecektir. Hiçbir güç birlik,bütünlüğümüz, kardeşliğimizden önemlideğildir. Bugün Türkiye’yi ele geçirme hayali ile yanıp tutuşanlar, yarın kendigünahları ile kavrulacaklar. 15 Temmuzkaranlığın aydınlığa döndüğü gecedir. 7bölgede 81 ilde 80 milyon vatandaşımızile vatan hainlerinin karşısında hepberaber dimdik olduk, bir yürek olduk.Biz öyle bir milletiz ki, bir ölür bin diriliriz.Vatanı namus bilir, ölüme yürürüz.Vatanımızı alçak darbeye karşı birliktesavunduk, birlikte kurtardık. 15 Temmuz’uunutmayacağız, asla unutturmayacağız.”

        ‘Demokrasininzaferi, milletinbüyük destanı’

        Başbakan Yıldırım, 19 Temmuz 2016’da Kızılay’da Demokrasi Nöbeti’ndeki vatandaşlara hitap etmişti.
        Başbakan Yıldırım, 19 Temmuz 2016’da Kızılay’da Demokrasi Nöbeti’ndeki vatandaşlara hitap etmişti.

        BAŞBAKAN Yıldırım, geçen yıl 15 Temmuz’dan 1 hafta sonra HabertürkGazetesi için kaleme aldığı yazıda daduygularını şöyle ifade etmişti: “15Temmuz göstermiştir ki, milletler, zorzamanlarda kendilerini millet yapanözelliklerini daha belirgin kılmaktadır.15 Temmuz, birlik ve beraberliğimizinçok güçlü bir teyidi oldu. Bütünfarklılıklarımızı unutarak, darbe girişiminekarşı bir ve beraber olduğumuzu bütündünyaya gösterdik. Bütün şehirlerde,meydanlarda, Türkiye’nin hukukuna sahipçıkan milletimiz, bir demokrasi destanıyazdı. Milletimiz, devletimiz, hükümetimiz,muhalefet partileri, Türk siyasi tarihinekara leke olarak geçen antidemokratikgirişimlere bir yenisinin daha eklenmesinekarşı durdu. Halkımız darbeyeyeltenenlere, demokrasinin, meşruiyetin, hukukun sillesini indirdi. Darbecilerihain emellerine ulaştırmadı. Demokrasive milli iradeyi hiçbir güç vesayet altına alamaz. Türkiye’yi tehdit eden, bu uğurdacanlara kıyan, Meclis’i bombalayacakkadar alçaklaşanlar kaybetti. Milletimizkaosa geçit vermedi. Artık eskisindençok daha güçlü bir Türkiye Cumhuriyetivar. Demokrasi ne pahasına olursa olsunkorunacak.”

        15 SAATTE KARANLIKTAN AYDINLIĞA

        15 SAATTE KARANLIKTAN AYDINLIĞA

        22:00Genelkurmay’dasilah sesleri duyuldu ve birhelikopterden dışarıda bulunanlarınüzerine ateş açıldı.İstanbul’da Boğaziçi ve FatihSultan Mehmet köprüleri birgrup darbeci asker tarafındangeçişe kapatıldı.

        23:02Genelkurmay Başkanı Orgeneral HulusiAkar, darbeci bir grup askertarafından rehin alınarakAkıncı Üssü’ne götürüldü.

        23:05Başbakan BinaliYıldırım, bir televizyon kanalınabağlanarak, “Kalkışmagirişimi” olduğunu belirtti,“Milleti temsil eden hükümetişbaşındadır. Bu kalkışmayıyapanlar, en ağır şekilde bedeliniödeyeceklerdir” açıklamasınıyaptı.

        23:05Ankara CumhuriyetBaşsavcılığı, darbeyeteşebbüsle ilgili soruşturmabaşlattı.

        23:08FETÖ’cüler,emniyete ait Gölbaşı’ndakiyerleşkeye ilk hava saldırısınıyaptı. Emniyet Genel MüdürlüğüHavacılık Daire Başkanlığıpistindeki helikopter veyakıt tankeri vuruldu.

        ‘Gereken cevabı alacaklar’

        23:58Gölbaşı’ndaki Özel Harekât Daire Başkanlığı bombalandı.

        00:09Darbeciler helikopterlerle MİT’e ateş açtı, çatışma çıktı.

        00:13TRT’yi işgal eden darbeciler, korsan darbe bildirisi okuttu.

        00:1381 ilde cami hoparlörlerinden selalar okunarak, halk darbecilere karşı meydanlara çağrıldı.

        00:24Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Facetime’ üzerinden cep telefonuyla televizyona bağlanarak halkı meydanlara davet etmesi, FETÖ’cü darbe girişiminin kırılma noktası oldu. Erdoğan, “Gereken cevabı alacaklardır” dedi.

        00:45Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden korsan darbe bildirisi yayınlandı.

        00:56Ankara Emniyet Müdürlüğü bombalandı.

        01:30Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmaris’te kaldığı otelden ayrılarak Muğla’daki Dalaman Havaalanı’na geçti.

        Halk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla meydanlara çıktı.
        Halk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla meydanlara çıktı.

        MİLLİ İRADEYE SALDIRI

        01:39 Meclis Genel Kurulu açıldı. Meclis Başkanı İsmail Kahraman ve milletvekilleri Genel Kurul Salonu’nda yerini aldı.

        02:00 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın içinde bulunduğu ATA uçağı, Dalaman Havaalanı’ndan ayrılarak İstanbul’a hareket etti.

        02:16 Astsubay Ömer Halisdemir, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ele geçirmek için gelen darbeci eski Özel Kuvvetler Grup Komutanı Tuğgeneral Semih Terzi’yi vurarak, kara gecenin seyrini değiştiren isimlerden oldu. Darbeciler, Halisdemir’i şehit etti.

        02:30 Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne girmeye çalışan terör örgütü FETÖ mensubu 3’ü rütbeli 12 asker, gözaltına alındı.

        02:35Çalışmalarına bomba ve silah sesleri altında devam eden TBMM, darbecilerin elindeki F-16’ların hedefi oldu.

        03:00 TRT yeniden normal yayınına döndü. TRT Genel Müdürlüğü binasını ele geçirmeye çalışan FETÖ mensubu askerler gözaltına alındı.

        03:10 Başbakan Yıldırım, MİT, Meclis, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık gibi kritik bölgeler üzerinde uçuş yapan her türlü askeri helikopter ve uçağın füzeyle indirileceğini açıkladı.

        03:14 Gölbaşı’ndaki TÜRKSAT tesisleri bombalanırken, Genelkurmay Başkanlığı’ndan yeniden çatışma sesleri gelmeye başladı.

        03:20 Darbeci askerler Atatürk Havalimanı’ndan çekildi. Erdoğan’ın Marmaris’ten gelen uçağı İstanbul’a iniş yaptı. Meclis ikinci kez bombalandı. Meclis’te grubu bulunan partiler, darbe girişimine karşı ortak bildiri yayımladı.

        03:45 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’te konakladığı ve gece yarısı ayrıldığı otele helikopterlerden ateş açıldı. Helikopterlerden inen yüzleri maskeli ve ağır silahlar taşıyan askerler oteli abluka altına aldı.Polisle aralarında çatışma çıktı.

        ‘Meydanlardan ayrılmayın’

        04:00Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, darbe girişiminde bulunan terör örgütü FETÖ/PDY ile irtibatlı yargı görevlileri ve “Yurtta Sulh Konseyi” mensubu general, amiral, subay, astsubay, er ve erbaşlar hakkında gözaltı kararı verdi.

        04:17 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda halka seslendi, “Meydanlardan ayrılmayın” dedi.

        04:36 Darbecilerin merkez olarak kullandığı Akıncı Üssü’nün elektrikleri kesildi.

        04:54 Darbenin önlenmesine yönelik ilk karşı hareket, Erzurum’dan 2 adet F-16 uçağının, ‘düşürme’ yetkisiyle havalanmasıyla başladı. Uçak düşürme yetkisiyle kalkan bütün hava savunma uçaklarına angajman yetkisi verildi.

        06:00 Gölbaşı’nda 42 kişinin şehit olduğu Özel Harekât Merkezi bölgesindeki olayların kontrol altına alındı.

        06:19 Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bombalandı, 15 vatandaş şehit oldu.

        06:30 Darbe girişiminde bulunan FETÖ mensuplarınca kullanılan ve TÜRKSAT’ı bombalayan askeri helikopter, Gölbaşı’nda düşürüldü.

        06:52 Genelkurmay Başkanlığı’na vekâleten 1.Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar atandı.

        DARBECİLER TESLİM OLDU

        06:40 Darbe girişiminde İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nü kontrol eden askerler, teslim olmaya başladı.

        07:00 Başbakan Yıldırım, darbecilerin ana merkezi Akıncı Üssü pistinin bombalanması talimatını verdi.

        07:35 Darbe girişimiyle ilgili başlatılan soruşturmalar kapsamında Türkiye genelinde 754 TSK mensubu gözaltına alındı. 29 albay ve 5 general görevden uzaklaştırıldı.

        08:26 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, Akıncı Üssü’ne düzenlenen operasyonla FETÖ’cü askerlerin elinden kurtarıldı. Helikopterle Başbakanlık binasına götürüldü.

        08:36 Jandarma Genel Komutanlığı, Özel Harekât polislerince ele geçirildi. 200 kadar asker gözaltına alındı.

        09:40 Genelkurmay Başkanlığı’ndan çıkan 200’e yakın silahsız er ve erbaş polise teslim olurken, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk ile Kara Kuvvetleri Muhabere ve Destek Eğitim Komutanı Korgeneral Metin İyidil hakkında, vatana ihanet suçundan işlem başlatıldı.

        10:37 Başbakan Yıldırım, Orgeneral Akar’ın Çankaya’daki kriz merkezinde görevinin başında olduğunu açıkladı.

        10:41 FETÖ üyeleri, darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Akıncı Üssü’nü terk etmeye başladı.

        13:00 Başbakan Yıldırım, darbe girişiminin tamamen kontrol altına alındığını duyurdu. “Milletimiz, bir belayı, basiretiyle defetmiştir” dedi.

        Darbecilere en güçlü cevap: YENİKAPI RUHU

        Türkiye, 15 Temmuz 2016’da kanlı darbe girişimiyle ülkeyi ele geçirmeye çalışan ve halkpolis-asker işbirliğiyle püskürtülen Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) en güçlü cevabı 7 Ağustos 2016’da İstanbul Yenikapı mitingiyle vermişti

        Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın davetiyle Yenikapı’daki 270 bin metrekarelik alanda gerçekleştirilen “Demokrasi ve Şehitler Mitingi”nde buluşan TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve her görüşten yaklaşık 5 milyon vatandaş, darbeye karşı tek yürek olmuştu. Mitingde birlik mesajları verilmişti:

        • “Türk milleti, bin yıl önce Malazgirt’te hangi inanç ve kararlılıkla Anadolu’nun kapılarını açmışsa, 15 Temmuz’da da aynı hissiyatla darbecilerin karşısına dikilmiştir. Osman Gazi, 1299’da tarihin en kudretli devletini hangi temeller üzerine bina ettiyse, biz de o gece Türkiye’yi aynı ilkeler etrafında müdafaa ettik. Ecdadımız 100 yıl önce hangi idrakle Çanakkale’de kanının son damlasına kadar mücadele ettiyse, 15 Temmuz’da da aynı iradeyle FETÖ’cü terör örgütünü, darbecileri geri püskürttük. Gazi Mustafa Kemal’in İstiklal Harbi’ni başlatmasını ve zafere ulaştırmasını sağlayan inancın bir benzeri, 15 Temmuz’da Türkiye’nin tüm şehirlerinde adeta kol geziyordu. 15 Temmuz, dostlarımıza bu ülkenin sadece siyasi, ekonomik, diplomatik saldırılara değil, aynı zamanda askeri sabotajlara karşı da güçlü olduğunu, yıkılmayacağını göstermiştir. Bugün her görüşten, her meşrepten insanımızla verdiğimiz görüntü, düşmanları en az 16 Temmuz sabahı kadar kahretmiştir.”
        • “Uzlaşmayı, işbirliğini daha da güçlendireceğiz. Kürt ile Türk’ün arasına girenler işte bu hainlerdi. Kürt ile Türk arasındaki bu mikropları temizleyeceğiz. Terör örgütlerini aradan çıkaracağız. İnşallah Türk, Kürt, Alevi, Sünni arasındaki muhabbet, dayanışma, kardeşliği daha da geliştireceğiz. Aramıza giren bölücü terör örgütünü de milletimizin arasından çıkaracağız. Hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun bizi birbirimize düşürmeye çalışanlara asla fırsat vermeyeceğiz.”
        • “Büyük bir badirenin içinden birlikte çıktık. Açtıkları okullarda, kurdukları dershanelerde yetiştirdikleri robot hainlerle milletin kurumlarına yerleştirdikleri ajan ve vatan hainleriyle devletimizin içine sızarak, bizlere karanlık dehlizleri layık gören insan müsveddelerine, milletimiz hak ettikleri cevabı en güzel şekilde verdi.”
        • “15 Temmuz günü ülkemizin tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızmış bir grup illegal çete mensubu terörist hain Fethullahçı Terör Örgütü, tarihimizde görülmemiş bir şekilde, vatanımıza, milletimize, Cumhuriyet’imize bu zilleti ve rezaleti yaşatmış ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şan ve şerefle dolu geçmişine kara bir leke sürmüşlerdir.”
        • “Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanan bir çete grubu, Türk demokrasisine darbe yapmak istedi. Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimiydi. Şehitlerimiz demokrasi tarihimizdeki altın sayfalarda yerlerini aldılar. Onları unutmayacağız ve unutturmayacağız, demokrasinin kahramanlarıdır onlar. TBMM, darbecilere karşı dik durarak sadece kendi onurunu değil, milletimizin de onurunu korumuştur. Bizim için söz konusu vatandır. Sonuna kadar vatana sahip çıkacağız.”
        • “15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü; 627 yıl önce Kosova’da mağlup olanların yeni bir kalkışmasıdır. 620 yıl önce Niğbolu’da ezilenlerin tekrardan başını kaldırmasıdır. 572 yıl önce Varna’da, 563 yıl önce İstanbul’da, 490 yıl önce Mohaç’ta döktükleri kanda boğulduklarını sandıklarımızın yeniden karşı harekâtıdır. 15 Temmuz’da TBMM’yi, emniyet ve istihbarat kuruluşlarını bombalayıp, sivil ve masum vatandaşlarımızı katledenlerle; 101 yıl önce Çanakkale kıyılarına gelip üzerimize ateş saçanlar aynı karanlık yolun yolcusudur. Bunlar Müslüman Türk’ün canıyla beslenen, hayat ve varlık haklarını çiğnemekle görevlendirilen yaratılmışların en aşağısı, en alçağıdır. Ama unuttukları, ihmal ettikleri Türk milletinin asaleti ve gücüdür.”

        1 YIL SONRA AYNI YERDE

        Darbe girişimi sırasında FETÖ’cü askerlerin elindeki uçaklara, tanklara, tüfeklere karşı ruhunu ve gövdesini siper eden 249 kişi şehit, 2 bin 193 kişi gazi oldu. Gaziler, o ihanetten 1 yıl sonra, yaralandıkları noktalara gitti

        ‘Yaşadığım tek duygu gurur’

        15 Temmuz günü Akıncı Üssü’ne giderek darbecilere karşı koyanlardan 38 yaşındaki öğretmen Derya Obacıklı, yeni adıyla Mürted Hava Meydan Komutanlığı nizamiyesi önünde duygularını anlattı: “Bir yıl sonra aynı yere gelmek karmaşık duygulara yol açtı. Yine yaşadığım tek duygu gururdu. O gün, tekrar gözümün önünden geçti. Bu hainlere tarihimizde olduğu gibi şimdi de daha sonra da hiçbir zaman meydan vermeyeceğimizi ve kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğimizi içimden geçirdim.”

        ‘Kutsal topraklarımızı hainlere vermeyiz’

        Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda yaralanananlardan biri de 49 yaşındaki polis memuru Gökhan Özken’di. Akşam evde olduğunu ve darbe girişimi haberlerinin ardından Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı’na gittiğini belirten Özken, bombanın etkisiyle belinden ve ayaklarından yaralandığını anlattı: “Vatanımız için bayrağımız için, ezanımız için, Çanakkale’dekiler gibi Malazgirt’tekiler gibi, bu kutsal topraklarımızı hainlere vermeyiz. Bütün “Vatan için çarpışan bütün askerlerimize ve polislerimize, yerin altındaki ve üstündeki büyüklerimize karşı başımız dik duracak şekilde emanetlerine sahip çıkacağız.”

        ‘Yine sokağa çıkarım’

        Darbe girişimi gecesi Genelkurmay Başkanlığı önünde FETÖ’cülere direnen ve helikopterden açılan ateş sonucu vücuduna isabet eden şarapnellerle yaralanan 62 yaşındaki emekli memur Kerim Eren: “Bugün vatan yine tehlikede olsa, ben yine aynı şekilde vatanı savunmak için sokağa çıkarım. O tankların, uçakların karşısında yine daha büyük bir iştahla direnirim. Şarapnel parçalarından bazıları hâlâ vücudumda.”

        ‘Her şeyin bittiğini düşünüyordum’

         Image Title 1  Image Title 2
        Description

        Atatürk Havalimanı’nda canı pahasına tankın önüne yatarak 15 Temmuz’un simge isimleri arasında yerini alan Metin Doğan: “Tankın altına yatarak insanların darbe girişimini engelleme noktasında dikkatini çekebileceğimi düşündüm. Paletlerin altında ezilen birini insanlar izlerse, durumun vahametini anlayıp hızlı bir şekilde sokaklara dökülürler diye düşündüm. Namaz kılan biriyim ama bugüne kadar ‘Allah’ım şehit olayım’ diye dua etmedim. Allah bana bu dünyadaki en büyük ödülü verdi, vicdanlı insanların sevgilisi yaptı beni. En önemlisi, herkesin birbirini önemsemesi gerekir. Birbirleriyle dost olmasalar da düşman olmamayı öğrenmeliler. Karşı tarafı ötekileştirmek yerine birlikte aynı hedefe doğru yürüyüp başarılı olabileceği gerçeğini kafalarımıza yerleştirdikten sonra, güçlü Türkiye’nin doğduğu gün olacak. Rüya gibi, o gün artık her şeyin bittiğini düşünüyordum, bu Allah’ımızın bize verdiği bir şans.”

        ‘7 kardeştik 70 milyon olduk’

        Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ele geçirmek isteyen darbeci general Semih Terzi’yi vurduktan sonra şehit edilen Astsubay Ömer Halisdemir’in kardeşi Soner Halisdemir: “Aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin gösterdiği fedakârlık, kahramanlık bizim burada var olma sebebimizdir. 15 Temmuz darbesi ülkemizin birliğini, bütünlüğünü bölmeye yönelik bir hareketti. Darbe olsaydı şimdi birliğimiz beraberliğimiz yoktu. Biz şimdi ya DEAŞ’ın ya PYD’nin elindeydik. Bugün özgür bir Türk ülkesi kalmayacaktı.

        Ağabeyim çocukluğundan beri asker olmayı çok istedi. Zor şartlar altında büyüdük. Babam, çobanlık yaparak bizi yetiştirdi. ‘Ben Anadolu çocuğuyum, ben varım burada, vatanımı böldürtmem’ deyip alnının ortasından o haini vurması çok önemli. 15 Temmuz gecesi halkımızın üzerine tankla, tüfekle mermi yağdıranlar, o gün don kilot, yaka paça çıktılar ama Ömer Halisdemir’in al bayrak içerisinde, sancağımızla selam durularak çıkması, bize acıdan çok başka duygular yaşattı.

        • Babamızın biz çocukken en çok söylediği laf ‘Bana söz getirmeyin, benim şapkamı öne eğdirmeyin’ olmuştur. Ömer Halisdemir o gün babamın şapkasını öne eğdirmedi.

        Taziye için kabrine gelenlerin sayısı milyonları aştı. Doğudan batıdan her yerden geliyorlar. Bir gün gece saat 03.00 gibi dua etmek için kabrine gittim. Van’dan bir vatandaşımız gelmiş, kabrinin yanına uzanmış. ‘Hayırdır hemşerim ne yapıyorsun burada’ dedim. O da ‘Beni Ömer’im ile baş başa bırak’ dedi. Gözlerini kapamış ağlaya ağlaya bekliyordu. Daha sonra ayağa kalkıp bana öyle bir sarıldı ki adeta kendisini parçalıyor. Ondan sonra babamı görmek istedi. Eve götürdüm, kapıdan girer girmez ‘Ömer burada mı büyüdü’ dedi ve başladı ağlamaya. Babamın eline ayaklarına sarıldı. ‘Baba, Van’dan geldim, Kürt’üm’ dedi. Babam da ‘Bizim Kürt-Türk bir sorunumuz yok’ dedi. Bunu duyunca daha da duygulandı ve mutlu oldu. Kürt’ü, Türk’ü, Çerkez’i, Laz’ı bizim ortak noktamız var. Gözümüzün önünde Suriye örneği var. İyi biliyoruz ki bizim gidecek bir toprağımız, ülkemiz yok. Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet, bunlar ortak noktamız. Ömer Halisdemir de bu ortak noktalardandır. Hiç ayrımcılık olmadan, siyasi görüş farkı olmadan devletimizin, milletimizin, sancağımızın birliği beraberliği önemli. İşte Ömer Halisdemir bunun sembolüdür. Biz 7 kardeştik şimdi 70 milyon kardeş olduk.”

        ‘Şeref madalyalarım halen vücudumda’

         Image Title 1  Image Title 2
        Description

        FetHullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde helikopterden açılan ateş sonucu yaralanan 23 yaşındaki Abdurrahman Kafkas, Bursa’da halen vücudundaki 20 şarapnel parçasıyla yaşıyor: “Ağabeyimi ziyaret için Ankara’dayken darbe girişimini televizyondan öğrendim. Beştepe’de tankları engellemeye çalışırken yaralandım. Allah bizlerden korku duygusunu aldı o gece. Farklı bir duygu oluyor insanda. Çok mutluyum, ülkemin yararına bir şey yapmaktan dolayı gururluyum. Şarapnel parçalarının 2 ‘si alındı, 20’si vücudumda. Onlarla yaşıyorum, şeref madalyalarım halen vücudumda. Kanlı kıyafetlerimi ve ayakkabımı da saklıyorum. Bunlara dayanabilmemiz, vatanımıza olan bağlılığımız, sevgimizden kaynaklanıyor. O gün aklımdan çıkmıyor. Bir yıl geçti ama etkisinden çıkamadım, halen rüyalarıma giriyor. Bazen de o akşamki videoları izlerken, sanki tekrar vurulmuş gibi hissediyorum. İnşallah ülkemizde bir daha böyle bir darbe girişimi yaşanmaz. Tekrar olsa bu vatan, millet için, şehit olmak için yine hareket ederim.”

        ‘Bir senedir bana her gün 15 Temmuz’

        15 Temmuz’da şehit olan Murat Akdemir’in annesi Nevra Akdemir: “O gece bir anne olarak onu korumak istedim. ‘Gitme Murat, çok karışık sokaklar’ dedim ama dinlemedi. Televizyonu açtığımda tankları gördük. Murat’ı arayıp ‘Neredesin?’ dedim. Bir grup arkadaşıyla Anadoluhisarı’ndaki benzinliğin orada olduğunu söyledi. O sırada uçaklar geçmeye başladı. Tekrar Murat’ı aradık. ‘Hemen eve gel’ dediğim anda telefonda Murat’ın ‘Ah’ dediğini, vurulduğunu duyduk. Eşim hemen çıktı. Ertesi gün oğlu Muhammed Efe’nin birinci yaş gününü kutlayacaktık. Sabah 5 gibi eşim aradı, ‘Hadi gel hastaneye’ dedi. ‘Murat’ı buldunuz mu?’ dedim, ‘Bulduk’ dedi. O zaman ‘Al gel Murat’ı’ dedim. ‘Yok sen de gel’ dedi. Saat 02.00 gibi Murat vurulmuş ve hayatını kaybetmiş. Hâlâ inanmak istemiyorum. Son bir senedir bana her gün 15 Temmuz. Hiç geçmedi ki bir sene. Murat’ın yokluğuna da alışmak istemiyorum. 9 ay kabrini ziyarete gidemedim. Bayramda halası beni götürdü. Zaten her gün karşımda, gözümün önünde. Zor, gerçekten çok zor. Şimdi düşünüyorum; Murat olmasaydı, Ahmet sokağa çıkmasaydı, Mehmet çıkmasaydı nasıl olurdu? O; çocuğunu, ailesini korudu. Murat ve arkadaşları, hiçbir şey yapamadıysalar bile bir kalabalık çıkardılar ve onların emellerine engel oldular. O gece tanklar vardı, uçaklar vardı, bunlar tiyatro değildi. Mermiler gerçekti. O kadar haindiler ki gerçek silah kullandılar. Bütün şehitler bizim, hepsi vatan evladı, onlar sayesinde yıkamayacaklar bizi.”

        ‘O gece evde duramazdım’

         Image Title 1  Image Title 2
        Description

        Hem darbecilere karşı sokağa çıkarak hem de mahalleliyi hafriyat kamyonuyla Demokrasi Nöbetleri’ne taşıyarak direnişin sembollerinden olan Şerife Boz: “Babam işadamıydı, hafriyatçıydı. Ocaklarımız, kamyonlarımız vardı. Erkek kardeşlerim benden küçüktü, o yüzden babam ara ara beni hafriyata götürürdü. 14 yaşımdan beri kamyon sürüyorum ama darbede sokağa çıkacağım aklıma gelmezdi. O gece herkes gibi ben de televizyondan gördüm. Eşimin yanına gidip köprünün çok kalabalık olduğunu söyledim. ‘Askeri araçlar, tanklar falan var’ dedim. O dışarı çıktı. Eşimi aradım birkaç kez, cevap vermedi. Ben de çarşafımı sırtıma takar takmaz hiç düşünmeden çocuklarımı, torunlarımı alıp sokağa çıktım. 10 yaşındaki torunum sokağa çıktığımda elimdeydi. Büyük torunum da kamyonun üzerindeydi. ‘Bize bir şey olur mu’ diye düşünseydik, sokağa çıkamazdık. 4. Levent’teki evden herkesi toplayarak hiç korkmadan gittik. Çoluk çocuk herkes destek oldu. O kadar kalabalık olduk ki kupa bile doldu. Yol çok kalabalıktı. Sokağa çıktığımda ATM’lerin fırınların önünde sıra vardı. Oradaki insanlara ağlayarak seslendim. O an, o kadar duygu yüklüydüm ki kendimde değildim. Vatan âşığı bir insanım. Vatanımı, milletimi, bayrağımı çok seviyorum. Hiç korkmadan cihada gittim. Orada ölebilirdik. Fırının önünde sırada olan insanlara ‘Ekmeksiz yaşanır ama vatansız yaşanmaz’ diye seslendim. Sonra eşim de Taksim’e geldi. ‘Sen bu kamyonu buraya kadar nasıl getirdin?’ dedi. Cumhurbaşkanı’mızı çok seviyorum. Onun çağrısına dayanamadım. O saatten sonra evde duramazdım. Evde dursaydım vatanıma hainlik etmiş olurdum. Çünkü halkın seçmiş olduğu Cumhurbaşkanı’na o zulüm yapılmaz. Onu öldürmeye kalktılar. Bizim verdiğimiz paralarla tankları götürdüler. TBMM’yi bombaladılar, insanları öldürdüler. 80 darbesinde daha çocuktum, 13-14 yaşlarındayken olmuştu. Ama o böyle değildi; askerler sokaklardaydı, sıkıyönetim vardı. Sağcı solcu davası vardı ama bu hainlerin amacı başkaydı. Bu hainler ülkeyi bölme, parçalama peşindeydi. Rabbim fırsat vermesin, bir daha yaşatmasın. Ama yine olsa yine giderim, hiç pişman değilim. 15 Temmuz da unutulmasın. Birlik olalım. Sağcısı solcusu kardeşiz.”

        ‘Bugün de protezimi takıp çıkarım’

        15 Temmuz’daki hain darbe girişiminde hem eşini hem bir bacağını kaybeden Vahide Şefkatlioğlu: “O gün evimizi boyuyorduk. Küçük kızım gelip ‘Anne, teyzem arıyor’ dedi. Telefonu açtım, darbe olduğunu söyledi. Aklıma Suriye geldi. Bizim de Suriye gibi olabileceğimizi düşündüm, başımıza her şey gelebilirdi. Eşime çıkacağımı söyledim, ‘Dur, sen nereye çıkıyorsun. Ben oğlanla birlikte çıkarım’ dedi. ‘Yok, ben de çıkacağım’ dedim. Bir yandan ağlıyordum, bir yandan da kardeşlerimi, kuzenlerimi arayıp, ‘Herkes çıksın, ülke elden gidiyor’ diyordum. Bir anda müthiş bir kalabalık oldu, bayraklardan her yer kıpkırmızıydı. Tankın önünden ateş ediyorlardı, millet neye uğradığını şaşırdı. Bir sıcaklık hissettim, ağrı falan hissetmedim. Beni arabaya koydular, bacaklarımın sallandığını hissediyordum. Hastaneye götürüp sedyeye yatırdılar. Gözlerim kapalıydı ama duyuyordum. Doktor, bacağımın kesilmesi gerektiğini söylüyordu. Parçalamaya çalıştılar, parçalamadılar. Doktor makas istedi, makasla kestiler. 1 buçuk ay sonrasında uyandım. Bacağımın kesildiğini gördüm. Sağ bacağım parçalanmış durumdaydı; 3 tane platin vardı. Eşimin öldüğünü öğrendim. 3 çocuğum var. En küçük kızım Zeynep 11 yaşında. O, babasının gözbebeğiydi. Birlikte uyurlardı. Babasıyla çok vakit geçirirdi. O gün ülkemiz için sokaklara çıktık. Ülkemizi zalimlere bırakmadığımız için çok seviniyoruz. Rabbim bize böyle bir iman gücü verdiği için çok mutluyuz. Onlar silahla savaştı, biz imanımızla savaştık. Çok zor bir yıl geçirdik. Kendi durumuma hiç üzülmedim. Sadece eşimin acısı var. Sonuçta hayat arkadaşımdı, 25 yılımı geçirdiğim eşimdi. Ama bir yandan da bunun büyük bir şerefi, onuru var. Eşim en güzel yere gitti. Başka bir şekilde de ölebilirdi. Rabbim bize böyle bir mükâfat verdi. O gece nasıl çıktıysak, bugün de protezimi takıp çıkarım. Elhamdülillah yıkılmadık.”

        ‘4 aylık kızı yetim büyüyor’

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı üzerine gittikleri Genelkurmay Başkanlığı önünde darbeci askerlerin attığı bombalar sonucu ağabeyi şehit, kendisi de gazi olan Şakir Yeşilay: “Her yerim kandı ama acı yoktu. Bu gerçekten Allah’ın yardımıydı. Kafamı kaldırdım baktım etrafımda insanlar parçalanmış, kiminin kolu kopmuş, kiminin kafası kopmuş. Bulunduğum bölge kan gölüne dönmüştü. Bir süre sonra bilincim kapandı. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Ağabeyim o şerefli mertebeye ulaştı. Zaten oraya çıkmaktaki amacımız şehit olmaktı. Onlar şehit oldu ben olamadım, buna üzülüyorum. Böyle bir şey yine olsun yine en ön safta yer alacak insanlar bizleriz, çünkü bizim bir vatanımız var. Bu yurdu bizler korumayacağız da, bu emanete sahip çıkmayacağız da kimler sahip çıkacak. Buruk iki bayram geçirdik. Bayramda mezarlıkta ağabeyimin yanındaydık. 4 aylık kızı yetim büyüyor.”

        ‘Kızım ‘Baba oynayalım’ dediğinde ayağa kalkamıyorum’

        Sabri Gündüz, Boğaziçi Köprüsü üzerinde darbecilerin hedefi olan ilk grubun içindeydi. Vuruldu. Bacağını kaybetti: “Eşim komşusunda, arkadaşının doğum günündeydi. Gece 11 gibi eve gelip beni aceleyle uyandırdı. TRT’de ‘Sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir’ denildiği an ellerimi dizlerime vurdum, ‘Bismillah’ deyip kalktım. ‘Siz benim nerede, nasıl yaşayacağıma karar veremezsiniz, siz benim hayatıma hükmedemezsiniz’ dedim. Abdest aldım. Çocuğum beşikte uyuyordu, onu uyandırmayayım diye sarılıp öpemedim. Ciğerlerimden bir parça kopup gitti. Köprü girişinde mermi sekmeleri başladı. Artık ölüm hattına girmiştik. Köprüye girerken ilk selayı duydum. Askerlerle karşı karşıya geldik. 60-70 metre vardı. Askerlere ‘Yapmayın, etmeyin’ dedik, küfürle cevap verdiler. Tarama süreci başladı. İlk atıştan kurtulunca yolun karşı tarafından 3 sivilin ön tarafa, askere doğru yaklaştığını gördüm. Askerlerin içinden rütbeli olan biri karşıya geçti. Siville arasında 1.5 metre mesafe vardı. ‘Konuşma lan, şerefsiz’ deyip çocuğu göğsünden vurdu. Diğerlerini de taradılar ama onlar kurtuldu. Çocuk yere düştü, kalktı, tekrar yere düştü. Onu vuran rütbeli, müthiş artist tavırlarla yürüyüp gitti. Sonra ‘Atış serbest, vurun şerefsizleri’ emrini verdi. O an vuruldum. Birçok kişi yerde can çekişiyordu Adım atamayıp olduğum yere düştüm. Hayatım boyunca duyduğum en müthiş acıydı. Kurşunların yanımdan geçtiğini, hatta bazılarının düşme seslerini bile duydum. Silah sesleri bitince ayağa kalktım, ayağıma baktım. Düz durmuyordu, kırık olduğu çok belliydi. Geri geri sürünmeye, askerden uzaklaşmaya çalıştım. Hastanelerde sedye kalmamıştı.

        Birçok kişi yerde can çekişiyordu. 46 kez ameliyata girdim ama hiç pişman olmadım. Bir daha olsun, bir daha yaparım. Bacaksız yaşanır ama vatansız yaşanmaz. İnsanın bayrağı için, vatanı için kanını dökmesi kadar gurur verici bir şey yok. Kızım 2 yaşında. ‘Baba oynayalım’ dediğinde ayağa kalkıp oynayamıyorum. Bana en çok özlediğim şeyleri soracak olursanız, namazımı ayakta kılabilmeyi ve kızımı parka götürüp oynatmayı derim. Şimdi bunları yapamayınca insan kendini çok kötü hissediyor.”

        'O akşam yeniden doğdum’

        Darbe girişimine karşı koymak için Kocaeli’nden gittiği İstanbul’da askerlerin açtığı ateş sonucu yaralanan Osman Kamacı, ülkeye, demokrasiye ve milli iradeye sahip çıktığı için gururlu: “3 polis aracı vardı, askerler taramıştı. 2 polis gördük, biri şehit olmuştu. Onları kurtarmaya giderken karşıdan çapraz ateş açtılar, keskin nişancılar vardı. Orada bizi taradılar, bir arkadaşım şehit oldu. Ben de kolumdan yaralandım. Çocukluğumda çok iğne yedim. Oradan bir fobim kaldı. Hastanede dikiş için malzemeleri görünce doktor ve hemşireye yalvarmaya başladım. ‘Ne olur yapmayın’ dedim. Herkes güldü bana. Birisi ‘Silahlara karşı koydunuz, iğneden, zımbadan mı korkuyorsunuz?’ dedi. ‘O zaman ben, ben değildim, şimdi kendime geliyorum’ dedim. 15 Temmuz hâlâ sıcak, şehitleri unutamıyorum. Türklerin yeri, zamanı geldiğinde neler yapabileceğini gördük. Ben onu yaşadım, o yönden çok mutluyum. Dünyada kimse bizim bileğimizi bükemez. Hayatımın en önemli parçası 15 Temmuz artık. Yeniden doğuş benim için. Çünkü vatanım için bir nebze de olsa görevimi yaptığımı düşünüyorum.”

        ‘Eşimden sonra bebeğimi de kaybettim’

        15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önüne atılan bombayla şehit düşen polis memuru Köksal Kaşaltı (36) geride 5 yaşında bir kız çocuğu ile hamile ve gözü yaşlı eş bıraktı. Şerife Kaşaltı, yaşadığı travmayla 2.5 aylık bebeğini kaybetti: “Eşim Köksal yaşıyormuş gibi, işe gitmiş de gelecekmiş gibi yaşamaya devam ediyoruz. Akşam kapıyı çalacakmış gibi bekliyoruz. Gece yatarken, ‘Yaşadıklarımız rüya olsun’ diye dua edip yatıyoruz. Ama sabah aynı hayata uyanıyoruz. Ecrin Naz babasına çok düşkündü. Normalde çocuklar düştükleri zaman ‘Anne’ diye ağlar ama Ecrin ‘Baba’ diye ağlardı. Babasının gittiğini anladığı andan itibaren ise hiç ‘Baba’ diye ağlamadı. Hep ‘Anne’ diye ağladı. Çok üzülüyor. ‘Keşke babam bir kere gelseydi, sarılsaydı da geri gitseydi’ diyor. Hem onun hem de benim için alışılması zor bir durum. O da ben de psikolojik tedavi görüyoruz. Babamıza mektup yazıyoruz. Kızım söylüyor ben yazıyorum. Resimler çiziyoruz, evde biriktiriyoruz. Mektubumuzu gönderecek bir adres yok ki. Bebeğim 2.5 aylıkken düşük yaptım. Eşimden sonra bebeğimi de kaybettim. Onlar sadece eşimin ve 249 kişinin katili değil, kızımın doğmamış kardeşinin, benim evladımın da katili.”

        ‘Kızıma siper olup şehit düştü’

        FETÖ’nün darbe girişimini engellemek için 15 Temmuz’da canı pahasına Akıncı 4. Ana Jet Üssü’ne koşan elektrik teknisyeni Hasan Yılmaz, darbecilerin açtığı ateşle şehit oldu. Yanında götürdüğü 16 yaşındaki kızı Birgül ise babasının üzerine kapanmasıyla saldırıdan gözüne gelen şarapnel parçasıyla gazi oldu. Şehidin eşi Dilek Yılmaz, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlattı: “Eşim, kızımızı korurken şehit düştü. Ona siper oldu. Babasını vurup çıkan kurşun, kızımın gözüne geldi. Psikolojik tedaviyi reddediyor. Ben yatarsam yatıyor ben kalkarsam kalkıyor. 16 yaşındaki kız benle uyuyor. Lamba açık olmadan gece uyuyamıyor. İki yetimim ortada kaldı. Çocuklarım ‘baba’ demeyi unuttular.”

        ‘Yaralılara ateş ettiler’

        Akıncı Üssü’nde yaralanan Nurettin Erdal: “Darbe girişimini arkadaşlarımla çay ocağında otururken öğrendim. Saat 03.00’te Akıncı Üssü’ne ulaştım. Üssün önündeki kalabalığa yaklaştığım sırada darbeciler ateş açmaya başladı. En arkadaydım, kasığımdan vuruldum. Şarjördeki mermiler bitene kadar ateş ettiler. Sürünerek bir arabanın arkasına geçtim. Yaralıların çıkarılmasına izin vermiyorlardı. Yaralıların arasında gezip ‘Bu ex olmuş, bu ölmemiş’ diye bir daha sıkanlar oldu. Daha sonra arabanın arkasından arkadaşlarım geldi

        beni aldı hastaneye götürdü. Düzelme şansımız yok. Kurşun kemiği parçalamış. 6 santim kemik kaybım var. Hastanede gözümü açtığımda, TV’de ilk gördüğüm darbecilerin iç çamaşırlarıyla elleri arkadan bağlı şekilde gözaltına alınmaları oldu. O an yaptığımız işle, Türk milletiyle gurur duydum.”

        Şehit olduğu an saati durdu

        15 Temmuz’daki hain darbe girişiminde şehit düşen Malatyalı Fuat Bozkurt’un (31) kol saati, şehit olduğu anda, saat 01.25’te durdu. Ankara’da 15 Temmuz gecesi yaşanan dehşeti cep telefonuyla görüntüleyip sosyal medyada paylaşan iş makinesi operatörü Fuat Bozkurt, helikopterin açtığı ateş sonucu yaralandı. Bozkurt, Meclis’in bombalanması sırasında da şehit düştü. Oğullarının ölümüyle büyük acı yaşayan Bozkurt Ailesi, şehidin özel eşyalarını özenle evde oluşturdukları bölüme yerleştirirken, kol saatinin 01.25’te durduğunu fark etti. Bir yıldır oğlunun acısıyla yaşayan baba Hasan Bozkurt: “Oğlum o saatlerde vurulmuş. Çanakkale’de dedelerimiz şehit oldu, gerekirse vatan için biz de şehit olacağız. Vatanı olmayanın namusu, şerefi de olmaz.”

        Ameliyat olamadan şehit düştü

        15 Temmuz gecesi şehit olan 249 kişiden biri de Trabzonlu Sedat Kaplan’dı. 3 kardeşi işitme engelli doğan ailesinin sağlıklı olarak dünyaya gelen iki evladından biriydi. Ancak 11 yaşında mide kanserine yakalandı. Yıllarca bu hastalıkla mücadele etti. Tam ‘kurtuldu’ derken bu kez kemik kanseri oldu. Ameliyat olmak için Ankara’ya gitti. 17 Temmuz 2016’da yapılacak ameliyatla sağlığına kavuşup evlenme planları yapıyordu. Ancak 15 Temmuz gecesi darbe girişimini öğrenince kaldığı misafirhaneden çıkıp AK Parti binasının önüne gitti ve açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. Kurşunlardan biri cep telefonuna isabet ettiği için Kaplan’ın ailesine cebinden çıkan berberinin kartından ulaşıldı. Trabzon’un Yomra İlçesi’ne bağlı Oymalıtepe Mahallesi’nde oturan anne Ören Kaplan: “Oğlumun yüzü hiç gülmedi. Allah çektiği çilelere karşılık onu şehitlikle ödüllendirdi diye düşünüyorum. Cennette olduğunu bilmek beni rahatlatıyor.”

        Kanlı bayrağı yanından ayırmıyor

        FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Borsa İstanbul binası önünde şehit ettiği Fatih Satır’ın babası, oğlunun kanlı bayrağını bir an olsun yanından ayırmıyor: “Bu bayrak benim için dünyanın en kıymetli şeyi.

        Oğlumun kanı var üzerinde, yanımdan ayırmıyorum. Şimdilik bazen evimde bazen de büromda tutuyorum. Bu her zaman içimde. Bunu asla bir şeye değişmem. Evladımdan geriye kalan çok değerli bir şey var yanımda. Belki ileride gelecek nesillere miras olması için bir müzeye bağışlarım. Onlar silahlarla geldi, biz yüreğimizle gittik. Kim kazandı? Bir, iki değil isterlerse bin sefer daha gelsinler yine biz kazanacağız. Onlarda iman kuvveti var mı? Allah inancı var mı? Bakın, bu bayrağı oğlum kanıyla yıkadı. Göğsündeki bayrağı sallarken vurdular onu. Onun gibi binlerce Fatih var. Şehitlerin kanıyla yoğurulmuş bu bayraklar bizde olduğu sürece bizi kimse yenemez. Bizimkiler tankın altına yattı, tankın üstüne, silahın üstüne yürüdü. Namuslu, asil bir insan ekmeğini yediği vatana ihanet eder mi, devletin silahıyla o ülkenin insanına ateş eder mi? Bunlar ettiler. Çünkü bunlarda adalet, Allah inancı ve korkusu yok. Onlar haramzadenin önde gidenidir. Bunlara karşı hep dimdik durmamız lazım. Onları sevindirmem. Onların hepsi perişan oldular. 249 şehidimizin mekânı cennet olsun.”

        ‘Madem beni vuracaksın döneyim sırtımdan vur’

        15 Temmuz gecesi İstanbul’da 2 tankın altına yatarak durdurmaya çalışan Sabri Ünal, kendi yaptıklarını değil arkadaşlarının kahramanlıklarını aklından çıkaramıyor: “Sokağa çıkan insanlar, o akşam yaptığı tercihlerle kendilerine bir yol çizdi. Herkesin bir olmasıyla, zalim topluluğa karşı bu mücadele kazanıldı. 15 Temmuz’da Metin Doğan’ın kahramanlığını unutamam, İstanbul’da havalimanında tankların geçişine izin vermeyen arkadaşımız. Safiye ablamızı unutamam, köprüde askerler kendisine ateş ederken ‘Madem beni vuracaksın, döneyim sırtımdan vur’ diyecek kadar cesurdu. Tuzla’dan Osman, durdurdukları araçların komutanı kafasına silahı dayamışken ölümden son anda başka bir kişinin, o komutanın dikkatini dağıtması sonucunda kurtulmuş, ama orada üç araç dolusu askerin hareket edememesini sağlamış bir arkadaşımız. Türk milleti inşallah 15 Temmuz gibi karanlık günleri bir daha yaşamaz. Tekrar böyle bir girişim yapılsa bile yine en önde sokaklarda olacağım.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ