Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Turgut Özal'la ilgili şok fotoğraf

        8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu, eski Malatya milletvekili Ahmet Özal, babasının şüpheli ölümü ile ilgili dönemin Başyaveri Aslan Güner, Muhafız Alay Komutanı Hasan Iğsız, Bedrettin Dalan ve Başbakan Süleyman Demirel'i işaret etti.

        Ahmet CİRİK / AHT

        8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal, Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın açtığı soruşturma kapsamında babasının Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsi sonucunu değerlendirdi. İstanbul Taksim'deki Green Park Otel'de basın toplantısı düzenleyen Ahmet Özal, babasının şüpheli ölümünde dönemin Başyaveri Aslan Güner, dönemin Muhafız Alay Komutanı ve Balyoz davasının hükümlüsü Hasan Iğsız, Ergenekon davasının firari sanığı Bedrettin Dalan ve dönemin Başbakanı olan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i işaret etti.

        Ahmet Özal, suçlamalarda bulunduğu isimlerle ilgili şunları söyledi:

        1) Süleyman Demirel:

        Dönemim Başbakanı

        'Babam için, bu yazı

        çıkarmayacak dedi'

        "Gazeteci Emin Çölaşan, bir köşe yazasında Demirel'in Cindoruk'a 'Özal bu yazı çıkaramayacak' dediğini yazdı. Çölaşan da 'Özal bizi götürür' diyor. 'Hayır hayır! Baba bilmeden konuşmaz. Bu yazı çıkaramaz' cevabını alıyor. Bunu bir müneccimden falan mı öğrendi bilmiyorum. Demirel o dönem başbakandı. Belki bazı ihbarlar aldı, öldürüleceğine dair belki bilgileri vardı. Onları neden istihbaratlarla paylaşmadı merak ediyorum."

        2) Aslan Güner:

        Dönemin Başyaveri

        'Kaç kez aradım neden

        konuşmak istemiyor'

        "O gün Çankaya Köşkü'nde ambulans yoktu ve ve tüm sağlık personeli, dönemin Başyaveri Aslan Güner tarafından izne gönderildi. Arabayı GATA'dan Hacettepe'ye yönlendiren; DDK raporunda da yazıyor, Başyaver Aslan Güner. 'Trafik olabilir. Araba her an bozulabilir diye Hacettepe'ye döndük' diyor. Cumartesi sabahı, 1993 yılında Ankara'da trafik hiçbir yerde olmaz. Aslan Güner'i kaç defa aradım. Yıllardır arıyorum. Konuşmak istemiyor.

        Sağlık personeline o gün bilinçli bir şekilde izin verildi. İzni veren kişi de Başyaver Aslan Güner ya da Kaya Toperi. Spor yaptığı odada her zaman bulunan sağlık çantası da o gün yoktu."

        3) Hasan Iğsız:

        Dönemin Muhafız Alayı Kom.

        'O zamanın komutanı

        Ergenekon sanığı'

        "Köşke yaklaşık 50 metre mesafedeki Cumhurbaşkanlığı Muhafız alayında 2 bin asker bulunuyor. Her zaman 2 tane tam donanımlı ve doktorlu ambulans yer alıyor. O gün onlar da yoktu. Hiç kimse gelmedi. Fakat o dönem Muhafız alay Komutanı kim biliyor musunuz? Bu gün Ergenekon'dan yatan Hasan Iğsız. Biraz bunları bir araya getirmeye çalışın."

        4) Bedrettin Dalan:

        Dönemin DYP Milletvekili

        'Ateş edilmeden

        önce yere yatmış'

        (Özal'ın naaşının yıkandığı sırada çekilen fotoğrafta, Bedrettin Dalan'ın görüntülerinin olduğu söylenmesi üzerine) "O zaman hiç aklıma gelmemişti. Ben de şimdi onu çok merak ediyorum. Çok düşündüm. Suikast sırasında da daha ateş edilmeden önce Bedrettin Dalan yere yatmış. Bu da ilginç."

        3) Kaya Toperi

        Özal'ın danışmanı

        ‘İzin vermiş olabilir’

        Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Danışmanı ve Sözcüsü Emekli Büyükelçi Kaya Toperi, Ahmet Özal’ın “O da izin vermiş olabilir” iddialarına yanıt verdi. Toperi, “Ben danışmandım. İdari işler ile ilgili bir sorumluluğum yoktu. Değil sağlık personeline, hademeye bile izin vermeye yetkim yoktu. Yetkim olsa dahi böyle bir şey yapmazdım” dedi.

        VE MEÇHUL GAZETECİ

        "Bazı iddialara göre isim söylemeyeceğim, Kartal Demirağ bir gazetecinin sırtından siper alarak ateş etmiş. Araştırırsanız o gazeteciyi de bulursunuz."

        'Otopside fena faka bastılar'

        1993 Türkiye'de gerçek karanlığın ve derin yapının 1993 yılında ortaya çıktığını belirten Ahmet Özal, faili meçhul ve şüpheli ölümlerde zaman aşımının kaldırılması gerektiğini belirtti. Özal, "Turgut Özal'ın yanısıra Eşref Bitlis, Cem Ersever, Uğur Mumcu, Çetin Emeç ile Madımak ve Başbağlar olaylarının zamanaşımına uğramasından endişeliyim" dedi.

        ‘KAN ÖRNEKLERİ BOZULDU’

        DDK raporundan bazı kısımları da okuyan Özal, raporda Turgut Özal’a ait olan kan örneklerinin elektrikler kesik olduğu için derin dondurucuda bozulduğu ve atıldığı bilgisinin yer aldığını ifade etti. “Adli Tıp raporunu ailece istedik” diyen Özal, “Biz müdahil tarafız. Bunlar otopside kemik bulmayı bekliyordu ama faka bastılar. Beyni iç organları dahi duruyordu. Bu mucizedir. Allah’ın işidir” şeklinde konuştu. Turgut Özal’ın hastanede ‘geri döndürme” odasında yaşananları DDK raporundan aktaran Ahmet Özal, tedavi sırasında 2 bin 550 mililitre sodyumdikarbonat verildiğini, bu oranın normal bir insanı bile öldürecek düzeyde olduğunu belirtti. Fosfor değerinin ise 12.8 olduğunu ifade eden Ahmet Özal, bu oranın normal şartlarda 2.5 olması gerektiğini bildirdi. Özal, “Bu bir zehirlenme ifadesidir. Ağzından köpük geldiği için bu bellidir. Bulunan değerler arasındaki rakamlar ürkütücü, yapılan tedavi ürkütücü bir tedavi. Ölüm raporunda koroner arter hastalığı kaydedilmişken, gömme izin kâğıdı ise kalp yetmezliği şeklinde. Normal şartlarda ölüm nedenini doktorlar belirleyemezse savcıya haber verilir ve otopsi kararı alınır. O husus yok farz edilmiş” dedi. Adli Tıp Kurumu’nda yapılan son otopsi ve sonrasında savcılığa gönderilen raporu değerlendiren Ahmet Özal, teknik raporun 1. İhtisas Kurulu’nda oylanarak yeni bir rapor oluşturulmasını eleştirdi. Özal’ın vücudunda 4 farklı zehir bulunduğunu aktaran Ahmet Özal, “Bu zehirlerden Polonyum ve Amerikyum, savcıya verilen raporlarda maalesef yok” dedi.

        Semra Özal: Kollarımda öldü

        AHMET Özal, basın toplantısında, babasının hastaneye sağ olarak getirildiğini iddia edip AA’nın fotoğrafını kanıt olarak gösterirken, Semra Özal 2010’da katıldığı bir TV programında, Turgut Özal’ın bir resepsiyona katılmasının ertesi günü kollarında öldüğünü anlatmıştı.

        ‘ANNEMDEKİ SAÇ TELLERİNİ VERECEĞİZ’

        Annesinde bulunan 3-4 saç telini de, önümüzdeki hafta giderek savcılığa teslim edeceğini belirten Ahmet Özal, Adli Tıp Raporu’nun Türkiye’de hâlâ devam eden derin yapı tarafından sulandırıldığını da iddia etti. Ahmet Özal, bu konuda “Devlete zarar verirsin” diyen bazı kesimlerin Başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e de baskı yaptığından emin olduğunu ifade etti. Geçtiğimiz günlerde Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in Ahmet Özal’a yönelik “Mezar ticareti yapıyor” sözünü hatırlatması üzerine Ahmet Özal, isim vermeden sert eleştirilerde bulundu.

        'ŞOVA İHTİYACIM YOK'

        Ahmet Özal, şov yapmakla suçlandığı iddialarıyla ilgili; "Milletvekili seçildim. 10 yıl boyunca başbakanlık köşkünü de, cumhurbaşkanlığı köşkünü de gördüm. Şov yapmaya ihtiayacım yok" dedi.

        'ÖLÜ BİR İNSAN HASTANEYE NASIL AYAKTA GİRER?'

        AHMET Özal, basın toplantısında, babasının hastaneye girişi sırasında çekildiği iddia edilen fotoğrafı da gösterdi. Fotoğrafta, babasının hastaneye ayakta girdiğini söyleyen Özal, “Ayağını basıyor başı dik duruyor. Kollarından yardım ediyorlar. Ölmüş bir insan 30 dakika önce bu şekilde yürüyerek hastaneye girebilir mi? Hiçbir şey gizli kalmaz. Ama bunların altında kalacak, ezilecek insanlar olacak.”

        Fotoğrafları çeken muhabir: Özal sedyeyle getirildi

        FOTOĞRAFI çeken eski Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Selahattin Yılmaz, bir televizyon kanalına konuştu. Yılmaz, gazeteci olduğu için hastaneye alınmadığını belirterek, “Özal sedyeyle getirildi, içeriye sedyeyle alındı” dedi. Yılmaz, en sağlıklı bilginin Özal’ın o dönemki korumalarından alınabileceğini de ifade etti.

        ‘Özal değil koruma polisi’

        AHMET Özal’ın, düzenlediği basın toplantısında “Babam yürüyerek hastaneye giriyor” dediği fotoğrafı ve 2 benzer kareyi Anadolu Ajansı, abonelerine yeniden servis etti. Özal’ın “Babam” dediği kişinin Özal olmadığı öne sürülürken, takım elbiseli bu kişinin, Özal’ın sedyesini iten kişilerden biri olduğu ve bu şahsın da koruma polislerinden biri olabileceği ifade edildi. Söz konusu fotoğrafla ilgili Twitter’da yazan Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu, “Ahmet Özal’ın bahsettiği fotoğrafı aylar önce inceledik. O kişi Özal değil, sedyeyi iten bir koruma” dedi. Şefik DİNÇ/AHT

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ