İbrahim Yıldız: Provokatörler iş başında!

Fenerbahçe, Beşiktaş karşılaşması iki ezeli takımın “dişe-dişe” mücadelesi şeklinde geçti.

Özellikle ilk 45 dakikada tempo ve mücadele üst düzeydeydi. Kazanma arzusu her iki takım oyuncularının ortak bilinci olunca, ortaya iyi bir maç çıktı. İzleyenler, futbol adına güzel goller ve kaliteli diyebileceğimiz bir oyuna tanıklık ettiler.

Karşılaşmanın teknik analizi detaylı yapıldığında, Fenerbahçe Teknik Direktörü Pereira’nın eksik yönlerini görmek mümkün.

En önemli hatası orta alandaki oyuncu seçimiydi. Crespo’nun yanında yer alan Zajc ve Osayi yeterli performansı göstermekten uzaktılar. Üstelik Mesut ve sonradan oyuna giren İrfan Can’ın kenar çizgilere hapsedilmesi, oyun üstünlüğünü rakibe vermekten öteye gitmedi. Her iki oyuncu da iyi pas yapan, yetenekli isimler. Beşiktaş maçında, pas vermek yerine pas bekleyen oldular. Tam tersi olsa orta alanda oyun kurucu görevi üstlenseler farklı bir Fenerbahçe izleyebilirdik.

İki kez öne geçip, bunu koruyamamak dikkat çekti. Fenerbahçe gibi bir takım, şampiyonluk hedefini sürdürebilmek adına bu tür maçları kazanmak zorunda. Olmadı.

Rakibin Beşiktaş olduğunu da unutmamak gerekir. Geçen yılın şampiyon takımı, Sergen Yalçın’ın istifası sonrası toparlanma içerisinde. Takım bütünlüğü, mücadele gücü öne çıktı. Altyapıdan gelen Önder Karaveli iki maçtır iyi götürüyor. Beşiktaş bu açıdan şanslı. Yeni teknik direktör mutlak gelecektir. Olmasa da bu işi götüreceğini kanıtladı.

Karşılaşmanın ikinci yarısı pas oyunu oynayan, oyun üstünlüğünü hissettiren Beşiktaş daha organizeydi. Son dakikada direkten dönen topları şanssızlıktı. Fenerbahçe’nin oyununu bozma adına yaptıkları baskı taktik olarak başarılıydı.

95 dakikalık mücadelede, Fenerbahçe’nin 0 kornerle maçı bitirmesi, ilginç bir istatistik olarak kayıtlara geçti.

Fenerbahçe’nin neden galip gelemediği, teknik ve taktik olarak analiz edilebilir. Portekizli teknik adamın eksiklerini bilmeyen yok. Takımın bulunduğu durum bunu zaten ortaya koyuyor.

KIŞKIRTICILARIN OYUNUNA GELMEYİN

Asıl dikkat çeken olay ise, karşılaşma sonrası tribünlerden yükselen “Ali Koç istifa” sesleri oldu.

Dikkat edilecek olursa, bir kısım taraftar bu sloganı attı. Onları provoke edenlerin olduğu biliniyor. Yani “kışkırtıcılar” iş başı yaptı. Fırsat bekliyorlardı. Tam da sırası diyerek, Ali Koç’u hedefe koydular.

Amaçları, Ali Koç'u yıpratmak, küstürmek, bıkkınlık içerisine sokmak.

Bu provokatörlerin Fenerbahçe gibi bir dertleri yok. "Fırsat bu fırsat" diyerek, kitleleri alevlendirme görevi üstlenmişler. Kötü niyetli olduklarını söylemeye bile gerek yok. Kimden işaret alıyorlarsa, ona göre düdük çalıyorlar.

Bu tür girişimlerin, Fenerbahçe Kulübü'ne zarar verdiğini aklı başında herkes biliyor. Düşmanca davranışlar Fenerbahçe’nin önüne kesmekten medet umanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değil.

Biliyorlar ki, Fenerbahçe alt edilirse önlerinde hiçbir engel kalmaz. Bu provokatörlerin amacı başka. Sarı-lacivertliler sağduyulu olmak zorunda. Bu kışkırtıcılara karşı en iyi tavır takıma sahip çıkmaktır.

Futbol dışında, olimpik sporlar başta olmak üzere birçok branşta mücadele eden Fenerbahçe’nin, Türk sporunda lokomotif olduğunu söylemeye bile gerek yok.

Şampiyonluklar elbette çok önemli. Her takımın ve taraftarın hayali. Bunun için sonuna kadar mücadele edilmeli. Ancak kurumların ayakta kalması için birlik olmanın değeri unutulmamalı…