Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güncel Kısıtlama cezaları mahkemeye taşındı! Polis ceza yazabilir mi?

        Sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal cezasına itiraz eden vatandaşlar, mahkeme tarafından haklı bulundu ve cezaları düşürüldü. Kolluk kuvvetleri kısıtlamalar kapsamında uyulması gereken kurallara uymayan vatandaşlara ceza yazabiliyor. Verilen cezaların başlıca sebebi sokağa çıkma kısıtlamasının ihlal edilmesi. Ceza alan vatandaşlardan bazıları ise konuyu mahkemeye taşıyor. Bugüne kadar birçok ilden, kesilen cezaların mahkeme tarafından iptal edildiği haberi geldi.

        Peki polisin ceza kesmeye yetkisi yok mu? Mahkemeler verilen cezaları hangi gerekçeler ile iptal ediyor? Hukukçulardan Prof. Dr. Ersan Şen ve Av. Özgecan Sırma konuya dair Habertürk’e özel açıklamalarda bulundu.

        REKLAM

        "KISITLAMA ÖNGÖRÜLEBİLİR DEĞİL"

        Habertürk’ten Emrah Doğru’nun haberine göre, koronavirüs sebebiyle getirilen sokağa çıkma kısıtlamasına uymayan vatandaşlara verilen cezalar mahkeme tarafından iptal ediliyor. Mahkemeler ceza iptal kararlarının gerekçesi olarak, sokağa çıkma kısıtlamasının öngörülebilir olmamasını gösterdi. Gelir İdaresi Başkanlığı ise yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele önlemleri kapsamındaki sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal edenlere verilen cezaların, borçları yapılandırma kanunu kapsamında yer almadığını bildirdi.

        "CEZAYI POLİS DEĞİL KAYMAKAMLIK YA DA VALİLİK KESEBİLİR"

        Bir ilde polisin sokağa çıkma yasağını delen vatandaşa 789 TL para cezası kesmesi ve vatandaşın konuyu yargıya taşımasının ardından 5. Sulh Ceza Hakimliği Hıfzıssıhha Kanunu’na göre idari para cezalarının kolluk kuvvetleri tarafından kesilemeyeceği belirtilerek kesilen para cezası iptal edilmiş ve vatandaş haklı görülmüştü. Sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı ilk gün ise insanlar sokaklara dökülmüş, fırın ve marketlere akın emişti. Van’da ise bir vatandaş saat 24.00’de evine ekmek almak için dışarı çıkmış ve polis tarafından evinin önünde durdurularak 3 bin 150 lira para cezası verilmişti. Bunun üzerine vatandaş cezanın iptali için mahkemeye başvurmuş ve 3. Sulh Ceza Hakimliği cezayı iptal etmişti. Mahkeme kararının gerekçesinde “Vatandaşın sokağa çıkma yasağını ihlal etmediğini, kolluk tutanağının aksine bir durumun da belirtilmediği, idarenin acele ve öngörülebilirlikten uzak işlemlerinden vatandaşın sorumlu tutulamayacağı” belirtti.

        REKLAM

        Hukukçulardan Prof. Dr. Ersan Şen ve Av. Özgecan Sırma konuya dair Habertürk’ten Emrah Doğru’ya özel açıklamalarda bulundu.

        PROF. DR. ERSAN ŞEN: BU KONUDAKİ İTİRAZLARIMIZI SÜREKLİ GÜNDEME GETİRDİK

        “Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararını isabetli görmek mümkün gözükmektedir. Esasında Türkiye Cumhuriyeti’nde ilan edilen pandemi sürecinde olağanüstü hale geçilmemesi beraberinde bu süreçte kanunların yeterli olup olmadığı tartışmasını da gündeme getirmiştir. Ancak meşruiyet zemini olduğu için yetersiz de olsa Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, İl İdaresi, Kabahatler Kanunu gibi kanunlarla pandemi sürecinde alınan tedbirlerin uygulanmasının sağlanmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu konuda itirazlarımızı sürekli gündeme getirdik ve dedik ki, bu süreçte Anayasadan dayanağını almayan ve eksik olan kanunlarla belki meşruiyet olabilir, fakat hukukilik sorunu yaşanacaktır. Kamunun esenliği, halkın sağlığı bakımından kanunların yeterli olup olmadığı, alınan tedbirlerde dikkate alınmalı idi. Nitekim zaman içerisinde sulh ceza hakimliklerinden ve Yargıtay’dan verilen kararlar, esasında pandemi sürecinde alınan tedbirlere ve tedbirlere uymayanlara uygulanan yaptırımların hukuka aykırılıklarını ve iptallerini gündeme getirdi. Belirtmek isteriz ki; 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun, yani genel halk kanununun konu ile ilgili olabilecek birkaç maddesi vardı. Bunlar 27., 57., 64., 72. ve 282. maddelerdi. Şu an için bu kararı dikkate alıp değerlendirdiğimizde, elbette 1593 sayılı Kanunun 72. maddesinin sokağa çıkma yasağı bakımından yetersiz olduğunu görüyoruz.

        REKLAM

        "POLİSİN VE JANDARMANIN SADECE TUTANAK YETKİSİ VAR"

        Aynı sorun, 20 yaş ve altında, 65 yaş ve üstünde olanlar için de gündemdeydi. Ancak dediğimiz gibi meşruiyet zemini olduğundan, yani halk sağlığı için uygulandığından, kimse sesini çıkarmadı veya bu konu ile ilgili itirazlar duyulmadı, ama hukuk devletinde Anayasadan ve kanundan dayanak almayan bu tür tedbirlere uymayanlara tatbik edilecek yaptırımların elbette hukuki boyutu tartışılacaktı. Şu anda da tartışılıyor ki ceza iptal kararları çıkıyor. 72. madde sokağa çıkma yasağının dayanağı olamaz, belki 27. madde olabilir. Eğer 27. maddeye uygun il umumi hıfzıssıhha meclisi sokağa çıkma yasağı kararı almışsa veya Sağlık Bakanı bu kararı almışsa, bu kararlar önceden bildirilmek kaydıyla, kanaatimce ihlallerinde Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesinde yer alan 392₺ değil, 3.150₺ olarak güncellenmiş Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282. maddesinin öngördüğü karar uygulanmalıdır. Ama 27. maddeye uygun il umumi hıfzıssıhha meclisinin kararı ve bu kararın ilanı olmalı ve yaptırımların da tutanaklarla tespit edildikten sonra valilik ya da kaymakamlık tarafından uygulanmasıyla mümkündür. Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararında geçen Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin kararına katılmıyorum. Karar başlangıcında doğru, yaptırımı bakımından yanlış. Kabahatler Kanunu değil, burada bir tedbir var ve o tedbire uyulmaması halinde, tedbirin dayanağı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu olduğu için yine 282.madde dikkate alınmalı idi. Bu nedenle, Yargıtay kararına katılmıyorum. Sulh Ceza Hakimliğinin kararı, yani sokağa çıkma yasağı ile ilgili iptal kararı ise, 72. madde bu yasağa dayanak olamayacağından doğru, ama 27. madde olabilir. 72 maddede başka tedbirler sayılmış. İl İdaresi Kanunu uygulanılabilir miydi, hayır kanaatimce onun da yeterli olmayacağı dikkate alınmalıydı. OHAL ilan edilmediğine göre, ya kanun çıkarılması lazımdı ya da zorlayarak tedbiri ki belki o da halk sağlığı temel alınarak, Sağlık Bakanlığı tarafından bu karar alınıp öncesinde halka duyurulmalıydı. Bunun duyurulmaması durumunda tatbik edilebilirdi. Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum ki, Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin iptal kararı 72 ve 282. maddeler kapsamında doğrudur. Ama 27. madde halk yararına değerlendirmek suretiyle tedbirler tahtında umumi hıfzıssıhha meclisi tarafından alınıp usule uygun ilan edilerek, buna uyulmaması da yine aynı Kanunun 282. maddesinde yer alan 3.150 TL’lik cezanın tatbikini gündeme getirebilirdi, ama bu cezayı yalnızca vali ya da kaymakam verebilir. Polisin ve jandarmanın sadece tutanak yetkisi var. Bu açıdan karar isabetli gözüküyor, ama orada geçen Yargıtay kararının ceza ile ilgili kısmına katılmadığımı ifade etmek isterim.”

        REKLAM

        "YASAL DÜZENLEMEYE GİDİLMESİ GEREKİLİYOR"

        "En nihayetinde bir hukuk devletinde kişi hak ve hürriyetlerinin ne şekilde sınırlandırıldığı, hangi anayasa hükmüne dayanarak bu kararın alındığı ve bunun kanunla net bir şekilde sınırlandığı hususunun kanun koyucu tarafından gösterilmesi gerekirdi. Bu anlamda covid 19 sürecinde 11 Mart tarihinden bu yana OHAL ilan edilmediğine göre eldeki kanunlar yetersizdi. Çokça söyledik umumi hıfzıssıhha ve il idaresinde değişikliğe gidilmeliydi. Temelde halk sağlığı konusundaki yetkinin sağlık bakanında olduğunun bilinmesi gerekilirdi. Bu anlamda umumi hıfzıssıhha kanunun da sağlık bakanı, hıfzıssıhha meclisleri, kaymakamlar ve valiler tarafından idare edilmesi gerekilirdi. Bu açıdan bu iş karmaşık kaldı ve kanundan dayanağını almayan ve sırf meşrutiyeti var diye kimsenin sesini çıkarmadığı, bir hukuk devletinde kabul edilemeyecek enteresan sınırlamalar gördük. 20 yaş altı ve 65 yaş üstü sınırı, sokağa çıkma yasağı, kısmi yasaklar gibi bunların anayasada temelleri varsa sorun olmazdı fakat olmadığı takdirde sorun oldu. Bu bağlamda ceza iptal kararları gündeme gelmeye devam edecek. İtirazlar olduğu müddetçe de gündeme gelecek. Yasal düzenlemeye gidilmesi gerekiliyor."

        AV. ÖZGECAN SIRMA: YASALAR İHTİYACA GÖRE ŞEKİLLENMEKTEDİR

        "Bahse konu karar gerekçesinde de bahsedildiği üzere 1593 sayılı kanun 252. Maddesi idari para cezasını 72. Maddesi ise cezaya konu ihlal hallerini belirlemiştir. Bu kapsamda sayılan haller ve tedbirler arasında sokağa çıkma yasağı bulunmamaktadır. Emsal niteliğinde olan Yargıtay kararları, açık yasa hükmü beraber irdelendiği takdir de sokağa çıkma yasağından bahisle verilen idari para cezası sulh ceza mahkemelerince bozmaya, kaldırılmaya, iptale tabiidir. Yine bahse konu kararda göze çarpan hukuka aykırı başka bir husus ise idari para cezasının ilçe emniyet müdürlüğü tarafından kesilmiş olmasıdır. Açıkça 1593 sayılı yasa da belirtildiği üzere tedbirlere aykırılık halinde idari para cezasını verecek makam valiliktir. Verilen idari para cezasının iptali kararı bu cihetle hukuka uygundur. Hiç kimse kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil sebebi ile cezalandırılamaz, hiç kimse bir fiil sebebi ile kanunda gösterilen cezadan daha ağır veya gösterilen ceza dışında bir ceza ile cezalandırılamaz. Bu temel kural kanunilik ilkesinden gelmektedir. Keyfi uygulamalara sebebiyet vermemek ve hukuk devleti ilke, kuralları gereği pandemi zamanı hak kayıpları yaşanmaması aynı zamanda toplum sağlığı adına gerekli görülmesi halinde yasa koyucunun bu alanda oluşmuş boşluğu doldurması, yasa düzenlemesine gitmesi gerekmekte olup hukuki olarak yanlış uygulamalara sebebiyet verilmemesini umuyorum. Zira sokağa çıkma yasağı gibi yine maske takılmamasına karşı uygulanan yaptırımlar da bu çerçevede değerlendirilmektedir. Yani ilgili kanun maddesi maske takmak hususunu da barındırmamaktadır. Yasalar ihtiyaçlara göre hasıl olmakta, şekillenmektedir. Yasa koyucunun toplum düzeni, sağlığını gözeterek kişisel özgürlükleri de dikkate alarak ölçülü ve açık bir şekilde bu alanda düzenleme yapması zorunlu hale gelmiştir."

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ