Leipzig - Başakşehir maçının yazar yorumladı

Alman takımları disiplinli ve sisteme bağlı futbol oynuyor. Avrupa kupalarında aldıkları sonuçlar bunun en somut örneği. Yavaş futbol oynayan Başakşehir’in golü bulması bir anlamda mucizeye kalmıştı. Artık günümüzde hızlı oyun ve fiziksel güç ön plana çıkıyor. Bunu yapamayan takımların şansı yok gibi. Ya da bireysel yetenekleri çok üstün olan oyunculardan kurulu bir ekip, ancak bu tür güçlü takımlarla baş edebilir.

Başakşehir’in ikinci maçı PSG ile İstanbul’da. Bir başka güçlü takımla oynayacaklar. Grupta işlerinin zor olduğu ortada. İyi maçlar izleyeceğimiz kesin. Ancak Başakşehir’in sahada daha güçlü durması ve pas hatalarını en aza indirmesi gerekiyor.

Bu tür maçlar ders almak, kendimizi ona göre geliştirmek adına çok önemli fırsat. Takımlarımızın, teknik adamlarımızın gelişen futbol koşullarını yakından takip etmesi gerekiyor. Yoksa kendi içimizde kısır bir döngüye sıkışıp kalırız.

Tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi’nde oynayan Başakşehir’den olağanüstü bir başarı beklemek elbette haksızlık olur. Her şeye rağmen, iyi niyetle ortaya koydukları mücadele takım gücüyle orantılıydı.

MEHMET DEMİRKOL: Okan Hoca’nın kurduğu oyunda bir yanlışlık yok. Visca, İrfan, Rafael ve Crivelli’yle kurduğu öndeki 4 hareketli oyun bizim ligi süpürür. Crivelli bir adım önde ve Mert geçen seneki standardında olsa Başakşehir maçı alabilirdi. Başakşehir maksimumda oynadı. Leipzig standart planla rahat kazandı.

Dün izlediğimiz, Başakşehir’in bu sene oynadığı en iyi oyun. Leipzig’in en çok dikkat etmesi gereken, hatta Alman medyasının en çok sorduğu, dolayısıyla en çok dikkat çeken Visca’nın bölgesini kontrol etmekle görevli olan Angelino’nun 3 net pozisyonda 2 gol bulduğu bir maç…

Son anda finali kaçırmış Şampiyonlar Ligi yarı finalistine deplasmanda maç kaybetmek suç değil. Okan Hoca’nın çizdiği oyun da yanlış değil. Ama canlı tutamadığınız kadro, canlı tutamadığınız bir oyunda en güvendiğiniz hücum silahınızı kontrol etmekle görevli oyunculardan biri sizi yıkan iki golü atıyorsa bu tesadüf olamaz.

Nagelsmann oyunu bozdu! Çünkü Nagelsmann sizin soldan sağa çevirmek üzere dizayn ettiğiniz oyunu merkeze doğru kıracak bir baskı planladı. Oyunun merkeze kırmak üzere yaptığı baskının her defasında da Angelinho’yu içeri yolladı. Bir daha seyredin. Baskının başarısız olduğu denemelerde de Angelino’nun oraya koşu attığını göreceksiniz. Ve bu planla kazandı.

BÜLENT TİMURLENK: Crivelli, Deniz ve İrfan Can ile üç pozisyon yakalayan Başakşehir, 23.5 yaş ortalamasıyla oynayan Leipzig'e iki hızlı pozisyonda yakalandı. Angelino'nun nefis asisti taçlandıran nefis kontrolü ve dönüp vurduğu şut… 2. gol de bu seviye için ölümcül bir hata.

Stoperiniz orta sahaya topla çıkarken pres yer, Epureanu da yedi ve orta dörtlünün solunda uçan Angelino yine doğru yere kondu ceza sahasında ve kolay bitirdi.

Leipzig iyi futbol oynamadan rakibin hatalarını affetmeyen Angelino ile galip gelirken, Okan Buruk'un ikinci yarıda M.Topal'ı oyundan aldığında Mahmut'u yine düşünmeyip Demba Ba'yı sahaya sürmesi ve Crivelli'yi kanada atıp Visca'yı merkeze çekmesi tabelayı kabullenmeyen cesur teknik adam hamlesi...

İLKER YAĞCIOĞLU: Rakibin maçın başlarında çok baskılı oynayacağını biliyorduk. Maalesef öyle oldu ve 20 dakika içinde 2 gol yiyerek az olan umutlarımızı da tükettik.

2. yarıda topla oynama oranı bir ara %61'e 39 Başakşehir lehineydi fakat gol pozisyonu üretmekte etkili olamadık. İki ceza sahası içindeki hatalarımız maçı kaybetmemize sebep oldu. Ama bu sadece Başakşehir'in değil Türk takımlarının genel sorunu..