Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Şebnem Bozoklu ile Caner Özyurtlu HT MAGAZİN'e konuştu

        HT MAGAZİN / Mehmet ÇALIŞKAN

        ‘Yok Artık’ filminin yapımcıları Şebnem Bozoklu ile Caner Özyurtlu, imza attıkları işlerin çok önemsenmemesi gerektiğini belirterek ‘Madenci veya beyin cerrahı olamadığımız için bu işi yapıyoruz’ dediler

        ŞEBNEM Bozoklu; 2006’da başladığı kariyerine bugüne kadar 5 sinema filmi, 9 televizyon dizisi sığdırdı. Caner Özyurtlu; 2003’ten bu yana 5 sinema filmi, 11 televizyon dizisinde rol alırken 2009’dan beri yapımcı olarak 6 sinema filmine imza attı. Cuma günü gösterime giren yeni filmi ‘Yok Artık’, Özyurtlu’nun aynı zamanda yönetmenlik koltuğuna oturduğu ikinci yapım. ORTAK OLDUKLARI İKİNCİ FİLM Daha önce ‘Ümmü Sıbyan: Zifir’in ortak yapımcılığını üstlenen Caner Özyurtlu ile Şebnem Bozoklu, ‘Yok Artık’ta bir kez daha el ele verdiler. Bu filmdeki bir diğer ortakları ise Kaan Yıldırım. Özyurtlu ve Bozoklu ile buluşup oyuncu olarak sadece rol yapmak varken yapımcılığa yönlenerek oyuncuların ve set ekibinin ücretlerinin ödenmesinden filmin gösterim tarihi konusundaki hummalı bir çalışmaya kadar oldukça geniş bir alanda neden çabalamak istediklerini konuştuk. Şebnem Bozoklu ile Caner Özyurtlu, yaptıkları işin çok önemsenmemesini belirterek ‘Bizim işimiz bir madencinin veya beyin cerrahının yaptığı iş yanında ne ki? Onları yapamadığımız için bunu yapıyoruz’ dediler.

        ‘NET BİR SEÇİMİM YOKTUR’

        ■ Kariyerlerinize baktığınız zaman gördüğünüz tablo nasıl?

        Şebnem Bozoklu: Uzaktan baktığımda kendimi hiç tanımasam ‘Kim bu kız?’ diye baksam bambaşka türler için heyecan duyan bir oyuncu olduğunu düşünürüm. Net bir seçimin yoktur. Hani ‘Ben en çok tiyatroyu severim, er meydanı tiyatrodur’ derler ya. Ben hiç öyle biri değilim. Sinema için çok heyecanlanıyorum. Herhalde en çok sinemayı seviyorum. Devletin üniversitesinde tiyatro mezunu biri olarak sinemayı tiyatrodan daha çok seviyorum.

        Caner Özyurtlu: Meslekleri kutsallaştırmayı sevmiyorum.

        Ş.B.: Televizyonda da sinemada da birbirinin uzağına düşen işler yaptım. İlk defa bu filmde rolüm öyle icap ettiği için saf komedi yaptım.

        C.Ö.: Şebnem’e yazılan rol gerçekten zamanlamasıyla, ritmiyle, enerjisiyle saf komedi. Bu arada ben kendim için şuursuz bir tablo görüyorum. Önce resim okudum, sonra uzun zaman grafikle ilgilendim. Sonra onu da bıraktım. Tiyatro okudum, sonra konservatuvardan mezun oldum. Oyunculuk yaptım. Sonra onu bıraktım yönetmenlik. Yapımcılık... Daha doğrusu oyunculuğa ara verdim. Biraz sıkılgan bir insanım. İlerde ne yapacağımı bilmiyorum. Elbette hayatım boyunca film yapmak istiyorum. Ama acayip bir yönetmen olayım herkes beni hatırlasın diye değil.

        Ş.B.: Şahane bir kariyer yapmak gibi hırsım yok. Canım ne yapmak isterse onu yapıyorum. Oyunculuk yapmasam da ölmem. Yarın kalkıp başka bir iş yapmak isteyebilirim. Bir aidiyet hissetmiyorum.

        C.Ö.: Aidiyet doğru laf. Ben de hissetmiyorum.

        Ş.B.: Daha doğrusu şöyle söyleyeyim. Dünyadaki en önemli işin oyunculuk olduğunu düşünmüyorum veya mesleğime tapmıyorum. Sadece şu anda yapmayı çok sevdiğim iş bu. Hayatımı mutlu bir insan olarak idame ettirebilmek için oyunculuk yapmama gerek yok. Ayrıca biz çok önemli bir iş yapmıyoruz. Yaptığımız iş bir madencinin, bir beyin cerrahının yaptığı işin yanında ne ki? Veya kansere tedavi bulacak adamın yanında biz kimiz ki?

        C.Ö.: O işleri yapamadığımız için bunları yapıyoruz.

        Ş.B.: Düşünün birçok seveni olan birinin hayatı beyin cerrahının ellerinde. Ben kötü oynasam izleyici en fazla kanalı değiştirir. Peki o adamın o anda cerrahını değiştirme şansı var mı? O nedenle bizim işimiz çok önemli bir iş değil.

        ‘EĞLENECEĞİMİZ BİR İŞ YAPTIK’

        ■ Bir oyuncu neden yapımcı olmak ister?

        C.Ö.: Oyunculuk yapmayı hâlâ seviyorum ama bana çok zor geliyor. Benim konsantrasyon sürelerimle yapılacak bir iş değil. Algısı, ilgisi çok çabuk kayan biraz maymun iştahlı biriyim. Bir projenin içinde bir iki yıl kalınca sıkılıyorum. Farklı yapımlarla aynı anda uğraşmalıyım. Yapım böyle. Şebnem ile birlikte ‘Ümmü Sıbyan: Zifir’i yapmıştık. Sonra birlikte eğlenebileceğimiz bir şey yapalım derken ortaya ‘Yok Artık’ çıktı.

        Ş.B.: ‘Ulan İstanbul’da çalışırken Caner’in yönetmenlik ve yapımcılık hevesine yakından tanık olmuştum. Oyunculuğun dışında da birlikte çalışmaktan büyük keyif aldım. Yapımcılığı yüzümüze gözümüze de bulaştırmayınca hep aklımızda olan bir komedi filmi fikrini ‘Yok Artık’ ile gerçeğe dönüştürdük. ‘Yok Artık’, hepimizin izlemek istediği bir filmdi. Çok büyük bir inançla yapımcısı ve oyuncu olarak filme dahil oldum.

        ■ Yapımcılık size heyecan mı verdi özgüven mi aşıladı yoksa hırs mı kazandırdı?

        Ş.B.: Benim yapımcılığım Caner’inki kadar profesyonel değil. Ne var ki yapımcılığın bana büyük bir heyecan verdiğini söyleyebilirim. Yapımcılığın ne ölçüde zor olduğunu da ‘Yok Artık’ ile anladım. Uykusuz geceler, sinir, stres... Oyuncu olarak rol yapıp galalara gidiyordum. Şimdi ise gösterim tarihi belirlenene kadar olan süreçte bile uykularım kaçtı. ‘Ne zaman gireceğiz, önümüzde, arkamızda hangi filmler var?’ gibi birçok konuyu gözetmek gerekiyor. Meğer gösterim tarihi meselesi ne kadar zormuş. Neyse ki Caner, bu konularda uzman. Ben de her dediğine katıldım. Ortak değil, yancı yapımcıyım.

        ‘Severek YAPTIK’

        ■ ‘Yok Artık’ size ne ifade ediyor, nasıl bir etki bıraktı?

        Ş.B.: Aslında çok severek yaptık. Seyirci tarafında da karşılığını görebilirsek bu bizi bu tip iyi oyunculu, iyi senaryolu, iyi yönetmenli komedi filmleri yapmak üzerine heyecanlandırır. Bu nedenle ‘Yok Artık’ı oldukça önemsiyorum. Kısacası filmimiz benim için bir umut ifade ediyor.

        C.Ö.: Benim için de öyle. Oyuncuların yapımcılığa yönelmesi veya yapım konusunda karar verme yetkisine sahip olması dünyada olan bir durum. Tom Cruise, ‘Knight and Day’ adlı filmi Türkiye’de vizyona girerken, Türkiye afişine onay vermediği için billboard’lar bir-iki hafta gecikmişti. Çünkü adam nerede, nasıl göründüğünü yönetebilmek istiyor. Yapımcılığın parayla hiçbir ilgisi yok. Önemli olan kreatif kararları doğru verebilmektir.

        Ş.B.: Kendi filmimizi kendi bakış açımızla süreci yöneterek oluşturmak bir oyuncuya lunapark gibi geliyor. Çünkü hakkımızda verilen bir çok karara bire bir müdahale etme, kendi vizyonundan oluşturma şansımız oluşuyor.

        C.Ö.: Bir oyuncuya bakıyorsun çok iyi bir oyuncu. Filmini izliyorsun rezalet. Başka bir filmde adam müthiş. Aklı çalışan iyi oyuncuların bir süre sonra ‘Ben bunu kontrolüm altına alayım’ dediğini düşünüyorum.

        ■ İzleyiciler ‘Yok Artık’ı izlemeyi neden tercih etsin?

        Ş.B.: Televizyondan ve sinemadan tanıdıkları genç kuşak oyuncuların nasıl bir şeye heyecanlandıklarını, aynı senaryo etrafında nasıl bu kadar oyuncunun toplandığını görmek isteyebilirler. Ritmi düşmeyen gerçek bir komedi vaat ediyoruz.

        C.Ö.: İlk amacım, seyircinin eğlenceli bir 90 dakika geçirmesiydi. Şu anda bana öyle geliyor. Sevdiğimiz komedi yapıyoruz dedik ama kendimizi tatmin etmek için de yapmadık. Ben bunun kitlesel şekilde eğlenceli olacağını düşünüyorum.

        ‘Allstar bir kadro var’

        ■ İlle de neden komedi filmi çekmek istediniz?

        Ş.B.: Komedi filmlerinin gişe başarısı doğal olarak birçok yapımcıyı bu türe yöneltti. Biz de bizim de izlemek istediğimiz bir komedi filmi yaptık. ‘Yok Artık’ın en özel taraflarından biri de çalışmak isteyeceğimiz herkesle çalışmamız. Cidden bir araya getirilmesi zor bir kadro filmimize dahil oldu. Sağ olsunlar. Filmde Allstar bir kadro var.

        C.Ö.: Tanıdıklarım olmasına rağmen senaryo son halini almadan kimseyi aramadım. Bunun tersi bana mümkün değil gibi geliyor.

        ‘Oynanabilir az senaryo geliyor’

        ■ Oyuncular sizce yapımda ne gördüler de filmde rol aldılar?

        C.Ö.: Türkiye’de bir oyuncuya oynanabilir çok az senaryo geliyor. Baktığında gerçekten bir insanın konuşmasını kâğıda aktarabilen çok az senarist var. Kâğıtta okuduğu zaman komik olan bazen kamera karşısında komik olmayabiliyor. Serkan Altuniğne’nin Türk insanını ne kadar iyi analiz edebildiğini zaten karikatürlerinde görüyoruz. Oyuncular komik olan senaryonun sonuca da aynı şekilde yansıyacağını fark ettiler.

        ■ Komedi filmlerinin çokluğu nedendir?

        C.Ö.: Dünyada da Türkiye’de de en çok iş yapan filmler komedi filmleri. Sinema bir sanat olmasının yanında kitlesel bir eğlence. Komedi filmlerinin ömrü hiç sona ermiyor. Çektiğimiz bir film 20 yıl sonra da televizyonlarda izlenebilir.

        Ş.B.: Bu konu birçok yerden incelenebilecek bir durum. Sosyolojik bir açıklaması da mutlaka vardır. Bu ara sık sık içimiz de kararıyor, çok iyi psikolojilerimiz de yok. Genelde biraz umutsuz ve negatif olabildiğimiz dönemin içinde seni gerçekten bu karanlık ve negatif dünyadan uzaklaştırıp 90 dakika boyunca gülümseten hatta kahkaha attıran bir şeye talebinin olmasını mantıklı buluyorum.

        ■ Komedi filmleri için yeterince oyuncu var mı?

        C.Ö.: Senarist var mı, yönetmen var mı, kurgucu var mı, görüntü yönetmeni var mı? Yok. Yılda 100 film üretip bir de 95 dizi yapacak teknik kapasiteye sahip insan yok.

        ■ Bütün sezon dizilerde çalışan oyunculardan sinemada yeterince verim alınabiliyor mu?

        C.Ö.: Ömrü boyunca hatırlanacağı ve güncelliğini kaybetmeyeceği için sinema filmlerinde rol alırken fedakârlık gösteriyorlar.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ