Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Nik Xhelilaj: İstanbul benim ikinci evim

        2011 yılında düzenlenen Berlin Film Festivali’nde Avrupa’nın Gelecek Vaat Eden Oyuncusu seçildikten sonra dümenini Türkiye’ye kırdı Nik Xhelilaj. 2012’de ‘Kayıp Şehir’ dizisinde canlandırdığı ‘Kadir’ karakteriyle popülerlik yakaladıktan sonra Almanya’ya gitti ve ‘Winnetou’ adlı filmle şöhretinin sınırlarını genişletti. Ardından yolu yeniden Türkiye’ye düştü. Geçtiğimiz cuma vizyona giren, Kazım Öz’ün yazıp yönettiği ‘Zer’ filminin başrolünde yer alanNik Xhelilaj,HT Magazin'den Arif Hür'e konuştu.

        Nik Xhelilaj, İstanbul’a her geldiğinde simit yediğini söyledi ve “Esnafla ülke gündemi üzerine muhabbet etmeyi seviyorum” dedi.

        ‘KARDEŞÇE YAŞAYABİLİRİZ’

        ‘Zer’in hikâyesi nedir?

        Film, 1938 yılında Dersim türküsünün hikâyesinin peşine takılarak New York’tan Türkiye’ye gelen Jan’ın başından geçen olayları konu alıyor. Kanser tedavisi için New York’a getirilen babaannesinin söylediği bir türkü Jan’ın hayatını değiştiriyor. Türküde kimliğinin saklı olduğunu fark eden Jan, babaannesini kaybettikten sonra Dersim’e gitmeye karar veriyor. Film, Jan’ın köklerine ve bastırılmış toplumsal travmaların izine doğru çıktığı yolculuğun hikâyesi.

        Arnavut kökenlisiniz. Dersim türküsünün peşinden giden bir karakteri oynamak size neler hissettirdi?

        Kimliğim ne olursa olsun zamanında büyük depremler yaşayan onbinlerce insanın hayatlarına bir nebze de olsa ışık tutabilmek benim için çok kıymetli oldu. ‘Zer’, günümüzde farklı görüşlerden olan milyonlarca insanın nasıl aynı gemide yaşayabileceğine ışık tutacak. Kültürel ve etnik konularda bilinç oluşturmak ve herkesin kardeşçe yaşayabileceğini göstermek adına bu film önemli bir adım oldu.

        Dersim’i nasıl buldunuz?

        Hayran kaldım. Bana yöreyi nasıl bulduğumu soranlara “Burası o kadar güzel ki bu insanları sevmezsen insan değilsin” diye yanıt verdim. Yaşanmış hikâyenin bir parçası olmak çok keyifliydi.

        ‘Türk kadınları evine çok düşkün’

        Farklı dönemlerde olmak üzere Türkiye’de toplam 2.5 yılınızı geçirdiniz. Bu süre zarfında Türk kadınlarıyla ilgili yaptığınız gözlemler nedir?

        Türk kadınlarının her birinin kendisine has bir güzelliği ve cazibesi var. Türk kadınlarla yaşadığım birliktelikler olduğu için şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki hem çalışkanlar hem evlerine ve kocalarına düşkünler. Ama gelinen noktada Alman bir sevgilim var.

        ‘Görüşmeler yaptım yakında geri döneceğim’

        1.5 yıldır kadrosunda yer aldığınız ‘Winnetou’nun çekimlerinden dolayı Berlin’de yaşıyorsunuz. Yılın belirli dönemlerinde geldiğiniz İstanbul sizde ne tür hisler uyandırıyor?

        Fırsat bulduğumda Cihangir, Çukurcuma, Galata ve Bostancı’yı sık sık ziyaret ediyorum. ‘Kayıp Şehir’ dizisinin çekimlerinin gerçekleştirildiği Gaziosmanpaşa’yı da sevmiştim. İstanbul’un karşı konulamaz bir çekim gücü var. Zamanın ötesinde oldukça duygusal bir şehir. İstanbul benim ikinci evim diyebilirim. Film vesilesiyle geldiğim Türkiye’de hem film hem de dizi için görüşmeler yaptım. Yakında İstanbul’a geri döneceğim.

        REKLAM
        REKLAM
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ