Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Ajda Pekkan: Çalışmaya alıştım fren yapamıyorum

        Ömür SABUNCUOĞLU / GAZETE HABERTÜRK

        Uzun yıllar sonra röportaj için buluştuk Ajda Pekkan ile... Mesleğine olan saygısına, istikrarına, duruşuna, farklılığına hep hayranlık duymuşumdur. Ama en çok içindeki küçük çocuğu seviyorum. O küçük kız çocuğunu çok güzel koruyor. O çocuk hatalar yapsa da, dersler çıkarıp kendini devamlı geliştiriyor. Belki de Ajda’yı bu Ajda Pekkan yapıyor...

        Ve karşımda Ajda Pekkan.

        Seninle tekrar bir araya geldiğimiz için çok mutluyum. İkimiz de utangaç insanlarız, buna rağmen bu mesleğin içinde başarıyla nasıl var olduğumuza hâlâ inanamıyorum.

        Neler yapıyorsunuz bu aralar?

        Hiçbir şey yapmıyorum, aynı zamanda çok da şey yapıyorum. (Gülüyor) En son Ankara Gordion AVM’de bir söyleşi yaptık. Stüdyoya girip albüm hazırlıklarına başladım. Mutfağa müthiş merak sardım, yemek yapıyorum.

        Yaprak sarması istesem yapar mısınız?

        Yaparım ama işbirliği yapacağız. Hazcı ve tatçıyım. Etin cinsi, hazırlanışı yani olayın başlangıç ve bitiş noktası bendedir. İngiltere’deyken çok güzel yemekler yapıyordum. Şimdi çok içine girmemeye çalışıyorum. Çünkü girersem sanat dünyası gibi girer ve çıkamam.

        “Keşke bu işlere hiç girmeseydim” dediğiniz oluyor mu?

        Aslında hiç bana uymuyor. Başka bir dünyanın insanıyım. Bu kadar yoğun şekilde medyanın içinde olmayı sevmiyorum. Daha izole, sakin ve tabiatın içinde yaşamayı seviyorum. Sokakta olmak yerine evi tercih ediyorum. Zaten sokakta yürüyemediğim için her şeyi genelde arabadan seyrediyorum.

        Bu da özgürlüğü kısıtlıyor...

        Evet, baştan bilseydim asla bu mesleği seçmezdim. Ama girmiş bulundum ve çıkarken de nasıl çıkacağımı bilmiyorum. (Gülüyor) ‘konsere sporcu gibi hazırlanıyorum’

        Hayatınızda neleri değiştirdiniz?

        Eskisi gibi kendimi oradan oraya atmıyorum. Daha özel konserlerde var oluyorum. Benim dinleyici kitlemin bana çok farklı bir bakışı var. Onların o değerli bakışlarını ve saygılarını kaybetmek istemiyorum. Marka değeri olarak başka konulara da girmek istiyorum. Bir marka ile kendi markamı yapıştırmak istiyorum. Bu da benim için çok güzel bir hobi olacak. Oturmayı ve boş kalmayı sevmiyorum. Sürekli çalışmaya alışmışım, fren yapamıyorum.

        Sanki sizi bu ayakta tutuyor.

        Doğru, farklı insanlarla diyalog içinde olunca devamlı kendini geliştiriyorsun. Seyahat etmeyi de sevmiyorum. Yıllarca çanta hazırladık şimdi o çantayı hazırlama düşüncesi bile beni yoruyor. Bir de benim panik atağım var, kalabalığa giremiyorum. Sahnede Allah’a dua ediyorum ve başka bir boyuta geçiyorum.

        Sahnede Ajda Pekkan oluyorsunuz.

        Aynen öyle. Beni o zannediyorlar ya, ben o değilim. Konsere 10 gün kala “Ajda Pekkan olmalıyım” diye sporcu gibi hazırlanıyorum. İnsanların beklentisine cevap vermek için inanılmaz bir efor sarf ediyorum. Ama bir yere gidip fotoğrafım çekilince, “Allah’ım ne işim var benim bu mesleğin içinde?” diyorum.

        'GÜÇLÜ OLDUĞUM DOĞRU'

        ‘Selfie modası’ sizi yoruyor mu? Selfie nereden çıktı?

        İnsanlar kötü görünüyor. Kimseyi kırmak istemiyorum, o yüzden de sokağa çıkmıyorum. Gündelik yaşamımda saçımı arkadan toplayıp dışarı çıktığımda, “Benim hiç özelim olamayacak mı? Kendimle kalamayacak mıyım?” diye hayıflanıyorum ama yoluma da devam ediyorum. (Kahkahalar)

        Çok güçlü bir Ajda Pekkan portresi var. Peki hiç zayıf noktalarınız yok mu?

        Olmaz mı? Baştan aşağı var. (Kahkahalar) Güçlü olduğum doğru. Yıllar önce bir yakınım rahatsızlandı, çok zor günlerdi. Dayanamadım ve bir psikiyatra gittim. Elimin çizgilerine baktı, “Çok zor bir hayat yaşamışsın. Bu zamana kadar iyi taşımışsın. Lütfen bundan sonra kendine dikkat et. Bir tarafın çok mantıklı, diğer tarafın duygusal. Bıçak sırtı, arası yok” dedi. Analiz ettim, gerçekten öyle.

        'PARA KAZANMAK İÇİN YOLA ÇIKMIŞTIM, AJDA PEKKAN OLACAĞIMI BİLMİYORDUM'

        Türkiye’de kadın olmak nasıl bir duygu sizin için?

        Ben de o kadınlardan biriyim. Onları temsil eden başka misyonda bir kadınım. Naçizane fikrim şu; kadınların erkeklere daha şefkatli yaklaşmaları gerektiğine inanıyorum. Kadının erkeği de çocuğu gibi kabul etmesi gerekiyor. Arkadaş, kardeş, yoldaş, anne, abla olması lazım. Kadınlar çok akıllı, güzel sentez yapabiliyor. Annemle babamın arasındaki şiddeti yaşadığım için benim kavramlarım değişti. Erkekler kötüdür, gaddardır, onların canına okumalı, sert davranmalı gibi duygulara hiç kapılmadım. Tam tersi oldu.

        Babanız, annenize şiddet uygularken ona hiç kızmadınız mı?

        Kızmaz mıyım? Babam, kardeşimle bana “Ya anneniz ya ben? Tercihinizi yapın” dedi. Babam anneme yardım etmediği için çalışmaya başladım, okulumu bıraktım. Eve bakabilmek için şarkı söyleyip film çevirmeye başladım. İleride Ajda Pekkan olacağımı bilmiyordum. Ben yola para kazanmak için çıkmıştım.

        Dönüm noktanız olmuş

        Albay Rıdvan Bey’in kızıyken, kendimi tamamen uç bir camianın içinde buldum. Beni birkaç kere evlendirmeyi düşündüler. ‘Hayır’ dedim. Kendim karar vermek istedim, isyankârdım. O farklı camiaya, “Alice Harikalar Diyarı mı?” diyeyim yoksa tam tersi mi bilemiyorum. Konuşmalar, diyaloglar, üsluplar her şey farklıydı. Kibarcık gibi kalıyorsun orada. Ne yapacağımı bilemedim.

        Çok acayipmiş

        Sette film çevirirken arka odaya gidip müzik kutumdan o zamanın popüler şarkılarını dinler, ezberler, sonra gider bir kulüpte söylerdim. Çünkü içimde yatan şarkıcılık ve şarkı söylemekti. Ama bir numara olmak filan değildi.

        'HİÇ HIRSLI DEĞİLİM'

        Hiç hırsınız olmadı mı?

        Hiç olmadı, hâla dâ yoktur. Neysen osun. Hırs nereye götürüyor ki insanı?

        Hiç şiddet gördünüz mü peki?

        Hayır, Allah’a çok şükür hiç görmedim, daha çok ben yaptım. (Kahkahalar) Eskiden yapardım öyle yaramazlıklar. Sinirlendiğim zaman her şeyi aşağı indirirdim, darmadağın ederdim. Sonra sakinleştim. İyi ki çalışıyorum, çalışmasam kendimi yerim. Bakma sakin göründüğüme.

        'İÇİMDEKİ KADIN ÖZGÜR BİR KADIN'

        Ajda, Ajda Pekkan’a, “Gel her şeyi bırakıp gidelim” dese, gider misiniz?

        Giderim. “Şimdiki aklım olsaydı” cümlesini hiç kullanmam. Çünkü her geçen gün aklımı daha çok beğeniyorum ve kendimi güzel şeylerle kuşattığıma inanıyorum. İnsanlara örnek olduğumu düşünüyorum. Kendimi sevmeyi yeni yeni öğrendim, değerimi yeni fark ediyorum. Ne kadar özgüvenin olursa olsun, dışarı çıkamamak ve özgürlüğünün kısıtlanmasında sıkıntım var. Çünkü içimdeki kadın özgür bir kadın.

        'GERÇEK DOSTLARIM 2-3 KİŞİDEN İBARET'

        Kendinizi yalnız hissettiğiniz oluyor mu?

        Gerçek dostlarım 2-3 kişiden ibaret. Yalnız yaşamayı hiç sevmem. Her şeyi onlarla paylaşıyorum, iyi ki varlar. Sen de gerçek dostumsun ama bunu bilmiyorsun. Senin gibi bilmeyen birkaç tane daha gerçek dostum var. Çalışmaktan yıllarca annemi göremedim. Vefat ettiği zaman ne kadar çok üzülmüştüm. Bundan sonra her şeyin kıymetini bilip tadını çıkaracağım. Uçurtma mı uçururum, lunaparkta bir şeylere mi binerim hiç bilmiyorum.

        'AŞKI GÖZ ÖNÜNDE OLMADAN YAŞADIM'

        Aşkı doyasıya yaşadınız mı?

        Aşkı göz önünde olmadan yaşadım. Ben sokağa çıktığımda bir sürü laf ediliyor, yanımdaki insanı da mı bu konulara dahil edeyim?

        Peki yanınızda ego savaşlarına girdiler mi?

        Her zaman. (Gülüyor) Benim Ajda Pekkan olarak egom varsa çok normal ama Ajda olarak yok. Ego herkeste var ama yanlış kullanılırsa çok kötü, habis ve maraz bir şekle dönüşüyor. Aşkta saygı da önemlidir. Saygının bittiği yerde aşk yoktur.

        'HİSLERİM ÇOK KUVVETLİDİR'

        Küs olduğunuz birileri var mı?

        Çok... Gönül küslüğü daha beter. Samimi olduğunu zannettiğin insanların, sonradan arkandan tırmaladıklarını duymak, bilmek, görmek... Hislerim çok kuvvetli, bugüne kadar hep algılarımla yaşadım, neyden şüphelendiysem doğru çıktı. Küsersem, beni bir daha göremezsin. Gördüğüm yerde de belli etmem ama gidiş-dönüş bileti kesilmiştir.

        'BÜLENT ERSOY'A SADECE GÜCENDİM'

        Bülent Ersoy’a kırgın mısınız?

        Kırgın değilim, üzgünüm. Kırılmam için çok samimi olmam lazım. Bizim samimiyetimiz hep meslek içinde oldu. Sesini ve yaptıklarını her zaman çok değerli buldum. Ama kendi yaptıklarını başkalarıyla karıştırması gücüme gitti. Biz aynı sahneleri paylaşıp güzel şeyler yaptık. Ben ona yer verdim. Assolist olarak benim üstümde çıktı. Her zaman Zeki Müren ile beraber gazinonun katalizörüydüm. O dönemin gazino ekolleri olarak, birbirimize saygılı olmamız gerektiğine inanıyorum. Hiyerarşik saygı olmadığı takdirde, bizden sonraki nesil, “Onlar zaten birbirlerini yiyorlardı, biz niye yemeyelim?” der. Ben sadece gücendim.

        Mahkemeyi de siz kazandınız.

        İşte ben bunları sevmiyorum, ne lüzumu vardı, ne mahkemesi?

        Davadan kazandığınız parayı aldınız mı?

        Hiç girmedim o konulara, avukatlarım biliyordur. Takip bile etmedim. Çünkü o ekole ve camiaya çok saygım var.

        'SEZEN'E HERKESİN İHTİYACI VAR'

        Sezen Aksu’nun müziği bırakmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Herkesin düşüncesine saygı duyarım. Zaman zaman aynı hisleri ben de duyuyorum ama bunu telaffuz etmek yerine nasıl yaşamak istiyorsam onu yaşamayı tercih ediyorum. Şu an marka değeri olarak en önemli zamandayım. Sezen de öyle. Onun gibi değerli bir sanatçının böyle sözler söylemesini kabul etmiyorum. Çünkü güzel şeyler yapıyor ve herkesin ona ihtiyacı var.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ