Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Neden bazen sebepsiz yere üzgün hissederiz? Hüznün altında yatan sebep bunlar olabilir...
        1

        Sebepsiz yere gelen üzüntü sıkça karşılaştığınız bir durumsa altında başka nedenler yatıyor olabilir. Ortada hiçbir neden yok ve durup dururken içinize çöken hüzün birden sizi olduğunuz yerden alıp başka yerlere götürüyor olabilir. Bu durum çoğumuzun yaşadığı bir histir ancak burada önemli olan bunun ne sıklıkla yaşandığıdır. Eğer nedensiz üzüntü halini sıklıkla yaşıyorsanız bu sizin için bir risk unsuru demektir. Bir müddet sonra hüzün adeta bizde bir alışkanlık haline gelir ve yatkınlık duymaya başlarız.

        2

        Hüzün, artık kaçınılmak istenen bir şey olmaktan çıkıp istenmeyen şeylere meyletme durumunu ifade eden diğer durumlar gibi bir tür bağımlılığa varır. Artık bunu hak ettiğimize ve değiştirme şansımız olmadığına inanmaya başlarız. Bu inançlar değiştirme çabasını ortadan kaldırıp, bizi derin bir keder durumuna sürükler. Peki, ne yapmak gerek?

        3

        NEDENSİZ ÜZÜNTÜNÜN ALTINDA YATAN SEBEPLER

        Neşe, üzüntü, öfke, kin, nefret, korku, bunaltı, kaygı gibi duygusal tepkiler duygulanım olarak tanımlanır. Bireysel ve toplumsal ilişkilerimizde duygularımız bizi yönlendirir, yaşamdan haz veya acı duymamıza sebep olur. Bilinçaltımız sayısız geçmiş deneyimin yükünü taşır. Hafızamız sayılamayacak kadar çok anı ve bilgi ile doludur. Bazı uyarıcılar (işitsel, görsel vb.) bu anılardan birini hatta birkaçını aynı anda tetikleyebilir. Bilincimizle bu hatıranın farkında olmasak da uyarıcının etkisi ile o hatıraya dair hislerimiz su yüzüne çıkar. Bu hüzün durumu, bazen öylesine güçlü olur ki insan hiçbir şey yapmak istemez. Üstelik sıkıntının kaynağının bilinmemesi, durumu daha da yorucu ve yıpratıcı kılar.

        4

        NE TETİKLER?

        Üzüntünün kaynağı birçok nedenden dolayı meydana gelebilir. Neyin ve hangi olayın bizim üzülmemize sebep olacağı konusunda kesin bir bilgi olmasa da bir takım fikirler yürütülebilir.

        5

        Güven sorunu

        Güven sağlamak yıllar alırken güvenin kırılması saniyeler içinde gerçekleşir. Güven kırıklıkları arttığında genel bir güven sorunu ortaya çıkar. İnsan kolay kolay kimseye güvenmemeye başlar. Oysa kime güvenebileceğimizi bilmek ve güven dengesini kurmak en önemli ihtiyaçlarımızdan biridir.

        6

        Güven sorunu, içimizde derin bir hüzün duygusuna yol açar. İnsanların niyetlerini en baştan bilmeyi arzu eder, bilinmezlikler söz konusu olduğunda güvenememeyi seçeriz. Eğer güvenmeyi göze alırsak ve güvenimiz karşılığını bulamazsa bu defa da başkalarının bize zarar vermesine izin verdiğimiz için kendimize kızar ve üzülmeyi hak ettiğimiz gibi daha da üzücü bir sonuç çıkarırız. Bunun bir adım ötesi ise yalnızlık, yabancılaşma ve kendini soyutlamadır.

        7

        Bu aşamada, insanlardan uzak durmayı ve günlerce evde kalmayı tercih edebiliriz! Bu yaşanan üzücü deneyimler, yakın ilişkiler kurmaktan kaçınmamıza neden olur. Derin ilişkilerin yoğunluğu, ihtiyaçlarımızı karşılamaz olduğundaysa birçoğumuzun gayet iyi bildiği gibi "içimizde derin bir boşluk" hisseder, ne yapacağımızı bilemez bir hale geliriz. Yalnızlık hissi, insanın çevresinde çok sayıda insan olması ile de giderilmez.

        8

        Karakteristik özellikler

        Hassas yapılı insanların başkalarının düşündüklerini ve söylediklerini fazlaca önemsemeleri; empati duygusu gelişmiş insanlarınsa kendini başkalarının yerine fazlaca koymaları hüzünlü duygu durumuna yol açabilir.

        9

        Travmatik deneyimler

        Hüzün duygusunun bir diğer sebebi, çocukluk ve gençlik çağlarında yaşanan travmatik deneyimlerdir. Geçmişte yaşanılan tacizler, yakın birinin kaybı gibi nahoş olaylar, çok uzun yıllar boyunca hüzne neden olabilir.

        10

        Yüreğimizde taşıdığımız bir suçluluk duygusu varsa o da hüzne yol açar. Kendini suçlamak hayatın en acı verici deneyimlerinden biridir.

        11

        Hüznü etkileyen bir diğer etken algıdır. Örneğin bir gönül ilişkisinin bitişi, bazı insanlar için "hayatın sonu" anlamına gelirken bazıları kolaylıkla yaşamlarına devam edebilir. Algı, durumun bizi ne kadar etkileyeceğine izin verdiğimiz, duygularımızı ne kadar kontrol edebildiğimiz gibi temel unsurlarla belirlenir. Bazen algımız ailemizin, arkadaşlarımızın ve toplumumuzun sınırlarından etkilenir. Bu sınırların ve diğer güçlerin kontrolü de hüzünlü hissetmemize yol açar.

        12

        Dış faktörler

        Bazen otorite ve sınırlayıcı güçler, ruhsal sağlığımıza zarar vererek hüzne neden olur. Etrafımızı saran karamsar insanların etraflarına yaydıkları olumsuz duygular da hüznün bir diğer nedenidir.

        13

        Yaşa ve cinsiyete özgü unsurlar

        Hüzne yol açan durumlardan biri de kadınların hormonal değişikliklere yol açan adet döngüsüdür (PMS).

        14

        Erkeklerde ise hüznün cinsiyete özgü temel nedeni, toplumun erkeklerden duygularını kontrol etmeleri beklentisidir. Beklentilere karşılık verme arzusu, erkeklerin duygularını bastırmalarına ve maskelemelerine yol açar. Bu da hüzün duygusunun yükselmesine yol açabilir.

        15

        Hüznün yaşla da ilişkisi vardır. Ergenlik, menapoz gibi gibi yaşamın bazı evreleri insanın daha fazla desteklenmeye ihtiyaç duyduğu evrelerdir.

        16

        Bazı ilaçlar, uyuşturucu maddeler ve alkol tüketimi de hüznün ortaya çıkmasına neden olabilir.

        17

        Ne yapmalı?

        Hüznün ardındaki nedenleri belirledikten sonra, sebepsiz üzüntülerimizin sebeplerini tahmin eder hale gelebiliriz. Bununla baş etmenin en etkili yollarından biri konusunda uzman birine başvurmak ya da hüznü dışa vurmanın yani duygusal deşarjın kendinize uyun yolunu bulmaktır.

        18

        Bir başka pratik yol ise sorunlarımızla ile ilgili olarak biri ya da birileriyle ile konuşmaktır. Bu sayede sorunlarımız tanımlanmış ve çözüm arayışı başlamış olur. (Ancak kime güvenip kime güvenemeyeceğinizi doğru tahlil etmemiz çok önemlidir.)

        19

        Güvensizliklerimizi ve tutkularımızı farkında olursak düşüncelerimizi onların kontrolünden çıkarabiliriz. Değiştirebileceğimiz tek şeyin geleceğimiz olduğunu aklımızda tutarak, geçmişin gereksiz yere dikkatimizi dağıtmasını önleyebiliriz. Böylece kendimizi daha iyi tanır ve kendimizi olduğumuz gibi kabul etme konusunda yol almış oluruz. Bunları başardığımızda hayatın kaçınılmaz gerçekleri olan kayıplar ve reddedilmelerle daha iyi baş edebiliriz. Belki de bakarsınız nedensiz hüznün nedenlerini aramanın bile yolculuğumuzun güzelliklerinden biri olduğuna karar verirsiniz.

        Kaynak: Healthline

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ