Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Neden hep Quaresma ?

Giriş: 21.10.2015 - 03:18 | Güncelleme:

Quaresma ve çalkantılarla dolu kariyeri

4sezonu kupasız ve 73 milyon € zararla kapatan Barcelona, 2003-04 sezonunda kemer sıkmak zorundaydı. Yaz transfer döneminde harcayacak fazla paraları yoktu ve seçim kampanyasında Beckham sözü veren Laporta ilk derbiyi masada kaybetti. Beckham bir süperstar olarak Real Madrid’in yolunu tutarken, Barcelona 40 milyon € transfer bütçesinin 30 milyonunu dişlek Ronaldinho’ya harcadı. Laporta’nın kaybederken kazandığı bir derbiydi bu. Paranın kalanıyla da Rafael Marquez ve Ricardo Quaresma alındı.

Genç başkan bundan 10 yıl sonra, 2013 yılında Onda Cero radyosunda katıldığı bir programda, o sezon başında henüz yeni palazlanmaya başlayan menajer Jorge Mendes aracılığıyla Cristiano Ronaldo’yu Barcelona’ya getirmeye çok çalıştıklarını ama maddi darboğaz yüzünden transferin gerçekleşmeyerek daha uygun fiyatlı Ricardo Quaresma'yı aldıklarını itiraf etti.

Rijkaard ile savaşı

Cristiano Ronaldo ise Quaresma’nın maliyetinin neredeyse 3 katına Alex Ferguson tarafından Manchester United'a alındı. İronik olan ise, Ada’nın saygın gazetelerinden The Guardian’da o dönem Cristiano Ronaldo’nun isminin Newcastle vb. baş altı İngiliz takımlarıyla anılması ve Quaresma'nın tam tersine Manchester United ve Arsenal radarında görünmesiydi.

2003-04 baharına gelindiğinde, aynı altyapıdan çıkan ikiliden Cristiano Ronaldo aldığı süreye göre ligdeki parlak oyununun yanı sıra, Tottenham ve Birmingham maçlarındaki golleriyle sivrilmiş, FA Cup’ta City derbisine damga vurmuştu. Milwall finalinde şampiyonluk kazandıran performansıyla da ilk uluslararası kupa başarısını yaşadı.

Ricardo Quaresma ise aynı dönemde Barcelona güneşinin altında sonbahar melankolisi topluyordu. Tarihindeki en sarsıcı türbülansların birinden çıktıktan sonra tadilata giren Barcelona’da genellikle yedek kulübesini ısıtmaktan bir türlü kurtulamamıştı. Rijkaard’ın ilk tercihleri Ronaldinho ve Luis Garcia’ydı. Kariyerinin son dönemlerine gelmiş Luis Enrique ve sakatlıklarla uğraşmasına rağmen Overmars da genç yıldızın süresinden çalıyordu. Bu ikilinin gelecek sezon emekliye ayrılmış olması durumun vahametini anlamak için yeterli.

Quaresma’nın oynamaması kadar oynaması da sorundu. Forma bulduğu zamanlarda genellikle tercih ettiği sağda değil solda görev alıyordu. Her geçen gün daha iyi olup acemiliğini atması gerekirken aksine performansı düşüyordu. Bir gün dayanamadı ve Katalan radyosunda biriktirdiği tüm öfkeyi kustu. Sporting'de alıştığı serbest rolün verilmeyerek Barcelona’da çizgiye hapsedilmesinden ve buna 15-20 dakika oynayarak alışamayacağından yakınarak Rijkaard'ı karşısına aldı. Teknik direktörüyle asla kazanamayacağı bir savaşa girdi.

"Rijkaard bana ne güven ne de fırsat verdi. Laporta ve Beguiristain istediği için kalıyorum."

Rijkaard bu lafların altında kalmadı elbette. UEFA Kupası’ndaki Celtic maçı ve üstüste 5 lig maçında Quaresma’nın üzerini çizdi. 35. haftadaki Espanyol derbisinde, skor garantilendikten sonra bitime 7 dakika kala oyuna girdi ama sağlığından oldu. Sağ ayak tarak kemiğinden sakatlanarak sezonu kapattı. Otorite tanımayan zayıf davranış notlarının yanında minicik görünen 1 gol 1 asistlik karnesiyle kimseyi tatmin edemedi.

Portekiz’in ev sahipliği yapacağı Euro 2004 şansı, Barcelona’da az forma bulduğu için zaten azalmıştı. Sakatlıkla birlikte milli takımla olası bir toparlanma ihtimali de tamamen yok oldu. Fizyoterapi ve tam istirahati değil ameliyatı seçince, iyileşme süreci 3 ayı bulacağı için 21 yaş altı Avrupa Şampiyonası’nda da boy gösteremedi.

"Rijkaard varsa ben yokum." Ricardo Quaresma

Yunanistan ile oynanan açılış maçının ardından Cristiano Ronaldo ileride Beşiktaş'ın bir başka hüsranı olacak Simao’yu kesip 11’e yerleşti ve finale kadar takımın en önemli parçalarından biri olarak turnuva 11’ine girdi. İtalyan Guerin Sportivo dergisi çelimsiz Ronaldo’yu yılın en heyecan verici ve sükseli çıkış yapan genç yıldız adayı olarak seçerken; trivela ve rabonasıyla Roman havalarının tüm kıvraklıklarını sergileyen Quaresma hasta yatağından turnuvaları takip etmiş ve hayâl kırıklığının faturasını yine Frank Rijkaard’e kesmişti. İkisinin arasındaki maç bitmek bilmedi. Son sözü Quaresma söyledi.

Rijkaard ile birbirlerini anlamadıklarını, gitmek istediğini belirtti. Bununla kalmayıp, Rijkaard gitse de yeni gelecek hocanın kendisiyle konuşup güven vermesini ekledi. Elbette Quaresma gitti, Rijkaard kaldı. Barcelona, Avrupa'yı 10 yıldır çekim merkezinde tutan hegemonyanın ilk adımlarını atarken, Quaresma diriliş için başladığı yere, ülkesine geri döndü. Başardı da.

Mourinho mu Jesualdo Ferreira mı ?

Lord Voldemort yerine koyup savaştığı Rijkaard’ın kendince lanetine uğramasına rağmen, Quaresma'nın hayatta kalması ve Porto’da güçlerini yeniden kazanmasının arkasında özel taktikler veya antrenmanlar yok. Teknik direktör Jesualdo Ferreira’nın bitmeyen sabrı ve mentörlüğü var.

Portekizli tecrübeli teknik direktör onu yeniden bir yıldıza dönüştürmeyi başararak ikinci kez Avrupa’nın seçkinleri arasında kendini sınama şansı verdiğinde Quaresma’nın tercihi Inter oldu. Barcelona'ya 6 milyon €m karşılığında gidip, Deco tranferinin takas unsuru olarak kullanılan Quaresma için Inter yaklaşık 20 milyon € ödedi. Başka talipleri de olmasına rağmen Inter tercihinin arkasındaki sebep, vatandaşı Mourinho’nun mesleki yetenekleri ve bulunduğu ortamları tamamen kaplayarak her futbolcusuna bulaştırdığı özgüvenden başka bir şey değildi. Velakin evdeki hesabı çarşıya uymadı.

3 yılın özeti, kendi deyimiyle, “kariyerindeki en büyük pişmanlık” oldu. Antrenmana gitmesi gereken sabahlarda ağlayarak uyandığını söyleyecek kadar tarifsiz bir pişmanlık. Quaresma’nın bir nevi futboluna attığı imza olan rabona ve trivelaları, Inter taraftarları arasında becerinin değil sol ayağını kullanmadaki eksikliği olarak yorumlanmıştı. Mourinho da “topa ayağının dışıyla vurmayı seviyor ama eminim değişecek ve taktik olarak daha disiplinli olacak yoksa oynayamaz.” diyerek Quaresma’nın özgüvenini ezdiği anda Inter macerası çoktan bitmişti. Quaresma geçtiğimiz Temmuz ayında verdiği bir röportajda o yılları anlatırken ilginç bir iddiada bulundu.

Gerçekten de delice ama herkes kendi gerçeğine göre düşünüyor.

Lizbon’un bir uyuşturucu süpermarketinden farksız olan suç yumağı Casal Ventoso sokaklarında oynayarak futbolunu geliştiren biri için şaşılacak bir durum değil. Herkes kendi gerçeğine göre deneyimliyor. Quaresma'nın gerçeği ufak tefek olduğu için mahalledeki çocuklar futbol maçlarına oynamasına izin vermediğinde kendini kabul ettirmek için eksantrik numaralarıyla herkesi ipe dizmesiydi.

Domingos Savio’da lisanslı oynamaya başladıktan sonra da değişen bir şey olmadı. Maç kilitlendiği an topu alıp, herkesi geçerek oyunu çözmek onun göreviydi. Driplingleri ve akla gelen tüm ayak hareketleri Quaresma’nın ontolojik kanıtı. Çalım atıp geçtikleri de sadece rakipleri değil. Futbolcu olmasına ön ayak olan ağabeyi ve onu desteklemek için güne Praça da Ribeira'da çalışarak başlayıp ardından iki kez gündeliğe giden annesine ödediği borç ve suç dolu bir mahalle. Quaresma'nın elinden ayak oyunlarını almak hafızasını silmekten farksız.

"Karakterini ve kendine özgülüğünü kaybetmesini istemiyorum. Yoksa dahiden vasat bir futbolcuya dönüşüyor." Jesualdo Ferreira

Beşiktaş'a geliş

Jesualdo Ferreira'nın iki cümlelik demeci şu ana kadar Quaresma için yazılmış en doğru ve isabetli önsöz. Quaresma'nın yeteneğinin büyüsüne kapılıp elleri ovuşturmadan önce bu önsözü muhakkak okumak lazım. Rijkaard, Mourinho, Scolari, Hiddink gibi elit sınıfta yer alan çalıştırıcılar başaramamıştı.

Katalunya'da sahada özgür bırakılmadığı için sızlanan ve savunmaya yardım beklentisinin fazlalığından yakınması, gücünü savunmadan alan takımlar yaratan, her oyuncudan defansif katkı bekleyerek sahanın her metrekaresini planlayan Mourinho ile yıldızının barışmaması malumun ilanı ve Beşiktaş'a uzanan yolun başlangıcıydı.

2002 yılında henüz 18 yaşındayken olağanüstü yeteneği ve yükselen formuyla bir ara Dünya Kupası aday kadrosuna çağırılıp çağırılmaması ülke gündemine yerleştikten sonraki 8 sene içerisinde uluslararası kredisini tüketerek, formunun zirvesinde olması gereken İtalya’da yılın bidonu seçilmese İnönü kapalısı onunla tanışamazdı. Sporting'den aynı anda ayrıldığı Cristiano Ronaldo Altın Top ödülü kazanıp Dünya’nın en pahalısı olarak Real Madrid’de iki kutuplu yeni bir yıldız savaşı başlatmaya giderken Q7 daha 26 yaşında dibi gördü. Beşiktaş’a geldi.

Hoşçakal Gözüm

Atatürk Havalimanı’na ve İnönü Stadı’na yüzlerce insan Quaresma'yı karşılamaya akın ettiğindeki bu göüntüler, yerini iki buçuk sene sonra Sabiha Gökçen’den ayrıldığında bir avuç gazeteci ve taraftara bıraktı. Gazetecilerin sayısı taraftardan fazlaydı.

Sahada düzenin dışında hareket etmesi, tekniğini üretkenliğe ya da takımın faydasına dönüştürememesi, savunmadaki eksikleri bilinmedik hikâyeler değil. Quaresma’nın topu nereye nasıl göndereceğine dair papatya falı açmak, ne zaman sinirleneceğini ne zaman sakin olabileceğini kestirememek oyunun kaldırabileceği sürprizden fazla olarak görülebilir. Onu izlerken kimi zaman sanki karate yapmak isterken ağabeyinin zorla götürdüğü antrenmanda beğenilip başladığı futbol kariyerinden dışarı adım atmaya çalışırmış gibi davrandığı anekdotlar akla geliyor. Henüz ilkokul çağında olduğu zamanlara ait, şairane değil sinir bozucu olanlar.

Yine de bunları hiçbir zaman saha içinde arkadaşıyla ağız dalaşına girerek herkesi çıldırtacak boyuta taşımamıştı. Çaresizlikten rakibini tekmeleyip derbide cezalı duruma düşmemişti. Sakatlık tedavisi için gittiği ülkesinden yumuk yumuk bir vücutla dönmemiş, yürüme temposundan da az hareketlilikle Avrupa kupasında deplasman maçını tamamlayamadan dışarı çıkmamıştı. Saha dışında haksızlığa uğradığını düşünüp diline hakim olamayabiliyordu ama teknik direktörüne soyunma odasında tüm takım önünde küfredip üzerine yürüyen biri de değildi.

"Quaresma biraz saygısız ve oynarken de bencildi ama hep iyi bir kalbi vardı. Tek derdi ailesine yardımcı olmaktı. 16 yaşındayken bu kadar çok parayla ne yapacağını sordum ve cevabını hiç unutmadım. “Annem için ev alacağım." Carlos Azenha - Porto antrenörü

Bilakis, henüz bir çocukken Rijkaard ile arasındaki sorununun soyunma odasını etkilememesi için Barcelona’dan ayrılmak istediğini vurgulayacak inceliğe sahipti. Sporting akademisinden hocası Luis Gonçalves için Quaresma, “idmanda her şeyini veren, kırık parmakla maç tamamlayacak kadar özverili” bir profil. Keza Porto’daki teknik adamlarından Carlos Azenha da onu bencil ama iyi kalpli ve sıkı çalışan biri tasvir etmişti.

Beşiktaş’taki son 6 ayı Quaresma kadar Türk futbolundaki yönetim basiretsizliğinin ne kadar derin olduğunun yansımasıydı. Bir futbolcuya özgürlük vermekle kulüp genelinde her şey dahil anarşi sağlamak arasında olan biten her neyse; tuvalet ve cinsel taciz rivayetleri, içki içmediği halde alkolik olduğu söylentileri, para odaklı tartışmalar, gitsin Galatasaray’ı da karıştırsın demeçleriyle Quaresma’yı göndermeye çalışmakla karalamak arasında olan biten de oydu. Kimse kazanmadı.

“Sadece ne kazandığımla ilgilenen bir başkan geldi. Maaşımı indirmelerini kabul ettim ve anlaştık ama birkaç saat sonra benden daha fazla indirim istediler. Amaçlarının bu olduğunu, kellemi almak istediklerini anladım.” Ricardo Quaresma

Quaresma geldiğinde birbirine düğümlediği sayısız mutlu çığlık giderken çözüldüğünde, geriye çalakalem yazılmış “Hoşçakal Gözüm” pankartı kaldı. Ahmet Kaya'nın veda albümündeki aynı isimli şarkıda söylediği gibi susamıyor, susamıyor, elinde değil susamıyordu.

Beşiktaş ve Quaresma kötü ayrıldı. Fikret Orman için söylenen bu sözlerin ardından 2.5 sene sonra aynı aktörlerin farklı bir takım, teknik direktör ve stat çatısı altında yeniden buluşmasının mantığı tartışıldı. Değiştiğini, artık farklı biri olduğunu söyleyenler çıktı.

Melek mi şeytan mı ?

Q7 sanki tövbe edip hidâyete ermiş bir günahkâr ya da içindeki şeytandan arındırılmış bir melek gibi sunuldu. Oysa Beşiktaş'a gelmeden birkaç ay önce, 19 Nisan 2015’te UEFA’ya verdiği röportajda futbol hayatındaki en iyi tavsiyeyi şu an hayatta olmayan Joao de Silva’dan aldığını ve buna sıkı sıkıya tutunduğunu söylemişti. “Asla değişmemelisin."

Türkiye'deki ikinci serüvenin yaşarken Candaş Tolga Işık’a konuk olduğunda da lafının arkasında durdu. “Beşiktaş’tan gittiğimde de aynı adamdım, şimdi de. Melek değilim.

Quaresma değişmedi, gerçekten de melek değil. Hatta hırçın ve çılgın Roman çocuğu karakterini annesinin ziynet eşyasını çlan kişiyi mahkeme önünde pataklayarak, dergilere nü pozlar vererek, anlık parlamaları yüzünden gördüğü gereksiz kartlarla yansıtmaya devam ediyor. Rabonaları, trivelaları ise asla bir kenara bırakmıyor, topla yaşadığı tutkulu ayrılamama hâlinde bir değişiklik yok. Sadece saha dışında daha deneyimli ve olgun.

Dünya’nın en iyi futbolcusunun bir zamanlar kendisi olduğu sanarak yanıldığını, Barcelona’da yedek kalma fikrine katlanamayıp her şeyi sprintleri gibi hızlandırılmış istemesinin, Rijkaard ile sürtüşmesinin aptalca olduğundan bahsedebiliyor. Yetenek muhteşem bir kariyer sahibi olmak için tek başına yeterli değil diyerek yaptığı özeleştiri onun kariyerini anlatan cümle olarak tarihe geçebilir. Yeterli olup olmadığını sezonun kalanı gösterecek.

Ligin son haftasında oynanan Torku Konyaspor maçında oyundan alındıktan sonra verdiği tepkiyle yine manşetlere çıkması karamsarlığa itebilir. Antalya maçında da benzeri olmuştu. Olayın bir tarafından bakıldığında sahada kararı açık açık eleştiren tavrı kabul edilemez görünüyor, halbuki Quaresma tipindeki futbolcular özelinde dramatize edip, büyük sonuçlar çıkarmak fazlasıyla yanıltıcı olabilir.

Şenol Güneş de olan biteni yumuşatma eğiliminde. Sahada istediği özgürlüğü veriyor. Mourinho ya da Rijkaard gibi bir kalıba sokmaktan uzak duruyor. Quaresma yaşına rağmen istekli ve iyi performans gösteriyor. Öte yandan, Şenol Güneş onun takıma zarar verecek davranışlarının bir bedeli olacağını ve bunun futbolcuya verilen bir ceza olmadığını açıklayarak otoritesini sarsmadan orta yolu bulmuşa benziyor. Speküle edilmemesi için kararının gerekçelerini açıklaması doğru tedbir. Fevri davranarak gördüğü iki sarı kartın ardından iyi oynadığı halde, gerek Antalya ve gerekse de Konya karşısında, iki kez kenara gelmesi önemli bir mesaj. 


Madalyonun öbür tarafındaysa Beşiktaş'ın ligde oynadığı 17 maçta 14 kez sahaya çıkan ve 12 kez de ilk 11 başlayan Quaresma, bu maçlarda 10 kez oyundan alındı. Spor Toto Süper Lig özelinde 53 dakika ortalaması var. 20 yaşındayken Barcelona forması giyerken aldığı süreden sadece 8 dakika fazla. 

Eskiden olsa olayları kişiselleştirebilir, hafta arasında radyo programına katılıp röportaj verererek antrenörünü taraftarın gözü önünde lime lime edebilirdi. Şimdilerde sahaya birkaç parça flaster bırakıyor. Jesualdo Ferreira'nın bahsettiği karakterin ve kendine özgülüğün bir parçası da bu. Quaresma memnun olmadığı anlarda tepkisizleştiği takdirde durup düşünmeli.

Full Metal Jacket filmindeki Çavuş Hartman karakteri için yazılan 150 sayfalık senaryodaki rencide edici sözlere ve planlara bağlı kalmaktansa, doğaçlama yapan Ronald Lee Erney çıkarıldığında filmin ne anlamı var ? Quaresma gibi arada sırada karanlık tarafa geçenlere de aynı gözle bakmalı.

Değerli Haberturk.com okurları.

Haberturk.com ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Haberturk.com yorum sayfalarında yer almayacaktır.

Ayrıca Haberturk.com yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.

Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Haberturk.com bunlardan sorumlu tutulamaz.

Haberturk.com yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.

Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.

SEN NE DÜŞÜNÜYORSUN?
Misafir - 8 yıl önce - Cevapla
6 0 +6
Ben bu adamı seviyorum kim ne derse desin bana izlerken zevk aldırıyor
Misafir - 8 yıl önce - Cevapla
0 0 0
Tipik bir Alper Ocal yazisi. Muhtesemmm
Misafir - 8 yıl önce - Cevapla
6 3 +3
Q7 yi barçada gördüğümden beri severim. Gol atmasada , takım yenilsede eğlenmek için izlediğim bir maçta o eğlenceyi bana yaşatıyor ya yeter. Bir çalımı bi artistik hareketi yeter Beşiktaş şampiyon olmasada olur.
Misafir - 8 yıl önce - Cevapla
4 0 +4
harika bir yazı. mutlaka okuyun..
Misafir - 8 yıl önce - Cevapla
6 0 +6
Müthiş bir yazı olmuş tebrik ederim.
Misafir - 8 yıl önce - Cevapla
3 0 +3
süper bir yazı
Misafir - 8 yıl önce - Cevapla
9 0 +9
Yuvana Hoşgeldin Gözüm