Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna-Hersek dönüşü uçakta gündemi değerlendirdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Diyanet İşleri Başkanı'na zırhlı Mercedes jesti

        SELÇUK TEPELİ/GAZETE HABERTÜRK

        Mısır’da Mursi’ye verilen idam kararının takipçisi olacaklarını belirten Erdoğan, ekledi: “Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleriyle istişarelerimiz, Dışişleri Bakanı’mızın Avrupa’daki çalışmaları sürüyor. MİT Müsteşarı’mız ABD’de, İbrahim Bey de ABD’de...”

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerle sohbetine Bosna-Hersek ziyaretini değerlendirerek başladı: “Devlet konseyinin üst başkanıyla, gerek cumhurbaşkanı gerekse heyetler arası görüşmeler gerçekleştirdik. Sayın başbakan ile görüştük. Geleceğe yönelik ne gibi adımlar atabiliriz, konuştuk. İşadamlarımıza ‘Bosna- Hersek’te nasıl yatırım yapabiliriz?’ konusunda bir sunum yapıldı. Girebilecekleri yatırımları kendi muhataplarıyla görüştüler. İşadamlarımızın altyapı ve üstyapıya yönelik güçleri hakikaten tartışılmaz. Bosna-Hersek’te ciddi yatırımlara, BOT (Build- Operate-Transfer/Yap-İşlet-Devret) sistemiyle girebilirler. Bu, şu an uyguladığımız sistemdir. Yani kaynakların çeşitlendirilmesi olayı budur. İlla kaynak için milli bütçenizde para olması şart değil. Bazı siyasiler kaynak deyince, olaya bu mantaliteyle yaklaşmıyor, illa ki cebinde para olacak sanıyorlar. Bakıyorlar kasada para var. Hazine, Merkez Bankası bayağı iyi, hemen onu nasıl harcayacaklarını düşünüyorlar. Bir ülkede itimat edilir bir hükümet olmazsa, karşı tarafa güven vermiyorsanız kimse o ülkede yatırım yapmaz. Şu an biz bu tür yatırımları alabiliyorsak kredi limitimiz yüksek olduğu için.

        İşte 3’üncü köprü, havalimanı, Avrasya Tüneli, İstanbul- İzmir Otoyolu, Körfez geçişi buradan kaynaklanıyor. Anadolu’da, 30 büyükşehirde 32-33 şehir hastanesi yapılıyor. Bu hastanelerin iç donanımlarına varıncaya kadar hepsini girişimciler yapacaklar, sonra da devlete kiralayacaklar. Bunu okullarda da yapmayı teklif ettik. Milli Eğitim buna benzer bir adım atabileceği gibi üniversitelerde de aynı adımlar atılabilir. Tecrübelerimizi Bosna- Hersek hükümetiyle paylaştık. Onların da hoşuna gitti. Başbakanlığımız döneminde Ziraat Bankası’nda 100 milyon Euro kredi açmıştık. 50 milyon Euro da KOBİ’ler için açmıştık. Ziraat Bankası burada dev bir genel müdürlük binası inşa ediyor. Tüm Balkanlar’a buradan hitap edecek.”

        BOSNA-HERSEK’IN NATO ÜYELİĞİ VE BARIŞ ORTAMI

        “Türkiye olarak en üst düzeyde destekliyoruz. NATO sürekli bir engel koyma gayreti içerisinde. Fakat ben dönem başkanına, Sırbistan’ı sıkıştırmaları gerektiğini söyledim. Öte yandan Sırbistan’ın bölgede yeniden bir çatışma içerisine gireceğini sanmıyorum. Kosova’yla çözüm istiyorlar. Burayla da istiyorlar. İnşallah bu işte boş duracak değiliz. Yeni hükümet ortaya çıktıktan sonra da bu konuyu takip edeceğiz. Konseyde olan 3 arkadaşın münasebetlerini biliyorum. Birbirleriyle ilişkileri gayet iyi. Dönem başkanlığı Sırplarda, sonra Hırvatlara, sonra da Boşnaklara gelecek sıra. Mevcut durumu, çok endişe verici görmüyorum. Dıştan bazı eller karıştırmak istiyor. Makedonya’da denediler mesela. Balkanlar’da ortalığı karıştırmaya çalışanlar olabilir ama ben bölgenin bu tür sıkıntıları atlatabileceğine inanıyorum.”

        ‘PARALEL ÖRGÜT’ MESELESİ

        (Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ilgili kuruma göndermiş olduğu yazıda “paralel örgüte ait medyanın devlet olanaklarını kullanarak suç işlediği” ne dair tespitle, bir gazetecinin el koyma olup olmayacağı sorusu üzerine...) “Dediğiniz, yargıyla alakalı bir mesele. Ancak medya ile alakalı olarak her şeyden önce mevcut kurumların atabileceği adımlar var. Bunların başında da RTÜK geliyor. Yargı sürecinde, iş bir el koymaya kadar uzanır mı, o yargının bilebileceği bir konu. Benim bu konudaki hukuki birikimim yeterli değil. Ancak yargının hukuk çerçevesinde gereken neyse yapacağına inanıyorum. Çünkü burada bizim Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne giren şu hüküm çok önemlidir: ‘Ulusal güvenliğimizi tehdit eden legal görünüm altındaki illegal yapılanmalar’ diye geçiyor. Ülkenin ulusal güvenliğini tehdit nereye dayanıyor; Anayasa’nın amir hükümlerinde de çok açık, ortada. Hassasiyetle bunu oraya koyduk. Ama bir inceliği gözettik. Nedir? Türkiye’de silahlı, silahsız terör örgütleri var. Dünyada da örnekleri var. Buralardan hareketle bir sürü adımların atılabileceğine inanıyoruz ve bunların da takipçisi olacağız. Çünkü yargının içerisinde de geçmişten bugüne çok mutazarrır olanlar var. HSYK’nın aldığı kararlar, sıradan kararlar değil. Son Adana, Hatay... Çünkü birçok şey devletimizin bütünlüğüne, parçalamaya yönelik atılan adımlar. Aynen, Başbakanlığımda Hakan Bey’le ilgili olaylar cereyan ettiğinde ne dediğimi biliyorsunuz; ‘Onu Oslo’ya gönderen benim. Eğer hesaba çekilmesi gereken biri varsa o da benim’ demiştim. O zaman o malum takım, ‘Sıra sana da gelecek’ diye kendi aralarında bunun sohbetlerini yapmışlardı. Gelinen nokta ortada.”

        ‘ÜNİVERSİTE SORULARI DERSHANELERDENDİ’

        “Şimdi aynı şeyi yine söylüyorum. Bayırbucak Türkmenlerine istihbarat teşkilatımız insani yardım gönderirken, o yardımı engelleyenlerin bu ülkenin samimi evlatları olduğuna inanmıyorum. Ve ne yazık ki bu yardımlar giderken bu konuda sessiz kalan siyasilerin de bu operasyonlara katılanlar kadar sorumluluk altında olduklarına inanıyorum. Biz dün olduğu gibi bundan sonra da mağdurların yanında yer almaya, el uzatmaya devam edeceğiz. Mesela bugün (dün) Malezya Başbakanı’yla görüştüm. Andaman Denizi’nde mahsur kalan Rohingyalılar ve Bengalliler için neler yapabileceğimizi konuştum. ‘Onları orada ölümle baş başa bırakmayalım. Hatta gerekirse gemiler kiralayalım içinde gıdasıyla; bu gemileri gönderelim, hiç olmazsa ölüm riskini azaltalım’ dedim. Asya olarak bir toplantıları vardı, ‘Bizi de çağırın gelelim’ dedim. Çünkü bir deri bir kemik kalmış insanlar. ‘Türkiye olarak bizim ne işimiz var Uzakdoğu’da?’ deme hakkımız yok. Her şeyden önce insanız, Müslüman’ız. Üzerimizde insanlığa yönelik sorumluluklar var. Bunlar sadece Müslümanlara yönelik sorumluluklar değil. Son depremlerde, sel afetlerinde oraya ulaşan AFAD’ımız oldu. Tayland’da Müslümanlar ‘Yok’ denecek oranda. Ama Müslüman, Hıristiyan ayırımı yapmadık. Tüm yaşananlara rağmen, ‘Hocaefendi hükümete ne yaptı ki hükümet onun üzerine gidiyor?’ diyenlere de rastlanabiliyor. Daha ne yapacak?

        Sadece şahsıma açılan dava sayısını ben unuttum. Herhalde 200 dava olmuştur. Aynı şekilde köşe yazarı bazı arkadaşlar hakkında 200-300... Bunca dava açmak için bu kadar harcı nereden buluyorlar? ‘Ne yaptı ki?’ diyenlere sormak lazım: Peki biz ne yaptık? Olayın başlangıcı tamamıyla dershane olayıdır. Biz ‘Dershaneleri kapatalım’ derken hedefimiz, bu ülkede fakir fukara ayrımı ortadan kalksın, herkes eşit seviyede üniversite imtihanlarına girsin. Buradan gelen rakamlar çok büyük. Bunlar orada hoplamaya başladı. Hüseyin Bey’in Milli Eğitim Bakanı olduğu zaman, ders kitaplarının içinden üniversite imtihan sorusu hazırlanmıyordu, tamamıyla dershanelerdeki verilerden, kitapçıklar içinden hazırlanıyordu. Yani tezgâh daha ne zaman kurulmuş. Buna isyan ettim. ‘Hüseyin Bey, bir an önce bu dershaneleri kapatmamız gerekir’ diye kendisine söyledim. Çünkü hazmedemiyordum. Bunlar az para değil, intihar edenler oldu. Bileziğini satıyor, davarını satıyor; evladı girebilsin diye. En son KPSS’de çıkanlar... Ne yazık ki dal budak salmadıkları yer kalmadı, devletin bütün kademelerinde aynı şekilde. Bir zamanlar ülke güvenliğini emanet ettiğimiz emniyet yöneticileri şu anda içeride. Aynı şekilde korumam durumunda olan insanlar halen dışarıda. Çok da pişkinler... Sabırlı olmak lazım. Zamanı geldiğinde hukuk çerçevesinde gereken yapılır.”

        ‘YÜZDE 52 İLE İDAM’ HABERİ

        “Bunlar daha önce gündem belirliyorlardı. Daha önce bunlar hükümet kuruyorlar, hükümet indiriyorlardı. Bunların köşe yazarları Ankara’da iş takip ederlerdi bilir misiniz? Bakanlıklarda patronun işlerini bunlar takip ederlerdi. Başbakanlığımın ilk zamanlarında randevuyu alanlar da bunlardı. Ve oturup konuşurduk. Bütün bu olaylardan sonra şimdi bakıyorsunuz, çok namuslu olmuş, köşesinden Başbakan’ken de Cumhurbaşkanlığı’mda da ağzına ne gelirse yazıp çiziyorlar. Ben Conrad’da yaşadığımız olayı anlattım. Turgut Bey ‘Ne onlarla ne onlarsız’ derdi. ‘Süleyman Bey çok tahammüllü ama o bile bizimle baş edemedi. Tansu Hanım zaten hiç edemedi’ denildi. Tansu Hanım’a attıkları iftira, attıkları başlık çekilir bir şey değildi ki. Ne yapsın kadıncağız, o da bu noktada dayanamadı. Böyle bir şeyin altında sıkıntıya girdi. Bana bunlardan söz ettiğinde, ‘Ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım’ dedim. ‘Bu tür şeylerde hakkın olanı alırsın ama hakkın olmayanı bizden alamayacaksın. Hakkını da koruruz, bunu bilmeni isterim’ dedim. ‘Biz bu dönemde 1’e 5 katladık’ dedi. 1’e 5 katladın da bizden ne istiyorsun, nereden geliyor 1’e 5 katlama? Niye uğraşıyorsun bizimle. Hâlâ bu devam ediyor. Şimdi köşesinde, mektupta ne diyor, ‘Şerefsizliktir’ falan... En sonunda yine ‘Biz bir yerlere mi kaçıp gidelim?’ şudur budur... ‘Öz vatanında parya’yı da öğrenmişler, bir hayli gelişme var! Ama hemen altına kendilerince tehdit paragrafı koymayı da unutmamışlar. Ama o tehditleri yutacak durumda değiliz. Onlar şimdi lobilerde, bazı kulislerde ‘Biz acaba şu andaki hükümeti nasıl götürürüz?’ çalışmaları yaptılar. Kiminle yaptılar? Paralelle. Hani diyor ya yazıda, ‘Bizim şurayla burayla hiçbir yerle şeyimiz yok’. O bağlantıların nasıl olduğu bizlerce malum.”

        Cumhurbaşkanı, aralarında Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli’nin de bulunduğu gazetecilere konuştu.

        ‘AÇIK, NET SÖYLÜYORUM’

        “BU konuda belli bir yol haritamız olacak elbet. Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleriyle istişarelerimiz, Dışişleri Bakanı’mızın Avrupa’daki çalışmaları sürüyor. MİT Müsteşarı’mız ABD’de, İbrahim Bey de ABD’de... Onlara, ‘Görüşeceğiniz etkili kişilere bu konuyu da gündeme getirin’ dedim. ABD’den ve AB üyesi ülkelerden olumlu mesajlar da yok değil. Mesela Almanya Meclis Başkanı, Almanya’yı ziyareti sırasında kendisiyle görüşmeyeceğini açıkladı. İsmini vermek bana zor geliyor, o nedenle söylemiyorum. Bizler elbette bu konunun takipçisi olacağız, uluslararası camiayla temaslarımızı sürdüreceğiz. Şahsen ben de sürdüreceğim. Açık ve net söylüyorum, bu benim kanıma dokunuyor. Demokrasiye inanmış bir insan olarak, bir demokrat olarak böyle bir şeyi hazmedemiyorum. Bununla ilgili başka neler yapabiliriz? Bunun üzerine düşünüyorum. Bunun tezekkürü ve tefekkürü içerisindeyim. İdamı yasaklamış AB, Mısır’da onca insanın idam cezasına mahkûm olmasına sessiz kalmamalı. Ne suçu var bu insanların? Düşünün, 27 yaşındaki master öğrencisi bir genç kız idama mahkûm oluyor. Adeta Menderes’in olayını hatırlatıyor bize. ‘Bizi buraya getirenler bu kararı istediği için verdik’ diyorlar. Böyle bir şeye inanmış değil aslında. Öyle emir gelmiş, o nedenle öyle karar alıyorlar. Burada da benzer bir durum var. Dünya efkâr-ı umumisinde sonuna kadar takipçisi olacağız bu işin.”

        ERDOĞAN'DAN DİYANET İŞLERİ BAŞKANI'NA JEST

        “Diyanet İşleri Başkanı’mızın şahsına yönelik bu atılan adım konusunda inşallah kendisiyle de görüşeceğim. Cumhurbaşkanlığı makamından bir Mercedes’i ben Diyanet İşleri Başkanı’mıza tahsis edeceğim. Hem de zırhlı olacak. Başbakanlığım dönemimde yargıda birçok başkana bu tür tahsisler yapmıştım. Şimdi de Cumhurbaşkanı olarak bu tahsisi kendisine yapacağım. Çünkü o makam bunlara fazlasıyla layıktır. Zaten aslına bakarsanız, makam araçlarını eleştiri konusu yapanların altında çok daha lüks arabalar var. Çocuklarının altında spor arabalar var. Neler var, neler var!”

        SEÇİM SÜRECİ

        “Seçimi değerlendirmek benim için zor. Nasip olursa, ayın 30’unda İstanbul’daki Fetih Şöleni’nde çok ciddi bir protokol davet ediliyor. Belediye başkanı, vali, Başbakan burada olacak. Ordu mehterimiz, fethin 562’nci yılında sürpriz yapacak, 562 kişiyle gösteri sunacak. Yenikapı, yeri itibarıyla, surlarla içli dışlı olması hasebiyle çok çok anlamlı olacak. Şölenin arkasından her yıl Haliç’te yapılan ışık gösterileri vs. Bir de Türk Yıldızları’nın gösterisi olacak. Bunlarla fetih şenliklerine ayrı bir hava katmayı düşünüyoruz.”

        TARAFSIZLIK KONUSU

        “Oradaki tarafsızlık, siyasi partilere yönelik bir konu. Benim bundan önceki Cumhurbaşkanlarından farklı bir yanım var; milletin oyuyla seçildim. Ben bir siyasi partinin genel başkanlığını yapmış ve Başbakanlık’tan gelmiş biriyim. 12 yıllık Başbakanlık dönemim içerisinde yaptığımız birçok yatırımlar var. Bu yatırımları meydanlarda anlatıyorum. Şahsıma bir hakaret varsa onları da cevaplıyorum. Yaptığım bu. Bu arada ne tarafta olduğumu da söylüyorum. Nedir bu taraf? Milletin tarafı. Herhangi bir siyasi parti noktasında açıklamam söz konusu değil ama zaten millet tüm eserler vs. anlatıldığında nelerin nasıl yapıldığını görüyor. ‘Partili Cumhurbaşkanlığı olsun’ dedik, yanaşmadınız. Buyur bak, şimdi 14 partinin adayı bir siyasi partinin adayı oldu. Bu şimdi diğer 13 partiye haksızlık değil mi? Biz ne demiştik? ‘Yüzde 10 barajını istemiyor musunuz? Sayın Kılıçdaroğlu gelin 5 yapalım. Yüzde 5’i istemiyor musunuz, gel sıfırlayalım ama dar bölge yapalım.’ Tekliflerimizin hiçbirini kabul etmedi. Şimdi çıkmış ‘Barajlar kalksın’ diyorlar. Barajlar kalksın da şimdi sen kendi teklifini dayatacaksın. Peki bizim bir karşı teklifimiz olmayacak mı?”

        ÇÖZÜM SÜRECİ VE HDP'NİN 'BAŞKAN YAPMAYACAĞIZ' İFADESİ

        “BU sözlerin sahibi olan şahsın çözüm sürecine ne desteği, katkısı var? Muş’ta askerimizi kaçırdılar ve yatırımlar noktasında yaşadığımız olayları biliyorsunuz. Utanmadan, sıkılmadan Ağrı Diyadin olaylarının faturasını askere kesmeye kalktılar. Ağrı Diyadin olayında teröristler askerimize ateş açıyor, askerimiz bunlara cevap veriyor. Onlar bunun tam tersini söylüyor. Bir diğer mesele; Van’da belediye her tarafa, bilboard’lara, duraklara, otobüslere, musluktan kan akan afişler koydu. Altına slogan yazdılar. Cumhurbaşkanı olarak üstüne gidince, Başbakanımız da gitti; baktım hepsi kaldırılmış. Musluktan bu defa normal su akıyor. Biz söyledikten sonra bunu yapmanın anlamı var mı? Bakın bir diğer konu. Gazetelerde de çıkmış olabilir. Bunların terör örgütü HPG evlere tehdit mektupları gönderiyor. ‘Oy verdiniz verdiniz, vermediniz bunun bedelini size ödeteceğiz’ diyorlar. Siz hangi çözüm sürecinden bahsediyorsunuz? Biz şimdi Hakkâri Havaalanı’nı açmaya gideceğiz ayın 26’sında, Sayın Başbakan ile birlikte. Bu havalimanının açılması 2.5 yıl gecikti. Tek sebebi bunlar, HDP ve terör örgütü. Bunlar terör örgütü destekli çalışıyorlar. Kalkıp da normal zamanlarda dağa giden beyefendiler, burada bu olaylar olduğunda niye gidip bunu onlarla konuşmadılar? Benim genel başkanlığım döneminde Hakkâri Yüksekova’da ilçe teşkilatı binasını bombaladılar. Kimse bize bina vermedi. Hakkâri’de aynı şekilde yine bombaladılar. En sonunda biz satın almak zorunda kaldık. Satın almada da korkuyor vatandaş. Dolayısıyla sözünü ettiğiniz o beyefendi bu noktada bize ders veremez. Bunlar bu ülkede terörden besleniyor. Batı’ya gelip beyefendi pozlarında, oralarda farklı bir şekilde bir rol... Doğu’ya, Güneydoğu’ya da gittiğinde de bakıyorsun esiyorlar, gürlüyorlar. Bunlar sağlıklı bir seçimden yana değiller. Şunu biliyorlar; baktılar iş terse gidiyor, ‘Terse gider biz de barajın altında kalırsak, sonra biz bu işi nasıl tutturacağız?’ endişesi içerisindeler. Böyle bir yorum yapmak istemezdim. Ama böyle bir yorum yapmak durumundayım. Çünkü bu son askerimizin kaçırılması olayı, onunla kaçırılan kişi... Biz Adana, Mersin’le ilgili kalkıyoruz olayı kınıyoruz. Olayı kınamamıza rağmen kalkıp Cumhurbaşkanı’na fatura kesmeye yöneliyor. Benim başkan olup olmamam senin elinde değil ki... Ona ancak millet karar verir. Karşıma Cumhurbaşkanı adayı olarak çıktın, aldığın oy belli. Bu milletin bize verdiği oy da belli. Sadece sen değil, diğerleri de 14 parti olarak karşıma çıktılar. Medyaları da dahil hep beraber üzerimize geldiler. Ama halkımız hamdolsun iradesini ortaya koydu ve yüzde 52 ile bizi Çankaya’ya gönderdi. Bir tanesi de ne diyordu; ortaklardan biri? ‘Çankaya yokuşunu çıkamayacak’ diyordu. Ben de sigara alışkanlığı da yok. Yokuşları gayet rahat çıkarım!”

        HDP BİNALARINA SALDIRILAR

        “Bu hassas konularla ilgili hiç sağa sola bakmaya gerek yok. Bir üst akıl var. Çünkü bunlar Türkiye’yi dizayn etmek istiyorlar. Güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Şu ana kadar başaramadılar. İçimizde malum bir terör örgütü var. İkinci bir terör örgütünü devreye soktular, malum... Şu anda bir kişi belirlenmiş vaziyette. Ama bu kesin fail midir, değil midir? Bunun üzerinde bakanlık incelemelerini sürdürüyor. ‘Üst akıl’ın uzanmadığı yer yok ki. Burada bağlantıları var. Her şey olabilir. Değerli arkadaşlar, diyebilir misiniz ‘DHKP-C ile PKK hiçbir zaman işbirliği yapamaz’. Mümkün müdür? Olay bu kadar basit. ‘El Kaide ile DAEŞ işbirliği yapmadı’ diyebilir misiniz? DAEŞ, El Kaide’den ayrılmış, adeta onun bir uzantısı. Bunlar iç içe. Bu da hem menfaat, çıkar işbirliğinden kaynaklanıyor hem de oralardan buralara kadar geliyor. Hepsinde aynı şey var.”

        SELÇUK TEPELİ'NİN ANALİZİ

        Saraybosna’da binaların dış cephelerini kaplayan milyonlarca mermi izi, hâlâ insanlığın taze yaraları gibi

        Caddelerinde bakınırken, Saraybosna kadar insanın kendini borçlu, hatta kabahatli hissetmesine neden olan az şehir vardır. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Bosna-Hersek ziyareti vesilesiyle önceki gün oradaydım. Kent, binaların dış cephelerindeki milyonlarca mermi izini tarifsiz acıların, insanlık dışı saldırıların nişanesi olarak, ama her nasılsa adeta mücevher gibi taşıyor artık. İnsan, tabiat harikası Saraybosna’daki bu feci manzara karşısında eziliyor. Ama Bosnalılar yakılıp yıkılmış hayatı bahar gibi yeniden yeşertmiş. Sırp keskin nişancıların binlerce masumu hedef aldığı “ölüm yolu” ve çevresindeki caddelerde, kafelerde yine gençler oturuyor, çocuklar bisiklete biniyor. Ama Saraybosna’nın ışığı, bir mum gibi hâlâ tedirgin ve loş. Tepelerden akşam akmaya başladığında kentin gömüldüğü hüznü dağıtansa, Ziraat Bankası’nın koca bir binayı saran ışıklı panoları. Kentte bir merkezleri açılıyor... Bu New York’vari ışıltı, Türkiye’nin Balkanlar’da yapabilecekleri hakkında da fikir veriyor...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ