Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasıyla ilgili dava başladı

        Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuzdaki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davada ifade veren eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Kurmay Albay Muhsin Kutsi Barış, hakkındaki iddiaları reddederek, "Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin plan ve organizasyon yapmadım, kimseye emir vermedim, olaydan 01.00-02.00 sularında haberdar oldum." dedi.

        FETÖ'nün 15 Temmuz 2016daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kasırganın alıkonulmasına ilişkin 26sı tutuklu 27 sanık hakkında açılan davanın görülmesine, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi kampusu içindeki mahkeme salonunda başlandı.

        Sanık ifadelerinden önce söz alan bir avukatın, alt rütbeliler dinlenirken üst rütbelilerin salondan çıkarılması talebi mahkeme heyetince reddedildi. Mahkeme heyeti, sanık Muhsin Kutsi Barışın dosyasının, hakkında darbe suçlamasından yürütülen soruşturma dosyasıyla birleştirilmesi talebini de reddetti.

        Daha sonra savunmasını yapan Barış, iddianamede geçen, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Fahri Kasırganın alıkonulmasını planladığı, organizasyonu yaptığı ve emirler verdiği yönündeki iddiaların tümünü reddettiğini, FETÖ üyeliğini de kabul etmediğini söyledi.

        Albay Barış, darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz günü saat 22.00 sularında Genelkurmay Başkanlığından gelen emir mesajları ve bu mesajları teyit etmelerinin kendisi için kırılma anı olduğunu, bunun öncesinde rutin faaliyetlerine devam ettiklerini belirtti.

        Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na ilişkin bilgiler veren Barış, korumaların büyük çoğunluğunun Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu olduğunu, bu yüzden Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı ile Özel Kuvvetler Komutanlığı arasında bir doğal bir işbirliği bulunduğunu kaydetti.

        Genelkurmay ikinci başkanının da katıldığı bir toplantının ardından özel kalemi tarafından alayda bir koruma tatbikatı yapılmasına dair kendisine bir emir iletildiğini öne süren Barış, bu konuyu Kurmay Albay Fırat Alakuş ile görüştüklerini ve tatbikatın 15 Temmuz Cuma yapılmasının kararlaştırıldığını aktardı.

        Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Gülerin Emir Subayı Binbaşı Mehmet Akkurt, Yarbay Ümit Gencer ve Albay Uğur Karaca ile tatbikatla ilgili görüştüklerini dile getiren Barış, 15 Temmuz akşamı ise Albay Fırat Alakuş'un kendisini arayarak tatbikatın öne çekildiğini söylediğini, 21.30-22.00 sularında ise nöbetçi amirinin Genelkurmay Başkanlığından gelen "harekat yıldırım" öncelikli mesajları kendisine ilettiğini bildirdi.

        Bu mesajlar üzerine Genelkurmay ikinci başkanını aradıklarını fakat ulaşamadıklarını iddia eden Barış, daha sonra Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan'ı arayıp emri teyit ettiklerini iddia etti.

        "KİMSEYE EMİR VERMEDİM"

        Bu görüşmenin ardından Fırat Alakuş'un kendisini arayıp tatbikatın fiili duruma dönüştüğünü söylediğini ileri süren Barış, bu konuşmanın ardından kendisinden TRT ve Genelkurmay Karargahı'na asker gönderilmesinin talep edildiğini bildirdi.

        Muhsin Kutsi Barış, tüm bu süreçte, Genel Sekreter Fahri Kasırganın alıkonulmasına ilişkin plan ve organizasyon yapmadığını, kimseye emir vermediğini, Kasırga'nın kaçırılması olayından 01.00-02.00 sularında haberdar olduğunu savundu.

        Olaydan önce Kasırga'nın konutunun yakınlarında keşif yaptıkları iddiasını reddeden Barış, alayda görevli Tabip Binbaşı Adem Parlak'ın Başyaverin çocuğunun rahatsızlandığını, yaverlik binasına geçeceğini söylediği bir sırada Albay Ertuğrul Yavuz'un da başbakanlık tarafındaki tarihi yaverlik binasını görmek istediğini, bu nedenle hep beraber Binbaşı Parlak'ın bulunduğu ambulansla bu tarafa geçtiklerini öne sürdü.

        Barış, nöbet listesinde değişiklik yaparak 25 numaralı nizamiyede 15 Temmuz günü nöbet tutacak askerleri değiştirdiği iddiasına ilişkin de olaydan birkaç gün önce kendisine tekmil veren nöbetçi üsteğmenin daha önce de nöbet tuttuğunu bildiğini, bu üsteğmenin 15 Temmuz'da da nöbet tutacağını söylemesi üzerine bu askerin nöbetini değiştirdiğini belirtti.

        Astlarının sadece emirlerini uyguladığını, onların sorumluluğunu almaya hazır olduğunu dile getiren Barış, istemeden de olsa böyle bir olayın içinde yer almaktan üzüntü duyduğunu söyledi.

        SANIK VURDEM'İN SAVUNMASI

        Suç tarihinde "albay" rütbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığında Personel Plan Şube Müdürlüğü yapan tutuklu sanık Mutlu Serkan Vurdem ise 15 Temmuzda saat 13.00 sıralarında Genelkurmay Karargahı'na giderek, terörle mücadeleyle ilgili toplantıya katıldığını, akşam saatlerinde de ofisine döndüğünü anlattı.

        Dönüşünde, toplantıyla ilgili bilgi vermek üzere görüştüğü ikinci amiri Tümgeneral Ömer Şevki Gençtürk'e, toplantı sırasında o dönemde Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevini yürüten Orgeneral Yaşar Güler'e pusula getirildiğini ve toplantının yarıda kesildiğini anlattığını kaydeden Vurdem, Gençtürk'ün, "Demek haberi almışlar" dediğini, ardından sonraki hafta yapılacak işlerle ilgili hususları belirttiğini ifade etti.

        Vurdem, saat 20.30-21.00 gibi dışarı çıktığında "tatbikat" bağırışları duyduktan sonra eğitim elbisesini giydiğini aktararak, geceyi bürosunda geçirdiğini savundu.

        "Tatbikat mı, darbe mi olduğunu Cumhurbaşkanımız açıklayana kadar netleştiremedim." diyen Vurdem, ertesi gün evine gittiğini, sonraki gün nizamiyeye geldikten sonra askeri savcılık ve Merkez Komutanlığı aracılığıyla alındığını anlattı.

        Sanıklardan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşlem Daire Başkanı Tuğgeneral Ali Kalyoncu ile hiç çalışmadığını söyleyen Vurdem, "Ondan, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri'nin kaçırılması, tatbikat ya da darbeyle ilgili hiçbir emir almadım. Fahri Kasırga'yı da o tarihte bilmiyordum. Onu, cezaevindeyken, 4 Ağustos'ta öğrendim." dedi.

        İddianamede, Vurdem, darbe girişimi gecesi mesaisi olmadığı halde birlikte bulunduğuna dikkat çekildiğini belirterek, "3 yıldır bir sabah mesaiye normal saatte başlayıp, akşam normal saatte bırakmadım. İş yoğunluğu nedeniyle birçok gece geç saatlere kadar çalıştım. Böyle bir gecede evde bile olsam, mesaiye dönmem gerekirdi." diye konuştu.

        İddia edildiğinin aksine "telsiz taşımadığını" savunan Vurdem, odasında yapılan aramada kapatılan Zaman gazetesi ile dua bulunmasına ilişkin, 3 yıl boyunca odasında gazete görmediğini belirterek, "Allah inancı olan biriyim. Dua bana ait olsaydı, söylerdim. FETÖ'cü olduğumu göstermek için delil üretildiği, bana kumpas kurulduğu ortadadır." iddiasında bulundu.

        Vurdem, Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin detayları iddianameyi görene kadar bilmediğini öne sürerek, "hakkındaki suçlamaların tamamını reddettiğini" söyledi.

        FETÖ mensuplarının haberleşme programları ByLock veya Eagle kullanmadığını, Anayasa'da belirtilen her şeye sonsuz saygı duyduğunu söyleyen Vurdem, "FETÖ ya da başka hiçbir örgüt, cemaat, tarikatla iltisakım olmadı. İddianamede 1970'lerden beri TSK içinde etkin olduğu belirtiliyor. Öyleyse bugüne kadar yargılanmamalarını yadırgadım" dedi.

        Başbakanlık avukatının, "15 Temmuz'da 22.00 civarında televizyonlarda darbe girişiminden bahsedildiğini" kaydederek, "Buna rağmen karargahta neden beklediniz?" diye sorması üzerine Vurdem, "Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı her türlü birliğin yönlendirmesi buradan yapılır. Bir istek olsaydı, bizim aracılığımızla gerçekleştirilirdi. Polatlı'dan, Etimesgut'tan birlikler gelmiş, bizim olduğumuz yerden bir tane adam çıkmamış. Darbeye karşı daha ne yapılabilir? Darbe olacağını bilseydim, kaçardım veya ben de bir tane adama söylerdim, kendimi bağlattırıp, götürtürdüm. Hepsi 17.00-18.00 sıralarında haber almışlar, bize 'Darbeye karşı ne yaptınız? diyorlar." ifadelerini kullandı.

        Duruşmaya daha sonra öğle arası verildi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ