Danıştay katilinin babası: Oğlum yapmadı
Danıştay saldırısı davasında, mahkeme dosyayı Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderme kararı aldı
Avukat Alparslan Aslan’ın Danıştay 2.Dairesi’ne yaptığı silahlı saldırı sonucunda Danıştay Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in ölümüne ve 4 kişinin de yaralanmasına yol açmasına ilişkin davada, Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi esas hakkında mütaalasını yapması için dosyayı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderme kararı aldı.
Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Orhan Karadeniz, Alparslan Aslan’ın cezaevinden mahkemeye gönderdiği ve kendisine atılı suçlamaları reddettiği mektup ve dilekçenin Cezaevi kanalıyla mahkemeye gelmediğine işaret ederek, Aslan’a dilekçenin kendisine ait olup olmadığını sordu, Aslan ise “dilekçenin kendisine ait olduğunu ve Cezaevi kanalıyla” gönderildiğini söyledi.
Avukat Alparslan Aslan’ın Danıştay 2. Dairesi’ne yaptığı silahlı saldırı sonucunda Danıştay Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in ölümüne ve 4 kişinin de yaralanmasına yol açmasına ilişkin davada sona yaklaşıldı. Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi esas hakkında mütaalasını yapması için dosyayı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderme kararı aldı. Alparslan Aslan’ın cezaevinden mahkemeye gönderdiği ve kendisine atılı suçlamaları reddettiği mektup ve dilekçenin Cezaevi kanalıyla mahkemeye gelmediğine işaret ederek, Aslan’a dilekçenin kendisine ait olup olmadığını sordu, Aslan ise “dilekçenin kendisine ait olduğunu ve Cezaevi kanalıyla” gönderildiğini söyledi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve kamuoyunda “Danıştay Davası” olarak da bilinen davanın üçüncü duruşmasında, Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz dosyanın esas hakkında mütalaasını yapması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verdi.
MEKTUP CEZAEVİ YÖNETİMİ BİLGİSİ DIŞINDA MI GELDİ?
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Orhan Karadeniz, Alparslan Aslan’ın cezaevinden mahkemeye gönderdiği ve kendisine atılı suçlamaları reddettiği mektup ve dilekçenin Cezaevi kanalıyla mahkemeye gelmediğine işaret etti. Karadeniz, “Tutuklusun ancak gönderdiğin mektubun cezaevi kanalıyla gelmesi gerekirken, postayla geldi. Nasıl geldi bu mektup” diyerek, Aslan’a dilekçenin kendisine ait olup olmadığını sordu. Aslan, “Mektup ve dilekçe bana aittir. Cezaevi kanalıyla gönderdim” yanıtına Mahkeme Başkanı Karadeniz “Cezaevinin üst yazısı yok” hatırlatması üzerine ise “Niçin havale yapmadıklarını hatırlamıyorum” dedi.
“ALPARSLAN ASLAN’I KÖR KUYUYA MI ATMAK İSTİYORSUNUZ?”
Sanık Tekin İrşi’nin avukatının Alparslan Aslan’a müvekkilinin örgüt üyesi olup olmadığını ve aralarında örgüt ilişkisi bulunup bulunmadığına ilişkin sorusuna Mahkeme Başkanı Karadeniz’den ilginç bir tepki geldi. Karadeniz, “Olsa da söyler mi? Alparslan Aslan’ı kuyuya mı atmak istiyorsunuz” dedi. (ANKA)
DANIŞTAY PERSONELİNİN İFADELERİ
Tanık Aynur Taslı, ifadesinde, olay günü düzgün giyimli bir kişinin Danıştay
2. Dairesi Başkanını sorduğunu, kendisinin de müzakere odasında toplantıda
bulunduğunu belirtmesine rağmen bu kişinin müzakere salonuna yönelerek, salonun kapı girişinden içeride bulunanlara tek tek hedef alarak silahla ateş etmeye başladığını anlattı.
Danıştay 2. Dairesinde görevli Cafer Özbek de müzakere salonunda bulunan
Daire Başkanı ve üyelerine çay götürdüğü sırada bir kişinin kapıda belirdiğini ve
içeridekilerin üzerine silahla ateş etmeye başladığını ifade etti. Mustafa Yücel
Özbilgin'in kendini korumak için sandalyesini kaydırdığını, bu sırada da
yaralandığını gördüğünü belirten Özbek, elindeki çay tepsisini ateş eden kişiye
fırlattığını, bu kişinin üzerine atılarak engel olmaya çalıştığını ancak
başaramadığını kaydetti.
Yılmaz Demir ise olaydan bir gün önce Alparslan Arslan'ın olay yerine
gelerek, başkanın odasının kapısını zorladığını, daha sonra da oradan ayrıldığını belirtti.
Sanık Alparslan Arslan'ın avukatı Ahmet Doğan bu sırada söz alarak,
ifadeleri okunan tanıkların duruşmada dinlenilmesini ve sanık Arslan'ı teşhis
etmelerini talep etti.
Arslan da avukatının yaptığı savunmaya katılarak, tanıkların mahkemede
dinlenilmesini istedi.
Danıştayda görevli polis memuru Şenol Altan, olay günü saat 10.15
sıralarında danışma görevlisi Mahmut Cengiz'in uyarısı üzerine ek binada bulunan 2. Daireye doğru gittiğini, bu sırada ana bina ile ek bina arasındaki tünelde sanık Arslan ile karşılaştığını anlattı. Arslan'a üç defa ''o tarafta bir problem mi var'' diye sorduğunu, sanığın da kendisine gülümsediğini ifade eden Altan, temizlik görevlilerinin uyarısı üzerine Arslan'ın kolundan tutuğunu, bu sırada da Arslan'ın çantasından silah çıkardığını söyledi.
Silahı sanığın elinden almak için aralarında boğuşma yaşandığı sırada
tabancanın bir el ateş aldığını ifade eden Altan, çevreden gelenlerle Arslan'ı
etkisiz hale getirerek, polis odasına götürdüklerini anlattı. Altan, 2. Dairedeki
silahlı saldırı olayını Arslan'ın kelepçeledikten sonra öğrendiklerini belirtti.
''ALLAH'IN ASKERİ, OSMANLININ TORUNUYUM''
Danıştay 8. Dairesi üyesi Atıl Üzergül'ün koruması polis memuru Enver
Akpolat da polis memuru Altan ve Arslan'ın boğuşması üzerine olaya müdahale
ettiğini, Arslan'ı etkisiz hale getirdikten sonra polis odasına götürdüklerini
anlattı. Akpolat, Arslan'ı polis odasında yüz üstü yatırdığı sırada sanığın
kendisine, ''elimi sıkma ben Allah'ın askeri, Osmanlının torunuyum'' dediğini
aktardı. Kendisinden Arslan'ı teşhis edilmesi istenen Akpolat, kısa bir süre
duraksadıktan sonra Arslan'ı teşhis etti.
Sanık Osman Yıldırım'ın dinlenilmesini talep ettiği tanıklar yeğenleri Çetin
Aksu ve Ercan Yıldız da Yıldırım'ın dayıları olduğunu ve yaklaşık 10 yıldır
görüşmediklerini söylediler. Yıldız, dayısı Yıldırım'ı Ankara'ya geldiğini görmüş
olsaydı yaşanan olaylara karışmasını engelleyebileceğini ifade etti.
Yıldırım'ın avukatı Ertuğrul Demirel, tanıklara soru sorarak, Yıldırım'ın
sosyal hayatı ve dini yaşamı hakkında bildiklerini anlatmalarını istedi.
Mahkeme Başkanı Karadeniz, bu sorunun üzerine, ''Ne yapacaksın dini
hayatını? Para ile imanın kimde olduğu bilinmez'' dedi. Karadeniz, tanık
Yıldız'a, ''Osman Yıldırım, camide namaz mı kılıyor, barlarda mı geziyor''
diyerek soruyu yöneltti.
Tanık Ercan Yıldız da ''Dini, imanı çok kuvvetli değil, kuvvetli olduğun
sanmıyorum. Namaz kıldığını bilmiyorum, umumiyetle barlarda gezer'' diye yanıt
verdi.
Osman Yıldırım, tanık ifadelerine katıldığını ancak, Ercan Yıldız'ın
''dayımı görseydim olaylara karışmasını engellerdim'' şeklindeki ifadesine
katılmadığını, kendisinin dava konusu olaylarda katılmadığını savundu.
''ANAYASAL DÜZENİN NE OLDUĞUNU BİLMEYEN BİRİ...''
Avukat Göymen, müvekkili Irşi'nin Ankara'ya gelmediğini, yaşam şartları
itibariyle de muhafazakar bir grup ile hareket etmesinin anlamsız olduğunu öne
sürdü. Göymen, ''Anayasal düzenin ne olduğunu bile bilmeyen birinin, Anayasal
düzeni değiştirmek için eylemde bulunması düşünülemez'' diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Karadeniz de gülümseyerek, ''Olsa bile söyler mi'' dedi.
Karadeniz'in sözleri üzerine gülümseyen Alparslan Arslan, Irşi ile yapılan
eylemleri daha önce konuşmadığını, bilgisinin bulunmadığını ifade etti.
Sanık Süleyman Esen'in avukatı Mehmet Ener, müvekkili ile ilgili iddia
makamının herhangi bir maddi delil öne sürmediğini, müvekkilinin Arslan'ın daha sonra reddettiği ifadeleri sonucu yargılandığını belirterek, tahliyesine karar
verilmesini istedi.
Diğer sanık avukatları da müvekkilleri yönünden dava dosyasında maddi hiçbir delil bulunmadığını ileri sürerek, müvekkillerinin tahliyesine karar verilesini talep etti.
Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci de Arslan'ın avukatı Ahmet Doğan'ın
soruşturmanın genişletilmesi isteğinin reddini ve sanık avukatları tarafınca
dinlenmesi istenen tanıkların, davanın esasına etki etmeyeceği gerekçesiyle
mahkemece dinlenmemesine karar verilmesini talep etti. Demirci, sanıkların
tutukluluk halinin devamını istedi.
Mahkeme Başkanı Karadeniz, yazılı ifadeleri okunan Aynur Taslı, Cafer Özbey
ve Yılmaz Demir'in mahkemede tekrar dinlenilmelerine gerek olmadığını ve diğer bazı kamu tanıklarının da dinlenmesinden vazgeçildiğini açıkladı.
Karadeniz ayrıca, soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddine ve esas
hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dava dosyasının cumhuriyet savcısına
gönderilmesine karar verdi. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar
verildiğini de açıklayan Karadeniz, duruşmanın 23 Kasım 2006 Perşembe gününe bırakıldığını belirtti.
YÜZÜNE BAKTIM, YAPMADIĞINA EMİNİM''
Bu arada duruşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arslan'ın
babası İdris Arslan, cezaevinde görüştüğü oğlunun olayı kendisinin yapmadığını söylediğini ifade etti. Danıştayda yakalanmasının, saldırıyı oğlunun
gerçekleştirdiği anlamına gelmediğini iddia eden İdris Arslan, ''Görüşmemizde
'Baba ben yapmadım' dedi. Yüzüne baktım, yapmadığına eminim'' diye konuştu.