Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan: "Bir siyasi parti böyle bir eylemsellik çağrısı yapamaz"

        Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP'nin açıklamalarıyla bir şekilde ivme kazanan olayların, yine HDP'nin açıklamalarıyla biraz daha tansiyonunun düştüğünü belirterek, "Bir siyasi parti böyle bir eylemsellik çağrısı yapamaz. Bu olaylara kapı açamaz" dedi.

        Akdoğan, katıldığı "Baştan Sona" adlı programda, gazeteci Akif Beki'nin sorularını yanıtladı.

        Sokak olaylarının talihsiz olduğunu ifade eden Akdoğan, 37 insanın hayatını kaybettiğini, 212 okul ve 29 siyasi parti binası ile bazı sağlık tesislerine saldırı olduğunu kaydetti.

        Şiddetin sokaklara indiğini ve toplumu kaygılandıracak birtakım hadiseler yaşandığını vurgulayan Akdoğan, bunun çıkar yol olmadığının anlaşılması ve toplumda da ciddi bir tepki oluşması nedeniyle ilk günlere göre olayların sakinleştiğini söyledi.

        Akdoğan, medyanın bu konuda ortak bir tavır takındığını kaydederek, vandalizmin, yakıp yıkmanın, iş yerlerini tahrip edip yağmalamanın yanlış bir şey olduğunu, bunları hiç kimsenin tasvip etmesinin mümkün olmadığını aktardı.

        Toplumsal tepkinin bir şeylerin yanlış yapıldığını herkese gösterdiğini belirten Akdoğan, şöyle devam etti:

        "Bizim yürüttüğümüz birtakım temasların da etkisi olabilir. Gelinen noktada bir firene basma durumu yaşandığı görülüyor. HDP'nin açıklamalarıyla bir şekilde ivme kazanan olayların, yine bir şekilde HDP'nin yaptığı açıklamalarla biraz daha tansiyonu düştü. Daha düşük profilli eylemler sağda solda, bu tamamen sıfırlanmış değil. Kitlesel eylemler bir şekilde hız kesti ama Bingöl'de olduğu gibi provokatif eylemlerin yaşanmaya başladığını gördük."

        Bu olayların gerilemesinde toplumsal tepki kadar, hükümetin kararlılığı ve bu işin üzerine gitmesinin etkili olduğunu ifade eden Akdoğan, "Yani kamu düzenini ve güvenliğini sağlamak öncelikli konudur. Bu konuda taviz verilemez. Hukuksuzluğa kapı açmayız ve bu işin üzerine gideriz" dedi.

        DEMİRTAŞ VE HDP'NİN AÇIKLAMASI

        Bugün, HDP'nin yaptığı açıklamaya bakılınca eleştirilecek yönler olabileceğini dile getiren Akdoğan, siyasi parti açıklamalarında mutlaka bir siyasi polemik yönü olduğunu, ancak bu kısımları önemsemediğini kaydetti.

        Akdoğan, dün Selahattin Demirtaş'ın açıklamasında da kendisini mazur göstermeye çalışan bir bölüm olduğunu, bunları da önemsemediğini dile getirerek, şunları söyledi:

        "Orada 3-4 cümle önemliydi. Birincisi 'şiddet çağrısı yapmadık, bu şiddetti durdurun' mesajıydı. İkincisi 'diyalog, hükümetle çalışmaya hazırız' mesajıydı. Öcalan'ın mektubuyla alakalı olarak bu vurguların öne çıktığı anlaşılıyor. 'Çözüm süreci önemli, devam etmeli' vurgusu ve bir tanesi de 'farklı toplum kesimleri, gruplarla çatışmak istemiyoruz, bir şekilde diyalog kurmak istiyoruz'. Adresin neresi olduğu anlaşılıyor tabi.

        Bu olaylar niye oldu? HDP bir açıklama yaptı. Şiddet, terör, birtakım eylemler, sokak hadiseleri. Bir siyasi parti böyle bir eylemsellik çağrısı yapamaz. Bu olaylara kapı açamaz. Açarsa hukuki ve siyasi meşruiyetini tartışmaya açar, bunu yitirmeye başlar. Bu yüzden yanlış yapmıştır HDP. İşte, duygusal kırılmalar yaşandı, bir sürü mazeretler geliştirilebilir. Bunların hiçbiri oradaki masum bir Kürt esnafın dükkanının yağmalanmasını, yakılmasını, Kürt öğrencilerin gittiği okulun yakılmasını mazur göstermez."

        Demirtaş'ın bugünkü yazılı açıklamasında da 'şiddet olaylarına son vermek gerekir' gibi şeyler söylediğini, arkasından hükümetin olumlu adımlarının devam etmesini dile getirdiğini aktaran Akdoğan, şöyle devam etti:

        "Hükümet Kobani konusunda adım atıyor, çabalar gösterdi' demesi yeni bir şey. 'Hükümet, sattı, etti, hiçbir şey yapılmadı, ölüme terk etti' söylemlerinden, 'hükümet olumlu birtakım çabalar içerisinde' diye atıf yaparak bu noktaya gelinmesi hem objektiftir hem de yapıcı, olumlu bir durum gibi algılanabilir. Keşke bunlar bu olaylar olmadan önce söylenseydi. Yani 'şunlar yapıldı ama şunlar da yapılsaydı' diye baştan söylenseydi, bu kadar insan ölmeseydi, bu kadar yer yıkılmasaydı, yağmalanmasaydı. Gelinen yer iyi bir yer. Ama bu işler bitmiş değil. Sükunet, sağduyu çağrısı yapmak hala önem taşıyor."

        "HÜKÜMET BİR ŞEY YAPMIYOR GİBİ GÖRMEK YANLIŞ"

        Akif Beki'nin "Öcalan devreye girmeseydi, HDP bu noktaya gelir miydi? Olumlu bulduğunuz bu açıklamaları yapar mıydı?" sorusu üzerine Akdoğan, toplumsal tepkiden dolayı bunu belli bir oranda yapacağı kanaatinde olduğunu kaydetti.

        İnsani yardımı Türkiye'nin yaptığını, yükü Türkiye'nin çektiğini vurgulayan Akdoğan, "İnsani duyarlılığı ortaya koyan biziz. Kobani bu tarafa geldi. Suruç'ta Kobani. Eğer insanlarsa oraya anlam veren, bu insanların hepsi Türkiye'de. Hükümet hiçbir şey yapmıyor gibi bakmak son derece yanlış olur. Hükümet başkalarına da yaptı. Araplara da Türkmenlere de yaptık" dedi.

        Akdoğan, Beki'nin "Başa kakma gibi algılanabiliyor, böyle eleştiriler var" sözleri üzerine de "Başa kakma diye bir şey yok. Ama marifette biraz iltifata tabidir. Türkiye burada ciddi çaba gösteriyor. Amerika ile temaslarda, en son bombardıman vesaire konusunda hükümetin çok ciddi bir çabası var. Kobani'ye 634 araçlık yardım yapmışız" dedi.

        Beki'nin, bir HDP milletvekilinin, "İki tane yardım aracının gidip gelmesi için bizim günlerce, saatlerce dil dökmemiz gerekiyor" şeklinde açıklaması olduğunu söylemesi üzerine Akdoğan, öyle bir şey olmadığını kaydetti.

        Türk Kızılayı ve diğer sivil toplum kuruluşlarının yardım yaptığını, Kobani olayları ortaya çıkmadan önce de farklı yerlerden yardım gönderildiğini dile getiren Akdoğan, "Türkiye'de yapılan insani yardımın, kucak açmanın ötesinde de orada yerinde insanların etnik kimliğini sorgulamadan biz herkese yardım yapmışız" dedi.

        Akdoğan, Türkiye'nin uluslararası toplumu zorladığını, burada nasıl bir bela olduğunu başından beri vurguladığını, insani duyarlılığını gösterip kapılarını açtığını ama yerden yere de vurulduğunu söyledi.

        "PYD YANLIŞ YAPTI"

        Akdoğan, PYD'nin Esed'le ilişkilerinde, daha önce birçok katliam yaşanırken sessiz kalarak yanlış yaptığını ifade ederek, "Araplara, Türkmenlere katliamlar yapılırken hiç eleştirmeyerek. Buna HDP'liler de kısmen dahildir. Esed'in katliamlarında sessiz kalınmakla yanlış yapmıştır. Diğer Kürt grupların oradan sökülüp atılmasında, etkisizleştirilmesinde onların hataları vardır. Biz insani duyarlılıkla baktık, 185 bin insanı kabul ettik. PYD'nin yaptığı yanlışlar ayrı bir şeydir, oradaki Kürt halkı ayrı bir şeydir" diye konuştu.

        "IŞİD orada gitti evleri yaktı, bastı mı yoksa buradaki esnafın yerleri mi basıldı?" diyen Akdoğan, "Orada IŞİD'in yapmadığını burada birileri gitti bölgedeki Kürt halkına, Kürt esnafına, Kürt öğrencilere yaptı. Kobani'den gelen insanlara bakan sağlık tesisini sen niye basarsın, o insana kucağını açan devlete sen niye kurşun sıkarsın?" dedi.

        HDP'lilerin, Kobani'de 10 bin civarında sivilin olabileceğini söylediğini ancak diğer kaynakların böyle bir rakam vermediğini belirten Akdoğan, son günlerde yabancı medyada bu işin ajite edilmeye başlandığını aktardı.

        Akdoğan, "(Türkiye'nin büyük bir gücü var, orada birileri katlediliyor, soykırım yapılacak, Türkiye niye müdahale etmiyor?) Peki Türkiye'nin oraya müdahale etmesini istemeyen kim? 'Aman ha Türkiye girmesin' diyen kim? PYD'nin kendisi. Bir taraftan bütün dünyayı tahrik ediyorlar, 'Türkiye bir şey yapmıyor' diye. Öbür taraftan 'Aman Türkiye' girmesin diye bağıran da PYD'nin kendisi" diye konuştu.

        "TÜRK ASKERİ SENİN PARALI ASKERİN Mİ?"

        Akdoğan, uçuşa yasak ve güvenli bölge oluşturulmasının önemli bir konu olduğunu belirterek, uluslararası toplum ve koalisyon gücüyle Türkiye'nin birtakım işbirlikleri geliştirebileceğini anlattı.

        "Bunun şartları ve zemini vardır" diyen Akdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

        "Bu kadar samimiyseniz bu konuda, gelin birlikte yapalım bu işi. Sen gelmeyeceksin. Yani Türk askeri burada senin paralı askerin mi? Sen askerini göndermeyeceksin, Türk askeri oraya girip şehit olacak. Böyle bir dünya yok. Varsa bir samimiyet o zaman anlaşılır, Türkiye'de önünü görür. Kapsamlı bir Suriye gelecek planı ortaya konulur. Uluslararası toplum birlikte hareket eder, Türkiye de ona göre pozisyonunu alır. Mesele Esed değil. Türkiye bu işe kendi ulusal çıkarları ve ulusal güvenliği için girer."

        Türkiye'nin, ulusal güvenliğini ilgilendiren konularda ve ciddi bir tehdit algısı ortaya çıktığında tek taraflı da hareket edebileceğini dile getiren Akdoğan, Türkiye'nin bu hakka uluslararası meşruiyet açısından sahip olduğunu söyledi.

        Akdoğan, şöyle konuştu:

        "Suriye'de şu anda birbiriyle savaşan bir sürü grup var. PYD var, ÖSO var, IŞİD var, Esed rejimi var. Başka birtakım örgütler var. Burada siz bir tane örgüte müdahale ettiğinizde, onu etkisizleştirdiğinizde sorunu çözmüş oluyor musunuz? Sorun orada devam ediyor. Kaçak güreşmenin alemi yok. Suriye'nin geleceği nasıl öngörülüyor, kapsamlı bir plan yapılacak ve herkes buna göre gereken adımları atacak. Bir unsurun devre dışı bırakılması Suriye'deki bataklığı kurutmaz."

        Bingöl'deki saldırıya ilişkin yapılan açıklamaları da değerlendiren Akdoğan, "Bu iklimi kim bu hale getirdi? Siz atmosferi zehirliyorsunuz, ondan sonra yaşanan hadiselerde 'Aman biz onu yapmadık, bunu kastetmedik, böyle bir çağrı yapmadık'. Günlerdir bu yönde çağrılar yapılıyor, Kandil'den de başka yerlerden de yapılıyor. Siz bu kadar gererseniz, tahrik ederseniz, tehdit ederseniz, ondan sonra 'Bizim bu işle alakamız yok' demenizin hiçbir inandırıcılığı olmaz."

        "KOBANİ MESELESİ KALDIRAÇ GİBİ KULLANILMAK İSTENDİ"

        Akdoğan, daha önce de birtakım provokatif hadiselerle yaşanan süreçleri sabote eden birtakım olayların olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

        "Hep aynı tavır. Toplumsal bir tepki varsa, onu üstlenmenin siyasi bir maliyeti varsa başka bir örgüte, lokal birimlere vs atılıyor. Bunların artık kıymeti harbiyesi yok. Burada çok açık bir şekilde devam eden süreçler var. Sen nerede duruyorsun? Kobani meselesi bu olaylarda bir kaldıraç gibi kullanılmak istendi. Kimi 'Kobani'de Türkiye şunu da yapsın, bunu da yapsın' diye bir kaldıraç olarak kullanmak istedi, son olayları kastediyorum. Kimisinin bunun üzerinden acaba Türkiye'yi Suriye'ye sokup, IŞİD ile savaştırabilir miyiz düşüncesiyle cesaretlendirdiğini, teşvik ettiğini düşünüyoruz. Seçime yaklaşılıyor. Bu hükümeti nasıl hırpalarız, nasıl çalkantı meydana getiririz, nasıl zarar veririz diye bu şeye katılanlar olabilir. Çözüm sürecinde bir noktaya gelindi. Hükümet çok kararlı, 3-5 ay içinde netice almayı planlıyor. Bir şekilde nasıl biz bu işi bozarız. Çok farklı amaçlarla farklı birtakım çevrelerin bu işten medet umduğu, Kobani'yi bir kaldıraç gibi kullandığı da görülüyor açıkçası."

        Akdoğan, "Öcalan böyle bir şey yazmasaydı bunu yaparlar mıydı?" sorusu üzerine, 'Kısmen yapabilirlerdi, toplumun baskısı ve hükümetin kararlılığını görmeleri açısından dedim ama Öcalan'ın bu olayların nasıl bir şeylere sebep olabileceğini doğru okuduğu kanaatindeyim. Süreç iyi bir noktaya gelmişken bütün kazanımları kaybetmek anlamına gelir bu. Bütün bu diyalog, görüşme köprülerini ortadan kaldırır" dedi.

        "İNSANİ YARDIM AKIŞI DEVAM EDİYOR"

        Kobani'ye koridor açılması yönündeki söylemlere de değinen Akdoğan, şöyle konuştu:

        "İnsani yardım anlamında söyleniyorsa zaten bu akış devam ediyor. Hem oradan gelenleri bizim kabul etmemiz hem de Türkiye'den birçok yardım aracı bugüne kadar sadece Kobani değil diğer bölgelere de de hem devletin hem STK'ların gönderdiği yardım araçları gidiyor. Bunlar zaman zaman hayatlarını tehlikeye atarak bu yardımları götürdüler. Türkiye hiçbir şey yapmıyormuş gibi bakmak doğru değil. Ama koridordan kasıt şuysa, yani sen Türkiye içinden bir şey aç, buradan PKK'lılar geçsin veya silah sevkıyatı olsun, bu hukuken de olacak iş değil, siyaseten de bunun izahı yoktur. Böyle bir talepte bulunmak da doğru değildir. Türkiye, terör örgütü olarak ilan ettiği örgütü kendi içinden geçirebilir mi? Veya böyle bir silah sevkıyatı yapabilir mi? Bunlar makul olmayan, absürt bir şeye dönüştürüldü. Sanki bu çok masum insani yardım konvoyu gidecekmiş gibi bir algıyla hükümetin üzerine bir yüklenme var. Bu yanlış bir algı."

        PYD'nin Türkiye'ye karşı bugüne kadar nasıl bir duygu içerisinde olduğunu ve hasmane tavrını herkesin bildiğini belirten Akdoğan, "PKK, Kandil vs bu ilişkileri biliyor. Türkiye, kendisine hasmane şekilde bakan bir yapıya böyle bir yardımda bulunabilir mi? Türkiye kendisine yakın gibi görünenlere bunu yapmıyor. Bunun makul bir tarafı yok" değerlendirmesinde bulundu.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ