Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Habertürk'ten açıklama

        Habertürk yazarı Fatih Altaylı'nın köşe yazılarına ilişkin İletişim Başkanlığı'nın açıklamalarının ardından Habertürk'ün yaptığı açıklama şöyle:

        "Habertürk yazarı Sayın Fatih Altaylı, 22.07.2021 tarihli Haberturk.com’daki yazısında, Sayın Cumhurbaşkanı’nın 21.07.2021 tarihinde televizyonlarda yayınlanan bayram konuşmasındaki görüntüsüyle ilgili olarak söz konusu konuşmanın banttan yayınladığı kabulünden/ihtimalinden hareketle mevcut haliyle yayını hazırlayanlar, yayına verenlere yönelik ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın saygınlığını önceleyen bir bakış açısıyla eleştirilerde bulunmaktadır.

        Aynı gün saat 15.00 sıralarında İletişim Başkanlığı Medya Koordinatörü Sayın Mücahid Eker, Ciner Medya Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ’la yaptığı telefon görüşmesinde Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının Altaylı’nın yazısında belirtildiğinin aksine banttan değil canlı yayınlandığını, söz konusu olumsuz görüntülerin de canlı yayında gerçekleşebilecek insani bir durum olduğunu belirterek düzeltme talebinde bulunmuştur.

        Kenan Tekdağ da bu düzeltici bilginin Sayın Altaylı’ya ve Haberturk.com Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Barlas’a iletileceğini ve gerekli düzeltmenin yapılacağını belirtmiştir.

        Nitekim Sayın Altaylı bu düzeltici bilgiyi aynı gün köşesinde yayınlamıştır.

        İkinci yazının yayınlanmasını müteakiben Sayın Eker tekrar Kenan Tekdağ’ı arayarak Altaylı’nın ikinci yazısında da uygun olmayan ifadeler bulunduğunu ve ayrıca Fatih Altaylı’nın ya da Habertürk’ün kurumsal olarak özür dilemesi beklentisinde olduklarını ifade etmiştir. Sayın Eker’in ikinci yazıda haklı olarak anlam değişikliğine yol açabileceğini belirttiği kısım anlam açıklığına kavuşturulmuş ancak ortada Habertürk’ün kurumsal olarak ayrıca özür dilemesini gerektirecek bir durumun bulunmadığı kendisine açıkça ifade edilmiştir.

        Haberturk.com’da yayımlanan köşe yazıları evrensel gazetecilik ilkeleri doğrultusunda hakaret, tehdit, ayrımcılık, nefret suçları, terör, şiddet, ırkçılık ve suç işlemeye tahrik gibi unsurlar içermediği sürece yazarlarının şahsi görüşleridir ve editoryal özgürlük alanında değerlendirilirler. Ancak yayınlanan köşe yazılarında da gerektiğinde kullanılacak haklı cevap ve düzeltme taleplerine de maksimum özen gösterilir. Diğer hususlar yazarın kendi anlayışı ve okurları ve kamuoyu nezdindeki ilişkisi kapsamındadır.

        Bu ilkeler çerçevesinde, söz konusu köşe yazısında Habertürk’ün kurumsal olarak özür dilemesini gerektirecek bir yönün bulunmadığı, ilk yazıdaki yayının banttan yapıldığı ihtimaliyle dile getirilen eleştirilerin de ikinci yazıda yayının canlı yapıldığı bilgisiyle düzeltildiği ve iki yazı birlikte değerlendirildiğinde konunun açıklığa kavuşmuş olduğu tarafımızca değerlendirilmiştir.

        Sayın Altaylı’nın ilk köşe yazısındaki yayının banttan yapıldığı ihtimaliyle yaptığı çıkarımlar ve eleştirilerden dolayı yayında görevli İletişim Başkanlığı’nın sayın mensupları haksız yere zan altında kaldıkları ve bundan dolayı kişisel ve kurumsal olarak hukuklarının zedelenmiş olduğu inancında olabilirler. Bu inançlarına saygı duymakla birlikte, ilk yazıdaki amacın tıpkı kendilerinin de yapmaya çalıştıkları gibi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın ulusal ve uluslararası saygınlığını korumaya matuf olduğu ve yapılan eleştirinin de bu amaçla yapıldığını göz önüne almaları gerekir. Kamu görevlilerinin yüksek sorumluluk gerektiren kamu görevlerinde zaman zaman ağır da olsa bu tip eleştirilere açık olmaları gerektiği bilinen bir husustur.

        Aynı şekilde Habertürk de dahil medyanın okur ve izleyicilerinden ve muhataplarından gelen eleştirilere açık olması gerektiği de izahtan varestedir.

        Nitekim Habertürk olarak bu tip eleştirilere değer veriyor, gerektiğinde özeleştirimizi ve gerekli düzeltmeleri de samimiyetle yapıyoruz, yapmaktayız.

        Ancak İletişim Başkanlığı’nın açıklamalarında yer verilen sistematik dezenformasyon, yalan ve iftira Habertürk’ün kurumsal kimliğinde ve yayıncılık tarihinde yer almayan, Habertürk’e yabancı ve Habertürk’ün de sık sık maruz kaldığı ve mücadele ettiği olgulardır.

        Habertürk’ün evrensel basın ahlakına bağlı tutumunun şahidi değerli okurlarımız ve izleyicilerimizdir.

        Habertürk bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tarafsız ve objektif haberleriyle ve demokratik çoğulculuk temelindeki köşe yazarlarıyla bağımsız ve özgür yayıncılığını sürdürmeye devam edecektir.

        Değerli kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız."

        AÇIKLAMALARDA NE DENİLMİŞTİ?

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti teşkilatı ile bayramlaşmasına ilişkin yayın ile ilgili Habertürk yazarı Fatih Altaylı'nın yazısının ardından bir dizi açıklama yapılmıştı. Altaylı'nın yazıları bu yazıların ardından yapılan açıklamalardan satır başları...

        Altaylı, dünkü yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın video mesajının Cumhurbaşkanlığınca kaydedildiğini, görüntünün Anadolu Ajansı ve TRT'ye verildiğini yazdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir anlık gözlerini kapattığını görüntülerin medyaya Anadolu Ajansı üzerinden servis edildiğini kaydeden Altaylı, "Bu bir canlı yayın olsa anlarım. Yapacak bir şey yoktur. Ama çekilmiş, montajlanmış ve servis edilmiş bir bantta böyle bir durumun gösteriliyor olması çok ama çok fenadır. Açık biçimde, çok yakınında birilerinin Cumhurbaşkanı’nı zor duruma düşürmek istediğine, zayıf göstermeye çalıştığına işaret eder" diye yazdı.

        Bu yazının ardından Anadolu Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan, Altaylı'yı arayarak "İletişim Başkanlığı'ndan saat 13.18'de bir frekans paylaşım bilgisi geldiğini ve buna göre Saat 14.00 itibarıyla Cumhurbaşkanı'nın AK Parti teşkilatları ile bayramlaşma mesajının bu frekanstan yayınlanacağının bildirildiğini ve bu frekans paylaşımının Anadolu Ajansı'na özel olmayıp, tüm kanallar tarafından alınabildiğini" belirtti.

        Yine dün İletişim Başkanlığı'ndan Habertürk yönetimine yapılan bilgilendirmede yayının canlı olarak Marmaris'ten yapıldığı bilgisi verildi.

        Altaylı, bu bilgilerin ardından aynı gün içinde bir köşe yazısı daha kaleme alarak tüm bu bilgileri okurları ile paylaştı. İlk yazıdan birkaç saat sonra yayımlanan bu yazı Habertürk'ün sosyal medya hesabından da paylaşıldı.

        Ancak bu bilgilerin yer aldığı yazıdan yaklaşık iki saat sonra İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bir tweet atarak Habertürk'ü kınadı. Altun mesajında, "Yalan haber, karalama ve dezenformasyon ile mücadelemiz sürüyor. Habertürk, karalama, dezenformasyon ve yalan haberden bir türlü vazgeçmiyor. Halkımızın doğru haber alma hakkını, genel olarak medyamızın itibarını garanti altına almak için çalışacağız. HABERTÜRKÜ KINIYORUZ!" ifadelerini kullandı.

        "HABERTÜRKÜ KINIYORUZ" ifadesi Twitter'da trending topic olurken gece yarısından İletişim Başkanlığı yetkililerinin açıklamaları devam etti.

        Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Daire Başkanı Gökhan Yücel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti teşkilatlarıyla video konferans aracılığıyla bayramlaşma programına yorgun çıkartılması gibi bir "emrivakinin" söz konusu dahi olamayacağını vurgulayarak, "Habertürk'ü kınıyor, bir an evvel kendilerinden özür bekliyoruz" ifadesini kullandı.

        Yücel, sosyal medya hesabından paylaştığı videoda, Habertürk'te Fatih Altaylı imzasıyla, en temel gazetecilik ilkelerinden vazgeçilen bir yazı kaleme alındığını belirtip kınamanın hedef göstermek olmadığını aktardı. Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Bu ve benzeri durumlarda yanlış olduğunu, doğru olmadığını bildiğimiz ve kanunlarla sabit yetkilerimizde, milletimize açıklamakla sorumlu olduğumuz her durumda gerekli kınama, düzeltme ve açıklamaları yapmaktan çekinmedik, bugün de aynısını yapıyoruz. Yalana gereken cevap verilmezse, ona karşı susulursa, sessiz kalınırsa, yalan büyür, palazlanır ve cesaretlenir. Buna medya etiği ve devlet ciddiyeti açısından müsaade edilemez. Şunu açıklıkla ifade etmek isteriz, söz konusu yazıda, Fatih Altaylı'nın yazısında, Sayın Cumhurbaşkanımızın video konferans yöntemiyle gerçekleştirdiği bayramlaşma programının canlı yayını esnasındaki insani bir durum üzerinden hiçbir şekilde kabul edilemez bir yalan senaryo uyduruldu."

        Yücel, Habertürk yönetiminden Kenan Tekdağ ve Fatih Altaylı ile yapılan görüşmelere rağmen, kişisel veya kurumsal bir özür dilenmediğine işaret ederek kurumsal kültürü, medya ilkeleri ve etiğini doğrudan ilgilendiren böyle hayati bir konuda Tekdağ ile Altaylı'nın kendi aralarında iletişimden yoksun olduğunu savundu.

        Bahsi geçen programın canlı yayınlanacağını, Habertürk dahil bütün televizyon kanalları ve haber ajanslarının önceden bildiğine dikkati çeken Yücel, şöyle konuştu:

        "Yanı başındaki çalışma arkadaşlarına sorsa öğrenebileceği bir gerçeğe rağmen, Fatih Altaylı tarafından gün içinde bilahare yayınlanan ek yazı da algı operasyonunun devamı niteliğindedir. Şunun cevabını duymak istiyoruz, onun için böyle bir açıklama yapıyoruz. 'Canlı yayını bant çekip servis ettiler' diye Türkiye'nin en güzide iki kurumunu töhmet altında bırakmak, olayın doğrusu kendilerine devlet adabıyla anlatılmasına rağmen hata yaptıklarını kamuoyuna açıklayamamak, kabul etmemek ve sözde düzeltme yazısında yeni manipülasyonlara tevessül etmek, nasıl adlandırılabilir?"

        Yücel, medya etiği, medya temel ilkeleri ve devlet ciddiyetinin mevzubahis olduğu böyle bir durumda, bunun, dünyanın her yerinde dezenformasyon, yalan haber, hatada ısrar, manipülasyon olduğunu belirterek, "Algı, dezenformasyon, yalana eğer kaynağında, o anda mücadele edilmezse çok daha ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Bunun örneklerini tarih bizlere çok kereler göstermiştir. Yakın tarihimiz daha da bu örneklerle doludur. Bugün en bariz şekilde, net bir örneğiyle karşı karşıya kaldığımız dezenformasyonun, hatta yalan haberin medya etiği açısından özürsüz, devlet ciddiyeti açısından ise cevapsız kalmasına müsaade edemeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın yayına yorgun çıkartılması gibi bir 'emrivaki' söz konusu dahi olamaz. Devlet ve bürokrasi terbiyemizde, tüm programları, Sayın Cumhurbaşkanımızın tensiplerine muhtaçtır." değerlendirmesinde bulundu.

        "Sözde köşe yazısı" ifadesini kullanan Yücel, Habertürk'ün ve Fatih Altaylı'nın okurlarına saygısızlık yaptığını ileri sürdü. Yücel, gerçek ortaya konmasına rağmen özür dileme erdeminin gösterilmemesinin de hatayı ikiye katladığını, hatta ortada basit bir hata olmadığını, yayın kuruluşunun ve yazarın hatada ısrarının, kasıtlı niyetin bir göstergesi olduğunu savundu.

        Yücel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile devlet kurumlarına yönelik "itibar suikastının" bir veçhesi olarak görülebilecek bu yayıncılık anlayışının esas niyetinin, millet tarafından açıkça görüldüğünü ileri sürerek, şunları kaydetti:

        "Bu yalan haberciliğin, hakkaniyet sahibi herkes tarafından ayıplanacağına, kınanacağına inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği 'yalan terörü'nün medyadaki bir örneği sayılabilecek bu yayın dolayısıyla Habertürk'ü kınıyor, bir an evvel kendilerinden özür bekliyoruz. Yalan haber, dezenformasyon ve karalamayla yapılmaya çalışılan algı operasyonları, manipülasyonlar, tüm bunlarla mücadelemizi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdüreceğiz."

        TELEFON GÖRÜŞMESİNİ ANLATTI

        Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Medya Koordinatörü Mücahid Eker de Fatih Altaylı tarafından kaleme alınan yazı hakkında, Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ ile dün öğle saatlerinde bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini, görüşmede Fatih Altaylı'nın yazısındaki iddiaların hiçbir gerçekliği olmadığını belirterek, meselenin hakikatini anlattığını ifade etti.

        Eker, görüşmeye ilişkin şu bilgileri paylaştı:

        "Fatih Altaylı'nın bant olduğunu iddia ettiği yayının canlı olarak gerçekleştiğini, bu programın canlı yayın frekans bilgilerinin Habertürk muhabirlerinin de bulunduğu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bilgilendirme grubu üzerinden bütün medyaya duyurulduğunu, kendi muhabirlerine bile sorulsa kolaylıkla teyit edilebilecek bu gerçeğe rağmen Altaylı'nın yazısının -bir canlı yayın sırasında olağan görülebilecek bir anlık insani durumdan hareketle- hayali bir senaryo ve mesnetsiz değerlendirmeler içerdiğini ifade ettim. Zaten Altaylı'nın da yazısında 'Bu bir canlı yayın olsa anlarım.' dediğine dikkati çektim. AA ve TRT ile birlikte dolaylı olarak İletişim Başkanlığımızı da zan altında bırakan ve kamuoyunu yanlış yönlendiren yazı nedeniyle kurumsal olarak düzeltme ve özür beklentimizi de ilettim."

        Tekdağ'ın ise "canlı yayınlarda bu tür anlık insani ve teknik durumların tabi olduğunu" kabul ettiğini, Fatih Altaylı ve yayın ekibiyle konuyu görüşeceğini söylediğini aktaran Eker, şöyle devam etti:

        "Fakat daha sonra Fatih Altaylı imzasıyla çıkan yazıda da söz konusu hata düzeltilmedi. Aksine Fatih Altaylı, kendisinin AA Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan'la yaptığı görüşme ve benim Sayın Tekdağ'la yaptığım görüşmeyi birbiriyle çelişen açıklamalar gibi yansıtmayı tercih etti. Fatih Altaylı'nın bu ısrarlı ve açık seçik çarpıtmayı Habertürk çatısı altında yapması nedeniyle, sorumlu yayıncılık ilkeleri gereği Habertürk'ün kurumsal olarak da özür dilemesi gerektirdiğini düşünüyorum. Yalan bu kadar ucuz ve kolay olmamalı. Medyada yalanın bir ideolojik ve politik silah olarak kullanılmasının önüne geçmek adına hakikat için çalışmayı sürdüreceğiz."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ