Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Yüksek İstişare Kurulu üyeleri ne kadar maaş alacak? Eski Meclis Başkanı Habertürk'te açıkladı

        Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Mehmet Ali Şahin, YİK üyelerinin maaşlarının ne kadar olduğunu ilk kez Habertürk TV ekranlarında yayınlana "Kübra Par'la Açık ve Net" programında açıkladı.

        Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve TBMM eski Başkanı Mehmet Ali Şahin, YİK üyeliği maaşının 15 bin lira olduğunu söyledi.

        AK Parti'nin önümüzdeki 4 yıllık süreçte demokrasi, hukuk, insan hak ve özgürlükleri ile ekonomik alanda çok büyük reformlara imza atacağını ifade eden Mehmet Ali Şahin, İstanbul seçimleriyle ilgili olarak şöyle konuştu:Yenilenen seçimlerin havası farklı olur. Yusufeli'nde 1 oy farkla kazanmıştık sonra 400 oy farkla kazandık. Vatandaşımız seçimlerin yenilenmesinde farklı tavır koyabiliyor. İlk seçim 13 bin küsur oyla bitmişti. İkinci seçimde fark açıldı. Bunun nedenleri hakkında partimizin kurulları çalıştı, çalışıyor. Seçimlerin iptali İstanbul'da yaşayan seçmenlerimizin en azından bir bölümü tarafından olumlu karşılanmadı.

        Şahin, Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun yeni parti kuracağı iddialarına ilişkin olarak ise düşüncelerini şöyle anlattı: Sayın Gül Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini bir türlü içine sindiremediler. Türkiye için doğru olmayacağını düşündüler. Buna saygı duyarsınız. Ama bu millete gitti. Millete soruldu. Aslında bu Başkanlık sistemidir. Biz millete sorduk. Millet yüzde 53'e yakın oyla sistemi kabul etti. 1 yıldır da uygulanıyor. Tabii ki yeni sistemin aksayan yönleri olacaktır. Nitekim Cumhurbaşkanı yardımcımız Fuat Bey konuyla ilgili çalışma yapıyor. Sistemin en önemli özelliği işlerin çabuk yürümesidir. Nitekim Sayın Davutoğlu da açıklamayla buna karşı olduğunu söylüyor. Bu arkadaşlarımızla biz birlikte siyaset, karar ve kader birliği yaptık. Sayın Davutoğlu, Babacan ve Abdullah Gül'le. Cumhurbaşkanlığı'ndan sonra sayın Gül'ün partimizle bir organik bağı olmadı, üye de olmadı. Kendisi bir parti kuruluşunda yer alır mı, almaz mı bilmiyorum.

        Ahmet Davutoğlu'ndan sözüne sadık kalmasını beklediğini dile getiren M.Ali Şahin konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ahmet hoca henüz partimizin üyesidir. Ayrı bir parti kurabileceğini pek düşünmemiştim, ihtimal de vermemiştim. Kendisi gerek genel merkezimizde yaptığı ilk basın toplantısında gerekse olağanüstü kongrede yaptığı konuşmada 'AK Parti varolduğu sürece yer alacağım' sözü var. Ben kendisinin çıkış yaparak parti çalışması içerisinde olacağına ihtimal vermemiştim, hala da vermiyorum. Kendisini severiz. Önemli görevler üstlenmiştir. Farklı düşünceleri olabilir, çok isabetli düşünceleri, önerileri olabilir. Biz onları da dinleriz, hayata geçirmeye, istifade etmeye çalışırız"

        İşte Şahin'in açıklamalarından satır başları:

        Cumhurbaşkanımız KHK ile Mayıs ayının ortalarında kuruldu. Millete ve devlete hizmeti geçmiş, bilgi ve birikim sahibi kişilerin bu tecrübelerinden, kazanımlarından yararlanmak amacıyla kurulduğu kararnamede açıkça yazılı. Demek ki sayın Cumhurbaşkanımız tecrübe sahibine inandığı kişileri bu kurulda değerlendirerek devletin ve tabii ki hükümetin, aynı zamanda Cumhurbaşkanımız mevcut hükümetin de başındadır, istişare üretme ihtiyacını duyabilir, farklı fikirlerden yararlanma ihtiyacını duyabilir. Bu amaçla bu kurulu oluşturduğunu düşünüyorum. Ben özellikle kamuoyundan çok müspet tepkiler de gördüm. 'Cumhurbaşkanımız hiç kimseye danışmaz, fikir almaz' diye birtakım iddialar vardı. Şu anda bir heyet kurdu. 6 kişiden oluşuyor. Bu sayı artabilir. Başka alanlardan birikimi olan isimleri de almak üzere Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin iç ve dış politikalarıyla ilgili olarak bu isimlerden yararlanabilir. Bunun Türkiye için yararlı olabileceği kanaatindeyim. Ben dahil 6 kişiyiz. Hepimiz TBMM başkanıyız. Eski bir Başbakan var, Yıldırım Akbulut Beyefendi var.

        "BAŞKA PARTİLERE GİTMESİNLER DİYE YİK OLUŞTURULDU İDDİALARINI REDDEDERİM"

        REKLAM

        Yıldırım Akbulut Bey Anavatan Partisi'nden geliyor, Köksal Bey Doğru Yol Partisi, tabii ki AK Parti'de siyaset yaptı. Cumhurbaşkanımızın kendi tasarrufu bu. Bizim böyle bir talebimiz olmadı. Kendisi ihtiyaç duymuştur. AK Parti'nin kurulduğu andan beri içinde olan insanlarız biz. Bülent Bey, İsmail Kahraman Bey de öyledir, ben de öyleyim. Bize böyle bir ithamda bulunulması bizi rahatsız eder. Cumhurbaşkanımızın da böyle bir düşüncede olmadığını düşünüyorum. Bu heyet tamamen devlet işlerinin, Türkiye'nin yönetiminde farklı fikirlerin, düşüncelerin, tecrübelerin ortaya koyarak daha iyi yönetim sergilenmesi amacıyla oluşturulduğunu düşünüyorum. 'Bu arkadaşlar yeni parti arayışları var, oraya mı giderler, onun önünü kesmek için mi kuruldu?' şeklindeki iddiaları reddederim. Böyle bir heyetin oluşmasını kamuoyu öğrendikten sonra birçok mektuplar gelmeye başladı.

        "YİK ÜYELİĞİ İLE İLGİLİ BİRÇOK MEKTUP ALDIM. BUNLARIN İÇİNDE ŞAHSİ RİCALAR DA OLDU"

        İlk toplantımızı yaptık. Beklentilerini ifade ediyorlar. Çok iyi oldu diyorlar. İşte Türkiye'nin içinden geçtiği süreçte dışta ve içte Türkiye'yi sıkıntıya sokabilecek gelişmelerle ilgili şu konuların bu heyette görüşülerek şöyle bir tavır alınması daha uygun olur anlamında mektuplar alıyoruz. Bunun haricinde şahsi işlerini de buraya taşıyarak çözebilir miyiz diye, bir avukat arkadaş Samsun'dan göndermiş. Bir hukuki konu, yargının kabul edilemez bir karar vererek, bunun çözümünde yardımcı olabilir misiniz diyor. Yargıya intikal ettikten sonra bizimle ilgisi mümkün değil tabii.

        "TÜRK MİLLETİ OLARAK GEÇMİŞİMİZDE DE YİK'E BENZER UYGULAMALAR MEVCUTTU"

        CİMER diye bir yapı var. Bugün basında da yer aldı. Vatandaşlar çözülemeyen birtakım problemlerini, taleplerini buraya intikal ettiriyorlar. Önemli bölümüne müspet cevaplar verilmiş. Cumhurbaşkanlığında CİMER diye bir kuruluşun olması vatandaşlar açısından avantajdır. Ama Yüksek İstişare Kurulu'nun görevi, Cumhurbaşkanımızın önemli gördüğü konularda farklı düşünceleri almak suretiyle daha isabetli karar vermeyi amaçladığını düşünüyorum. Türk milleti olarak bizim geçmişte, yönetimlerde, üstyönetimlerde bulunmuş kişiler, tecrübeli insanlarıbir araya getirerek böyle oluşum yapmışlar. Belki Cumhuriyet tarihinde böyle bir yapı ilk kez kuruldu. Mutlaka dikkat çekecektir, biz bundan rahatsızlık duymuyoruz.

        "YİK ÜYELİĞİ MAAŞI 15 BİN LİRADIR. BİRAZ KÜSURATI VAR AMA 15 BİN 130 FALAN OLMASI LAZIM"

        İlk toplantımızda böyle bir şey konuşmadık, gündemimiz bu değildi. Bu kurumun çalışma usul ve esasları ne olacak, hangi zaman diliminde geleceğiz ve gündemi ne olacak, bunları konuştuk. Çıkan kararnamede kurulun usul ve esasları Cumhurbaşkanı'nca belirlenecek, yapılacak ödemeleri de ayrıca Cumhurbaşkanı belirleyecek diyor. Kendi takdiridir. Bizim bir talebimiz olmamıştır. 15 bin liradır. Biraz küsuratı var ama 15 bin 130 filan olması lazım. Milletvekillerinin maaşları zaten her zaman tartışılmıştır. Şu anda biz milletvekili değiliz ama eski Meclis Başkanı olarak bize ödenecek bir meblağ da kamuoyunun gündemine gelebilir, olumlu olumsuz sözler söylenebilir. Bunları da anlayışla karşılamak lazım.

        bir arayaCumhurbaşkanımız böyle takdir etmiş. Ben bunu alıyorum, yurtdışında uluslararası ticaret hukuku alanında yüksek lisans yapan bir gencimize tamamını aktarıyorum. Kendime bir tek kuruş almadan oraya aktarıyorum. İlk maaşımı aldım ve aktardım. İlk toplantımızda sadece usul ve esaslarla ilgili toplantı yapıldı. Cumhurbaşkanımız dediler ki, konuşacağımız toplantıları sizlere gönderirsek siz de hazırlığınızı yaparsınız dedi. İç ve dış politikalarla ilgili hususlarda görüşlerimizi almak isteyebilir.

        "ŞİMDİ HÜKÜMETİMİZİN ÖNÜNDE 4 YILLIK GİBİ ÖNEMLİ BİR ZAMAN DURUMU BULUNUYOR"

        Özgürlük ve demokrasi alanında Türkiye arzu edilen noktaya gelirse ekonomi de bundan yararlanacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu ifade etmişti. Türkiye her 5 yılda bir seçim yaşadı. Bu yıl mahalli seçimleri geride bıraktık. İstanbul seçimleri yenilendi. Artık seçim takvimi geride kaldı. Şimdi hükümetimizin önünde 4 yıllık önemli bir zaman dilimi var. Demokrasi alanında, temel hak ve özgürlük, ekonomi alanında adımların sürekli atılması gerekiyor. Bugün ekonomiyle ilgili önemli gelişme oldu. Merkez Bankası bir açıklama yaparak Para Kurulu açıklama yaparak yüzde 24'den yüzde 19 küsurlara indirdi faiz oranını.Adalet Bakanlığı'nda hukuk reformu görüşüldü. Ciddi bir hazırlık yapıldı. Sanıyorum Ekim ayında özellikle yargı alanında önemli iyileştirme yapılacağını düşünüyorum.

        "DARBE VE BENZER DARBE GİRİŞİMLERİ AK PARTİ REFORMLARINI ERTELETMEK ZORUNDA BIRAKTI"

        AK Parti kurulduğu andan itibaren Türkiye'de demokrasi standartlarını yükseltmek, temel hak ve özgürlük alanında yaşanan sorunları ortadan kaldırmak için her fırsatı değerlendirerek önemli adımları atmıştır. 2013 yılında gerçekleştirdiğimiz büyük kongrede genel başkanımız, o zaman başbakanımız 63 maddelik bir demokrasi paketini kamuoyuyla paylaştı. Daha sonra ne oldu? Bunların bir kısmı hayata geçti, bir kısmı geçemedi. Türkiye öylesine siyaset kurumuna yönelikhainane birtakım teşebbüslerle karşı karşıya kaldık. 17-25 aralık darbe girişimi, ondan önce MİT kriziyle başlayan süreçler doğrudan doğruya hükümetin başındaki Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik girişimlerdi. En son 15 Temmuz'da bir darbe girişimi oldu. Bunun da amacı Recep Tayyip Erdoğan'ı ortadan kaldırmak ve Türkiye yönetiminden uzaklaştırmaktı. Bu süreçlerle mücadele edebilmek için bazı olağanüstü tedbirler almak zorundasınız. 250'den fazla insan hayatını kaybetmiş, 2 binden fazla kişi gazi olmuş. Bu tür terör örgütleriyle, FETÖ ile mücadele edebilmek için olağanüstü bir dönemi yaşamak durumundaydınız. OHAL yönetimine geçmek durumunda kaldık. Tabii demokrasi paketinde ortaya koyduğumuzvaatleri ertelemek durumunda kaldık. Türkiye çok büyük badireler atlattı. Başta darbe girişimi olmak üzere darbeye benzer girişimlerde önünün kesilmek istenmesinin karşısında bunlarla mücadele etmek için farklı bir yöntem uygulamanız gerekiyordu. FETÖ ile mücadele yargıda. Bunların hala gizli faaliyetleri devam ediyor. AK Parti mutlaka insan hakları, demokrasi ve hukuk alanında daha önce gündeme aldığı konuları mutlaka gerçekleştirecektir. Ekonominin iyileştirmesi için de buna ihtiyaç vardır. Yerli ve yabancı sermaye bir ülkeye yatırım yapabilmesi için Türkiye'deki hukuk ve yargı düzeninin ideal olmasını bekler.

        "İSTANBUL'DA BİR BÖLÜM SEÇMEN SEÇİMLERİN YENİLENMESİNİ OLUMLU KARŞILAMADI"

        Önümüzdeki 4 yıllık süre içerisinde mutlaka bu adımlar atılacaktır. Doğu Akdeniz, Suriye gelişmeleri, S-400, F-35 meseleleri hükümetimizin önemli zamanını alıyor. Ama mutlaka temel hak ve özgürlükler konusunda atılması gereken adımları süratle atmamız gerekiyor.Yenilenen seçimlerin havası farklı olur. Yusufeli'nde 1 oy farkla kazanmıştık sonra 400 oy farkla kazandık. Vatandaşımız seçimlerin yenilenmesinde farklı tavır koyabiliyor. İlk seçim 13 bin küsur oyla bitmişti. İkinci seçimde fark açıldı. Bunun nedenleri hakkında partimizin kurulları çalıştı, çalışıyor. Seçimlerin iptali İstanbul'da yaşayan seçmenlerimizin en azından bir bölümü tarafından olumlu karşılanmadı.

        "SEÇİMLERİ KAZANAN ARKADAŞLARIMIZIN İCRAATLARINI HEP BİRLİKTE GÖZLEMYELECEĞİZ"

        Milletimizin ortaya koyduğu bu iradeye saygı duyarız, duymak durumundayız. Seçimler yapıldı. Belediye başkanı arkadaşları görevlerine başladılar. Şimdi yapılması gereken bu arkadaşların neler yapacağını gözlemlemektir. Tabii ki başarılı olmalarını arzu ederiz. Yeni arkadaşlarımız yaptığımız başarılı hizmetlerin üstüne ne koyacaklar? Melih Bey, Kadir Topbaş bey çok önemli hizmetler yaptı. Yeni arkadaşımız Melih Bey'den Ankaralılara daha fazla hizmet yapabilecek mi? Tabii seçimleri kazanmayı arzu ederdik. Vatandaşlarımız böyle bir irade ortaya koydu. 25 yıldırüst üste aynı siyasi ekolden gelenlerin kazanması aslında vatandaşlarımızın bu belediye başkanlarının icraatlarını beğendiğini gösterir.

        "AHMET DAVUTOĞLU'NUN DAHA ÖNCE YAPTIĞI AÇIKLAMALAR NOKTASINDA KALMASINI ARZU EDERİM"

        Ahmet Davutoğlu hocayla yakın çalıştık. Ben genel başkan yardımcısıydım, siyasi ve hukuki işler başkanlığı gibi bir görevim vardı. Kendisi 5 Mayıs 2016'da AK Parti Genel Merkezi'nde basın toplantısı yaptı. "Partili arkadaşlarım ve Cumhurbaşkanımızla yaptığımız istişareler neticesinde görevimi bırakacağım dedi ve son nefesime kadar sayın Erdoğan'la vefa ilişkimi sürdüreceğim, AK Parti'de siyasete devam edeceğim. Kendisiyle barışık insan en güçlü insandır" dedi. Ben sayın Davutoğlu'nun bu sözünde durmasını bekliyorum. Sonra 22 Mayıs'ta genel kongremiz yapıldı. Kendileri 'bu kongre bir veda değil vefa kongresidir' dedi. 'Son nefesime kadar da AK Parti içinde siyaset yapacağım' dedi. Benim yakından tanıdığım sevdiğim hocamın bu noktada kalmasını arzu ederim.

        "SAYIN ABDULLAH GÜL, CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNİ BİR TÜRLÜ İÇİNE SİNDİREMEDİ"

        AK Parti kurulduğunda hangi esaslara göre hareket ediyorsa şimdi de öyledir. Ahmet Bey partiye sonradan gelmiştir, ben ilk baştan beri varım. Kuruluşta esaslar bugün de vardır. Sayın Babacan, sayın Gül Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini bir türlü içine sindiremediler. Türkiye için doğru olmayacağını düşündüler. Buna saygı duyarsınız. Ama bu millete gitti. Millete soruldu. Aslında bu Başkanlık sistemidir. Biz millete sorduk. Millet yüzde 53'e yakın oyla sistemi kabul etti. 1 yıldır da uygulanıyor. Tabii ki yeni sistemin aksayan yönleri olacaktır. Nitekim Cumhurbaşkanı yardımcımız Fuat Bey konuyla ilgili çalışma yapıyor. Sistemin en önemli özelliği işlerin çabuk yürümesidir. Nitekim Sayın Davutoğlu da açıklamayla buna karşı olduğunu söylüyor. Bu arkadaşlarımızla biz birlikte siyaset, karar ve kader birliği yaptık. Sayın Davutoğlu, Babacan ve Abdullah Gül'le. Cumhurbaşkanlığı'ndan sonra sayın Gül'ün partimizle bir organik bağı olmadı, üye de olmadı. Kendisi bir parti kuruluşunda yer alır mı, almaz mı bilmiyorum.

        "YENİ ARAYIŞLARDA OLAN BU ARKADAŞLARIMIZIN PEK NETİCE ALMALARINI MÜMKÜN GÖRMÜYORUM"

        Ali Babacan Bey partiden ayrıldı. Parti kuracağına dair hakkında ifadeler var. Arkadaşlarımızın bizim dışımızda hareket etmeleri, geçmişte kader birliği yapmış bir arkadaşları olarak beni üzer. AK Parti en son seçimde, 24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı'nda yüzde 53, milletvekili seçiminde yüzde 50'nin altındaolmamakla birlikte gücünü koruyan bir oy aldı. Yerel seçimlerde Cumhur İttifakı'yla yüzde 53'e yakın oy aldı. Dolayısıyla gücünü koruyor. Yeni partilere ihtiyaç olmadığını düşünüyorum. Kurabilirler mi, kurarlar. Peki ne yaparlar? Artık bir parti grup birkaç milletvekili çıkarmak iktidar olmaya yetmiyor ki. Bu arkadaşlarımızın yeni sisteme göre bir iktidar elde etmeleri mümkün değil. Kurarlarsa, seçimlere girerlerse ne olur? Belki AK Parti'den bir miktar oy kayması olabilir. Bu kimin işine yarar? Daha çokana muhalefet partisi CHP'nin işine yarar. 2023'de seçimler yapıldığında diyelim ki bir parti kurdular, seçime girdiler. Ne olur? Belki AK Parti'nin oylarında bir miktar azalma olur, bu CHP'ye yarar. Ancak bizim tabanımız öyle şuurludur ki, böyle tablo karşısında AK Parti tabanı kendi partisine oy verir. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın pek netice almaları mümkün görünmüyor.

        "AK PARTİ'NİN İLK ÇIKTIĞINDA VATANDAŞIN İLGİSİNİN TEKRAR TEZAHÜR EDECEĞİNE İNANIYORUM"

        İstanbul seçim sonucu, ilk seçim 31 Mart'ta yapılan sonuç yüzde 49 civarındaydı. İkinci seçimde farkın açılması demin kısaca ifade ettim, bazı nedenleri var. İptale bazı vatandaşlarımız ve hatta AK Parti tabanından tepki gösterilmesi böyle sonuca yol açtı. Artvin Yusufeli'de 1 oyla kazanmıştık, yinelenince fark açıldı. Yenilenen seçimlerde vatandaşlar biraz daha farklı tepkilerini sandığa yansıtabiliyorlar. AK Parti İstanbul'da yine en güçlü partidir. Benim şu anda partimizin yetkili organlarında bir görevim yok. Dolayısıyla bu konular oralarda gündem yapılıyor mu bilgim yok. AK Parti bundan sonra ne yapacak? Önümüzde 4 yıllık bir süreyi en iyi şekilde değerlendirme sorumluluğumuz var. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm bakan arkadaşlarımız ve tabii ki AK Parti camiası bunun şuurundadır. Bu süreyi en iyi şekilde değerlendireceğiz. Ekonomik, sosyal, hukuki yöndeki adımlarımızı en iyi şekilde atacağız. AK Parti ilk çıktığında vatandaşın ilgisinin tekrar tezahür edeceğine inanıyorum.

        "ŞİMDİ BELLİ YAŞLARDA OLAN GENÇLERİMİZ AK PARTİ ÖNCEKİ DÖNEMİ BİLMİYORLAR"

        Özellikle yerel seçimleri değerlendirirken İstanbul ve Ankara'da 25 yıl aynı partinin iktidar olduğunu söylemiştim. 25 yıl önce dünyaya gelmiş olan bir genç şimdi 25, hatta 10 yaşında olan şimdi 45 yaşındadır. Dolayısıyla AK Parti'den önceki dönemleri bu gençlerimiz bilmiyorlar. Hatta sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul Belediye Başkanı seçildiğinde görevi CHP'den devralmıştı. Bir yenilik, seçmen değerlendirmesini anlayışla karşılamak lazım. Bu arkadaşlarımızın icraatlarını göreceğiz. Özellikle merkezi hükümette onların da arzularına, beklentilerine cevap verecek icraatlar sergilemeyiz. Hem parti hem iktidar olarak iyi işler yaptığımızda o gençlerimizin de desteğini alacağımızı düşünüyorum.

        "DAVUTOĞLU'NUN PARTİ KURACAĞINA İHTİMAL VERMİYORUM, AYRILIRSA ÇOK ÜZÜLÜRÜM "

        Benim temasım olmadı. Görüşmem olmadı. Doğrusu olmasını da arzu ederim, görüşmeyi arzu ederim. Böyle bir teşebbüste bulunmadım. Biz birlikte yola çıktık, birlikte yürüdük, yürümeye devam edelim, ayrımız, gayrımız olmasın derim. Varsa farklı görüşleriniz, bunu da müzakere ederiz, derdim. Sayın Davutoğlu ile de görüşme olmadı. Ahmet hoca henüz partimizin üyesidir. Ayrı bir parti kurabileceğini pek düşünmemiştim, ihtimal de vermemiştim. Kendisi gerek genel merkezimizde yaptığı ilk basın toplantısında gerekse olağanüstü kongrede yaptığı konuşmada 'AK Parti varolduğu sürece yer alacağım' sözü var. Ben kendisinin çıkış yaparak parti çalışması içerisinde olacağına ihtimal vermemiştim, hala da vermiyorum. Kendisini severiz. Önemli görevler üstlenmiştir. Farklı düşünceleri olabilir, çok isabetli düşünceleri, önerileri olabilir. Biz onları da dinleriz, hayata geçirmeye, istifade etmeye çalışırız.Partimizden kopma çalışmalarını görünce tabii ki üzülüyorum. En son Meclis'te bir toplantı vesilesiyle biraraya gelmiştik. Orada ayaküstü sadece merhabalaştık, hatır sorduk, 1 hafta önceydi. Konuşma imkanımız olmadı. Kendisinin partimizde kalmasını arzu ederim. Parti kursa bile netice vermeyeceği kanaatindeyim. Kendisi çok akıllı bir insandır, bunu değerlendireceğini düşünüyorum.

        "YENİ SİSTEM İTTİFAKLARI ZORLUYOR, CUMHUR İTTİFAKI YÜZDE 53'E YAKIN OY ALDI, BAŞARILIDIR"

        Yeni sistem, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bir noktada siyasi partilerin ittifaklarını zorladı. Partiler arasında bu tür ittifakların olmasını zorunlu hale getirdi diyebiliriz. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'nin tehdit ve risklerle karşı karşıya kalkınması durumunda AK Parti ile MHP ülkenin ali menfaatleri için biraraya geldi. Bu ittifak başarılı oldu. Yüzde 53'e yakın oy aldılar. Bu ittifak başarılı ittifaktır. Her iki partinin genel başkanı bu ittiakın devam edeceğini söylüyorlar. Bunun dışında söylenecek bir şey yoktur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ