'Magazin Pazarı'nda bu hafta: Hadise, Serenay ve Gülşen...

Geçtiğimiz yıl Kaan Yıldırım ile nikah masasına oturması beklenirken ayrılık kararı alan Hadise, biten ilişkisinin üzerinden bir yıl geçmeden nikah masasına oturmaya hazırlanıyor. Evlilik kararı hakkında ne düşünüyorsunuz? Ayrıca Mehmet Dinçerler'in 130 milyon TL borcu olduğu dönemde 3.2 milyon TL'lik tektaş almasını nasıl yorumluyorsunuz...

ESİN ÖVET: Hiç şaşırmadım. Çünkü birlikte olmaya başladıkları günden bu yana evleneceklerini söylüyordum. Hadise 2021’de Kaan Yıldırım ile büyük bir aşk yaşadı, ayrıldı. Ve ayrılığın adı Reza Zarrab ile adı adının karıştığı aşk haberleriydi. Ve tüm bunları bir yıl içinde yaşadı. Karşısına da Mehmet Dinçerler çıktı. En son “Sevgilim Mehmet” diyerek ilişkiyi mühürledi. Tamamdır, 2022’nin ilk evliliği olur. Gayet de yerinde olur. Çünkü Hadise bu ilişkiyi en başından bu yana nikah masasına götürmek istediğini çok net ifade etti vücut diliyle. Yakışıyorlar, mutlular. Daha ne olsun. 3.2 milyon TL’lik yüzük az bile. İstese kendisi de o yüzüğü alabilir zaten Hadise. Yakışmış. Mutlu olsunlar.

KADİR KAYMAKÇI: Biriyle evlilik hazırlığı yaparken anlaşamayıp ayrılırsan yeni bir ilişki ve evlilik hazırlığı için şu kadar geçmesi gerek diye bir kural yok! Hadise'nin, Kaan Yıldırım'la ayrıldıktan sonra Mehmet Dinçerler'le bu kadar kısa sürede evlilik kararı alması da normal... 130 milyon TL borcu olan birinin 3.2 milyon liralık tektaş alması en azında alacaklılarına ayıp! İkilinin nişanlandıklarını duyurdukları 'Yüzüklerin Efendisi' tadındaki video ise komik. Bu filmden daha çok ekmek çıkar magazin basınına... Ne diyelim bir yastıkta kocasınlar, mutluluklar...

MEHMET ÇALIŞKAN: Hadise ile Mehmet Dinçerler'in evlilik kararı kendilerine de ailelerine hayırlı olsun. Mutluluklar diler, aynı yastıkta kocamalarını temenni ederiz. Bu ilişkide kafaları karıştıran unsur, Mehmet Dinçerler'in Hadise'ye hediye ettiği 3.2 milyon TL'lik yüzük. Hadise, müstakbel eşinin hediye ettiği yüzüğü resmen gözümüzün içine içine sokarak gösterdi. Kimileri, "kadın, mutluluğunu gözler önüne sermesin mi?" kimileri ise "görgüsüzlük ve şımarıklık" olarak yorumlayabilir. Yorumu yapanın dünya görüşüne, hayatı yorumlama tarzına göre değişir. Kafaların karışması, Mehmet Dinçerler'in 130 milyon TL borcu varken 3.2 milyon liralık yüzük alabiliyor olmasından kaynaklanıyor. Benim burada merak ettiğim konu Hadise'nin iyi günlerini de kötü günlerini de paylaşacağı, kısacası hayatını birleştireceği müstakbel eşine "Aşkım, senin bu kadar borcun varken şimdi bu yüzüğe ne gerek vardı?" deyip demediği.

AYTEKİN TEKER: Hadise, kara kışta kendi seslendirdiği 'Yaz günü' şarkısını yaşıyor adeta. Aşklarının büyüklüğü, onları kısa sürede evlilik yoluna soktu. Bu arada 'İstenmeyen gelin' iddiaları da çürüdü. Mehmet Dinçerler'in kız kardeşi Tuğba Hanım dün gece evlendi. Hadise, müstakbel kayınvalidesiyle karşılıklı eğlendi. Yüzük olayına gelirsek; Hadise yüzüğü sadece parmağına değil, sevgilisinin alacaklılarının kafasına da taktı bence.

Serenay Sarıkaya gözlerden uzak aşk yaşadığı Umut Evirgen ile yollarını ayırmıştı. Ünlü oyuncunun geçtiğimiz günlerde otomobilinin saldırıya uğramasının ardından eski sevgilisi yardımına koştu ve buzlar eridi. Biten ilişkinin ardından böyle bir yardım aşkı yeniden alevlendirir mi?

ESİN ÖVET: E ne güzel düşman değiller ki!... Olamazlar da... Arkadaşlar ve biz Serenay ve Umut’u daha çok birlikte görürüz. Çünkü ayrılsalar da arkadaşlıkları bitmez.

KADİR KAYMAKÇI: Umut Evirgen yapması gerekeni yapmış. Helal olsun... Ama bu davranışının aşklarını yeniden alevlendireceğini sanmıyorum. Burada dikkatimi çeken yabancı şarkıcılarda ve oyuncularda çok gördüğümüz 'takıntılı hayran' olaylarının bizde de yaşanmaya başlaması. Kısa bir süre önce de bir hayranı Aleyna Tilki'nin evine girmeye çalışmıştı. Umarım daha kötü olaylarla karşılaşmayız bu 'hayran' sevgisiyle alakalı...

MEHMET ÇALIŞKAN: Umut Evirgen'in ayrıldığı Serenay Sarıkaya'nın zor bir gününde yardımına koşması güzel bir hareket. Ne var ki kahramanlık boyutuna taşınacak bir hareket değil.

Elbette koşacaktı, kanlı bıçaklı ayrılmadılar ya.
Elbette koşacaktı, kişilikli bir erkeğe yakışan da budur.
Elbette koşacaktı, kısa bir süreliğine olsa da o kadar paylaşımları vardı.

Düşünülen şu; Serenay Sarıkaya, Umut Evirgen'in yardım eli uzatmasından etkilenip de ilişkiye yeniden başlar mı? İyi de ilişkinin bitmesini belki de Umut Evirgen istemişti. Ayrıca Serenay Sarıkaya, birliktelik yaşayacağı Umut Evirgen'in kişiliğini bilmiyor muydu, tartmamış mıydı?
Sözün özü şu; ilişki yeniden başlayacaksa bunun nedeni sırf Umut Evirgen'in Serenay Sarıkaya'nın yardımına koşması olmayacaktır.

AYTEKİN TEKER: Umut Evirgen'in iki gün önce ayrıldığı sevgilisinin yaşadığı kötü olay sonrası yanına koşması güzel bir davranış. Ancak barışacaklarını pek düşünmüyorum. Serenay'ın Umut Evirgen'den ayrılık nedeni olarak, ünlü işletmecinin eski sevgilisi Melisa Şenolsun ile fotoğraflarını Instagram hesabından silmemesi neden olarak gösterildi. Ancak inandırıcı gelmedi. Çünkü Serenay'ın da Cem Yılmaz ile fotoğrafları hala Instagram hesabında duruyor.

Gülşen'in manifestosu hakkında ne düşünüyorsunuz? Ozan Çolakoğlu da eşine destek çıktı ve "Rahatsız olan o mekana gelmez, Gülşen'i sosyal medyadan takip etmez. Biz normal işimizi yapıyoruz, ortalık kendi kendine kaynıyor. Gülşen işini yapıyor insanlar konuşuyor. Huzursuz etmiyor bizi ilgilenmedikçe bir şey etkilemiyor. Ben yapı olarak Gülşen ya da başka insanın yaptığı işi eleştirmeyi doğru bulmuyorum. Herkes kendi hayatından sorumlu herkes kendi işine baksın" dedi.

ESİN ÖVET: En baştan bu yana söylediğim bir şey var; Lütfen artık kadınların kıyafetlerine karışmayın. Yeter!!! Nedir yani kadınlar istediğini giyer, istediği kıyafetle sahneye çıkar. Yeter gerçekten yeter! Gülşen dik duruşunu hiç bozmuyor. Benimsediği yolu değiştirmiyor. Sen-ben-o- biz rahatsız oluyorlar, oluyoruz diye kendi olmaktan vazgeçmiyor. Bu bile ayakta alkışlanacak bir durum. Ben en başından bu yana, “Kadın ne isterse onu giyer” dedim. En son, Ama yeter Gülşen sadece kıyafet ile konuşulacak kadın değil. Şarkıları, sesi, yorumu müthiş. Gülşen iyi bir müzisyen. Yeter artık kıyafet konuşarak Gülşen’i sadece bir kalıbın içine sıkıştırıyoruz. Buna itiraz ettim. En son yazdığı manifestosuna da bayıldım. Çünkü Gülşen kendi olmaktan vazgeçmiyor. Ki günümüzde kendi olmaktan vazgeçmeyen omurgalı insanlara özellikle kadınlara ihtiyacımız var.

KADİR KAYMAKÇI: Bir sanatçının sahnede giydiği kıyafetleri üzerine aylardır konuşulanlar gerçekten inanılmaz. Gülşen bir popstar, dünyadaki popstarların neler giydiği ortada. Şov dünyası ve sahne kostümleri de şovun bir parçası... Gülşen'in bütün eleştiriler karşısında bir adım bile geri atmayıp, aksine, "Hiçbir sıfatın kölesi değilim" diyerek dimdik durması muhteşem bir tavır. Gülşen'in manifestosu kadar tüm bu yaşananlar karşısında eşi Ozan Çolakoğlu'nun duruşu da büyük bir alkışı hak ediyor.

MEHMET ÇALIŞKAN: Bir zamanlar konserlerde, mekânlarda dekolte fotoğrafı çekebilmek için muhabirlerin vücutları 8 olurdu. Günümüzde ise dekolte üstü kere üstü fotoğraflar şarkıcılar tarafından çok rahatlıkla sosyal medyada yayımlanıyor, sonra basına servis ediliyor. O günlerden bugüne yaşanan değişimin nedeni kişinin görünümünü neredeyse kusursuzlaştıran, her an el altında olan fotoşop programları...

Fotoğraflar, bir güzel fotoşop işleminden geçirildikten sonra yayımlanıyor, servis ediliyor. Gülşen'in sahneye son derece erotik kostümlerle çıkması, erotik figürler sergilemesi elbette tamamen kendi tasarrufunda. Eşi Ozan Çolakoğlu'nun da dediği gibi erotik kostümler, figürler sadece kendilerinin bileceği iş. Çolakoğlu, rahatsız değilse kime ne?

Müzik, erotizmin gölgesi altında ezim ezim ezilmesine rağmen Gülşen'i dinlemeye gidenler varsa, onlar bu duruma razıysa kime ne?

Şarkıcılar, uzun süre gözlerden uzak kaldığı, sahneye çıkamadığı, bunun sonucunda maddi ve ve ruhsal yıkıma uğradıkları pandemi döneminin acısını çıkarmak için daha dikkat çekici bir hal almak istiyor.
Şarkılar; aynı şarkı, ses kalitesi; aynı kalite.
Daha fazla dikkat çekmek için geriye ne kalır?
Görsellik...

Yaşın ilerlemesiyle oluşan "Ben hâlâ güzelim" psikolojisi ve meslektaşlar arasında oluşan kıskanma - yarışma dürtüsü de işin içine girince sahneler, iç çamaşırı defilelerini bile gölgede bırakacak hale geldi.

AYTEKİN TEKER: Gülşen'in sahne kıyafetleri aylardır konuşuluyordu. Son tercihi ise eleştirilere verilen bir yanıt oldu adeta. Kadına şiddetin hat safhada yaşandığı şu dönemlerde sahne şovundan bile 'şiddet' çıkarır hale geldik. Sosyal medyadaki bazı yorumlar 'nasıl bu kadar kötü olduk' dedirtiyor. Jennifer Lopez, Beyonce ve Dua Lipa gibi yıldızlar giyince şovun parçası oluyor, Gülşen giyince ise olmuyor. Ozan Çolakoğlu'nun dediği gibi; Rahatsız olan izlemez, takip etmez. Müzikte üretkenliğin tıkandığı son dönemde, zaten kaç tane kadın popçumuz kaldı? Gülşen'in manifestosu da sahnedeki duruşunun adeta bir deşifresiydi.