Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Oyuncu Yiğit Kirazcı Işıl Cinmen'e aşk hayatını anlattı

        IŞIL CİNMEN

        icinmen@haberturk.com

        HABERTURK.COM

        Fotoğraflar: Özge Mine Sarıçam

        Böyle adamlardan çok olsun!

        Ekranda kalmasınlar; sokakta, evde, işte, her yerde olsunlar.

        Bir kere yakışıklı!

        Üstüne zeki, komik, enerjik ve nazik...

        Daha ne olsun diyeceksiniz ama dahası da var.

        Okuyor, kendini geliştiriyor; hem felsefeye meraklı, hem de psikanalize...

        Hepsinden önemlisi, işini yani oyunculuğu iyi yapıyor.

        Kızlar da haliyle ona bayılıyor.

        Röportajdan önce "Yiğit Kirazcı'yla buluşacağım, sorusu olan var mı?" dedim.

        Bir başladılar, "Sevgilisi var mı, çapkın mı, nasıl kadınlardan hoşlanıyor, nerede oturuyor, boyu kaç, evlenmek istiyor mu, nereli..."

        Susturamadım.

        Ben de, "0-31 yaş arası ne var ne yok sorayım en iyisi" dedim.

        Vicdan diziyle dikkatleri çektikten sonra Güllerin Savaşı'yla parlayan Yiğit Kirazcı

        Doğumunla başlayalım mı?

        Öncesiyle başlayalım. Annem Örenli; Midilli'den göçmüşler. Babam İskeçe doğumlu... Dedemin kökleri Niğde'den ama babam oraya hiç gitmemiş. Annem ve babam üniversitede tanışmışlar ve aşık olmuşlar.

        Sıra sana geldi.

        Evet, 17 Ağustos 1983'te Şişli'de Can Hastanesi'nde doğdum.

        Tek çocuk musun?

        Evet, travmatik bir çocukluk geçirmedim. Annem ve babam hala birlikte. Onlar kavga etseler de bana belli etmezlerdi, hala öyle. Babam daha materyalist, annem daha spiritüel biridir.

        "BABAM FELÇ GEÇİRDİ VE HAYAT BİR ANDA DEĞİŞTİ"

        Ne iş yapıyorlar?

        Babam açık hava reklamcısıydı; billboard'ları Türkiye'ye ilk getiren isimlerden biri, başarılı bir iş adamıydı. Annem muhasebe müdürüydü.

        Varlıklı mısınız?

        Evet zengindik. Annem ailesinden varlıklıydı fakat babamla evlendikten sonra ailesinden hiçbir şey almamış. Buna rağmen babam yeterince iyi kazanıyordu.

        Neden di'li geçmiş zaman kullanıyorsun?

        Çünkü işler aniden değişti. Ben 17 yaşındayken babam felç geçirdi. Birden bire... İki ay komada kaldı ve sonra da düzelemedi. Haftanın iki günü tenis oynardı, iki gün de beraber basketbol oynardık ama işte bir anda...

        Bir anda her şey tepetaklak oldu, değil mi?

        Tüm hayatım... Her şeyi denedik; fizyoterapistler, hacılar, hocalar ama düzelmedi. Babamın rahatsızlığıyla beraber ekonomik olarak çok zor bir döneme girdik. Şirketi kapatmaya çalıştık ama borçlar vardı. Aç kalmadım ama zorlandık.

        "ZENGİNKEN ETRAFINDA OLANLAR KÖTÜ GÜNDE YOK OLUYORLAR"

        Nasıl etkilendin bu olanlardan?

        Yaşamımın en büyük travmasıydı. Zenginken etrafında olanlar kötü gününde yok oluyorlar, bunun gerçek olduğunu deneyimledim. İnsanların bana karşı olan davranışları değişti. Attan inip eşeğe bindim ama bu bir bakımdan iyi de oldu.

        Hayat böyle kırılma noktalarında en büyük dersleri de verir. Sen ne öğrendin?

        Kendi gerçeğimi o zaman buldum, kendimi tanımaya başladım. Bilgi Üniversitesi'nde burslu olarak reklam bölümünü kazanmıştım. Babam reklamcı diye... Farkettim ki yapmak istediğim iş reklam değil; yalan söylediğimi bile bile kafamı yastığa rahat koyamayacağım. Ve anladım ki sevdiğim iş üzerinden geçinmek benim için çok önemli olacak.

        Okulu mu bıraktın?

        Hayır, mezun oldum ama reklamın benim işim olmadığını anladığım andan itibaren felsefe dersleri almaya ve psikanaliz okumaya başladım. Meditasyona ve yogaya da... İçsel aydınlanmayı çok önemsedim; hala kendimi tanımaya çalışıyorum.

        HAYAT BAŞKA BİR PLANI DEVREYE SOKTU: AŞK

        Bu dönemde nasıl para kazanıyordun?

        Modellik yapıyordum; zamanla iyi markalarla çalışmaya başladım. Sonra bir hocayla tanıştım. İki yıl ondan oyunculuk dersleri aldım ve dört yıl da asistanlığını yaptım. Sahne önünde oyunculuk da yaptım, dekor da... Kuram ve doğaçlama konusunda kendimi eğitmeyi kafaya koymuştum. Bu süreçte hayat benim için başka bir planı devreye soktu.

        Ne oldu?

        Aşık oldum. Burada modellik yapan Arjantinli bir kızla tanıştım ve aşık oldum. Gidiyordu ve ben çok üzgündüm, ondan ayrılamayınca onunla birlikte Arjantin'e gitmeye karar verdim.

        Gerçek bir romantiksin!

        Öyleyim ama param yoktu! Kara kara düşünürken bir reklam teklifi geldi; 3000 dolar kazandım ve Arjantin'deydim!

        Annen ve baban ne dedi?

        Annem son bir hafta her dakika ağladı. Tek oğlu dünyanın öbür ucuna gidiyordu sonuçta...

        "SIĞIR ÇOBANLIĞI YAPTIM"

        Arjantin'de nasıl bir hayat kurdun?

        Kız arkadaşımın evinde yaşıyordum. Babası sığır çobanıydı, Bir süre çiftlikte çobanlık yaptım. İspanyolca öğrenmeye başladım. Mutluydum orada; yolları üç şeritli, her yerde parklar var, insanları geniş ve rahat, sosyal statü ilişkileri buradaki gibi etkilemiyor.

        Ve sonra aşk bitti mi?

        Hayır! 6. ayda attan düşüp elimi kırdım; hayli ciddi bir kırıktı. Elime 7 santimlik bir plaka takıldı. Beraber Türkiye'ye döndük. Biraz burada kaldıktan sonra modellik yaparak dünyayı gezecektik. Fakat...

        "BURASI ÖZGÜR DEĞİL, BU ÜLKEDE YAŞAYAMAM" DEDİ VE ÇEKTİ GİTTİ

        Fakat hayatın yine başka bir planı vardı, değil mi?

        Bir diziden teklif aldım. Türkiye'de kalma süremiz uzayacaktı yani. Ama kız arkadaşım bir gün eve döndü ve "Ben burada yaşayamıyorum. Burası özgür değil, beni boğuyor. Şortumla sokakta rahat gezebileceğim bir ülkede yaşamak istiyorum" dedi.

        "Ne kadar haklısın!" deseydin...

        Öyle dedim... Başka da hiçbir şey diyemedim. Çekti gitti.

        Aşk acısı geliyor! İkinci dönüm noktası diyebilir miyiz, o kadar etkiledi mi seni?

        Üzüldüm ama geçti. Daha büyük aşk acıları da yaşamıştım. O yüzden babamın hastalığından sonra ikinci dönüm noktası arıyorsan, buna psikanaliz derim.

        EYVAH KADINLAR!

        Dur bakalım, kadınlar konusunu bitirmedik!

        Eyvah!

        Nasıl kadınlardan hoşlanırsın?

        Kendi gibi olan...

        Bayılıyorum şu cevaplara! Sana şu sokakta onlarca "kendi gibi olan" kadın gösteririm, hepsinden hoşlanacak mısın?

        Elbette önce dış görünüşü itibariyle bir şey hissetmem gerekiyor, ki kendi gibi olup olmadığını anlayabilecek kadar yakınlaşalım! Hormonlar çalıştıktan sonrası için söylemiştim hahaha.

        "SADECE GÜZEL OLDUĞU İÇİN BİR ŞEYİ HAKETTİĞİNİ DÜŞÜNEN KADINDAN NEFRET EDERİM"

        İlişkide en önemli şey ne?

        Davranışlar. Sözleri ne olursa olsun önemli olan davranışlardır. "10 numara 5 yıldız bir adamım, asfalt ağlar o derece müthiş bir herifim" derim ama ne kadar anlatsam boş. Benimle vakit geçirmen lazım. Davranışlarımla beni tanıyabilirsin, söylediklerimle değil.

        Arjantinli kız arkadaşının nesine aşık olmuştun?

        Ben onun simetrisini sevdim. Mesela dolabında beyaz t-shirt'ler beyaz pantolonların altında, siyahlar siyahların altında... Her şeyde bir simetri yaratırdı, çok sadıktı bu huyuna. Feromonlardan sonrasını söylüyorum, kızma yine!

        Hoşlandığın kadın ne yaparsa ondan anında soğursun?

        Kibirliyse olmaz. Sadece güzel olduğu için bir şeyleri hak ettiğini düşünen kadınlardan nefret ederim. Etraftaki insanlara kaba konuşursa, birini aşağılarsa... Bir söz var: "Sen İngiliz, öbürü Türk, öbürü Macar olduğu için gurur duyamaz. İki gözün iki kulağın için gurur duyar mısın?" Doğumunla gelen özellikleri kendin elde etmiş olmazsın ve kendi elde etmediklerin için gurur duymamalısın. Hatta ettiklerin için de gurur duyma! O zaman da kibirli olursun.

        "TEK GECELİK İLİŞKİLER RUHU KAHPELEŞTİRİYOR"

        Tek gecelik ilişkilerle aran nasıl?

        Sevmiyorum ben. O biraz ruhu kahpeleştiriyor. Yaşadığın zevk senden bir şeyler götürüyor. Çapkın değilim diyemem ama yok, sevmiyorum.

        Aldatmak?

        Yalan söylemek demek sonuçta. Nasıl bir ilişkin olduğuna bağlı... İyi giden bir ilişkim varsa ve aldatıyorsam, bu namertçe bir davranış olur. Zaten başkasını istiyorsan, diğeriyle nasıl olacak?

        Aldatmadın mı hiç?

        Aldattım. Ama aldattığımda şunu anladım, aldattığım kişiye artık aşık değilim ancak kendime itiraf edemiyorum.

        Yani aldatmayı insanın kendine yaptığı bir itiraf gibi mi görüyorsun?

        Evet.

        Evlenmek ister misin?

        Bunu bilmiyorum.

        Çocuk istiyor musun?

        Evet.

        "ÇOK ÜNLÜ OLMAK İSTERİM AMA..."

        İşe dönelim. Oyunculuğu neden seviyorsun?

        Ercan Kesal'ın bir röportajında şöyle demişti: "Rol yaparsam büyük rezil olurum." Ben de rol yapmamak üzere çalışıyorum. Rol yapmayınca, o karakter oluyorsun ve bu çok özel bir şey. Set ortamını da seviyorum. Gerçi seti sevmen için deli olman lazım... Ekranı da, tiyatroyu da, kısacası oyunculuğu çok seviyorum.

        Bir oyuncunun senden daha iyi olduğunu düşündüğünde onu kıskanıyor musun?

        Başkasının potansiyelini kıskanarak kendi potansiyelime ulaşamam ki. Benim derdim kendi içimde...

        Çok ünlü olmak ister misin?

        İşimi çok seviyorum ve Allah şaşırtmayacaksa isterim elbette.

        "Allah şaşırtmayacaksa" derken korktuğun ne?

        Kibir. Kibirlenince kendini bir b.k zannediyorsun ama kim olursan ol yaptığın nedir ki? Koskocaman bir evrende ölümlü, toz kadar zerreleriz. Bunu unutmak istemem.

        4 ZOR SORU

        Başörtülü birine aşık olabilir misin?

        Şu ana kadar olmadım, ama olabilirim kimbilir.

        Eşçinsel evliliklere evet mi hayır mı?

        Evet. Erkek erkekten, kadın kadından da hoşlanabilir; bu doğal.

        Sokakta yaşayan insanlara mı daha çok üzülürsün hayvanlara mı?

        İkisine de üzülürüm. Sokakta yaşayan bir köpeği evime aldım.

        Bir cümleyle hayat felsefen?

        Sorgula sorgula sorgula...

        KISA KISA YİĞİT KİRAZCI

        Yaşı: 31

        Burcu: Aslan

        Boyu: 1.86

        Sevgilisi: Yok

        Nerede oturuyor: Ortaköy

        İnancı: Tekamül, birlik

        En sevdiği film: Trainspotting/Danny Boyle

        En sevdiği kadın oyuncu: Michelle Fairley, Meryl Streep ve Hatice Aslan

        En sevdiği erkek oyuncu: Sadri Alışık ve Ewan McGregor

        En sevdiği yönetmen: Theodoros Angelopoulos

        En sevdiği kitap: Sahip Olmak ya da Olmak/Erich Fromm

        En sevdiği grup: Led Zeppelin ve Siya Siyabend

        En beğendiği kadın: Miranda Kerr

        En beğendiği erkek: Bulamadı

        En sevdiği ülke: Türkiye'den sonra Arjantin

        En nefret ettiği kelime: Falan yani

        En çok kullandığı kelime: Aynen ve zaar

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ