Mane'nin sıra dışı hayatı

22 yaşında 4. Lig'de top koşturan Chedjou, bir şans bulabilmek için alışagelmişin dışında yöntemlere başvurmuştu. Lille'in rezerv takımının teknik direktörünü tanıyordu ve ona "Beni transfer etmek ister misiniz?" diye mesaj attı. Bir hafta sonra gelen mesajla hayatı değişti. Senegalli Mane'nin yürüdüğü yol, Kamerunlu Chedjou'nunkinden biraz daha farklı olsa da hikayeleri benziyor. Mane'nin, diğer Avrupalı çocuklar gibi 'şımarıklık' yapma, antrenmanda kaytarma, ya da 'Bugün, benim günüm değil' deme şansı olmamıştı. O da bunun farkındaydı.

Metz'in altyapısında birlikte oynadığı arkadaşlarından Pierre Bouby, "Her zaman olgun biriydi. Onu öyle boş uğraşlarla görmezdiniz çünkü vakti yoktu. Karakterinin oldukça sağlam olduğunu söyleyebilirim." diyordu. "Dışardan göründüğü kadarıyla bir şeyleri ıskalam şansı yoktu. Bu da Mane'yi, Mane yapan şey herhalde"

Onu Senegal'den de tanıyan ve Metz'te de antrenörlüğünü yapan Oliver Perrin, "Mane sadece içgüdüleriyle tanımlanacak bir oyuncu değildi" diyor. "Aynı zamanda geçmişi ve hikayesiyle birlikte değerlendirilmesi gerekiyor. Senegalliler için, başarı sadece bireysel değildir. Aynı zamanda aileniz için, Avrupa'ya gelirken geride bıraktığınız herkes için hareket edersiniz. Bu Avrupalılar için anlaşabilecek bir motivasyon değildir."

Bambali Köyü, Senegal'in güneybatısında bulunan Casamance Nehri'nin zayıf kollarından birinin kenarında bulunur. Burası birçokları gibi Mane için de 'ev'dir. Şu sıralarda o sokaklarda yürürseniz Mane'nin posterlerini görürsünüz, altında "Ulusun gururu" yazar... Mane'nin okuldan öğretmeni ve aynı zamanda ilk kulübü olan Mansacounda de Bambali'nin teknik direktörü olan Moussa Ndione, antrenman yaptıkları sahanın, sahadan çok her şeye benzediğini söylüyor. Engebeli, düzensiz, ineklerin otladığı bir mera...

Bölge halkı ve Ndione zaman zaman Mane'ye sitem etmiyor da değil. Şu sıralarda o çayırdan çocuklar eksik olmuyor, üzerlerinde Liverpool formalarıyla... Hepsi bir sonraki Sadio Mane olabilmek için öyle çaba harcıyor ki birçoğu derslerine geç kalıyor. Mane'nin derslerini aksatmamaları gerektiği çağrılarına rağmen... Mane köyüne yeni bir okul, yeni bir hastane ve yeni bir cami yaptırdı. Düzenli olarak da 300'er adet Liverpool forması gönderiyor.

Mane'nin yaptırdığı camide, 11 yaşındayken kaybettiği imam olan babasının portresi bulunuyor. Çocukken annesi, amcası ve büyükannesi tarafından büyütülen Mane'nin 45 kişilik ailesi, şu sıralarda inşa ettirdiği büyük bir konakta yaşıyor. Yengesi Tiana Cisse, Mane'nin ailesinden bazı kişilerin, onun futbol oynamaya çalışmasını engellediğini öne sürüyor. Çünkü zaman zaman futbol oynamak için arkadaşlarıyla okuldan kaçarmış. Annesi'nin ısrarlarıyla birlikte mezun olabilen Mane, her gün annesine bunun için dua ediyor.

Böyle bir ortamda büyümüşseniz okulun her zaman birinci önceliğinizin olmaması normaldir. Gece yiyeceğiniz yemek yoksa o sırada okuduğunuz kitaplar, karnınızı akşam doyurmayabilir. Böyle bir durumdaysa yapılacak diğer seçenek futbol olmaz. Amcası Ibrahim Toure'nin de anlayışı böyleymiş. Mane, amcasıyla yaptığı kavgayı hala çekinerek anlatıyor. "Bir gün amcam hasat yapmak için çağırdığında onu reddettim. Kavga ettik..."

Kendisine o zamanlar duyduğu güveni de ekleyerek devam ediyor: "Bir gün uluslararası düzeyde, herkesin tanıdığı bir futbolcu olacağım. Artık tarlalarda çalışmamamız için bunu yapacağım!' dedim. O da bana 'Saçmalama. Nasıl yapacaksın? Zengin biri değilim. Senin antrenmanların için verecek tek kuruşum bile yok' dedi. Hayallerime inanmayan insanlardan sadece biriydi"

16 yaşındayken Mane, Senegal'in başkenti Dakar'a kaçtı. Orada aradığı futbol şansını yakalayabilecekti. Bir gece çantasını doldurdu ve camdan hemen dışarı attı. Planını da sadece en yakın arkadaşına söyledi. Ancak planı çok erken fark edilince suya düşüyordu. Yakalanmasına rağmen hayallerinin peşinden gitmesi gerektiğine olan inancı sayesinde okulunu bitirmesi için 1 yıllık izin aldı.

İLK KEZ DAKAR'DA KEŞFEDİLDİ

2009 yılında Dakar'a 80 kilometre uzaklıkta bölgesel turnuvaların düzenlendiği ve binlerce gencin davet edildiği turnuvaya çağrıldı. Sahanın kenarında yırtık botları, eski püskü kıyafetleriyle oturan yaşlı bir adamın kendisini fark ettiğini söyledi. Abdou Diatta adlı Generation Foot Akademisi'nin deneyimli scout'u, Mane'yi keşfetmişti. Seçmeleri kazanan Mane'nin hikayesi henüz ilk sayfalarındaydı... Ve hala aşması gereken birçok zorluk vardı. Yazları memleketine dönerek fıstık ve çeltik tarlalarında çalışmak zorunda olması gibi...

Mane'nin yetenekleri akademide henüz ilk günlerde bile basit göz testleriyle fark edilmiş. Senegalli eski bir orta saha oyuncusu olan ve Generation Foot'ta antrenörlük yapan Jules Boucher, "Onun dünyanın en iyi oyuncularından biri haline gelebileceğini fark etmek zor değildi" diyor. "Hızı, dripling yeteneği, rakip oyuncuları eksiltebilmesi hemen fark ediliyordu" Akademinin kurucularından Mady Toure de birkaç kağıt parçası, masa, iki top ve bazı fikirlerle kurdukları akademinin artık bir elması olduğunu idrak ediyor.

Fransa'nın Metz kulübüyle organik bağı bulunan Generation Foot, Senegal'den Fransa'ya genç yetenek götürme hayaliyle 2003 yılında kuruluyor. Mane 2010 yılında Fransa'nın Lüksemburg ile Almanya sınırına yakın bir bölgedeki Metz şehrine giderek yeni bir maceraya başlıyor. Ancak aksaklıklar burada da yakasını bırakmıyor çünkü ağır bir sakatlık geçiriyor. "Mane'deki problemi anlamam 2,5 ayımı aldı" diyor Perrin. "Baya acı veren bir kasık sakatlığı geçirmişti. Sonrasında ameliyat oldu ve en azından rahat hareket edebilmeye başladı"

2011 sonbaharında Metz orta sahalarından David Fleurival, cezası nedeniyle rezerv takımla bir cumartesi günü geçiriyor. Fleurival'ın cezası, Mane'nin hayatına doğrudan etki ediyor çünkü hemen antrenör Dominique Bijotat'a Mane'yle ilgili bilgi vererek onun A Takım'la antrenmanlara çıkmasını istiyor. "Perrin bize bir 'fenomenin' Metz'e geldiğini söyledi. Onu izleyene kadar ne denli iyi olduğunu bilmiyorduk" diyor dönemin savunmacılarından Gaetan Bussman.

"Mane'nin her zaman mutlu göründüğünü hatırlıyorum. Sanki üzerinde hiç baskı yokmuş gibi görünürdü. Hala Fransa'ya ilk geldiğindeki gibi oynuyor. Fiziksel olarak elbeette ki gelişti, 90 dakika tam konsantrasyonla oynayabilecek hala geldi. En büyük fark ise sahada ne yapacağını artık daha iyi biliyor"

"Bir kez Jura Sud'la oynanan maçı hatırlıyorum. Hava o kadar sisliydi ki 20 metre önünüzü görmeniz imkansızdı. Maçın iptal edilmesi gerekirdi. Mane kulübeden çıkarak oyuna girdi" diyor Bussmann. "Topu doğru dürüst seçemiyorduk bile. Yaptığımız tek şey topu Mane'ye vermekti. Maçı 2-1 kazandırdı"

Mane'nin Ligue 2'deki ilk maçı, tuhaf bir dönük noktası oldu. 14 Ocak 2012'de Mets, Saint-Symphorien Stadı'nda Bastia'yla karşı karşıyaydı ve Mane son 15 dakika kala oyuna girdi. Bastia maçı son dakika golüyle kazanırken Metz için işler sürekli olarak kötüye gitti. Mane içinse her şey daha iyiye. Metz, 10 maçlık kazanamama serisine son veremezken Mane, ilk golünü Mayıs 2012'de Guingamp karşısında attı. Metz ise tarihinde ilk kez Fransa üçüncü ligine yani Championnat National'e düştü.

20 yaşındaki Mane, Ağustos 2012'de Metz takım otobüsünden dışarı bakarken 1,5 saatlik yolculuğun ardından bir telefon aldı. Kendisini Salzburg'a götürecek bir uçağın beklediğini öğrenen Mane, hemen Google'a girerek Salzburg'u arattı. Bu yolculuk, Mane'nin eline doğru dürüst para geçecek ilk deneyimi olacaktı. O yaz Senegal'le 2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda çeyrek finale yükselmişti. Red Bull Salzburg'un sportif direktörü Ralf Rangnick, Metz'e 2,5 milyon Euro'luk bir teklif sundu. Metz aynı değerde başka teklifler geldiğini de söyleyince Salzburg, 4 milyon Euro'luk bonservis bedeliyle Mane'yi kadrosuna kattı.

"HARİKA POTANSİYELİ GÖRDÜK"

"Mane'deki harika potansiyeli gördük" diyordu Salzburg yetkilisi Christoph Freund. "Yeteneğini görmek kolaydı ancak futbola olan açlığı bizi etkileyen şey oldu. Onunla tanıştıktan sonra gerçekten dünyanın en iyilerinden biri olmak istediğini anladık. İlk başlarda ise hiçbir şey kolay olmamıştı. Farklı bir dil, farklı bir kültür. Bir oyuncuyu transfer ettiğinizde gelişeceğinden tam olarak emin olamazsınız. Sadio'nun gelişimi ise oldukça ilginçti"

Salzburg'un başına Roger Schmidt geçerken Mane'nin Klopp ekolünden gelen teknik direktörün tarzına uyum sağlaması da gecikmedi. Ancak onun etkileyiciliği sahayla da sınırlı değildi. "Ne kadar harika bir insan olduğunu, nasıl temiz bir kalbi olduğunu anlatmam çok zor" diyor eski takım arkadaşı Ramalho. "Brezilyalılar ve Afrikalılar genelde iyi anlaşır ancak Mane'yle ilişkimiz çok farklıydı. İlk zamanlarında Mane'ye yardımcı olan insanlar vardı ve Mane onlarla hala irtibatta"

Ramalho abartmıyordu. Salzburg'un 'entegrasyon direktörü' Mustapha Mesloub, Mane'nin sözleriyle Senegalli'nin gerçek ailesinden bir birey gibi. Mesloub, Mane'nin tercümanlığını yaparken eşi de genç futbolcunun kıyafetlerini yıkıyormuş. Mane "O günleri asla unutmayacağım" diyor.

Mane gelmeden önce Red Bull Salzburg, UEFA Şampiyonlar Ligi ön elemesinde F91 Dudelange'a elenirken ilk sezon da bekledikleri gibi olmuyor. "Mane'nin ilk yılında Rangnick ve Schmidt de kulüp için yeniydi" diyor Ramalho. "Ligi ikinci sırada tamamladık ve kupada ise yarı finalde elendik. Ancak ertesi sezon herkes zirveye çıktı. Mane gibi"

2013-14 sezonunda Salzburg, Şampiyonlar Ligi ön elemesinde bu kez Fenerbahçe'ye elenirken UEFA Avrupa Ligi'ndeki 6 maçın 6'sını kazanırken Mane o sezona damga vurdu. Ligde 13'er gol ve asist üreten Mane, Avrupa'da da 11 maçta 5 gol 3 asistlik performans sergiledi. Artık daha büyük bir adıma hazırdı. Eylül 2014'te Southampton, Mane için Salzburg'a 23 milyon Euro ödedi.

"Salzburg'da gerçek futbolu keşfettim. Southampton'da işleri yoluna koydum. Ondan sonra ise Avrupa devleri için hazırdım" diyordu Mane. Mane, Southampton'daki ilk 67 lig maçının 46'sında gol ya da asist üretemedi ancak her şey Aston Villa maçından sonra değişti.

16 Mayıs 2015'teki maçta Premier Lig tarihine geçen Senegalli, 2 dakika 56 saniyede 3 gol atarak lig tarihinin en hızlı hat-trick'ini yaptı. O günden sonra bir şeylerin değiştiğini fark eden Mane, "Kendime artık hata payımın olmadığını söyledim" diyordu. "Bir aşamadan diğerine geçtiğimi ve artık her şeyin mümkün olduğunu anladım"

Southampton'da Liverpool'un birçok kez radarına giren Mane, hayaline 2016'nın yaz aylarında kavuşuyor. Liverpool, Mane için 34 milyon Euro öderken Klopp, Mane'yle yaptığı özel görüşmelerde kadrolarını daha da güçlendireceğini söylüyor. Coutinho'nun gidişiyle birlikte Mane saha içinde daha da özgürleşirken Afrika'da yılın oyuncusu seçildi. Ondaki değişimi yakından fark edenler de yine takım arkadaşları oldu.

"Mane önceleri işin şov tarafındaydı. En güzel asistleri kovalıyordu" diyordu Senegal Milli Takımı'nda uzun süre birlikte top koşturdukları Cheikhou Kouyate. "Bir noktadan sonra ise değişti. Gol atma sorumluluğunun farkına vardı. Artık tam anlamıyla 'full paket' bir oyuncuya ve lidere dönüştü. İlk zamanlar sessiz olan Mane'ye bakıyorum da şu anda sahada gerçek bir savaşçı."

Mane, Liverpool formasıyla 161 maçta 77 gol 34 asistlik performans sergiledi. Senegal'de bir köyde büyüdükten sonra çok farklı kültürlerin içine girdi, nice zorluğu aşıp Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu tattı. Milyonlarca Euro kazanmasına rağmen onu tanıyanlara göre hala oldukça alçakgönüllü biri.

HAYATININ ÖZETİ: GEÇMİŞİNİZ SİZİ SİZ YAPAN ŞEYDİR

İngiltere'de yaşadığı bölgedeki caminin temizlik işlerine yardım ettiği de oluyor, Senegal'deki köyünün bayındırlaşmasına katkı sağladığı da. Lüks otomobil tutkusu yerine yardım yapmayı sevdiğini dile getiren Mane, sıradışı hikayesini şu cümlelerle özetliyor: İnsan 'Nereye gittiğimi bilmiyorum' diyebilir ancak 'Nereden geldiğimi bilmiyorum' diyemez. Geçmişiniz, sizi siz yapan şeydir"