Sadece ruhun gıdası değil: Müzik felç riskinin önüne geçiyor!
Birçok kişinin tutkunu olduğu müzik bilindiği üzere ruhun gıdası olarak nitelendiriliyor. Ancak yalnızca bununla sınırlı değil! Araştırmalar müzik dinlemenin hastalık risklerini azalttığını gösterdi. Birçok psikolojik faydasının yanı sıra kalp-damar sistemine iyi gelerek felç riskini azaltıyor.
Bilim insanları müzik ve vücut üzerindeki etkileri kapsayan geniş bir araştırma yaptı. Araştırma sonuçları ise oldukça şaşırtıcıydı. Sonuç, sevilen bir müzik dinlemenin beyinde bulunan “pozitif enerji ve hisleri” açığa çıkarttığını gösterdi. Müziğin, çok eski zamanlardan beri birçok hastalığın tedavisinde de son derece olumlu etkiler verdiği görülmüştür. Müzikle stres azalıyor ve kişi hem psikolojik açıdan hem de fiziksel açıdan daha iyi hissediyor.
Her gün müzik dinleyen hastalar, sesli kitap dinleyen hastalar ve kontrol hastalarına göre üç ay ve altı ay sonra test edildiğinde üstün performans gösterdi.
Bizi harekete geçirme gücü göz önüne alındığında, müziğin depresyon veya kaygısı olan insanlara yardım edip edemeyeceğine odaklanan çok sayıda araştırmanın olması belki de şaşırtıcı değil. Müziğin stresi azalttığına dair pek çok araştırma mevcut.
Finlandiya'daki araştırmacılar, müziğin felç geçiren insanlara fayda sağlayıp sağlayamayacağı konusunda çalışma başlattılar. Çalışmalar, sağlam metodolojik kalitesi açısından dikkate değer ve sonuçlar umut verici! Buna göre müzik gerçekten de hastaların bilişsel iyileşmesinde bir fark yaratıyor gibi görünüyor.
Hastaneye kaldırıldıktan kısa bir süre sonra, 60 inme hastası rastgele üç gruptan birine ayrıldı. Müzik grubundakilere taşınabilir bir CD çalar verildi ve iki ay boyunca günde en az bir saat sevdikleri müzikleri dinlemeleri istendi. Sesli kitap grubundaki hastalar iki ay boyunca günde en az bir saatini kendi seçtikleri sesli kitapları dinleyerek geçirdiler. Son bir kontrol grubuna ise dinleme görevi verilmemiştir.
Sesli kitap dinleyen hastalar ve kontrol hastaları ile karşılaştırıldığında, her gün müzik dinleyen hastalar, sözel bellek ve odaklanmış dikkat ölçümlerinde üç ay ve altı ay sonra test edildiğinde üstün performans gösterdi. En önemlisi, bu nöropsikolojik değerlendirmeleri yapan psikologlar hastaların hangi gruplarda olduğundan habersizdi - bu da bunu tek kör, randomize, kontrollü bir çalışma haline getiriyordu. Müzik ve sesli kitap hastaları da kontrol hastalarına kıyasla daha az depresyon ve kafa karışıklığı gösterdi.
Araştırmayı yürüten Teppo Sarkamo ve meslektaşları, müziğin beyin aktivitesi üzerindeki geniş kapsamlı etkisi sayesinde bu faydaları sağlayabileceğini söyledi. Nörogörüntüleme çalışmaları, müzik dinlemenin "doğal olarak birden fazla dikkat, çalışma belleği, semantik ve sözdizimsel işleme ve imgeleme biçimlerinin altında yatan bilateral temporal, frontal ve parietal nöral devreleri harekete geçirdiğini" göstermiştir.
Buna karşılık, müziksiz konuşmayla tetiklenen beyin aktivitesi daha az kapsamlıdır ve dilin baskın olduğu yarıküreye (genellikle sol) daha fazla odaklanır.
Yeni bulgu, uyarıcı bir ortamın inme sonrası iyileşmeyi hızlandırabileceğini gösteren hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarla tutarlıdır. Yine de araştırmacılar, pek çok inme hastasının fazla bir uyarım veya etkileşim olmaksızın odalarında bırakıldıklarını üzülerek belirttiler. Araştırmacılar çalışmanın sonucunu "İnmenin erken iyileşmesi sırasında günlük müzik dinlemenin hastaların bakımına değerli bir katkı sunmasını öneriyoruz" sözleriyle tamamladılar.
