"Sivil anayasa halkın yaptığı anayasa demektir"
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, 'Sivil anayasa halkın yaptığı anayasa demektir' başlıklı bir yazı kaleme aldı. Uçum, "Sivil yeni anayasa, yeni anayasayı olağan Meclis'in yapması ve halkın onaylaması demektir. Sonuç olarak sivil yeni anayasa ifadesi anayasanın belge niteliğine ve devlete ilişkin işlevine yönelik değildir. Sivil nitelemesi yeni anayasanın yapılmasında halkın ve meşru temsilcilerinin belirleyici irade olması demektir. Özcesi sivil anayasa halkın yapması gereken anayasadır. Yeni anayasa hedefinin anlamı da 'Halkın Anayasası'na kavuşmaktır." ifadelerini kullandı
ABONE OLCumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, 'Sivil anayasa halkın yaptığı anayasa demektir' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Uçum yazısında şunları kaydetti: "Yeni anayasa hedefi ifade edilirken “sivil anayasa” nitelemesinin tartışıldığı görülüyor. Anayasaların sivil olamayacağı gerekçesiyle sivil anayasa ifadesine itiraz ediliyor. İtiraz sebepleri olarak; kamu ve sivil ayrımı, siyasal toplum (devlet) ve sivil toplum ayrımı gösteriliyor. Ek olarak; sivil ve asker ayrımı, sivil olan ve resmi olan ayrımı da ileri sürülebilir.
Ancak tüm bunlara rağmen yeni anayasanın sivil nitelemesi son derece isabetlidir ve Türkiye gerçeğine uygundur.
Öncelikle belirtelim ki kavramların kabul edilmiş içerikleri her zaman toplumsal, siyasal ve hukuksal olguları açıklamakta yeterli olmaz.
Gelişen toplumsal ve siyasal süreçler yeni kavramlar üreteceği gibi mevcut kavramlara da yeni içerikler ve yeni anlamlar kazandırır. Kavramların içeriği zaman içinde değişir, gelişir ve zenginleşir.
Sivilin köken anlamı askeri olmayan demektir. Askeri olan karşısında sivil olan vardır. Sivilin köken anlamı bu olmakla birlikte; kamusal alan ve sivil alan, resmi olan ve sivil olan, siyasal toplum ve sivil toplum gibi karşıtlıklar da kullanıma girmiştir. Dolayısıyla kavramların olgulara bağlı değişen ve gelişen içeriğini hep dikkate almak gerekir. Aksi halde bir kavram şablonculuğu hata kavram fetişizmi ortaya çıkar. Toplumsal ve siyasal pratikler kavram şablonculuğuna sığmaz. Kavramların dogmatik bir şekilde değil dinamik bir yaklaşımla ele alınması gerekir.