Türkiye - Hırvatistan maçı yazar yorumları

Nihat Kahveci: "Her zaman takımın lideri teknik direktör eleştirilir. Şu bir gerçek, Mustafa hoca, Şenol hocayla, Fatih hocayla, Ersun hocayla çalıştım Milli takımda. Bir tane Dünya üçüncülüğümüz var Şenol hocayla, bir de Avrupa Şampiyonası'nda yarı finalimiz var Fatih hocayla. Ülkemize çok değerli hocalar geldi, Lucescu'nun hocalığına bir şey diyebilir miyiz? Hiddink'in hocalığını eleştirebilir miyiz? Hayır. Oldu mu, olmadı. Demek ki özümüze döneceğiz"

Ahmet Çakar/Sabah: "Avrupa'nın pas kalitesi ve deneyimi en iyi takımlarından birine karşı oynadık. Kolay değil… Son iki Dünya Kupası'nda da önce ikinci sonra da üçüncü oldular. Tüm bunlara rağmen oyuna çok iyi başladık. İlk 20 dakika çok iyi şeyler yaptık. Özellikle Cengiz ve Kerem'le yakaladığımız pozisyonlardan birini atabilsek sonuç farklı olabilirdi. Hırvatistan ilk yarıda iki defa geldi, ikisini de gol yaptı. Goller de buram buram tecrübe kokuyordu. Düşünebiliyor musunuz 80 milyonluk bir ülkenin kurtarıcı olarak oyuna soktuğu oyuncular kendi takımlarının ilk 11 oyuncusu değil. Sanki basketbol maçıymış gibi son saniyede ceza sahasına giriyoruz, pozisyon var ama maçı bitiriveriyor. Buna kötü hakemlik denmez, 'Hakem aptallığı' denir."

Gürcan Bilgiç/Sabah: "20. dakikada iki farklı önde olabilirdik, devreyi 2-0 yenik bitirdik. Futbolun kendi hikâyelerinden, kaçınılmaz olan yine bizim başımıza geldi. İpleri elimizde sanırken, "defansif seyircilik" hastalığı ile pozisyon bile vermeden yedik golleri. Çokça eleştiri yapabiliriz maç için. Özellikle de bireysel hesaplar yaptığımızda. Ama bu bize ne bir şey katacak ne de bir şeyleri değiştirecek. Çünkü Çağlar Söyüncü vardı hep son vuruşlar öncesinde. Maç eksiği zirvede, Ermenistan maçı da dahil hatalı kararları çoğunlukta. "Niye oynattın" da diyemeyiz Kuntz'a... Ancak, Leicester'daki hocasına hak verebiliriz. Bu haliyle yedek kulübesine bile çıkması mucize... Bursa'da nefis bir seyirci de yakalamışken, müthiş bir akşam yaşayabilirdik."

İlker Yağcıoğlu/Takvim: Oysa rüya gibi bir başlangıç yapmıştık. İlk 19 dakika kalecimiz Mert'i oyunda hiç görmedik. Öyle etkili pres yaptık ki dünyanın en iyi orta sahalarından biri Modric bile hayatında yapmadığı kadar pas hatası yaptı. Pozisyonlar da ürettik ama atamadık. 20. dakikada ise rüya kabusa döndü. Sonuçta biz kaçırdık adamlar attı. Gençlik değil tecrübe kazandı. Kuntz da yaptığı ve yapmadığı değişikliklerle "Ben bu işi götüremeyeceğim. Beni boşuna burada tutmayın" mesajını verdi. Son bir not. 60'da seyirci Arda diye bağırıp 63'te Arda'yı oyuna sokuyorsa Kuntz'a ne gerek var ki.

Bilal Meşe/Milliyet: "Hırvatistan bize hiç yabancı değil, yakamızı bir türlü bırakmıyorlar, sanırsınız ki alnımıza yazılmışlar! Onlardan çektiğimizi bir kamuoyu bilir, bir de ben! Demem o ki, hep tekerimize taş koydular! Yine aynı gruptayız, üstelik bir numaralı favoriler.İstatistiklere şöyle bir göz attım, bugüne kadar Hırvatlarla 11 kez karşı karşıya geldik, sadece bir maç kazanabildik, üçünde ise berabere kaldık. Hırvatların 2018 ve 2022’deki Dünya Kupası’ndaki başarıları hiç de yabana atılacak cinsten değil. Birinde final oynadılar, diğerinde yarı finali gördüler. Yani karneleri pekiyi ötesi... Pardon Arda Güler niye yedek? Sende mi Jesus’a özendin sayın Kuntz? Enes maalesef gerekli patlamayı bu forma altında bir türlü yapamadı, peki Cenk Tosun ve Umut Nayır ne güne duruyor arkadaş?Finaller için umutluyum, niye mi? Çünkü gruptan iki takım çıkacak, dişimize göre rakipler yok değil, yeter ki şu kadrodan ideal, birbirine uyum sağlayan bir ekip çıkaralım, istikrarı oluşturalım."

Engin Verel/Sabah: "Maçtan önceki basın toplantısında da Kuntz'un belirttiği gibi maçın favorisi Hırvatistan'dı. 2018'in dünya ikincisi ve son Katar'daki Dünya Kupası'nın bronz madalyalı takımı olan Hırvatistan'ın tartışılmaz bir kalitesi ve istikrarı var. Bu maç öncesi FIFA sıralamasında Hırvatistan yedinciyken, biz 44'üncü sıradayız. Hırvat oyuncuların Türkiye'nin yaşadığı büyük felaketteki tutumlarına duyduğumuz minnettarlığı ve teşekkürü de not ederek maçı değerlendirmeye geçelim. Zaten beraberlik için çırpınırken yediğimiz ikinci gol de bu tür maçları oynamak için daha çok fırın ekmek yememiz gerektiğini gösteriyordu. Modric gibi bir tecrübenin bu kadar rahat top alması ve ardından Mert'in çıkardığı ilk şuta bizden önce Hırvatlar'ın yetişmesi acemiliklerimizin tesciliydi. Soyunma odasına ikinci yarıda en azından erken bir gol bulup, sonra da bir beraberlik kurtarabilir miyiz düşüncesi ve umuduyla gittik."

Ali Gültiken/Sabah: "Rakibi düşürmek istediğimiz tuzağa kendimiz düştük. Bu seviyelerde bulduğunu atacaksın. Bu kadar basit savunma hataları da yapmayacaksın. 'Yapılanıyoruz', 'Gençlerle yeni bir takım inşa ediyoruz' gibi sözlerden kamuoyu yoruldu. Sonuca dönük oynayabilen bir milli takımı görmek istiyoruz."

Şansal Büyüka/Milliyet: "Ermenistan gibi dünya futbolunda “Bamyadan mermi“ olmaktan öteye gidemeyen bir rakip karşısındaki “sıkıntılı“ futboldan sonra, Hırvatistan gibi güçlü bir rakip önündeki “parıltılı“ başlangıç, bizi erken bir iyimserliğe sürükledi… Uluslararası maçlarda asla değiştirmediğimiz bir alışkanlığımız oldu… Bastırıyoruz, yakalıyoruz, atamıyoruz… Rakip ilk defa geliyor, topu ağlarımızdan çıkartıyoruz… Böyle bir huy edindikten sonra nasıl maç kazanırız… İlk 20 dakikada Hırvatistan ceza alanımıza girmedi… Aynı sürede biz 3 fırsatı kullanamadık, bir golde ofsayta yakalandık… Hırvat takımı ilk atağında ilk golü attı… İşte aradaki fark bu… Hem de savunmada en kalabalık halimizle golü yedik… Ferdi rakibini kötü ve kolay kaçırdı… Merkezde Perisiç ile Pasaliç‘in kısa paslaşmalarına iki stoperimiz Melih ve Çağlar Söyüncü seyirci kaldı, Kovaçeviç golü attı…"