Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Sosyal Güvenlik İşçi Türkiye-ILO ilişkilerinin yüzyılı - Sosyal Güvenlik Haberleri

        Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1919 yılında kuruldu. Prof. Dr. Mesut Gülmez’in kaleme aldığı “1919-2019 ILO-Türkiye İlişkilerinin Yüzyılı” başlıklı kitap da ILO’nun 100. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında okurla buluştu. ILO Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan, önsöz yazısında, 1919 yılında ILO kurulurken, Türkiye’de de yeni bir siyasi ve toplumsal değişimin temellerinin atıldığına dikkati çekti. Özcan, ILO’nun, evrensel ve kalıcı barışın ancak sosyal adaletle tesis edilebileceği fikrinden hareketle, dünya çapında sosyal adaletsizliğe karşı mücadeleye giriştiği sırada, Türkiye’nin de kendi bağımsız geleceği için mücadeleye başladığını vurguladı.

        REKLAM

        Özcan, 1920’lerdeki ilk temaslardan bu yana, ILO ve Türkiye arasındaki ilişkilerin, yalnızca belirli alanlarda değil, toplumun tüm kesimlerine, hayatın her alanına etki eden bir derinlik gösterdiğini belirtti. Türkiye’de bireysel ve toplu iş hukukundan sosyal güvenliğe, iş sağlığı ve güvenliğinden sendikalar kanunlarına kadar çalışma hayatını düzenleyen tüm mevzuatta ILO sözleşmelerinin doğrudan etkisi olduğuna dikkat çeken Özcan, çalışma hayatı ve iş piyasasının tüm aktörlerinin kuruluş ve işleyişinde ILO standartlarının, politika ve prensiplerinin derin etkisi olduğunu vurguladı. Özcan, “Kuruluşları 1. Dünya Savaşı’nın hemen ardından aşağı yukarı aynı döneme denk gelen ILO ve Türkiye Cumhuriyeti’nin, 1920 yılında isimsiz bir mektupla başlayan ilişkileri, yıllar geçtikçe derinlik kazandı ve köklü bir hale geldi. Sosyal adalet peşindeki 100 yılın hikâyesini anlatan bu kitap, çok bilinmeyen ama önemli bir süreci tarihi belgelerle ortaya koyan değerli bir çalışma oldu” dedi.

        Türkiye’de memur sendikacılığının kurulmasında büyük emeği bulunan Prof. Dr. Mesut Gülmez, 726 sayfalık kitabı için Cenevre’deki ILO ofisi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde uzun ve meşakkatli bir çalışma yürüttü. Gülmez, dönemin tarihi gelişmelerine paralel Türkiye ile ILO arasındaki ilişkileri anlattığı kitabında ILO ve Türkiye’nin ortak tarihine ilişkin pek çok bilgi ve belgeyi ilk kez gün yüzüne çıkartırken, bundan sonra konuyla ilgili çalışma yapacak araştırmacılara da ipuçları verdi.

        HER ŞEY İMZASIZ MEKTUPLA BAŞLADI

        Gülmez’in araştırmasına göre, Türkiye-ILO ilişkileri, adsız, imzasız ve unvansız bir mektupla başladı. Cenevre’deki Türkiye Genel Konsolosluğu’ndaki bir görevlinin kaleme aldığı mektup, Ankara’da TBMM Hükümeti’nin kurulmasından sekiz ay ve Sevr Antlaşması’nın imzalanmasından dört ay sonra gönderildi. Ankara ve İstanbul hükümetlerinden hangisi adına gönderildiği belli olmayan 8 Aralık 1920 tarihli mektupta, Uluslararası Çalışma Konferansı’nın ilk toplantısında kabul edilen sözleşme ve tavsiyelerin konsolosluğa gönderilmesi rica edildi.

        Türkiye Genel Konsolosluğu mührü bulunan ilk mektubu, ILO Direktörü Albert Thomas yanıtladı. Türkiye Genel Konsolosluğu’ndan 24 Aralık 1920 tarihinde bu kez doğrudan ILO Direktörü’ne gönderilen ikinci mektupta ise Washington Konferansı ile Cenova Konferansı tutanakları istendi. İkinci mektupta, yazanın unvanı “Le Gerant Chukri – Müdür Şükrü” olarak belirtildi.

        Mesut Gülmez, mektubu kaleme alan kişinin önce Atatürk dönemi Dışişleri Bakanı Şükrü Kaya olduğunu düşündüğünü, ancak detaylı araştırma sonucu Şükrü Kaya’nın o tarihlerde Cenevre’de bulunmadığını tespit ettiğini vurguladı.

        Kitap iki ana bölümden oluşuyor. Kronolojik olarak ilerleyen ilk bölümde, ILO ve Türkiye arasında ilişkilerin başlangıcına dair ilk adımların atılması, yapılan yazışmalar, görevlendirilen isimler, karşılıklı ziyaretler, üyeliğin nasıl gerçekleştiği, üyelik sonrası ilişkiler, yükümlülükler, onaylanan ve onaylanmayan sözleşmeler, Türkiye’de ILO ofisinin kurulması, yapılan yasal düzenlemeler, hangi hükümet döneminde hangi sözleşmelerin imzalandığı gibi bilgiler detaylı bir şekilde ele alınıyor.

        İkinci bölümde ise onay ve denetim süreçleri ve yönetim konseyi boyutlarıyla, ilişkilerin Türkiye profilinden kesitler yer alıyor. Kitap, araştırmacılar için tarihi belgeleri içeren bir başvuru kaynağı olmanın yanı sıra meraklıları için ILO-Türkiye ilişkilerine ışık tutacak önemli bir eser olma özelliği taşıyor.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ