Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Yılmaz Erdoğan-Belçim Bilgin aşkı nasıl başladı? - Magazin haberleri
        1

        12 yıllık evliliklerinin son 3 yılında 'Boşanıyorlar, boşandılar' söylentileri çıksa da bir kez bile kavgaları-gürültüleri duyulmadı.
        Boşanmaları da öyle.
        Birbirlerine olan saygı ve sevgiyi yitirmeden boşanan ender ünlülerden oldular.
        Bunun nedeni de aralarındaki sevginin, saygının ve 'Aşk'ın hiç bitmemesi.

        2

        Evlendikten sonra şekil değiştirse de aşklarının devam ettiğini Belçim Bilgin, 'Evlenip bir de çocuk sahibi olunca aşk şekil değiştiriyor mu?' sorusuna 'Elbette. Başka türlüsü doğaya aykırı. Aşk biçim değiştirerek devam ediyor' sözleriyle cevap vermişti.

        3

        Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'ın haberine göre Yılmaz Erdoğan, Belçim Bilgin hakkında 'Ankara'nın Armağanı' adlı bir şiir yazmış, nasıl tanıştıklarını, aşklarını kaleme almıştı.

        4

        İşte o şiir:

        Ankara'nın Son Armağanı
        Ankara turnesi her zaman önemlidir.
        Ankara önemlidir. Büyüdüğüm, biçimlendiğim kenttir.
        Doğumla bağlandığım Hakkari'den sonra ikinci memleketimdir.
        Bu şehir bana bazı okullar, hepsi kalbimin haritasında merkezi yerleri kuşatmış akrabalar, arkadaşlar hediye etmiştir.
        Bu armağanların sonuncusu Belçim'dir.

        5

        Yılmaz Erdoğan, 'Bana Bir Şeyhler Oluyor'un Ankara turnesinde tesadüfen karşılaşıp birbirlerine âşık olmalarını şöyle anlatmıştı:

        6

        'Bana Bir Şeyhler Oluyor' adlı oyunun Ankara turnesi. 2004 baharı. Ön sırada birisi parlıyor. Hem fark, hem merak ediyorum. Ara olunca kuliste arkadaşlara gördünüz mü diyorum, ışıl ışıl birisi var ön sırada. Tam ben sorarken o ışıltı, merdivenlerden çıkıp, kulise doğru yürüyor. Yarı açık kapıdan saçlarına bakıyorum. Dalgalı kızıl saçlar beni soruyor arkadaşlardan birine. Odaya doğru yürüyor.

        7

        -Adım Belçim, diyor.
        -Ne?
        -Belllçim, diyor.
        -Hiç duymadım.
        -Ben de duymadım diyor, gülüyor. Hep ve çok güzel gülüyor. İyi insanın, hep iyinin, zararsızın yanında olmaya yeminli insanlarda bulunan savunmasız bir kalp beliriyor gülüşünde. O kalbe dokunmak, onu güldürmek istiyorum.
        -Kimse söyleyebiliyor mu bu ismi?
        -Hayır, diyor. Burçin, Belçin, Belcim veya Berçim diyor insanlar.
        Gene gülüyor.
        Zaman akıp giden bir şey değil. O duruyor, akıp giden biziz.

        8

        Bir yıl sonra İstanbul.
        Evlatlık başvurumu 1985 yılında kabul eden şehir. Son ve büyük aşk. Bu sefer Belçim'i getirmiş ve kahve kokusu gülüşüne çok yakışıyor. 'Teyzem var burada, onun evinde kalıyorum' diyor.

        9

        O diyor ben gülüyorum, ben diyorum o gülüyor.
        Aşk sevdiğini güldürmektir.
        Lakin en iyisi hep zamansız gelir. Engeller aşkı sınamak içindir. Ve zaten bu yazı sade 'biz'le ilgili değil, aşk işiyle iştigal eden herkes içindir.
        Ucu Paris'e dayanan üç yıllık bir imtihan Çeşme'de bir ağustos ayında, tel ve duvak eşliğinde son bulur.
        Dedim ya zaman bir nehir filan değil. Akıp giden biziz.

        10

        Einstein'ı tam anlıyor muyum, bilmiyorum ama Einstein'dan ben bunu anlıyorum.
        Sonrası evlat oluyor hikâyenin, Rodin doğuyor ve muazzam ve bir başka evre başlıyor.
        Rodin'im altı aylıkken artistin meşakkati başlıyor. Anası bir sete, babası öbür sete gidiyor.

        11

        Buraya kadar olanlar da, 'Vizontele' kardeşim Ömer Faruk Sorak'ın 'Aşk Tesadüfleri Sever' isminde bir film eylemesi de, Belço'nun bu filmde Deniz adında oyuncu olmak isteyen bir genç kızı oynaması da, benim bu yazıyı yazmam da... o meşhur tesadüf zinciri dahilinde gelişen oluşlardır.
        O zincir hayatın kendisidir ve her şey tesadüf eseri ise tesadüf diye bir şey yoktur.
        Bu kadar çoksa, yoktur.
        Ve tesadüf en çok aşkı sever...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ