Bir çocuğun değil, iki hayatın yolculuğu: Şeyma’nın koruyucu annesiyle ilham veren hikâyesi
Koruyucu ailelik sistemi, çeşitli nedenlerle biyolojik ailesinin yanında büyüyemeyen çocuklara güvenli, sevgi dolu ve destekleyici bir aile ortamı sunuyor. 30 Haziran Koruyucu Aile Günü kapsamında, çocukluk döneminde koruyucu annesiyle tanışan 28 yaşındaki Şeyma ile bu sürecin yaşamında yarattığı değişimleri ve koruyucu aileliğe dair düşüncelerini konuştuk.
ABONE OLAile, bir çocuğun dünyayı tanımaya başladığı ilk yerdir. Sevgi, güven ve aidiyet gibi temel duyguların kökleri burada atılır. Ancak çeşitli nedenlerle her çocuk, bu duyguları biyolojik ailesinin yanında deneyimleme imkanı bulamıyor. Tam da bu noktada, koruyucu ailelik sistemi devreye giriyor.
Gönüllülük esasına dayalı ya da devlet desteğiyle yürütülen bu sistem, çocuklara yalnızca fiziksel bir ortam değil, aynı zamanda kendilerini güvende ve ait hissedebilecekleri bir aile ortamı sunmayı amaçlıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın desteklediği bu sistem, 2025'in "Aile Yılı" ilan edilmesiyle ve 2021 yılından bu yana her yıl 30 Haziran'ın "Koruyucu Aile Günü" olarak kutlanmasıyla daha da görünür hale geliyor.
Bu anlamlı günde, 28 yaşındaki Şeyma'nın koruyucu annesiyle tanıştıktan sonra hayatında yaşanan köklü değişimleri anlatan özel hikâyesine yer veriyoruz.
Devlet koruması altına alındığımda henüz çok küçüktüm. İlk olarak bir koruyucu aileyle tanıştım ve o dönem, aile ortamını ilk kez deneyimlediğim zamandı. Özellikle koruyucu babamla kurduğum bağ, benim için çok kıymetliydi. Bu süreç bana, bir aile içinde büyümenin nasıl bir his olduğunu ilk kez tattırdı. Daha sonra bir süreliğine biyolojik ailemin yanına döndüm. Bu geçişlerin ardından Kader annemle yollarımız kesişti ve hayatımda çok farklı bir sayfa açıldı. O günden itibaren kendimi gerçekten güvende ve ait hissedebileceğim bir ortamda buldum.