Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Son dakika: Cahit Berkay'dan Fatih Altaylı'ya samimi itiraflar
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bloomberg HT'de çarşamba akşamları ekrana gelen "Fatih Altaylı ile Bire Bir" bu hafta da izleyicileri ekran başına topladı. Programın konukları Cahit Berkay, Emrah Karaca, Gül Sunal, Komet ve Refika Birgül oldu.

        "ALİ'Yİ BABASIYLA MUKAYESE ETTİLER"

        Sözlerine çocukları Ali Sunal ve Ezo Sunal ile başlayan Gül Sunal, "Bir çocuğa böyle ol, şöyle ol nasihatlar işe yaramıyor. Bunun en güzelini Kemal yaptı. 50 yaşından sonra üniversite bitirdi, bir de yüksek lisans yaptı. Bizim çocuklarımıza 'okuyun, şunu yapın' demedi. Ali çok esprili bir çocuk ama çocuğun önünü kestiler sanki, hep babasıyla karşılaştırdılar. Mukayese etmemek lazım. Kemal'in vefatından sonra 'tüh tüh, vah vah' deyip yaşayacağıma bir şeyler yapmam lazım.' dedim." ifadelerini kullandı.

        Ezo Sunal, Gül Sunal ve Ali Sunal
        Ezo Sunal, Gül Sunal ve Ali Sunal

        STAND-UP'A NASIL BAŞLADI?

        Bir dönem stand-up yapan Gül Sunal, bu yolculuğunun nasıl başladığını anlattı. Sunal, "Ezo'ya sürpriz bir doğum günü yaptık. Ezo'nun çok sevdiği Cahit Berkay, Haldun Dormen, Orhan Topçuoğlu ve Erdil Yaşaroğlu gibi isimler geldi. Çok mutlu oldu. Coştu herkes. Ben de bir şeyler çıkıp anlattım. Gecenin sonunda Cahit dedi ki; sen bunu devam ettirmelisin. Sonra karar verdim, 2 ay içinde hazırlandım sahne aldım." diye konuştu.

        Gül Sunal
        Gül Sunal

        TELİF HAKLARI

        Telif haklarına da değinen Sunal, "Bunun çözülmeyeceğini anladık ama mücadeleye devam edeceğiz. Bu sadece Kemal'in değil, birçok oyuncu ve sanatçının hakkı. Büyük bir araştırma konusu yapmaları lazım." dedi.

        Kemal Sunal
        Kemal Sunal

        Cahit Berkay ise, "86'dan önceki müzisyen, sinemacı, ressam, fotoğrafçı hepsi bu işin içine giriyor. Moğollar ilk 67'de plak yaptı. O dönem video çıkacak, televizyon diye bir şey gelecek evlere düşünülemezdi. Film kışın oynardı, bir de yazın yazlık sinemalardı oynardı. Bu yeni gelen teknolojiyle paralel, bu hakların yeniden değerlendirilmesi lazım." ifadelerini kullandı.

        Gül Sunal, ardından sözlerini şöyle sürdürdü:

        Bir dönem, Kemal ile film çekmek isteyenler evin kapısına geliyordu. Kemal yılda 2-3 film çekiyordu. İş adamları geliyordu ama Kemal sadece sinemacılarla iş yaptı. Kemal o dönem haklarını isteseydi fazlasını verirlerdi. Türker İnanoğlu dedi ki; Bunca yıllık meslek hayatımda bir tek Kemal, kimse hakkında hiçbir şey söylememiş tek insandır.

        REKLAM

        'SERDAR ORTAÇ SAYESİNDE ŞARKICI OLDUM!'

        Müzik yıllarındaki ilk dönemleri anlatan Cahit Berkay, "Bizim dönem, 60'lı yıllar... Yoğun emeğin olduğu analog günler... Bir gurubun içindeysen, Şerif Yüzbaşıoğlu orkestrasındaysan dayak yeme ihtimalin çok yüksekti. Eski tarz eğitim. Ama işte o yoğun emekle ortaya çıkan şarkılar... Daha önemlisi şarkıların sözleri Türkçe'yi doğru ve güzel kullanmak vardı." ifadelerini kullanırken, Fatih Altaylı araya girerek, "Serdar Ortaç sözleri yoktu o zaman" dedi. Berkay ise, gülerek "Onun sayesinde şarkıcı oldum zaten!" yanıtını verdi. Berkay, "76'da dağıldık. 93'te bir araya geldik. Moğollar'ı yeniden kurduk. Şarkıcı olarak da ismini vermeyeyim genç bir çocuk aldık. Prova yapıyoruz... Cem Karaca kadar şarkı söyleyemesek de kendimizce yorumluyoruz. Taner Öngün dedi ki; 'Serdar Ortaç söylüyorsa biz de söylüyoruz hatta...' (Gülüyor) Serdar alınmasın ama... 76'dan sonraki şarkılarımızın hepsi hayatın içinden. 93'te 'Dinleyiverin gari' diye bir şarkı yaptım. Ispartalıyım, biraz Isparta ağzıyla yaptım. O zaman çok kızmıştı sosyal demokratlar, İSKİ skandalı patlamıştı. Ben de solcuyum, ama onlara hicvetmek yaptık şarkıyı geldik 2021'e en hit parçamız o..." diye konuştu.

        Cahit Berkay
        Cahit Berkay

        'HAYATIMIN EN BAŞINA DÖNSEM, YAŞADIKLARIMI YENİDEN YAŞAMAK İSTERDİM'

        Altaylı'nın, 'Moğollar kendi efsane olduğu kadar efsanelerle de çalıştı. Barış Manço, Cem Karaca ve Selda Bağcan..." demesi üzerine usta müzisyen, anılarını da anlatarak şu açıklamaları yaptı:

        Selda ile uzun sürmedi. 45'lik bir plak yaptık. 71'de Fransa'da ödül kazandık. O ödülden sonra büyük firmalardan kontrat teklifi geldi. 45'lik yaptık ama solist yoktu kendimiz söyledik. Baktık olmayacak sonra Barış ile iletişim kurduk 'beraber söyleyelim' diye. Türkiye'de turne yapalım para kazanalım, tekrar Fransa'ya döneriz dedik. Kütahya'da bir saldırı oldu. Molotof kokteyli tarzında bir saldırı... Sonra dağıldık, olmadı. Barış zaten Belçika'daydı. Cem ile 'Namus Belası' parçasını yaptık patladı şarkı. Selda'ya dedik, sonra Selda korktu 5 adamla.... (Gülüyor) Ardından askere gittim. Dönünce Fransa'da Türk lokantası açtık. Bir gün Erdem (Huri) abi aradı. 'Bizim gitarsit kayboldu, Tülay German'a yardımcı olur musun İsviçre'de konseri var' dedi. 'Olur' dedim. Arkasından Fas'a gittik. Sonra benim içimdeki müzik aşkı yeniden yeşerdi. Sonra lokanta işletmenin bana göre olmadığını anladım. 73'te Napoli'de NATO üssünde çaldık. Adamlar bizi bırakmadı 6 ay şarkı söyledik. Türkiye'ye dönecektik ama Amsterdam'a hiç gitmemiştim. Dedim oraya gideyim, sonra Türkiye'ye dönerim. Gittiğim gece barmenliğe başladım. Türkiye'de her gün 20-25 kişi ölüyor sağ-sol kavgaları. Bırakmadılar beni... 13 ay barmenlik yaptım. Sonrasında davulcu Atilla Engin aradı, Kopenhag'a gittim. Atilla, 'Oğlum biz burada grup kuramıyoruz sen orada barmenlik yapıyorsun' dedi. 12 sene 2 bavulla yaşadım. Hayatımda başa dönsem yaşadıklarımı yeniden yaşamak isterdim. 82'de döndüm özel bir şirkette çalışmaya başladım o da ayrı bir macera... İktisat mezunu ve dil de olunca, yüksek gerilim üzerine bir elektrik şirketinde işe girdim. 82'de film çekilmiyordu sadece porno filmler çekiliyordu, Boğaz'daki mekanlar taverna müziğine döndü. Bıraktığımız düzen yoktu. Sonra diziler yeniden çekilmeye başlandı, müziğe döndüm.

        "O DÖNEM BİZİM MÜZİSYENLER HAZIR DEĞİLDİ"

        Müzik yapımcısı Ahmet Ertegün'ün, 'Türk müzisyenlerine destek olmadığı' iddiaları hakkında da konuşan Berkay, "Ertegün'ün yardımcı olması için özgün bir şeyler koymak lazım. 67-68'de yeni kurulduğumuzda kendisiyle temas kurduk. 'Siz biraz daha kendinizi geliştirin' dedi. Tanju Okan gibi bir efsane ses vardı. Tanju Okan'ı ABD'de söyleteceksen, Frank Sinatra haline sokman lazım. Selda Bağcan şimdi ortalığı yıkıyor. Ama Ertügen zamanında öyle değildi. Bizim müzisyenler hazır değildi." ifadelerini kullandı.

        Cem Karaca
        Cem Karaca

        EMRAH KARACA: TALİHSİZ BABA-OĞUL İLİŞKİSİ YAŞADIK

        Emrah Karaca, Altaylı'nın, "Cem Karaca gibi bir babanın çocuğu olmak insana büyük bir sorumluluk..." sözleri üzerine, "Biz biraz da talihsiz bir baba-çocuk ilişkisi yaşadık. Babam 8 yıl Almanya'da yaşamak zorunda kaldı. Büyüyünce işi kavrayınca, o şarkıları söylemeseydi Cem Karaca olmayacaktı. Baba-oğul ilişki olarak darbeli bir dönem geçirdik. Dolayısıyla bu benim müziğe bakış açımı çok olumsuz etkiledi. Müzikten çok uzak durdum ama buraya tekrar dönmeme babam sebep oldu. Sonra yanlış bir tercihle Kıbrıs'ta bir üniversiteyi kazandım. Bir gece telefon çaldı, babam aradı; 'Ne yapıyorsun orada ya?' dedi. 'Okuyorum' dedim. 'Boşver okulu atla gel burada müzik yapalım' dedi. Babamla yaptığım şarkılar babamın en son çıkardığı albümde karşımıza çıktı. Okul hayatımı yakmış olabilirim ama bir değerle ölçülebilir olduğunu düşünmüyorum." yanıtını verdi.

        Emrah Karaca
        Emrah Karaca

        "CAHİT AĞABEY PİŞMEMİ BEKLEMİŞ"

        Moğollar'a katılma sürecinden de bahseden Karaca, "Babam vefat ettikten sonra mentor olarak danışabileceğim çok kişi vardı ama Cahit ağabey onların çok üzerinde. Kişi olarak da çok seviyordum. Bir gün Moğollar konseri vardı. Cahit ağabey beni gördü, dedi ki; 'Hadi gel çık bizimle şarkı söyle' dedi. Şaşırdım. Cahit ağabey 'sen rahat ol bugün bizimle şarkı söyleme ama bundan sonra söyler misin?' dedi. Benim pişmemi beklemiş aslında Cahit ağabey." ifadelerini kullandı.

        KOMET: BENDEN YETENEKLİ İŞÇİ ÇOCUKLARI VARDI

        Usta ressam Komet, sanat hikayesinin nasıl başladığını anlattı. Çorum doğumlu olan Komet, "Bizi etkileyen çevre, sınıfsal durumumuz... Babam öğretmendi, kütüphanesi vardı. Ben de meraklıydım. Okurken, sanatçıları görüyoruz özeniyoruz. Babam da edebiyat dergileri falan alırdı. İlkokulda benden yetenekli amele çocukları vardı. Çok kabiliyetli işçi çocukları vardı ama benim oğlum öğretmendi. Onların ortaokula, liseye gitme durumları yoktu. Televizyon yok tabii. Sürekli kitap okuyorduk. Ortaokul sonuncu sınıfta resim hocası geldi. Resimlerimi beğendi. O fark etti beni." dedi.

        Komet
        Komet

        Fatih Altaylı'nın 'Türk ressamlar neden dünyada hak ettikleri yerde değiller?' sorusu üzerine Komet, "Çünkü, dünyada belli iktidar odakları idare ediyor. Büyük paralar dönüyor. Sanat değerinden çok onun meta haline getirilmesi meselesi. Ben Paris'e gittiğimde resim satmak gibi bir şeyimiz yoktu. Dişçiye giderdik dişimizi tedavi ederdi, resim verirdik. Ayakkabıcıya ayakkabımızı yaptırırdık, resim verirdik." yanıtını verdi.

        'TÜRK MUTFAĞININ EVRENSELLEŞME İHTİMALİ VAR'

        Şef ve yemek yazarı Refika Birgül ise, "Annem ve babamın doktor olması aşçı olmamda etkili oldu. Ağabeyim mercimek köftesi tarifini okurdu, ben yapmaya çalışırdım. Kendi kendime malzemelerden tarifler çıkardım. Arkadaşlarımın desteğiyle kitap yazdım. Kimse almasa bile yarın bir gün torunlarım 'anneannemin kitabı var' diye de çıkarmak istedim." dedi.

        Refika Birgül
        Refika Birgül

        YouTube'daki videolarının yemek okullarında izletildiğini ifade eden Birgül, "Türk mutfağının evrenselleşme ihtimali var. Dijitalleşen her şey algoritma. Aslında bu reçetlerin hepsinin altı da algoritma. Olur mu, olmaz mı tartışmasında oluru aramak lazım." diye konuştu.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ