Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Metin Akpınar: Zeki ile arkadaşlığımızın bir yazgı olduğunu çok tartıştık
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        'Fatih Altaylı ile Bire Bir', renkli konuklar ve keyifli sohbetlerle Bloomberg HT'de ekran yolculuğuna devam ediyor. Altaylı, dün akşamki programında; sinema ve tiyatro oyuncusu Metin Akpınar, müzisyen Melek Mosso ve İKSV Genel Müdürü Görgün Taner'i konuk etti.

        "İLK PROFESYONELLİĞİM 1964'TE"

        Sanat kariyeriyle ilgili açıklamalar yapan Metin Akpınar, ilk kez 1957'de Yeşil Sahne'de tiyatro yolculuğuna başladığını ifade etti. Akpınar, "İlk profesyonelliğim ise 1964'te Uygur Tiyatrosu'ndaydı." dedi.

        Usta sanatçı, "Halkevleri'nin aktif olduğu dönemlerde güzel şeyler yaptık. Folklor de, tiyatro da, müzik de vardı. Halkevleri ve köy enstitüleri Türkiye'nin büyük kaybıdır. İlk sahnem 1957'de Yeşil Sahne. Oraya gittiğimde rahmetli Erdinç Üstün vardı. Onlarla birlikte başladık. İlerleyen yıllarda MTTB (Millî Türk Talebe Birliği) kuruldu. Oraya da imtihanla girdim. Jüride de Ahmet Gülhan vardı. Kısa sürede de hakim olduk orada. Güzel işler yaptık. Bu güzel işlerin başında da 'Her Yer Tiyatrodur' kampanyası geliyor. Tiyatroya ulaşamayanların ayağına biz tiyatro götürüyorduk. O dönem çok enteresandı bizim için, yıl 1962. İBB'nin Florya'da dinlenme evleri vardı. O dönem Ulvi Uraz da 15 günlük bir izin almış. Biz de o dönem orada oyun sahneledik. Sonra bizi çok sevdi ve çağırdı. Ben ilk girdiğimde 6 tane sessiz oyun oynuyordum. İyi bir huyum vardı, bütün oyunu iyi dinlerdim. Biri oyundan çıkarsa yerine ben geçerdim. İkinci senenin ortalarında ben Ulvi hocanın karşısında Efruz oynuyordum. Benim için hızlı bir yükseliş oldu." diye konuştu.

        79 yaşındaki Akpınar, 2008 yılında İsmail Dümbüllü Ödülleri “Yaşam Boyu Onur Ödülü”'ne, 2010 Altın Portakal Film Festivali “Yaşam Boyu Onur Ödülü”'ne ve 2011 Uluslararası İstanbul Film Festivali “Onur Ödülü”ne layık görüldü.
        79 yaşındaki Akpınar, 2008 yılında İsmail Dümbüllü Ödülleri “Yaşam Boyu Onur Ödülü”'ne, 2010 Altın Portakal Film Festivali “Yaşam Boyu Onur Ödülü”'ne ve 2011 Uluslararası İstanbul Film Festivali “Onur Ödülü”ne layık görüldü.

        Bu zaman zarfında sonra yavaş yavaş tanınmaya başladıklarını belirten Akpınar, "Sonra 'Kendi tiyatromuzu yapalım' dedik. Ben, Zeki (Alasya), Gül Akelli ve Kamuran Usluer ile birlikte çalıştık. Anadolu'da turneye çıktık. Anadolu'da tiyatroya çok ilgi vardı. Bizi çok sevindirirdi. Oraya tiyatro götürmek de bir amaçtı. Sonra Haldun (Taner) Ağabey ile çalıştık. 92 yılına kadar devam etti. Sonra tiyatromuz kapandı. 1100 kişilik bir salondu. Ondan sonra Zeki'nin marifetiyle Taksim'de bir oyun oynadık. Oradaki tiyatro da kapandı. Sonra rahmetli Levent'in (Kırca) çadırı vardı, çadıra geçtik, biletlerini sattığımız oyunu orada sahneledik. Yaşananlardan sonra biz de kızdık 92'de Kandemir Konduk'un bir oyunuyla Avrupa Turnesi yaptık. Ardından da kabare tiyatrosunu kapattık." ifadelerini kullanarak sanat serüveninden kesitleri anlattı.

        REKLAM

        ZEKİ ALASYA İLE NASIL TANIŞTI?

        Programda yakın dostu Zeki Alasya ile tanışma sürecinden de bahseden Akpınar, "Zeki ile arkadaşlığımızın bir yazgı olduğunu çok tartışmıştık. Ben Aksaraylıyım, Zeki Laleli. Babalarımız aynı kurumda çalışıyordu. Annelerimiz aynı camiden son yolculuğuna uğurlandı, imamları da aynıydı. Aynı kültürden beslendik. Bizden evvel de Milli Türk Talebe Birliği'nde oyun oynamışlar. Bir dönem bizden de salonu istediler. Oyunda rol alacak bir kız oyuncu gelmedi, darlandı bunlar da. 'Ben oynarım' dedim. Sonra Zeki'nin rolünde başka bir arkadaş buldular. Zeki de pembe kadın oldu. Kaşlarını aldık, boyadık falan. İlk tanışmamız böyle oldu." dedi.

        Metin Akpınar ve Zeki Alasya'nın rol aldığı 1976 yapımı 'Nereye Bakıyor Bu Adamlar?' filminden bir sahne.
        Metin Akpınar ve Zeki Alasya'nın rol aldığı 1976 yapımı 'Nereye Bakıyor Bu Adamlar?' filminden bir sahne.

        "BANA 'CİMRİ' DERLERDİ"

        Bir dönem Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun yöneticiliğini yapan usta sanatçı, "Mali işlere ben bakardım. Bana 'cimri' derlerdi. Ben olan paramı yerim. Yıllardır bunu söylerim. Zeki gelecek parayı yerdi. O zamanlar 94 krizi geliyor. Dedim ki ortak kötü bir şeyler geliyor. Ev alacaktık, 'Almayalım' dedim. Ben almadım, o 2 tane aldı. Oradan beri toparlayamadı." diye konuştu.

        "EN GÜZEL YERDE KAPATTIK"

        Akpınar, Fatih Altaylı'nın "Tiyatroya neden devam etmediniz?" sorusuna ise, "Başka tiyatroların formatına girmek istemedim. Biraz da kabahat bende olabilir. Çok tembel bir insan değilim ama biz en güzel yerde kapattık diye bıraktık." yanıtını verdi.

        "ERTEM EĞİLMEZ'DEN SİNEMAYI ÖĞRENDİK"

        Akpınar, sinema kariyeriyle ilgili ise, "Ertem (Eğilmez) Ağabey'den sinemayı öğrendik. Biz de sinemaya biraz gülmeceyi götürdük. Çok keyifli işler çıkardık." dedi. Sanat dünyasından sonra ticarete atıldığını belirten usta oyuncu, "Hastane ve süpermarket işine girdim. İyi paralar kazandım." ifadelerini kullandı.

         Türk sinemasının önemli isimlerinden olan Ertem Eğilmez, meslek hayatı boyunca 44 film yönetti, 5 senaryo kaleme aldı ve 97 filmin yapımcılığını üstlendi.
        Türk sinemasının önemli isimlerinden olan Ertem Eğilmez, meslek hayatı boyunca 44 film yönetti, 5 senaryo kaleme aldı ve 97 filmin yapımcılığını üstlendi.

        Akpınar ayrıca, "O zamanki politik ve müstehcen oyunlar bugün olsa yine oynanır. Biraz daha zarif, biraz daha naif olarak söyleyebileceğini yine söyleyebilirsin." sözleriyle kendi dönemindeki tiyatro oyunlarının bugün de sahnelebileceğini belirtti.

        BÜLENT ECEVİT'TEN RİCA GELMİŞTİ

        Usta oyuncu, dönemin siyasetçilerinin sahnelenen oyunlar hakkında kendisinden ricada bulunduğunu da söyledi. Akpınar, "Zamanında minik uyarılar aldık, onlar da rica niteliğindendi. Biri de çok sevdiğim Bülent Ecevit'ten idi. Bir sınıfta, öğrencilerden biri Erbakan, biri Ecevit diğeri de Demirel'di. O dönem onlar da tartışıyordu. Oyunda en son askerlik hocası geliyordu. Sonra Ecevit rica etti; 'Askerlik hocası gelmesin' diye. Darbeden önceki zamanlardı. Allah rahmet eylesin Turgut Özal'ı çok gaddar eleştiriyordum, ama doğrusu hiç uyarı bile gelmedi. Bir dönem F100 uçaklarımızla çok şehit verdik, o zamanda çok yaygın bir laf da; uçan tabuttu. Bu lafın değiştirilmesi için de Genelkurmay'dan rica gelmişti." dedi.

        REKLAM

        NETFLIX BİZE SAHİP ÇIKTI

        Yönetmenliğini Selçuk Metin'in yaptığı ve hayatı ve sanat kariyerinin anlatıldığı 'İyi ki Yapmışım' adlı belgesel hakkında da konuşan Akpınar, "Netflix bize sahip çıktı. Çok güzel bir belgesel çektik. İyi ki yapmışım. Dünyaya yayıldık. keyifli bir çalışma oldu. Adını da 'İyi ki Yapmışım' koyduk. Çünkü genelde iyi geri dönüşler de 'İyi ki Yapmışsın' deniliyor." şeklinde konuştu.

        2 KASIM'DA İZLEYİCİSİYLE BULUŞUYOR

        'Metin Akpınar ile Muhabbet' ile seyircisiyle buluşmaya hazırlanan usta oyuncu, "BKM'de sohbet havasında bir gösteri yapacağım. Bir moderatör olacak. Belgesel metinini de yazan Zeynep Miraç yönetecek. 2 Kasım'da başlıyoruz. Biletler satışa çıktı." dedi.

        MUHABBET SOFRALARI

        Muhabbet sofraları hakkında konuşan Akpınar, "En uzunu hiç kalkmadan üç gündü. Ben sabit, karşı taraftakiler değişiyor. Uykum gelmiyor açılıyorum. Ayrıca ben üç böbrekli değilim. Aslında bir buçuk böbrekliyim. Son zamanlarda bunu bıraktım. 5 sene önce bir rahatsızlık geçirdim. Sonra ciddi bir rejime girdim. Alkolü de bıraktım. O sohbetler devam ediyor ama sabahlara kadar yok artık." ifadelerini kullandı.

        "BENİ DİKİNE GÖMÜN"

        REKLAM

        Eski İstanbul'dan da bahseden usta tiyatrocu, "Bit pazarına nur yağdırmak istemiyorum ama o dönem İstanbul başkaydı. Sadece Beyoğlu'nda 42 perde açılıyordu. 2500 sanatçı da her akşam sahneye çıkıyordu. İstanbul tanınmaz hale geldi. Aksaray'da doğdum. Nüfus 1 milyon civarındaydı. Yenikapı'da denize girerdik. Çok güzel plajlar vardı. İstanbul'da nüfus patladı. Çok ciddi bir göç aldı. Adeta insanları gömecek de yer yok. Dikine gömün dedim beni. Nüfusun yüzde 30'u kentte, 70'i kırsalda yaşıyordu. Şimdi nüfusun yüzde 48'i, 12 ilde yaşıyor. Bu göçle gelenler kendi kültürünü olduğu yerde bıraktı, geldiği yeri de bozdu. Bu sanatta da talebi azalttı. Televizyonlar da devreye girdi. Nasıl toparlanacak bilmiyorum. Televizyonlar ile insanlar eve kapandı. Sanat tüketicisinin de bir talebi olmadı. Pandemi tiyatroyu özletti ama. Salonlar doluyor bu da sevindirici." şeklinde konuştu.

        KABARE İLE TİYATRO ARASINDAKİ FARK

        Kabare ile klasik tiyatro arasındaki farka da değinen Akpınar şunları söyledi:

        Kabare şaka tiyatrosu. İçinde hüzün de olan bir ironi tiyatrosu. Daha geniş kavramla değerlendirirsek bir baş kaldırı tiyatrosu. Hitler faşizminin gelmesiyle onun ayak sesleri geldiğinde bir karşı çıkış oldu. Kabare ilk olarak 1981'de Fransa'da 'Kara Kedi' oyunu gösterilir. Sonra Almanya'ya ardından da Rusya'ya geçmiş. O zamanki sanat iklimi de çok iyi. Klasik tiyatroda metin değişmez. Shakespeare'in zaten tragedyaları ve komedyaları var. Klasik tiyatro yanılsamacı tiyatro yapıyor. Format itibariyle de farklıdır. Klasikte dekor vardır, kabarede yoktur.

        REKLAM

        "SOKAKTAN GELDİM"

        "Sokaktan gelen bir müzik insanıyım" diyen Melek Mosso, "Sokak çok özgür bir sahne. Birileri sizi biletle izlemeye gelmiyor. O akışta insanlar durup sizi dinliyorsa kendinizi çok daha özel hissediyorsunuz." ifadelerini kullandı. Aynı zamanda müzik öğretmeni olan Mosso, öğretmenlik için zamanının olmadığını belirtti.

        Melek Mosso
        Melek Mosso

        İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, sokak müziği hakkında ise, "Bizde sokak müziği bazen çıkıyor, arada bastırılıyor. Sonra yine bir yerlerden çıkmaya başlıyor. Çıkıyor mu, çıkmıyor mu uzun bir tartışma. 1996 senesinde sokak müzisyenleri için İstiklal Caddesi'nde yer yapılmıştı. Sokakta çalanların bir özgürlüğü olması lazım. Sokak kültürünün gelişmesi için Türkiye'de başka iklimlerin de gelişmesi lazım. İşte o ne kadar gelişmişse sokak müziği de o kadar gelişiyor." dedi.

        Görgün Taner
        Görgün Taner

        "AKM BÜYÜK BİR ADIM"

        AKM (Atatürk Kültür Merkezi) hakkında da konuşan Görgün Taner, "İstanbul'un yeniden dünya kültür başkenti olma yolunda hızla adım atması için uluslararasılığı artırması lazım. Mesela AKM'yi iyi bir adım olarak görüyorum. Az sayıda salon var ama 18 milyonuz. Paris ile kıyaslarsak farkı anlarız. AKM'yi çok beğendim. Arka planında, stüdyolar ve özellikle sanatçılar için prova yapabilecekleri çok sayıda mekan var. Kütüphane ve sergi alanları bulunuyor. Tabi en önemlisi içeriktir. Londra Flarmoni Orkestrası'nın konseriyle açılacak." diye konuştu.

        İKSV 50. YILINI KUTLAYACAK

        Taner ayrıca "İKSV gelecek sene 50. yılını kutlayacak. Türkiye'de bırakın bizim gibi kar amacı gütmeyen bir kültür kurumunu, şirketlerin ne kadar yaşadığını hepimiz biliyoruz. Başta kurucu Eczacıbaşı ailesi büyük destek oluyor. Bizim bütçemizin yaklaşık yüzde 50'si özel şirket sponsorluklarına dayalı. Yüzde 20'si bilet geliri. Yurt dışından fon alıyoruz. Kamunun desteği ise yüzde 3 kadar. Böyle bir sepetle İKSV'yi yürüyoruz." dedi.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ