Leonardo DiCaprio'nun Oscar'ı göstere göstere geldi
Kerem Akça, Leonardo DiCaprio'nun Oscar zaferini değerlendirdi
Habertürk
Giriş: 29 Şubat 2016 - 12:27 Güncelleme: 29 Şubat 2016 - 12:55
Sinema tarihini incelersek günümüzün en popüler oyuncusunun Oscar'a ulaşamamasını normaldi. Ama dün gece rakipsiz gözüken Leonardo DiCaprio 42 yaşında "Diriliş" ile ilk Oscar'ına ulaştı. Beşinci adaylığın sonunda Akademi üyelerinin 'zamanı geldi' düşüncesinin ağır basması, sanki onun kariyerine uygun bulunan bir mükafattı…
1974 doğumlu DiCaprio, sinemaya şanslı başlamıştı. 1990'ların ilk yarısında "This Boy's Life" (1993), "Gilbert Grape'i Ne Yiyor?" ("What's Eating Gilbert Grape", 1993), "Hızlı ve Ölü" ("The Quick and the Dead", 1994), "Günlük" ("The Basketball Diaries", 1995), "Tutkunun Şairleri" ("Total Eclipse", 1995) gibi filmlerde performansını kanıtlayacak roller buldu.
Robert De Niro'yla, Gene Hackman'la çalıştı. Aslında gencecikken yeteneğini kanıtladı.
1997'de "Titanik" ("Titanic") onun için bir dönüm noktasıydı. James Cameron ve Kate Winslet ile dönemin en büyük prodüksiyonunda bulunmak, destansı aşk filminde yer almak şanstı. O filmin rekor kırmasıyla oyuncunun şansı açıldı, bir kitleyi peşinden sürükleyecek 'sarışın bir star' olduğu açığa çıktı.
Aslında kimlik olarak Robert Redford (hatta onun Gatsby rolünü de oynadı) ve Steve McQueen gibi isimleri takip ediyordu DiCaprio. Ama ilginçtir bunlardan biri sadece yönetmen ve onur ödülüyle yetinirken, diğeri bir adaylıkta kaldı. Bu sebeple de 2000'lerde olgun performanslara başlasa da DiCaprio'nun 'yakışıklı ve popüler bir oyuncu' olarak benimsenmesi daha kolaydı.
İlk Oscar adaylığı 1994'te gelmişti. Ama yeni milenyuma girişle birlikte Danny Boyle'un "Kumsal"ıyla ("The Beach", 2000) genç kızları etkisi altına alma zamanıydı. Esasen ise "New York Çeteleri" ("Gangs of New York", 2002) ile Scorsese'yle alışkanlığa dönüşecek bir ortaklık başladı.
Böylece "Göklerin Hakimi"yle ("The Aviator", 2004) de Oscar adaylığı geldi. "Köstebek" ("The Departed", 2006), "Zindan Adası" ("Shutter Island", 2010) ve "Para Avcısı" ("The Wolf of Wall Street", 2013) ile bu ikilinin beraberliği sürdü.
Ama DiCaprio sadece onunla kısıtlı kalmadı, kendi yoluna girmeyi, açılmaya çalıştı. Açıkçası "Sıkıysa Yakala" ("Catch Me If You Can", 2002), "Yalanlar Üstüne" ("Body of Lies", 2006), "Hayallerin Peşinde" ("Revolutionary Road", 2008) onun gözünün gişede değil, kompozisyonda olduğunu ispatladı.
Sarışındı, yakışıklıydı, kitlesi vardı, tek kalan performansı kanıtlamaktı. Bunlarda Spielberg, Ridley Scott ve Sam Mendes'le çalışmak bir saygı getirdi. Woody Allen, Christopher Nolan, Baz Luhrmann, Clint Eastwood da unutulmamalı. Bir polisi de, bir dolandırıcıyı da, bir soyguncuyu da, bir pilotu da, bir aşığı da oynayabiliyordu, tarihi kimlikleri dönüştürebiliyordu…
DiCaprio için Inarritu ile bir araya gelmek ise şanstı. Hedef Peter O'Toole, Richard Burton, Kirk Douglas, Steve McQueen, Edward Norton, Nick Nolte, Montgomery Clift, Joaquin Phoenix, Brad Pitt, Tom Cruise, Harison Ford, Johnny Depp gibiyleriyle birlikte yer aldığı 'Oscar kazanamayan oyuncular' listesinden çıkmaktı.
Açıkçası "Diriliş" ("The Revenant") 40'ını geçen oyuncu için bir fırsata dönüştü. En zorlayıcı performansında, hem doğayla, hem kendiyle mücadele etti. Sakallı bir dönüşüm için çok kastı. Sevilen bir yönetmenin eserinde rol almak onu Oscar'a ulaştırdı.
Kabul etmeliyiz ki sekiz, yedi kere aday olup sırası gelemeyen oyuncular (O'Toole, Burton) varken DiCaprio'nun beklentisinden bahsetmek biraz garipti. Ama yine de Oscar tarihindeki senaryolardan birini yaşadı o: 'Zamanı gelen alır'.
En iyi 5 Leonardo DiCaprio performansı1-Para Avcısı (The Wolf of Wall Street)2-Diriliş (The Revenant)3-Gilbert Grape'i Ne Yiyor? (What's Eating Gilbert Grape)4-Günlük (The Basketball Diaries)5-Göklerin Hakimi (The Aviator)
