Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Öne Çıkanlar Bir efsane... İngiliz Kemal: Kurtuluş Savaşı'nın casusu...

        Ahmet Esat, 1893'te İstanbul'da Altımermer'de doğdu.

        Babası; Evkaf Nezareti Varidât Kalemi Müdürü Mehmet Reşit Bey, annesi ise Sıdıka Hanım.

        Eğlence hayatını seven birisi olmasından dolayı, bütün malını mülkünü bu yolda harcayan Mehmet Reşit Bey, Ahmet Esat, henüz 5 yaşındayken vefat etti.

        Bunun üzerine Ahmet Esat, Hazine-i Hassa Kalemi kâtibi olan dayısı Sezai Bey'in himayesine girdi.

        Sporla çocukluktan itibaren ilgilenmeye başlayan Ahmet Esat, ilk spor derslerini Hariciye müsteşarı olan Emirgan'daki komşuları Talat Bey'den aldı. Ahmet Esat, Talat Bey'in mahallenin çocuklarına verdiği yüzme ve yelken derslerine katılsa da aslında pehlivan olmayı istiyordu.

        REKLAM

        İlkokulu Emirgan'da okuyan Ahmet Esat, orta öğrenim zamanına geldiğinde dayısı Sezai Bey tarafından Galatasaray Lisesi'ne kaydettirildi.

        O dönem sosyalleşmenin en etkin yollarından biri olan mektuplaşma ve kartpostal değişimi, Galatasaray Lisesi öğrencileri arasında da pek yaygındı.

        Öğrenciler, Osmanlı'da Batılılaşma döneminin ve Tanzimat uygulamalarının simgelerinden biri olan, Fransızca eğitim veren okullarının sağladığı imkanlarla Fransa'da yayımlanan bir gazete aracılığıyla edindikleri mektup arkadaşlarıyla mektuplaşıp kartpostal değişimi yapıyordu.

        İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin kurucularından biri olan Meclis-i Mebusan ve Ayan Meclisi başkanlığı yapan, Damat Ferit ile arası açılınca Paris'e gitmek zorunda kalan Ahmet Rıza Bey, Galatasaray Lisesi'ndeki eski öğrencileriyle mektuplaşarak hürriyet konusundaki fikirlerini dile getiriyordu.

        II. Abdülhamid yönetimi bu durumdan haberdardı ve doğal olarak hiç hoşnut değildi.

        Ahmet Esat'ın sık sık postaneye gitmesi, yönetimin hafiyelerinin Ahmet Rıza Bey ile mektuplaştığı yönünde şüphe duymasına neden oldu. Uzaktan uzağa gözetim altında tutulan Ahmet Esat'a Ahmet Rıza Bey'den gelen bir kartpostalda şu cümleler yazılıydı; "İstibdadın hür çocukları, sizi tebrik eder; ihtiyatlı olmanızı tavsiye ederim."

        REKLAM

        Sezai Bey'in görür görmez imha etmesiyle kartpostaldan kimsenin haberi olmadı olmasına ama Ahmet Esat, bir süre sonra Galatasaray Lisesi'nde yönetime karşı teşkilat kuran öğrencilerden biri olduğu şüphesiyle tutuklanıp Yıldız Sarayı'na götürüldü.

        Sorgulanmasının ardından serbest bırakılsa da hafiyeler, Ahmet Esat'ı uzaktan uzağa gözetim altında tutmaya devam etti.

        Bunun üzerine Sezai Bey, başına bir iş açılacağından endişe ettiği yeğenini 1908'de İngiltere'ye giden bir gemiye kaçak olarak bindirerek ülkeden çıkmasını sağladı. 16 yaşındaki bir çocuğu tek başına, hiç bilmediği, tek tanıdığının olmadığı bir ülkeye beş parasız olarak kaçak bir şekilde göndermesi Sezai Bey'in yeğeni için ne ölçüde endişe duyduğunu gözler önüne seriyor.

        REKLAM

        16 yaşındaki Ahmet Esat'ın İngiltere'ye vardığında ne yapacağı konusunda hangi fikirlere, apar topar bir halde ülkesinden ayrılmakla nasıl bir duyguya sahip olduğu bilinmez ama öncelikle kaçak olduğu açığa çıkmadan yolculuğu tamamlaması gerekiyordu.

        Yolun ortasında geminin kaptanı, Ahmet Esat'ın kaçak olarak yolculuk ettiğini anladı.

        Normal şartlar altında Ahmet Esat, yolculuk boyunca gemide bir kamaraya hapsedilecek, İngiltere'de limana yanaştıktan sonra göz altına alınacak, ilk gemiyle de Türkiye'ye geri gönderilecekti.

        Normal olmayan şartlar altında başlayan yolculuk, normal olmayan şartlar altında sürdü.

        Geminin kaptanı, yolculukları boyunca ettikleri sohbetlerle sempati duyduğu ve doğal olarak haline acıdığı Ahmet Esat'ı İngiltere'de yetkililere teslim etme yerine himayesine alarak manevi oğlu olarak kabul edip evlerinde yaşamasına izin verdi.

        Aynı zamanda bir koleje yazdırdı.

        Ahmet Esat, Türkiye'de ilgi duyduğu spora, öğrenim gördüğü kolejde boks yaparak devam etti.

        Öğrenim gördüğü okul, Ahmet Esat'ı İngiliz edebiyatı, yaşam biçimi, düşünce yapısıyla donattı. Ki o donanım, casusluk yıllarında ziyadesiyle işe yarayacak, gerçek kimliğini gizlemede önemli rol oynayacaktı.

        Boks ise Ahmet Esat'a çeviklik ve casusluğun olmazsa olmazı olan gözü kara kişiliği kazandırdı.

        Dönemin genelgeçer lisanı olan Fransızca'ya eklediği İngilizce de kimliğinin gizli kalmasında bir diğer anahtardı.

        "İngiliz Kemal Lawrens'e Karşı" filminden (I)

        Ahmet Esat, 1914'te kolejden mezun olduğunda İngilizce'yi birçok değişik şiveyle konuşabilecek kadar iyi biliyordu.

        Boks maçları nedeniyle Avrupa'yı dolaşma fırsatı yakalayan Ahmet Esat, dönemin gözde sporundaki başarısıyla yüksek mevkilerden kişilerle tanışıp sohbet ederek Avrupa kültürüne iyiden iyiye hakim bir hale geldi.

        Bir süre boks maçı için gittiği Paris'te yaşayan Ahmet Esat, konuşmasıyla, giyim tarzıyla, hal ve hareketleriyle tam bir Avrupalı görünümüne büründü.

        REKLAM

        Her ne kadar öyle olsa da I. Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla ülkesinin düşmanı Fransa'da yaşamasının zor olacağı düşüncesiyle Ağustos 1914'te Türkiye'ye dönen Ahmet Esat, seferberlik ilan edildiğinde Topçu Asteğmeni olarak Çanakkale Cephesi'ne sevkedildi.

        V. Ordu karargâhında göreve başlayan Ahmet Esat, hastalanınca bir süre tebdil-i hava verilerek İstanbul'a gönderildi.

        İzin süresini geçirince de askeri mahkemeye sevk edildi.

        Ahmet Esat, yabancı dil bilmesi, Avrupa görmüş olması, gözü karalığıyla Çanakkale Cephesi'nde dikkatleri ziyadesiyle üzerine çekmiş, özel biri olduğu konusunda raporlar yazılmıştı. O raporların dikkate alınmasıyla yargılanmadan kurtulan Ahmet Esat için planlar aslında çoktan yapılmıştı; casusluk...

        Cepheye tekrar gönderilerek bir İngiliz casusunun faaliyetleri hakkında bilgi toplamakla görevlendirilmesiyle casusluk faaliyetlerine başlayan Ahmet Esat, Çanakkale Savaşı'ndan sonra İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin liderlerinden Cemal Paşa aracılığıyla İttihat ve Terakki Cemiyeti bünyesinde Enver Paşa'ya bağlı olan istihbarat örgütü Teşkilât-ı Mahsusa'ya girdi.

        İtalyanca ve Rumca da öğrenen Ahmet Esat'ın Teşkilât-ı Mahsusa'daki ilk büyük görevi Kut'ül Amare'de esir edilen İngiliz generali Charles Vere Ferrers Townshend'dan bilgi edinmesiydi.

        Ahmet Esat, tutuklanan bir İngiliz vatandaşı görünümünde girdiği hapishanede General Charles Vere Ferrers Townshend'dan İngiliz Ordusu hakkında edindiği bilgileri Teşkilât-ı Mahsusa'ya raporladı.

        REKLAM

        8 Ekim 1918'de İttihat ve Terakkî hükûmetinin iktidardan ayrılmasıyla birlikte Teşkilât-ı Mahsusa tasfiye edilince Ahmet Esat, sahibi Kemal Bey olan Beyoğlu'ndaki boks kulübünün müdavimi oldu.

        Düzenlenen turnuvalarda ve özel maçlarda ringe çıkan Ahmet Esat, hafif sıklette nam salsa da asıl başarısını İngiltere ordu şampiyonuyla yaptığı maçı nakavtla kazanmasıyla elde etti.

        30 Ekim 1918... Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı.

        6 Kasım 1918... Boğazlar silahsızlandırıldı.

        7 Kasım 1918... İtilaf Devletleri Donanması, mayınları temizlemek bahanesiyle Çanakkale Boğazı'ndan geçti.

        13 Kasım 1918... İtilaf Devletleri, İstanbul'u işgal etti.

        "İngiliz Kemal Lawrens'e Karşı" filminden (II)

        Dönemin gözde sporu boks, İngiliz ve Türk boksörlerini her fırsatta karşı karşıya getirdi. İşte o maçlardan biri Ahmet Esat ile İngiltere ordu şampiyonu arasındaydı.

        Ahmet Esat, o maçı şöyle anlatmıştı; "Babi denen herif benim bir buçuk mislimdi. Fena bir sağı vardı ama yavaştı. Seyircinin gazına geldiği için bir an önce nakavt yapmak için haldır - huldur tek yumruk sallıyordu. Ben de o yumrukları eskiv edip böğrüne gömülüp duruyordum. Bir ara ringde ağzını bozdu. Ben de ona en kenar mahalle küfründen ve en sunturlusundan İngilizce giydirdim. Dangalak şaşırdı. Yedinci rauntta patlak lastik gibi soluyordu. Midesine iki dirsek, çenesine bir sağ kroşe çakınca suratıma nefretle baktı ve yere düştü. Ringden ayakta bile inemedi. Şampiyonu salla sırt götürdüler.''

        REKLAM

        Ahmet Esat'ın işgal sırasında İngilizlerin tutukladığı İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin üyelerini kurtarmaya çalışması sonuç vermediği gibi kendisi de tutuklandı.

        Atıldığı Beyoğlu'ndaki İngiliz hapishanesinde çeşitli işkencelere maruz kalan Ahmet Esat, bir fırsatını bulup firar ettikten sonra bir gemiyle yurt dışına kaçmaya yeltenirken Çanakkale Boğazı'ndaki aramalar sırasında yakalanarak gönderildiği İstanbul'da tekrar hapsedildi.

        "İngiliz Kemal Lawrens'e Karşı" filminden (III)

        Bir süre sonra da İstanbul'dan alınarak Çanakkale'de bulunan İngiliz Sahra Hapishanesi'ne gönderilen Ahmet Esat, oradan da firar etmeyi başardı.

        Karşı kıyıya geçerek uzun bir gece yürüyüşünden sonra Lapseki kasabasına varan Ahmet Esat, karnını yolu üzerindeki köylerdeki köylülerin yardımıyla doyurdu. Vardığı Biga'da Kuva-yı Milliye kuvvetlerine sığınması, Ahmet Esat'ın kurtuluş mücadelesi için aydınlanmasında önemli rol oynadı.

        Biga'da kaldığı süre içinde gerek Kuva-yı Milliye kuvvetlerinin askerleriyle gerekse köylülerle yaptığı sohbetler kurtuluş mücadelesi bilinciyle dolmasını sağladı.

        Orada tanıştığı 61'inci Tümen Komutanı Köprülülü Kazım Bey, daha önce Teşkilât-ı Mahsusa'da görev yaptığı Ahmet Esat'ın özel yeteneklere sahip olduğunun farkına vardı. Ahmet Esat, Köprülülü Kazım Bey'in yönlendirmesiyle bu kez Kuva-yı Milliye kuvvetleri için casusluk yapmaya başladı.

        Köprülülü Kazım Bey'in kendisine takma bir ad bulmasını istediği Ahmet Esat, Beyoğlu'ndaki boks kulübünün sahibi Kemal Bey'in 'Kemal'ini kendine takma ad olarak seçti. Davranışları, konuşma tarzı, fiziksel görüntüsüyle bir İngiliz'e benzemesinden dolayı da zaman içinde Biga yöresinde Kuva-yı Milliye askerleri tarafından 'İngiliz Kemal' olarak anılmaya başlandı.

        Ölümünden sonra gazetelerde yayınlanan haberlerde ise 'İngiliz Kemal' takma adının kendisine Atatürk tarafından verildiği yorumu yapıldı.

        REKLAM

        Köprülülü Kazım Bey, anılarında Ahmet Esat'ı şöyle anlatmıştı; "İngiliz Kemal, İstanbullu vatansever bir gençti. Kıyafet ve hüviyetini değiştirip kendisini İzmir'e gönderdik. Yanındaki beyannameleri ve bombaları beraberinde götürdü. Şehrin uygun yerlerine bıraktı. Beyannamelerde İzmir ilhakı ilan edilirse Kuvayı Milliye'nin çok şiddetle davranacağı bildiriliyor ve düşman tehdit ediliyordu. Bunun üzerine İzmir'in ilhakı geciktirildi."

        İngiliz Kemal'in görevlerinden biri de İngilizlerin desteğiyle başında Anzavur Ahmet'in bulunduğu, başlattıkları ayaklanmayla Ege Bölgesi'ndeki halkı Kuva-yı Milliye'ye karşı kışkırtan Anzavur Çetesi'nin içine sızmaktı.

        İngiliz Kemal, ABD'li biri gibi Anzavur Çetesi'ne katılarak çetenin planları ve silah gücü hakkında edindiği bilgileri Köprülülü Kazım Bey'e raporladı. Kuva-yı Milliye, edindiği istihbaratların da yardımıyla Anzavur Çetesi'ni çökertmeyi başardı.

        Yunan harekâtı başladığı dönemde Anzavur Çetesi'nin çökertilmesindeki payı da göz önüne alınan İngiliz Kemal, çağrıldığı Ankara'da Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve Fevzi Paşa tarafından da kabul edildi.

        İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Rumca bildiğinden dolayı Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Şubesi'nde görevlendirilen İngiliz Kemal, istihbarat memuru oldu.

        İsmet Paşa, karşısına oturttuğu İngiliz Kemal'e masada duran tabanca, bayrak ve Kur'ân-ı Kerim üzerine elini koydurarak, gerekirse vatanı için canını feda etmekten kaçınmayacağına dair sadakat yemini ettirdi.

        Yemin töreninden hemen sonra İngiliz Kemal'e Yunan ordusu karargâhına girip gerekli bilgileri toplamak; bu bilgileri vakit kaybetmeden Ankara hükümetine aktarma görevi verildi.

        REKLAM

        İngiliz Kemal, görevinin açığa çıkma riskini azaltmak için önce yurt dışına çıkıp, oradan da Anadolu'ya dönmeye karar verdi.

        Kara yoluyla Antalya'ya giden İngiliz Kemal, orada ABD'li gazeteci ve sinema muhabiri Harry Willy kimliğine bürünerek Antalya'daki Hidiviye kumpanyası vapurlarından birine binerek Rodos'a gitti.

        Rodos kumarhanelerinde bir gecede çeşitli oyun hileleriyle 45 bin frank kazanan İngiliz Kemal, İzmir'e dönerek casusluk faaliyetlerine başladı.

        Eğlence hayatına düşkün bir ABD'li gazeteci rolüyle samimi olduğu Yunan subaylarından edindiği bilgileri Uşaklı Alaattin aracılığıyla Antalya mutasarrıfı Aşir Bey'e o da İsmet Paşa'ya aktardı.

        İngiliz Kemal, gerçek kimliğini öylesine başarılı bir şekilde gizlemiştir ki Yunan ordusu başkomutanı Anastasios Papulas ile röportaj yapıp kısa bir süre sonra bir şebeğin ısırmasıyla kaptığı enfeksiyon sonucu 27 yaşında hayatını kaybedecek olan Yunan Kralı I. Aleksandros'un Anadolu'nun işgal edildiği bölgelere yapacağı ziyareti takip edecek gazeteciler arasında yer aldı.

        Ocak 1920'de Yunan ordusuna sığınan Çerkez Ethem'in adamlarından biri İngiliz Kemal'i tanıdı. Bunun üzerine Yunanlılar tarafından yakalanan İngiliz Kemal, divan-ı harbe verilerek İzmir'de hapsedildi. daha sonra Atina'ya nakledilen İngiliz Kemal, İngilizcesi ile mahkeme heyetini bile 'Acaba bu adam gerçekten ABD'li mi?' düşüncesine sevk etti.

        Kim olduğu konusunda tam kanaat getirilemediği için hapis hayatı devam eden İngiliz Kemal, 14'üncü ayın sonunda firar etmeyi başardı.

        İngiliz Kemal, firar ettikten sonra Atina'da sokakta yürüyen bir adamdan aşırdığı parayla Fransız gemisine binerek İzmir'e döndü.

        Köprülülü Kazım Paşa'nın İzmir'de kalmasının riskli olacağını düşünmesiyle İngiliz Kemal, Batı Trakya'da görevlendirildi.

        Kendisine yine ABD'li bir gazeteci süsü veren İngiliz Kemal, Gümülcine'de istihbarat topladıktan sonra Ankara'ya dönerek Yunan Ordusu hakkında edindiği bilgileri üstlerine iletti.

        REKLAM

        Kurtuluş Savaşı sona ermiş, Cumhuriyet kurulmuştu.

        1924'te Genelkurmay'daki istihbarat görevinden ayrılan Ahmet Esat, anılarını yazıp yayımladı.

        Bir süre sonra İstanbul'a yerleşen Ahmet Esat, kimi zaman tercümanlık kimi zaman da turizm rehberliği yaparak geçimini sürdürürken boks yapmaya da devam etti.

        1932'de boksu bırakan Ahmet Esat, 1934'te kanunun çıkmasından sonra ringlerde attığı sert yumruklardan dolayı 'Tomruk' soyadını aldı.

        Yaşlılık döneminde geçim sıkıntısına düşen Ahmet Esat Tomruk'a 26 Haziran 1964'te kabul edilen kanunla Vatana Hizmet Tertibi'den 500 lira maaş bağlandı.

        Kanun, Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe girmiş olsa da Ahmet Esat Tomruk, maaşını alamadı. Bunun üzerine de Maliye Bakanlığı'na telgraf gönderdi; "Hıdemat-ı Vataniye faslından maaş bağlandığı halde şimdiye kadar buna mazhar olamadım; rahatsız ve perişan haldeyim. İlgililere emrin acele gönderilmesini rica ederim. Kuloğlu Sk. No: 12 S.O.S. Apt. İngiliz Kemal."

        REKLAM

        Maliye Bakanlığı ile arasındaki yazışmalardan sonra Ahmet Esat Tomruk, Vatana Hizmet Tertibi'nden maaş almaya başladı. Üstelik 1 Mart 1963 tarihinden başlamak üzere önceki maaşları da toplu olarak ödendi.

        İlk eşi Mevhibe Hanım'dan boşandıktan sonra 11 Şubat 1943'te Dorothy Minnic adlı bir İngiliz aktrisle evlenen Ahmet Esat Tomruk, geçimsizlik nedeniyle eşinden ayrı yaşamaya başladı.

        Beyoğlu'nda Kuloğlu Sokak S.O.S Apartmanı'ndaki 3 numaralı dairede yaşayan Ahmet Esat Tomruk, 1964'te kısmi felç geçirdi.

        Ahmet Esat Tomruk, casusluk yaptığı dönemlerde hapishane hayatının da etkisiyle oluşan kapalı yerde duramamasından dolayı o haliyle yatırıldığı hastanelerden firar etti.

        9 Şubat 1966'da beyin kanaması nedeniyle Fransız Pastör Hastanesi'ne kaldırılan Ahmet Esat Tomruk, 16 Şubat 1966'da vefat etti. Tomruk, 17 Şubat 1966'da Şişli Camii'nde kılınan ikindi namazından sonra Emirgan'daki aile mezarlığına defnedildi.

        İNGİLİZ KEMAL HAKKINDA ÇEKİLEN FİLMLER

        İngiliz Kemal Lawrense Karşı (1952)

        Yönetmen: Ömer Lütfi Akad

        Senaryo: Osman F. Seden

        Oyuncular: Ayhan Işık, Gülistan Güzey, Muzaffer Tema, Pola Morelli

        REKLAM

        İngiliz Kemal: Atatürk'ün Alnından Öptüğü Türk

        Yönetmen: Ertem Eğilmez

        Senaryo: Burhan Bolan

        Oyuncular: Kartal Tibet, Sema Özcan, Hüseyin Baradan, Yılmaz Köksal

        Recai Sanay'ın kaleme aldığı 'İngiliz Kemal' romanları şöyle;

        * Türk Casusu İngiliz Kemal

        * İngiliz Kemal'in Dünya Harbi Maceraları

        * İngiliz Kemal Milli Mücadele'de

        * İngiliz Kemal Yunan Zindanları'nda

        * İngiliz Kemal İkinci Dünya Harbi'nde

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ