Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İnanç İstanbul cuma namazı saat kaçta? İstanbul Cuma saati - 7 Eylül namaz vakitleri

        İstanbul Cuma namazı saati öncesi cami ve mescitlerde hazırlıklar tamamlandı. Cuma vaktinin girmesiyle beraber, farz olan Cuma namazını kılmak için vatandaşlar Sultanahmet, Süleymaniye ve Fatih gibi büyük camiler başta olmak üzere ve İstanbul il genelindeki tüm cami ve mescitlerde birlikte saf tutacaklar. Öte yandan 7 Eylül Cuma namazı hutbesi Diyanet işleri Başkanlığı tarafından açıklandı.

        İşte İstanbul Cuma namazı saati...

        İSTANBUL CUMA NAMAZI SAATİ - 7 Eylül

        İstanbul Cuma namazı saati, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ilan edildi. Cuma namazı saatinin yani öğlen namazı vaktinin gelmesiyle birlikte İstanbul'da vatandaşlar Cuma namazını cami ve mescitlerde hep birlikte eda edecekler.

        İstanbul Cuma namazı saati: 13:08

        Miladi Tarih İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı
        07 Eylül 2018 Cuma 05:01 06:29 13:08 16:44 19:35 20:58
        08 Eylül 2018 Cumartesi 05:02 06:30 13:08 16:43 19:34 20:56
        09 Eylül 2018 Pazar 05:03 06:31 13:08 16:42 19:32 20:54
        10 Eylül 2018 Pazartesi 05:05 06:32 13:07 16:41 19:30 20:52
        11 Eylül 2018 Salı 05:06 06:33 13:07 16:40 19:29 20:50
        12 Eylül 2018 Çarşamba 05:07 06:34 13:07 16:38 19:27 20:48
        13 Eylül 2018 Perşembe 05:08 06:35 13:06 16:37 19:25 20:47

        7 EYLÜL CUMA HUTBESİ - HİCRET

        REKLAM

        Hicri Yılbaşı'nın gelmesi nedeniyle bu haftaki Cuma Hustebesi'nin konusu Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından "Hicret" olarak belirlendi.

        İşte 7 Eylül Cuma Hutbesi:

        Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!

        Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve inayetiyle önümüzdeki Salı Muharrem ayının ilk gününe ulaşmış, hicrî 1440 yılını yaşamaya başlamış olacağız. Hicretin yıldönümü olan bu başlangıcın, milletimize ve İslâm âlemine hayırlar getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.

        Kıymetli Müminler!

        Fahr-i Kâinat Efendimizin risaletini kabul etmeyen müşrikler, ona ve müminlere her türlü zulmü, baskı ve işkenceyi reva görmüştü. Artık Mekke’de nefes almalarının imkânsız hâle geldiği bir anda, Yüce Allah müminlere dinlerini özgürce yaşayabilecekleri, ibadetlerini kolayca yerine getirebilecekleri huzurlu bir şehre, Medine’ye göç etme izni verdi. Önce müminlerden bir kısmı yola çıkmış, ardından da Peygamberimiz, sadık dostu Hz. Ebû Bekir ile birlikte Medine’ye hicret etmişti.

        REKLAM

        Muhterem Müslümanlar!

        İslâm tarihinin bu şerefli yolculuğu, keyfi bir göçü değil, hakkın ve hakikatin yeryüzüne hâkim olması için imkân arayışını simgeler. Hicret; Allah’a imanın, sadakat ve teslimiyetin, sabır ve sebatın göstergesidir. Hicret; Allah’ın rızası, insanlığın huzur ve barışı için sahip olduğu her şeyden vazgeçen fedakâr bir muhacirin, kendisine kucak açan cömert bir ensara kavuşmasıdır.

        Kur’an-ı Kerim’de bu zahmetli ve bereketli yolculuğun kardeş kıldığı muhacir ve ensar şöyle müjdelenir: “İslâm'ı ilk önce kabul eden muhacirler ve ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır…”[1]

        Kıymetli Kardeşlerim!

        Hicret, Asr-ı Saadet’te yaşanmış ve bitmiş bir hadise değildir. Bugün de nice Müslüman, yurdundan ve yuvasından gözyaşları ile ayrılarak yollara düşmekte; kendisine ensarlık yapacak iyilik timsali insanlara sığınmaktadır. Bizlere düşen ise, hicretin yıldönümünde bu gerçeği bir defa daha hatırlayarak zulmün ve adaletsizliğin sona ermesi için gayret göstermektir.

        REKLAM

        Ayrıca hicret, her türlü fenalığı arkasında bırakarak, kötülükten uzaklaşarak iyiliğe ve hayra doğru adım atmaktır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) hicretin bu manevi boyutuna şöyle işaret etmektedir: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların zarar görmediği kişidir. Muhacir ise, Allah’ın yasaklarını terk eden kimsedir.”[2]

        Aziz Müminler!

        Hicrette asıl olan samimiyettir, halis niyettir. Hicretin mayası, Allah’a bağlılık ve Resûlullah’a olan muhabbettir. Mümin, arkasında bıraktığı acı günlere rağmen iman ve umutla hayata tutunduğu zaman muhacir olur. Muhacir de harama sırtını dönüp ısrarla helâlin izini sürdüğü zaman hicretin manasını keşfeder.

        Muhterem Müslümanlar!

        Yeni bir hicrî yıla girerken Müslümana yaraşan, geçmişin muhasebesini yaparak geleceği tanzim etmektir. İsyandan itaate, günahtan tövbeye, gösterişten tevazua, ayrılıktan vahdete, düşmanlıktan kardeşliğe, cehaletten ilme, kötülükten iyiliğe hicret etmektir.

        Geliniz! Hicreti andığımız bu mübarek cuma vaktinde, zalimlerin zulmünden kaçarak yurdunu, yuvasını terk etmek zorunda kalan muhacir kardeşlerimize ensar olalım. Hayat yolculuğumuzu kâmil bir iman, salih bir amel ve güzel bir ahlakla mamur etmeye bir daha niyet edelim. Yönümüz, yolumuz, hicretimiz daima Allah’a ve Resûlüne olsun.

        Haberi Hazırlayan: Mehmet Kerem Hançer
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ