Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol 1. Lig HABERTÜRK SPOR Yazarı Atilla Türker Ülke hakemliğinin iç yüzünü yazdı - Futbol Haberleri

        HABERTÜRK SPOR | ATİLLA TÜRKER | ÜLKE HAKEMLİĞİNİN İÇ YÜZÜ 3. BÖLÜM

        Hakem camiasında kişisel kavgalar o kadar büyüdü ki, tedavisi mümkün olmayan büyük yaralar oluştu. Örneğin Haluk Ulusoy döneminde ön planda bulunan eski hakemlerin ve gözlemcilerin tamamına yakını, sonradan oluşan federasyonlar tarafından feci şekilde dışlandı. Haluk Ulusoy döneminde aktif rol alan gözlemciler ve MHK üyeleri, “Bizden değil” düşüncesi ile camiadan uzaklaştırıldı. Ama şu da bilinmelidir ki, yarınlarda Haluk Ulusoy ve ekibi göreve geldiği takdirde, bugün vitrinde bulunanlar uzaklaşacak. Çünkü çark maalesef böyle dönüyor. Kişisel ihtiraslar ve hesaplar uğruna ülke hakemliğinin dibine sürekli dinamit konuluyor. Bu doğrultuda sayısız gruplar oluşturuluyor.

        ULUSOY KESTİ DOĞRADI

        Bir örnek verelim. Haluk Ulusoy, 2002 yılında FIFA listesinde inanılmaz bir operasyon yaptı. Listenin ilk üç sırasında bulunan Metin Tokat, Orhan Erdemir ve Erol Ersoy’u biçti doğradı. Liste harici bıraktı. Torpilli isimleri kadroda tuttu. Ülke hakemliği adına kara bir tabloya imza attı. Hem de minnacık bir gerekçe gösteremeden bu büyük infazı yaptı. Tek adam zihniyeti ile kesti doğradı. Kurban verdi! Büyük güçlerin girişimi ile bu kurbanları verdi. Koltuğunda da rahat rahat oturdu. Sonra ne oldu. Devran değişti. Ulusoy koltuktan düştükten sonra, bu kez de Ulusoy’a yakın isimler kurban edildi.

        DOĞAN DA KIYIMA DEVAM ETTİ

        Camiadaki husumet o kadar büyük boyutlardaydı ki, yıllar geçmesine rağmen bir türlü unutulmadı. Ulusoy’a yakın kişiler camiaya bir türlü sokulmadı. Hasan Doğan’ın federasyon başkanlığı döneminde de büyük bir operasyon yapıldı. Doğan, kurmay heyeti ile görüşerek bazı isimlerin hakemliğinin bitirilmesini istedi. Güvendiği kişilerden bazı bilgiler aldığını o dönemin Merkez Hakem Kurulu yetkililerine ileten Doğan, Süper Lig’de çok önemli maçlara giden bazı hakemleri kapı önüne koydu. Vedat Yüksel ve Bülent Demirlek gibi FIFA kokartlı hakemlerin yanı sıra Hakan Sivriservi ve Cem Deda gibi FIFA kokartına göz diken hakemler camiadan uzaklaştırıldı.

        Bu operasyondan çok kısa bir süre sonra Vedat Yüksel ve Bülent Demirlek’in, hakem seminerini basması da sonuç vermedi. Silivri’deki seminere giden bu hakemlerin “Adalet istiyoruz... Ne şerefsizliğimizi gördünüz. Maç mı sattık. Gururumuz ve onurumuzla düdük çaldık. Varsa bir hatamız yüzümüze söyleyin” şeklindeki haykırışları karşılıksız kaldı.

        DEĞERLİ HAKEMLER DIŞLANDI

        Çeşitli kişiler tarafından yıllar önce atılan nifak tohumları her geçen gün büyüdü. Bu yüzden çok değerli sayısız eski hakem ya da gözlemci günümüzde de camiadan uzak tutuluyor. Torpille ya da hatır gönülle birileri Merkez Hakem Kurulu’na girerken ya da gözlemcilik yaparken, son derece değerli onlarca isim camiaya kesinlikle yaklaştırılmıyor. Camia dışı kalan bu kişiler de Ulusoy ya da Ulusoy’a yakın kişilerin göreve gelmesini sabırsızlıkla bekliyor. Bu kavgaların ve bloklaşmanın her geçen gün daha da artması, ülke hakemliğinin en büyük sorunlarının başında geliyor

        ÇÜRÜK ELMA OPERASYONU

        Hakem camiasında yıllarca “çürük elma” tartışması yaşandı. Özellikle Erman Toroğlu, bu konuda büyük mücadele verdi. Bazı hakemlerin çeşitli menfaat sağladıklarına dikkati çeken Toroğlu, “Aramızda çürük elmalar var. Bu çürük elmaları temizlemediğimiz takdirde tüm kasa çürür” dedi. Nitekim çürük elma oldukları herkes tarafından çok iyi bilinen pek çok hakemin ipi çekildi. Yaklaşık 1 düzine ismin hakemliği bitirildi. Bu hakemlerin arasında Süper Lig’de düdük çalan çok önemli isimler de vardı. Bir detay verelim. Bu hakemlerden birisi Faal Futbol Hakemleri Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi idi. Toroğlu, derneğin toplantısı sırasında bu hakeme çok ağır hakaretler ederek camiadan uzaklaştırılmasını sağladı. Not: Erman Toroğlu, faal hakemken söylediği “Aramızda çürük elmalar var” sözleri nedeni ile Futbol Federasyonu tarafından 1 yıl hak mahrumiyeti cezasına çarptırıldı. Toroğlu da bunun üzerine “Federasyon şike yapanlara bile daha önce bu cezayı verememişti” diye tepki koydu.

        BENİM HAKEMİM, ONUN HAKEMİ

        Hakemlerin çok önemli bölümü insafsızca yapılan kıyımlar sonucu düdüğe erken veda etti. Herkes birbirini yedi. Ülke hakemliğinin en önde gelen isimleri, birilerinin iki dudağı arasında eriyip gitti. Göreve gelen her bir yönetim, “Benim hakemim, onun hakemi” derken, çok önemli hakemlerin ipi çekildi. Son 20 yılda yaş haddinden dolayı veda, çok az hakeme nasip oldu. Tamamına yakınının hakemliği erken bitti ya da bitirildi.

        MHK BAŞKANI BULUNAMIYOR!

        Yıllardır süren kavgalar ve bölünmeler yüzünden, camiada yıpranmadık isim yok denecek kadar az kaldı. Zaten bu yüzdendir ki, MHK’nin başına gelecek isim konusunda son yıllarda büyük sıkıntılar yaşanıyor. Hakem kökenli olmayan kişiler MHK başkanı olmaya başladı. Hakemler kendi içlerinde birbirlerini yerler ve bitirirlerken, Ufuk Özerten ve Zekeriya Alp gibi isimler dış kulvardan MHK başkanlığına getirildi. Yine bu yüzdendir ki, çok uzun yıllar önce hakemliği bırakan Yusuf Namoğlu son dönemde iki kez MHK başkanı oldu.

        FIFA KOKARTINDA TORPİL OLUR MU?

        FIFA kokartı takabilmek, bir hakem için elbette ki çok büyük mertebedir. Bu kokartı takan hakemin, ülkemizdeki derbi maçlarını güle oynaya yönetmesi gerekir. Ama bazen öyle olmuyor işte. Örnek de verelim. Bülent Uzun... Bu hakemimiz FIFA kokartını uzun yıllar büyük bir gururla taşıdı. Ama 3 büyük takım arasında oynanan hiçbir karşılaşmada düdük çalamadı. Daha da ötesi “Ankaragücü Başkanı Cemal Aydın, Bülent Uzun’u çok sevdiği ve takdir ettiği için, özel çabaları ile FIFA listesine aldırdı” söylemleri ile karşı karşıya kaldı. Tek bir derbi yönetemeyen Uzun’un, Ankaragücü’nün kaç maçında düdük çaldığını biliyor musunuz? 26. Evet, tam 26!..

        HAKEM KOPYA ÇEKER Mİ!

        Pek çok hakem için, hakemliğin yaşam biçimi olduğunu söylememize gerek yok. O kişiler için önce hakemlik gelir, sonra da yine hakemlik gelir. Mesela siz, yıllar önce Ankara’da yapılan hakem yazılı sınavında bir düzineye yakın hakemin kopyadan dolayı salondan çıkartıldığını biliyor musunuz? Veya atletik sınavda başarılı olamayacağını bilen bazı hakemlerin, kendi yerlerine fiziği güçlü arkadaşlarını koşturduklarını ve de yakalandıklarını... Yahut da yazılı sınav öncesi kendilerine yakın gördükleri hakemlere sınav sorularını veren MHK üyelerini... Bunların hepsi yaşandı.

        DERELİ'DEN YAYLIM ATEŞİ!

        Son dönemde zirvedeyken bırakan hakemlerin başında Selçuk Dereli geliyor. Dereli 39 yaşındayken ve FIFA listesinin üst sırasındayken, “Bu camiada hak ve adalet yok. İkili ilişkiler doğrultusunda ülke hakemliğinin dibine dinamit konuluyor. Birileri kollanırken, birileri engelleniyor” diyerek son noktayı koydu. Onlarca hakemin yıllarca yaşadığı sıkıntıyı içine sindiremeyen ve çok büyük bir tepki koyan Dereli, dönemin Futbol Federasyonu ve MHK üyelerini de çok ağır sözlerle yaylım ateşine tuttu.

        SİVRİSERVİ'Yİ KAYSERİ BİTİRDİ

        Hasan Doğan döneminde operasyona kurban giden Hakan Sivriservi’nin suçu neydi biliyor musunuz? Fenerbahçe- Kayserispor maçında verdiği 5 dakikalık uzatma süresi sonunda Fenerbahçe’nin gol kazanması... Kayserispor Yönetimi, TFF kurmay heyeti ile temasa geçerek, yenilginin sorumlusu olarak gördüğü Sivriservi’yi 1 dakikada bitirdi. Kulüp yöneticilerine teslim olan TFF, gencecik hakemini bozuk para gibi harcamakta tereddüt etmedi. Elbette ki, yaşanan bu ve benzeri olaylar, ülkemizde her hakemin başına gelebilecek türdendi. Bazı kişileri üzmenin faturası ağır oluyordu. Kulüp yöneticileri istedikleri zaman, hakemlerin kaderi ile oynayabiliyordu. Bu gerçeği gören bazı hakemler, her takıma eşit, bazı takımlara ise daha eşit davranıyordu.

        HAKEM HAKEM... MAÇI BİRAZ SEN YÖNET...

        Eski bir futbolcu ve çok değerli bir hakem olan Hilmi Ok, Merkez Hakem Kurulu’nun başına da 7 kez geldi. Ok’a kulak verelim:

        - Bursaspor- Trabzonspor maçını yönetiyorum. Tribünde yok denecek kadar az seyirci var. Fakat bir seyirci sürekli bağırıyor.

        - “Hakem faul... Hakem korner... Hakem penaltı” İşin ilginç tarafı, her söylediği doğruydu. O söylüyordu, ben düdüğü çalıyordum. Haliyle tuhaf bir görüntü oluşuyordu. Sanki maçı o yönetiyordu.

        Rahatsız oldum tabii... Bir taç atışı sırasında saha kenarındaki polise “Şu bağıran seyirciyi stat dışına çıkartın” dedim.

        Polis de hareketlendi. O seyirciye doğru yöneldi. Seyirci de anladı. Stat kapısına doğru hareketlendi. Giderken de bana bağırdı.

        - Hakeem hakeem... Ben işemeye gidiyorum. Maçı biraz da sen yönet!

        BÜLENT YAVUZ - MİNİ YORUM: HAKEMLERE EŞİT DAVRANİLSIN

        Futbol var olduğu sürece hakem hataları bitmez... Ancak gönül ister ki, bu hatalar asgariye insin. Hiçbir kulübün canı yanmasın ve hakemler, hiçbir takımın mazereti olarak gösterilmesin. Hakemlerimiz insan olarak son derece değerli ve önemli özelliklere sahip insanlardır. Hakemlerimizin kafaları boş, konsantrasyonları üst düzey olduğunda başaramayacakları hiçbir maçın olmadığını düşünüyorum. Türk hakem camiasında görev alan yöneticilerin hakemlere eşit mesafede durdukları sürüce huzurun geleceğine inananlardanım.

        YARIN | ÜLKE HAKEMLİĞİNİN İÇ YÜZÜ | 4. BÖLÜM

        * Niye hep aynı isimler maç yönetiyor?

        * FIFA kokartı takmak niçin çok kolaylaştı?

        * Niye genç hakem yetişmiyor?

        * Hangi hakemlere hangi ayrıcalıklar tanınıyor?

        * Hangi şehirlerde torpil dönüyor?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ