Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Aytaç Uşun: Tutkuyla sevdiğim tek yer sahne
        1

        AYTEKİN TEKER / ateker@haberturk.com

        Üç Kuruş'tan teklif geldiği an ne hissettiniz?

        Çok mutlu oldum. Yeni bir hikaye, yeni bir karakterin heyecanının yanında, dört senedir birlikte çalıştığım ekip arkadaşlarım ve yönetmenlerimle çalışmaya devam ediyor olmak ayrı bir mutlu etti beni. Çünkü uzun süreli bir projede çalıştığınızda, arkadaşlarınızla aranızdaki bağ çok kuvvetleniyor. Ve proje bir gün bittiğinde, o bağ bir anda bitmiyor. Üç Kuruş’tan teklif geldiği an, kabul etme nedenimin en büyük sebeplerinden biridir.

        2

        Rolünüzle ilgili bir ön çalışma yaptınız mı?

        Yeni bir karakter oynayacağım için tabi yaptım. Dört sene bir karakter oynadım. Yeni karakterle benzerlik olmaması için daha fazla üzerine gitmiş bile olabilirim.

        Canlandırdığınız rolle gerçek karakterinizin uyuştuğu noktalar neler?

        Vicdanı ve sevdiği insanlara 'hayır' diyememesi diyebilirim.

        3

        Önce 'Çukur', şimdi de 'Çıngıraklı' peki siz gerçekte nasıl bir mahallede büyüdünüz? Çocukluğunuzu ve ailenizi biraz anlatabilir misiniz?

        Burada nasıl anlatılabilir bilmiyorum. Biraz anlatabilir misiniz demişsiniz ama birazı bile cevabı çok uzun bir soru (Gülüyor) Çocukluk, aile ve mahalle… Benzer yanları mahalle kültüründeki birliktelik duygusu diyebilirim. O birliktelik hissinin verdiği güven ve huzur… Birkaç mahallede büyüdüm. Büyüdüğüm mahalleler birbirinden çok uzak kültürlere sahipti. Birbirlerinden farklı ama benim için farksız insanları görmek hayat hikayemin zengin taraflarından oldu.

        4

        'Çukur'da Yamaç'ın, 'Üç Kuruş'ta Efe'nin sağ kolu oldunuz. Güvenilir insan profilini çiziyorsunuz. Çok güvenip sizi hayal kırıklığına uğratan biri oldu mu?

        Çok güvenip hayal kırıklığı yaratan biri muhakkak olmuştur. Ben de biri için hayal kırıklığı olmuş olabilirim. Bilmiyorum. Ama şu birkaç senedir düşündüğüm şey şudur; hayatlarımızda her şey olabiliyor. Beni üzen veya benim üzdüğüm insanların sağlığı yerinde olsun yeter diye düşünüyorum. Büyük gibi gözüken ama aslında küçük kırılganlıklardan ibaret hayat. Sevdiğiniz insanları kaybettiğinizde anlıyorsunuz bunu. Ölüm gerçeğinin karşısında diğer her şey çok küçük. Çünkü hayattaysan, yaşıyorsan o kırıldığın yerleri değiştirebilme umudun var demektir. Bu yüzden de büyütmenin alemi yoktur. Bunu anladığımda çoğu mevzunun ceviz kabuğunu doldurmayacak şeyler olduğunu gördüm.

        5

        İTÜ'de Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği, ardından da Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü'nden eğitim almışsınız... Gemi Makineleri bölümünü okurken oyuncu olmayı neden seçtiniz...

        Gemi makineleri bölümünü oyuncu olmak için bırakmadım. Önce bunu belirteyim. O kadar romantik değilim. (Gülüyor) Zor bir meslek, yapıp yapamayacağıma, mutlu olup olmayacağıma baktım. Ve bırakma kararı aldım. Sonra birkaç ay evde ‘’Ne olacağım ben?’’ diye düşünürken oyuncu olma kararı aldım. Zaten 14 yaşından bugüne kadar hep tiyatro sahnesindeydim. Hobi olarak ve okul harçlığımı çıkarmak için tiyatro yapıyordum. Baktım para kazanıp, tutkuyla sevdiğim tek yer sahne. Böylece oyunculuğu meslek olarak o günlerde seçtim diyebilirim. 19 veya 20 yaşındaydım.

        6

        Bir de tiyatro oyununuz başlamış. Ondan da bahsedebilir misiniz?

        Evet, 30 Ocak’ta Küçükçiftlik Park’tayız, çok heyecanlıyız. Adı Sonbahara Songüller. 11 Eylül 1980 gecesinde, Gaziantep’te bir gecede geçiyor hikayemiz. Kalemini hep sevdiğim, sevgili Özen Yula yazdı ve yönetiyor. Yazarıyla, hikayesiyle, ekibiyle ve oyuncularıyla çok güzel ve kıymetli olacak bir oyun.

        7

        Tiyatro kökenli bir oyuncusunuz. Hayatınızın geri kalanında sinema, televizyon ve tiyatrodan birini seçmek zorunda kalsanız tercihiniz ne olurdu?

        Tiyatro. Çünkü mesleğinizle daha fazla aidiyet kurduğunuz bir yer. Daha yoğun var olabiliyorsunuz. Canlı izlenip, anların hiç bölünmediği, harcadığınız emeği daha çok hissettiğiniz bir yer.

        8

        21. Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nde, 'Silsile' filmindeki performansınızla 'Umut Veren Genç Erkek Oyuncu', 36. İstanbul Film Festivali'nde ise 'Sarı Sıcak' ile 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülünü kazandınız. Bu iki ödül mesleğiniz üzerinde nasıl bir etki yarattı?

        Nasıl bir etki yarattı… Hımm... Sinema ve televizyon dünyasında projeler yaratan, yazar, yapımcı ve yönetmenlerin gözünde daha görünür olmuş oldum. Bence çok yeterli bir etki. (Gülüyor) Tabii mesele yarattığın etkiyi devam ettirebilmek, yani devamlılık. Ben de mesleğim için elimden geleni yapıyorum.

        9

        'Hayatımın dönüm noktası veya noktaları' diyebileceğiniz anlarınız var mı?

        Benim için dönüm noktalarından söz edebilirim. Lisede edebiyat öğretmenimin, ‘’Tiyatro koluna gelmek ister misin?’’ sorusuna ‘’Evet’’ demem. Sinema için, ilk ajansım Sumru Onat’la karşılaşmam ve benimle çalışmak istemeleri. Şu anki ajansım Icon ile birlikte yol almamız. Silsile’de Ozan Açıktan, Harika Uygur’la karşılaşıp tanışmam ve Kılıç karakterini bana güvenip teslim etmeleri diyebilirim. Daha sonra Fikret Reyhan’la karşılaşmam ve bana İbrahim karakterini vermesi oldu. Televizyonda ise artık aile olarak hissettiğim Ay Yapım’ın 'Çukur' dizisinde 'Meke' karakterini bana teslim etmeleri önemliydi. Hayattaki en büyük dönüm noktam ise ailem, tercihlerimin destekleyicileriydi hep ve hala öyle.

        10

        Kendinizi 3 kelime ile anlatabilir misiniz?

        Bir insan üç kelimeyle anlatılabilir mi? (Gülüyor) Sabırlı, merhametli ve vicdanlı.

        Uçak fobiniz olduğu için, "Çukur’daki bir sahne için Doğubeyazıt’a karayolunu kullanarak 18 saatte gittim 18 saatte geri geldim." demiştiniz. Bu korkunuzu, yenebildiniz mi?

        Yok, yenemedim. (Gülüyor)

        Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği yapmak isterdiniz?

        Marangoz olmak veya bir çay evi sahibi olmak isterdim.

        11

        Favori 3 filminizi sıralayabilir misiniz?

        Polonya yapımı, ‘Üç renk: Beyaz’ filmi, yönetmen Krzysztof Kieślowski

        İran yapımı, Sonsuzluk ve bir gün, yönetmen Saeed Roustayi

        Üçüncüsü ise Peter Sellers’ın oynadığı The Party filmi, yönetmeni Blake Edwards

        Boş zamanınızda ne yapmaktan keyif alırsınız?

        Günüme göre değişiyor. Uyumak, dolaşmak, arkadaşlarımla vakit geçirmek, kitap okumak ama son zamanlarda hiç okumuyorum diyebilirim, film izlemek, oyun onamak vb. Boş vakit de yok gibi son zamanlarda.

        12

        İleriye dönük plan yapanlardan mısınız, yoksa hayatın götürdüğü yere gidenlerden misiniz?

        Hayatın götürdüğü yere gidenlerdenim. (Gülüyor)

        Gelecek ile ilgili hayalleriniz neler?

        Bunlar bende kalsın. Hayaller kurulmalı ama çok söylenmemeli bence. (Gülüyor)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ