Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İçişleri Bakanı Efkan Ala: Bir değil, birkaç KHK daha çıkabilir

        İçişleri Bakanı Efkan Ala, Suriye'nin kuzeyine yönelik operasyona ilişkin, "Bu bölgede Türkiye'ye yönelik artık yakın tehlike değil açık, hazır tehlike söz konusudur. Dün 9 havan mermisi attılar Karkamış'a, bugün bir tane attılar, Türkiye bunlara seyirci kalamaz.Türkiye kendi sınırlarının güvenliğini sağlayacaktır, kendi vatandaşının güvenliğini sağlayacaktır." dedi.

        Bakan Ala, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, soruları yanıtladı.

        Türk Silahlı Kuvvetlerinin "Fırat Kalkanı" olarak ismini açıkladığı Suriye’nin kuzeyine yönelik harekatın kapsamı, süresi ve hedefleri hakkındaki değerlendirmelerine yönelik bir soru üzerine Ala, "Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlaması bakımından alması gereken tedbirler var, şu anda yapılan da sabaha karşı 04.00’te başlayan operasyon da buna yöneliktir. Burada ılımlı muhalefeti destekleyen bir tavır var, bizim tavrımız, ılımlı muhalefeti Suriye’de destekliyoruz. Koalisyon güçleriyle birlikte karar alıp, orada icra ediyoruz. Dolayısıyla Cerablus'a yönelik yapılan da bu çerçevede değerlendirilmelidir." diye konuştu.

        Cerablus’un, Karkamış ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Ala, "Orada DAEŞ başta olmak üzere, terör örgütleri yuvalanmıştır ama ana omurgasını DAEŞ oluşturmaktadır. Ülkemize çeşitli defalar saldırılarda bulundu, bu terör örgütleriyle genel olarak Türkiye mücadele etmektedir. Diyebiliriz ki adeta Türkiye terörle savaş halindedir ve dünyaya da saldırmaktadır terör örgütleri ama en fazla terör örgütleriyle, Suriye içerisindeki bu kaostan yararlanan bu örgütlerle, Türkiye mücadele etmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

        "TERÖR ÖRGÜTLERİNİN TÜRKİYE'Yİ TEHDİT ETMESİNE FIRSAT VERİLMEYECEKTİR"

        İçişleri Bakanı Ala, "Bu bölgede Türkiye'ye yönelik artık yakın tehlike değil açık, hazır tehlike söz konusudur. Dün 9 tane havan mermisi attılar Karkamış'a, bugün bir tane attılar, Türkiye bunlara seyirci kalamaz. Türkiye kendi sınırlarının güvenliğini sağlayacaktır, kendi vatandaşının güvenliğini sağlayacaktır. Bunun için gerekli olan faaliyetleri yapıyor, alması gereken inisiyatifi alıyor, bunu yaparken de uluslararası hassasiyeti ve ilişkileri dikkate alarak yapıyor büyük bir devlet olarak. Bu bakımdan bugün başlayan operasyonu da bu çerçevede değerlendirmek lazım ve orada bizim hemen yanı başımızda terör örgütlerinin Türkiye'yi tehdit etmesine fırsat verilmeyecektir. Buna imkan sunan ortam ortadan kaldırılacaktır. Yapılan şey budur." ifadelerini kullandı.

        Türkiye’nin bu inisiyatifi alırken, kendi vatandaşlarının güvenliğine yönelik tedbirleri de aldığını belirten Ala, Karkamış ilçe merkezi ile 6 köydeki vatandaşların daha güvenli bir yere alınmasının sağlandığını bildirdi.

        Bakan Ala, "Bu çerçevede aldığımız inisiyatif bölgede devam etmektedir. Ne zamana kadar? Bu tehdit ortadan kalkıncaya kadar, sınırımızdaki bu terör tehdidi ortadan kalkıncaya kadar." dedi.

        Ala, "Terörle karşılaşan ülkelerin deniz aşırı yerlerde aldıkları inisiyatif burada hatırlanmalıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nde örneğin bir terör saldırısı olduğunda bunun merkezi Afganistan'da ise oraya kadar öyle değerlendirip gitmişlerdir, Irak'ta ise oraya kadar gitmişlerdir, Suriye'de ise oraya kadar gidilmiştir. Fransa'da bir şey olduğu zaman Suriye'deki üsleri bombardımana tutulmuştur." diye konuştu.

        "Türkiye’nin en meşru hakkıdır, yetkisidir, bu çerçevede faaliyetleri devam etmektedir." ifadelerini kullanan Bakan Ala, şunları söyledi:

        "Faaliyetlerin ana ekseni de bizim vazgeçilmezimiz de Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve oradaki vatandaşın arzularını yansıtan, onlarla birlikte olduğunu değerlendirdiğimiz ılımlı muhalefetin desteklenmesi ve koalisyon güçleriyle birlikte hareket edilmesidir, bu çerçevede faaliyetler yürütüyoruz. Kısa zamanda bunun ortadan kaldırılacağını düşünüyoruz. Şu anda Türkiye’nin sınırlarının Suriye tarafından Türkiye’ye yönelik gerek havan mermileri atarak tehdit oluşturan gerekse Türkiye’nin içerisine teröristleri sokarak Türkiye’de terörist saldırılar gerçekleştiren tehditten bahsediyorum. Bu tehdit orada çok açık, sadece DAEŞ de değil, DAEŞ’le ciddi bir mücadele yürütüyoruz, DAEŞ önemli bir tehdittir ama orada başka terör örgütleri de var biliyorsunuz."

        "Daha önce de Türkiye’ye yönelik birtakım intihar bombacısı eylemlerinde ya da bombalı araç eylemlerinde PKK-PYD ilişkisinin nasıl olduğu ortaya çıktı." diyen Bakan Ala, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

        "Birtakım diğer terör örgütleriyle DAEŞ ilişkisinin ve FETÖ ilişkisinin bu iki örgütle de nasıl olduğu ortaya çıktı. Dolayısıyla böyle bir kaotik coğrafyada istikrar adası olarak ülkesi ve milletiyle kalkınan, gelişen Türkiye’ye yönelik uluslararası güç odaklarının da perdelemeleri ya da oluşturdukları atmosferden güç alarak Türkiye’ye yönelen terör tehditlerinin ortadan kaldırılması için yapılması gereken işler yapılıyor, alınması gereken inisiyatif alınıyor. Bu biraz tabi nokta bazlı değerlendirdiğinizde daha kısa sürede belli mesafeler alınacaktır elbette. Yani Cerablus’a yönelik örneğin, oranın temizlenmesi kısa zamanda ümit ediyorum, bizim değerlendirmelerimiz öyledir, kısa zamanda inşallah orada mesafe alırız ama tabi koalisyon güçleriyle ve ılımlı muhalefetle birlikte ama diğer hususlarda ise etkili bir mücadele sürdürülecektir."

        "İSTİKRARLI BAŞKA DEVLET KALMADI"

        İçişleri Bakanı Efkan Ala, "Bu bölgede, Türkiye dışında, meselelere vaziyet edebilen, burada başka haritaların ortaya çıkmasını engelleyebilecek güçte istikrarlı başka devlet kalmadı. O bakımdan Türkiye'nin istikrarı hedef alınıyor ve istikrarının zayıf düştüğünü düşündükleri bir anda çok daha fazla saldırıyorlar." dedi.

        "Darbe girişiminin ardından PKK ve DAEŞ gibi örgütler, Elazığ, Van, Bitlis, Diyarbakır, Şanlıurfa, Tunceli ve en son Gaziantep'te büyük bir katliam şeklinde saldırılar düzenledi. Bu saldırıların artmasını neye bağlıyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Ala, 7 Haziran seçimlerinin ardından Türkiye'de tek başına iktidar olma imkanı ortadan kalktıktan hemen sonra terör saldırılarının başladığını anımsattı.

        Ala, ilk başta iki polisin şehit edildiğini, ardından Adıyaman'da jandarmaya saldırıldığını, saldırıların intihar saldırıları ve araçlara yüklenen bombalarla devam ettiğini belirtti.

        Hedefin Türkiye'nin istikrarı olduğunu ifade eden Ala, şunları kaydetti:

        "Bu bölgede, Türkiye dışında, meselelere vaziyet edebilen, burada başka haritaların ortaya çıkmasını engelleyebilecek güçte istikrarlı başka devlet kalmadı. O bakımdan Türkiye'nin istikrarı hedef alınıyor ve istikrarının zayıf düştüğünü düşündükleri bir anda çok daha fazla saldırıyorlar. Şimdi de bu FETÖ terör örgütünün darbe girişiminden hemen sonra, darbe girişimi başarılı olmayınca, hainler bertaraf edilince, 'Burada acaba bir zafiyet oldu mu' diye tekrar Türkiye'nin istikrarsızlaştırılmasını hedefleyen saldırılar meydana geldi. Yine aynı ittifaklar, DAEŞ bir taraftan, PKK bölücü örgütü bir taraftan, bunlara altyapı sağlayan FETÖ bir taraftan... Burada istikrarın hedef alındığı çok açık."

        "YÖNETİME ÜLKE VE MİLLET EL KOYDU"

        Bakan Ala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkenin lideri olarak doğrudan hedef alındığını, Erdoğan'ın istikrarın dilini de temsil ettiğini, güçlü Türkiye'nin bölgesindeki haksızlıklara diliyle karşı durduğunu aktardı.

        Saldırıların Türkiye Cumhuriyeti'nin istikrarını hedef aldığından herhangi bir şüphe olmadığını anlatan Ala, sözlerine şöyle devam etti:

        "Milletin darbeye karşı duruşu ve milletimizle beraber topyekun Türkiye'nin siyasi partileriyle, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın liderliğiyle, medyasıyla, bütün toplum kesimleriyle ülke olarak millet olarak buna karşı durduk. Darbeyi bastırdık, yönetime ülke ve millet el koydu. Şimdi bu en büyük zenginliğimiz. Buna yönelik, bu kardeşliği zedelemeye yönelik saldırılar yapıyorlar. Bu tuzağa bu millet asla düşmeyecektir ve bu meselelerin üstesinden gelecektir. Türkiye kendisine yönelik çok saldırıları bertaraf etti ve yoluna devam etti. Bunları da Allah'ın izniyle kararlı bir biçimde yoluna koyacak ve devam edecektir."

        "RDX, BİR FABRİKASYON PATLAYICI"

        Ala, Gaziantep'teki saldırıya ilişkin yeni bir bilgi olmadığını, saldırganın kimliğinin henüz belirlenemediğini söyledi.

        Patlamayla ilgili daha önce yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirmeler yapabileceklerine vurgu yapan Ala, "Patlayıcı RDX, bir fabrikasyon patlayıcı. Böyle olunca bu profesyonel bir yardım almış imajını da doğurur. RDX patlayıcı tipi genellikle profesyonel bir kurgunun olduğunu gösterir ama burada böyle midir, değil midir, daha sonraki soruşturmalar ortaya çıkaracaktır." ifadelerini kullandı.

        Ala, Gaziantep'teki patlamaya ilişkin rakamların daha önce de paylaşıldığını anımsatarak, "54 sivil vatandaşımız hayatını kaybetti. Allah rahmet eylesin. Yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bunlardan 19'u kadın, 35'i erkek. İçlerinde 30 çocuk var. 8 kişinin kimlik tespit çalışması devam ediyor. Yaralı 97, bunlardan 45'i çocuktu. Şu anda hastanede yatan 51 yaralımızdan 12'sinin durumu kritik." diye konuştu.

        "ASKERİ ANAYASA İLE ASGARİ DEMOKRASİ OLUR"

        İçişleri Bakanı Efkan Ala, "Türkiye böyle çok kolay ele geçirilebilecek bir ülke mi? Siz bu darbe hevesini neye bağlıyorsunuz?" sorusu üzerine de şu ifadeleri kullandı:

        "1960'dan bugüne kadar 56 yıl olmuş. 56 yılda on kez doğrudan darbe olmuş ya da dolaylı darbe teşebbüsü olmuş. Bu, sistemin zafiyetini gösterir. Yani 60'tan beri ortak özelliği ne sistemin? Darbe dönemlerinde çıkmış askeri dönemde yapılmış anayasalarla yönetilmiş. Kabul etmek gerekirse askeri anayasa ile asgari demokrasi olur. Asgari demokrasi de iştahları kabartır, yani darbe heveslilerine imkan tanıyor çünkü... Oysa biz bu sistemi öyle reforme etmeliyiz ki mezardan Talat Aydemir çıksa gelse ve en güçlü birim, mesela ordunun başına geçse artık darbe yapma imkanı olmamalı. Bu, sistemik değişimdir. Bizim dönemimizde 2002'den beri bu ülkede her hedefimize ulaştık demiyorum ama hiç kimsenin hayatındaki ekonomik, sosyal durumu ve özgürlüğü daha geri gitmiş değil. Herkesinki bir veya birkaç adım ileri gitti. Ekonomik gelişmemiz 2 bin 500 dolarlardan çıktı 10 bin dolarlara. Şimdi 9 bin ama yine tekrar ileriye doğru gidecektir. "

        "TÜRKİYE'DE OPERASYON YAPILMASINA MÜSAİT BİR SİSTEM VAR"

        Ala, Türkiye'nin güvenilirliğinin çok arttığını, sermaye koymadan büyük yatırımlar yaparak uluslararası sermayeyi ülkeye çektiklerini dile getirdi.

        Tüm bunlara rağmen 2007'de e-muhtıra ile karşı karşıya kaldıklarını anımsatan Ala, "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rezil, akla mantığa aykırı bir kararla karşılaştık. 17-25 Aralık'ta savcı, hakim ve emniyetteki şube müdürlerinin iş birliğiyle darbe teşebbüs oldu, engellendi. Kesinlikle küçümsemek için söylemiyorum ama ilkokulda 1,5 yıl okumuş, meselelerden haberdar olmayan, sonra bir mahallemizde vaizlik yapan birisi çıkıyor. Bu sefer onun derlediği, topladığı kişilerle FETÖ'nün darbe teşebbüsüyle karşılaştık. 'Bunların hepsinin arkasında güçler var, bunlar maşadır, bunları kullananlar var' denebilir ama maşa olarak kullanılacak organizasyon ya da kimselerin, Türkiye'de operasyon yapmasına müsait bir sistem de var." değerlendirmesinde bulundu.

        PARTİ KAPATMA

        AK Parti hükümetlerinin her musibetten sonra hikmetli adımlar attığını ifade eden Ala, her siyasal krizi, darbe girişimi krizini reforma dönüştürdüklerini anlattı.

        İçişleri Bakanı Ala, "Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhtıra verdiler, anayasa değişikliği yaptık, 'Bundan sonra Cumhurbaşkanını halk seçecek' dedik. Bundan sonra bakın Cumhurbaşkanlığı seçiminde kriz yapabiliyorlar mı? Yapamıyorlar, bu kadar." diye konuştu.

        Parti kapatma davası açıldığını anımsatan ve bunu da bir darbe olarak nitelendiren Ala, sandıkla iktidara gelme imkanı olmayan partilerin şiddet kullanarak iktidara gelmeyi amaçladığında partinin parti olmaktan çıkacağını, terör örgütüne dönüşeceğini ve o zaman partinin kapatılabileceğini bildirdi.

        Ala, sandıktan çıkıp iktidara gelen, milletin önünü açarak reformlar yapan AK Parti'ye kapatma davası açıldığını hatırlatarak, bunun adının darbe olduğunu ve bu sefer de yapılan anayasa değişikliğiyle parti kapatmanın zorlaştırıldığına dikkati çekti.

        17-25 Aralık sürecinden sonra hazırlanan İç Güvenlik Paketine değinen Ala, emniyette ciddi değişiklikler yaptıklarını vurgulayarak, şunları söyledi:

        "Darbe gecesi emniyette yapılan değişikliklerin nasıl isabetli olduğu ortaya çıktı ve darbeye karşı ciddi bir biçimde polislerimiz canla, başla durdu. Onların gidip alçakça işgal ettikleri kurumları emniyetimiz geri aldı. Şimdi bu, sistematik reformların ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Formül olarak şöyle söyleyebilirim, güç dengelenecek barış döneminde. Bir yerle savaşa başladıysanız başka bir ülkeye o zaman da bir yerde toplanacak. Ayrı ayrı kurumlar güçlenecek. Ama kurumlar da kurallar gibi ayrı ayrı demokratikleşecek. Biz bazen kuralları demokratikleştirebiliyoruz ama kurumları demokratikleştirmeye gelince, statüko ve müttefikleri hemen karşı duruyor. Bunu aşmalıyız, bunu aşıyoruz."

        Darbe girişiminin ardından ciddi reformist adımlar attıklarına işaret eden Ala, asker-sivil ilişkilerinde ve sistemin reformuna yönelik çok ciddi adımlar attıklarını ifade etti.

        İçişleri Bakanı Ala, zırhlı birliklerin il merkezlerinden çıkartılması, Sahil Güvenlik ile Jandarma Genel Komutanlığının İçişleri Bakanlığına bağlanması gibi adımlar attıklarını da anımsattı.

        "YETİŞTİRMEK ÜZERE 500 SUBAY, 3 BİN ASTSUBAY ALINACAK"

        Milli Savunma Üniversitesinin kurulduğunu da hatırlatan Ala, şöyle devam etti:

        "Okulların artık sivil kaynaktan alınacak olması, bu neden önemli, hem jandarmada hem sahil güvenlikte hem kara kuvvetlerinde yani Türk Silahlı Kuvvetlerinde bu kaynaklardan alınacak, lise ve üniversiteden öğrenciler bu okullara, askeri okullara, jandarma okullarına. Bir akademi kurduk. TSK'ya yönelik bir üniversite kuruldu, Milli Savunma Üniversitesi. Biz Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi kurduk. Bu sene de öğrenciler alacağız. 500'e yakın subay, yani yeni alacağız ve subay olarak yetiştireceğiz. 500 subay alacağız, subay yetiştirmek üzere. 3 bin astsubay alacağız.

        1 Ocak 2017'den itibaren de öğretime başlayacak. Biz bunları lise ve üniversite mezunu olanlardan alacağız. Bu ne demek? Yani gençlerimiz, her kesimde, toplumun içinde, mahallesinde, sivil toplumda yetişmiş lise, üniversite mezunu olmuş alıyorsunuz. Bunun artık zihnini formatlayamazsınız. İlkokuldan sonra, ortaokuldan sonra aldığınızı lise yıllarında formatlayabiliyorlardı. Şimdi bu imkan ellerinden alınıyor. Artık karşımıza böyle zihinleri formatlanmış, uyuşturulmuş çıkmaz. Aklını kiraya veren çıkmaz. Çünkü aklının kodları oluşmuş olacak, artık bağımsız kod toplum içinde oluşmuş olacak."

        Yüksek Askeri Şuranın (YAŞ) yapısının da değiştiğini belirten Ala, sivil iradenin daha ağırlıkta olduğunu ve orada hem asker hem sivil iradenin ülke menfaati doğrultusunda değerlendirmeler yaparak kararlar alacağına değindi.

        Ala, kuvvet komutanlarının Milli Savunma Bakanlığı ilişkisinin tanzim edildiğini, Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanları arasındaki ilişkilerin de hassasiyetle ele alınarak düzenlendiğini vurguladı. Ala, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu operasyonların da yapılabilmesini sağlayacak düzenlemelerle bunların gerçekleştirildiğini bildirdi.

        Jandarma Genel Komutanlığının İçişleri Bakanlığına bağlanmasının sağlandığını anımsatan Ala, Türkiye'nin kara sınırları içerisindeki alanın yüzde 93'ünün jandarma kontrolünde, yüzde 7'sinin ise emniyet kontrolünde olduğunu vurguladı.

        "KURUMLARIMIZ DAHA SAYGIN OLACAKTIR"

        Ala, Sahil Güvenlik Komutanlığının da denizlerde Türkiye'nin yüz ölçümünün yarısına yakın bir alandan sorumlu olduğuna dikkati çekerek, buranın da İçişleri Bakanlığı bünyesine alındığını anımsattı.

        Bakan Ala, şunları ifade etti:

        "Daha iyiye gidecektir. Millete hesap veren bir mekanizma, bu işlerde sürekli tetikte durmak zorunda. Kapalı sistemler, kapalı yapılar içeriden çürüyor ve çürüdüğünün farkına varmıyor. Düşünebiliyor musunuz? Generallerin yarısından fazlası içeride, darbe teşebbüsünde bulunmuş. Bunu Türkiye hak etmiyor. Bu reformist adımları attıkça bütün kurumlarımız daha saygın olacaktır. Vatandaşımıza hizmet sunan hedeflere yönelecektir. Herkesin lehine olan reformlardan bahsediyoruz. Bütün dünyada bizi daha üst lige taşıyacak reformlardan bahsediyoruz."

        Kurumların ne kadar denetime açık olur, sivil iradenin vaziyet etmesine müsait olursa o kadar güçleneceklerini belirten Ala, iradenin, idarenin üzerinde karar alma yetkisine, yönetme imkanına sahip olması gerektiğini söyledi.

        Bakan Ala, şunları kaydetti:

        "Yani irade yönetir, karar alır, idare uygular. İdare, iradenin yerine geçerse orada sorun başlar. Orada kendisi hizmet üreteceğine siyaset üretir. Türkiye'de mesela şöyle de bir şey vardır; 'Siyaset karışmasın.' Siyasetin irade olarak vaziyet etmediği bütün kurumlar, siyasetin göbeğine kadar içine girmiştir. Kaçıncı tecrübedir bu. Siyasal kararlar almışlardır, siyasete ne yapması gerektiğini söylemişlerdir, muhtıra vermişlerdir, darbe yapmışlardır, açıklamalar yapmışlardır, siyasetin göbeğine kadar girmişlerdir. Çünkü siyaset oraya irade olarak vaziyet edemiyor. Siyaset, irade üretir, karar üretir."

        "3 GÜNDE HAZIRLANMADI, 30 YILDIR HAZIRLANIYOR"

        Hükümetin çıkardığı bazı reformların aceleye getirildiği yönündeki eleştiriler için değerlendirmesi sorulan Bakan Ala, "Diyelim ki bu reformları 3 günde hazırladık, yaptık ya da bir haftada hazırladık. Şöyle söyleyelim, bu 3 gün artı 30 yıl demektir. Partide siyaset yapan herkes, siyasete girdiği andan itibaren hatta siyasetin dışında bulunduğu dönemlerde de ülke yönetimine ilişkin zihinsel faaliyette bulunmuş, kafa yormuş insanlardır. Ama bazen siyasal ortam müsait olmuyor, vasatı müsait olmuyor ülkenin o reformları yapmaya." diye konuştu.

        İç Güvenlik Paketi reformunda, Jandarma Genel Müdürlüğü'nü kısmen İçişleri Bakanlığı'na bağlamak üzere, TBMM'ye götürdüklerinde büyük tartışmalar olduğunu hatırlatan Ala, o zaman bu reformun üzerinde "Çok lazım" diye ısrarla durduklarını ve çıkardıklarını belirterek, "Emniyetteki değişimi de çok lüzumlu hissediyorduk. O piramidi o zaman 2013 yılında göstermiştik. O yasayı öyle çıkardık. Yani bu şu demek değil; 'üç günde yazılmıştır o'. Üç günde hazırlanmış değil, 30 yıldır hazırlanıyor, daha da öncesinin birikimlerinden faydalanılmıştır." ifadelerini kullandı.

        Bakan Ala, reformların yapılma sürecine ilişkin, Avrupa'da bir ressama portresini yaptıran bir kişinin daha sonra ressamın istediği ücrete tepki verdiğinde, ressamın müşterisine bu portrenin yapılmasının 70 yıl artı 2 dakikalık bir birikimle yapıldığını söylediğini vurgulayarak, "Şimdi 30 yıl kafa yormamışsanız 3 günde, 5 günde zaten bu reformları bu kadar hızlı bir biçimde ve anlamlı bir şekilde yapamazsınız." dedi.

        YENİ KHK'LAR OLACAK

        Diplomatlar, valiler, hakim ve savcılara yönelik yeni Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkıp çıkmayacağına ilişkin soru üzerine ise Bakan Ala, son Bakanlar Kurulu'nda da bunun değerlendirildiğini belirterek, şöyle devam etti:

        "Tabi aldık, bundan sonra da bir değil, birkaç KHK daha çıkabilir, hazırlıklar ve değerlendirmelerle yeni düzenlemeler yapılıyor. Yakında bir tane daha çıkacaktır, onda da yine hem reformlara yönelik düzenlemeler hem ihtiyaç duyulan düzenlemeler hem de bu FETÖ terör örgütüyle mücadelede alınması gereken tedbirlere yönelik düzenlemeler olacaktır. Yine bu yapıya ait oldukları değerlendirilen ve ait olan bunların mensuplarının işlerine son verilmesi, memuriyetten çıkarılması, yani devletten temizlenmesine yönelik tedbirler alınacaktır. Olacak yani hepsine ilişkin, her KHK çıktığında bütün kurumlardaki bu temizliğe yönelik oradaki listeyi de görüyorsunuz."

        Geçen yıl temmuz ayından itibaren terör örgütlerine yönelik operasyonlarda etkisiz hale getirilen, yakalanan, tutuklanan terör örgütü mensuplarının son durumuna ilişkin soru üzerine İçişleri Bakanı Efkan Ala, 24 Temmuz 2015'ten bu yana yurt içinde 4 bin 277, yurt dışında ise TSK'nın hava harekatları dahil, 4 bin 21 olmak üzere, toplam 8 bin 298 teröristin etkisiz hale getirildiğini aktardı.

        Ala, bu rakamın içerisinde yaralı yakalananlar ile teslim olanların da yer aldığını ifade etti.

        Bakan Ala, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'dan bu yana ise bölücü terör örgütünün saldırılarında 148 kişinin hayatını kaybettiğini, bunlardan 33'ünün polis, 22'sinin jandarma, 15'inin asker, 9'unun köy korucusu olduğunu kaydetti.

        Hayatını kaybedenlerden 35'inin çocuk olduğunu belirten Ala, 325 kişinin ise bu saldırılarda yaralandığını bildirdi.

        Bakan Ala, söz konusu dönemde etkisiz hale getirilen terörist sayısının 251 olduğunu belirterek, gözaltına alınan 3 bin 814 terör örgütü üyesinden 412'sinin tutuklandığını aktardı.

        "FETÖ HAİNİ GENERAL, VERİLEN KOORDİNATLARI VURMADI"

        Terör örgütleri FETÖ-PKK-DAEŞ arasında bir iş birliğine yönelik somut örnekler olup olmadığına ilişkin Bakan Ala, şu değerlendirmelerde bulundu:

        "Tabi ki somut örnekler var, mesela Şanlıurfa'da yakalanan DAEŞ mensubu, kendisinden Türkiye'de bir kişinin bilgi aldığını ve bu bilgiyi başka yerlere aktarmadığını söyledi. Biz de onu tespit ettik, bir jandarmanın astsubayı çıktı, yani DAEŞ terör örgütünden bilgiyi alıyor, bombalamalarla ilgili bilgiyi alıyor, bomba taşınmasıyla ilgili ve onu paylaşmıyor kimseyle, o sonra açığa alındı, atıldı. Daha sonra yine çok sayıda somut örnek söylüyorum, yine orada güvenlik birimlerinden emniyet mensubu karşıdaki DAEŞ mensuplarıyla birtakım pazarlıklara girmişti, o görevden alındı.

        Şanlıurfa'da plaka tanıma sistemini DAEŞ orada operasyon yapacağı sıralarda kapatan 6 memur olayla ilgili görevden alındı ve ihraç edildi. Van'da hatırlarsanız 6-7 Ekim 2014 olaylarında bir polis aracı yanarken yine başka polis araçlarını birkaç polis memuru panzerle alıp, polis panzeriyle orada yanan aracın üzerine attı ve yaktı onları ve ekranlarda da görüldü, tespit edildi. Yine bir polis memuru tarafından bu olay tespit edildi ve onları görevden alarak ihraç ettik. Yine Hakkari'de aynı şeyi yaptılar polis panzeri içerisinden attılar, oradaki vatandaşlarımıza maytap attılar ve onlar tespit edildi polisimiz tarafından, görevden uzaklaştırıldılar."

        "BELKİ BU YAPILSA TÜRKİYE'NİN TERÖRLE MÜCADELESİNDE MAKAS DEĞİŞECEK"

        Bakan Ala, "Şimdi bu FETÖ'nün görevden alınan, ihraç edilen bazı generallerinin ve subaylarının orada nasıl iş birliği içerisinde hareket ettiğine dair istihbari bilgiler var. Bunlar somutlaştırılınca, somut kanıtlarıyla birlikte topluma sunulacaktır. Orada nasıl haince iş birliği yaptığını biz biliyoruz. Çok önemli istihbarat verilmiş olmasına rağmen, sınır ötesinde işin gereğini yapmayan hain FETÖ elemanı terörist çıktı ortaya, bu kişi bu işlerin başındaki yani verilen koordinatları değerlendirmeyen kişi, çok önemli iki istihbaratı değerlendirmeyen kişi, o işin başında, o hareketin başında. o ikisi sonra Sayın Cumhurbaşkanımızı Marmaris'te almaya giden ve suikast için giden kişi general." diye konuştu.

        Bakan Ala, söz konusu generalle ilgili, şu bilgileri paylaştı:

        "Düşünebiliyor musunuz, devlet birimleri, çok önemli iki ayrı zamanda iki ayrı istihbarat veriyor, belki bu yapılsa Türkiye'nin terörle mücadelesinde makas değişecek, yeni bir konsepte geçilecek, çok ciddi bir başarı elde edilecek ama bunu yapmıyor. Yani hedef gösteriliyor, o hedefe operasyon yapmıyor, başka yerlere operasyon yapıyor, başka gerekçeler sunuyor, 'orada işte hava şöyleydi böyleydi'. Verilen koordinatlar değil başka yerlere operasyon yapıyor. Bu kişi, bu istihbaratları değerlendirmeyen kişi, sonra Sayın Cumhurbaşkanımıza suikast için aynı ekibiyle beraber Marmaris'e giden kişi, general. Bu FETÖ haini, verilen o koordinatların gereğini yapmadı, yani o koordinatlara hava operasyonu yapmadı, başka yerlere hava operasyonu yaptırdı ve o kişi de sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın bulunduğu yere oradaki kişilerle gidip operasyon yapmak için görevlendirilmiş kişi."

        TSK'dan ihraç edilen tutuklu Tümgeneral Gökhan Sönmezateş'in hava harekatının başında yer aldığına işaret eden Ala, "İstihbaratta sınır ötesinde çok önemli iki ayrı zamandan bahsediyorum. Onları şimdi açıklamayayım. Çok önemli, Türkiye için terörle mücadelede makas değişimi sağlayabilecek iki ayrı olay. Eğer istihbaratın dediği koordinatlara yönelik harekat yapılsa iş çok değişecek. Ama oraya yapmıyor, başka yerlere yapıyorlar. Sonra 'neden bunu böyle yaptın' dediğimizde, çeşitli gerekçeler..." diye konuştu.

        Bakan Efkan Ala, sonradan o gerekçelerin hepsinin yalan olduğunun ve tamamen hainlikle, vatana ihanetle bunu yaptıklarının görüldüğünü vurgulayarak, Türkiye ve iktidar terörle mücadelede başarılı olmasın diye verilen koordinatlara değil, başka yere yapıldığını bildirdi.

        "KIYMETİ HARBİYESİ YOK"

        Suçüstü yakalanmalarına rağmen bazı kişilerin darbe girişimine ilişkin "ben yapmadım, emri uyguladım, bilmiyordum" savunması yaptığının hatırlatılması üzerine Ala, bu kişilerin temel özelliklerinin zaten "yalan söylemek" ve "soru çalmak" olduğunu söyledi. Ala, bu kişilerin soruları çalarak işe girdiklerini, "himmet" adı altında haraç topladıklarını, insanlara iftira attıklarını ve kumpas kurduklarını dile getirdi.

        FETÖ'cülerin İslam'da, ahlakta olmayan ne varsa onu yaptıklarını belirten Ala, "Vatandaşın zihninde, aslında berraklık var. İrfanıyla kimin ne yaptığını güneş gibi görüyor, çok açık. Ama bu işi yapanlar yalanı yeminle söyledikleri için Cumhurbaşkanımızın tabiriyle 'artık hiçbir şekilde doğruyu söylememe karakterleri olmuş'. Dolayısıyla onların ne söylediklerinin bir kıymeti harbiyesi yok." dedi.

        "Kümesten elinde iki tavukla çıkan hırsızın 'masumum' diyerek avukat istediği" benzetmesini yapan Ala, şunları kaydetti:

        "(Avukat ne diyecek) diyorlar. 'Ben de onu merak ediyorum.' diyor. Şimdi bunların da avukatları ne diyecek, kendileri nasıl 'masumuz' diyorlar? Yani ellerinde silah, tankın üzerinde yakalanmış, Meclisi bombalamış, vatandaşın üzerine yaylım ateşle kurşunu sıkmış... Bu kadar akıl seviyesizliğine çekip insanları burada analiz yapmak bile aslında zuldür, sözü israftır. Güneş gibi ortada her şey. Ve yine de o akıl seviyesinde, 'ben şunu yapmadım, bunu yapmadım.' Delil istiyor, delil gözünün içine giriyor zaten. Her şey ortada. O bakımdan ne söylediklerinin, ne yaptıklarının bir önemi yok. Bu açık bir biçimde Fethullah Terör Örgütü, asker kılığı, elbisesi içerisine girmiş teröristler. Bunların başlarındaki terörist de belli ve oradan FETÖ talimat veriyor. Adamını gönderiyor ve burada harekete geçiyorlar ve bu darbe girişiminde bulunuyorlar. İzahtan varestedir bu durum, her şey ortadadır. Milletin gözü önünde olmuştur. Ama kendileri deve kuşu gibi saklanınca, herkesin de kendilerini görmediğini zanneden bir örgütle karşı karşıyayız. "

        FETÖ'nün bir örgüt olduğunu herkesin bildiğine dikkati çeken Ala, FETÖ'cülerin kendilerinin görülmediğini zannettiğinin altını çizdi.

        Bu durumun bazı yerlerde FETÖ'cülerin bilinmesine rağmen gereğinin yapılmamasından, bazı yerlerde bu kadar bozulacaklarının düşünülmemesinden, bazı yerlerde ise iyi niyetli yaklaşımlardan kaynaklandığına işaret eden Ala, "Açık biçimde uluslararası güç odaklarının, Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak isteyen, ülkenin gidişatının önünün kesilmesi gerektiğine karar vermiş güç odaklarının maşası olarak kullanılan FETÖ bu işi yapmıştır. Bu işin tartışılacak, konuşulacak tarafı yoktur. Gereği yapılacaktır, çok açık. Güneş için delil istemek gibi bir şey." diye konuştu.

        "ABD FAZLASINI BİLİYOR"

        Türkiye'nin ABD'den, Fetullah Gülen'in iade edilmesi talebinde bulunduğunu ve bu talebin gerekçelerine ilişkin herhangi bir şüphenin bulunmaması gerektiğini ifade eden Bakan Ala, şunları kaydetti:

        "ABD bizim bildiğimizden fazlasını bilen bir yerdir. ABD'de oturuyor. Türkiye ile ABD pozitif ilişkileri olan, birlikte politika üreten, bir çok konuda iş birliği yapan ve yapmak zorunda olan iki büyük devlettir. Terör örgütünün başı nerede oturuyor? Yozgat'ta oturmuyor. Pensilvanya'da oturuyor. Neresi Pensilvanya? ABD'de bir eyalet. Düşünün bin Ladin'in Türkiye'de bir şehirde oturduğunu. Neyi konuşuyoruz? Ne delili arıyoruz? Burada hukuki süreçler kendi içinde devam eder. Ama bunda siyasal bir soru soruluyorsa, yani diplomatik soru, siyasal soru, hukuki soru, hangi açıdan sorarsanız sorun olay berraktır ama bazı prosedürler tamamlanacaktır. Dosyalar zaten gönderildi. Onlar prosedürdür, kararlılığı etkileyecek hususlar değildir. O prosedürlerin gereği yerine getirilmeli ve iki müttefik ülkenin birbirine karşı yapması gereken iş neyse o yapılmalıdır. Bu kadar. Bu son derece berraktır. Bir terör örgütünün başı neredeyse dünyanın hangi köşesinde olursa olsun ABD oraya gidiyor ve işin gereğini yapıyor. Biz de ABD'den bu terör örgütünün başı için işin gereğini yapmasını istiyoruz."

        ABD'ye gönderilen dosyaların hazırlanmasına İçişleri Bakanlığının da katkıda bulunduğunu söyleyen Bakan Ala, ABD İç Güvenlik Bakanı'nın Türkiye ziyareti sırasında ve sonrasında yaptıkları telefon görüşmesinde bu konuları detaylı olarak aktardığını ve sürecin yürüdüğünü vurguladı.

        The Guardian gazetesinde "Türkiye'nin Fetullah Gülen'i darbe teşebbüsünden değil de normal bir şekilde istediği" yönünde bir haberin yer aldığının hatırlatılması üzerine Bakan Ala, şunları söyledi:

        "15 Temmuz'dan önce, bunun karıştığı 17-25 Aralık'tan sonra soruşturmalar vardı. O soruşturmalardan dolayı da istendi. Bunlardan dolayı da davalar açıldı. Tutuklama kararı var, mahkemelerden kararlar var. Bunun terör örgütü olduğu yönünde kararlar var. Yani 15 Temmuz'dan önce ortaya çıkan delillerle oluşturulan dosyalar gönderilmişti zaten. Bunlar talep edilmişti zaten. Bir de 15 Temmuz'da bu darbe girişiminden dolayı hazırlanan dosyalar var. Onlarda da hem gönderilen hem de gönderilecek olanlar var. 15 Temmuz'dan öncekini bahsediyor. Doğrudur.

        Darbeden önce mesela tahşiye dosyasında, mesela İzmir dosyasında ya da başka kumpas dosyaları ile terör örgütü faaliyetine ilişkin dosyalarda... 20'den fazla açılmış dava var hakkında. Onlara ilişkin tekemmül etmiş dosyalar gönderildi. O dosyalara ilişkin iade talepleri oldu. 15 Temmuz ile ilgili yine dosyalar hazırlanıyor. O dosyalardan gönderilenler var gönderilecek olanlar var."

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ