Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güvenlik Celal Uzunkaya: 15 Temmuz öncesi operasyon yapacaktık, engellendik

        FETÖ ile mücadelede önemli operasyonlara imza atan İzmir İl Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, 15 Temmuz darbe girişiminden hemen önce çok sayıda general ve subaya yönelik operasyon hazırlığında olduklarını, ancak operasyonun "birileri" tarafından engellendiğini söyledi.

        Uzunkaya, "Darbede etkin rol alan subayların beyanlarından anlıyoruz ki, bizim operasyon hazırlıklarımız darbecileri tetiklemiş. Çünkü darbeci subaylar darbe öncesi yaptıkları toplantılarda, 'Biz darbe yapmasak 600 tane subay gözaltına alınacak' demişler" dedi.

        Darbe girişiminin olduğu günden bu yana binlerce ihbar aldıklarını da kaydeden Uzunkaya, "İhbarları 3 kategoriye ayırdık. Birincisi 15 Temmuz'da FETÖ'nün gerçek yüzünü gördükten sonra ihbar yapanlar. İkincisi sorun olarak gördüğü ticari, siyasi duygusal alanda rakibi olanları ihbar edenler. Üçüncüsü ise yoğun bir şekilde örgüte yönelik operasyonlar olduğunu gören FETÖ üyelerinin, mücadelede güç kaybı yaratmak ve bizi meşgul etmek için yaptığı asılsız ihbarlar" açıklamasını yaptı.

        İzmir'de yürütülen operasyonlarda, 2 bin 300 civarında şahsın gözaltına alındığı ve bunlardan 800'e yakın kişinin tutuklandığını belirten İl Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşananları Habertürk'e değerlendirdi.

        -İzmir'de 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'ye yönelik düzenlenen operasyonlarda son durum ne?

        İzmir'de 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra FETÖ'ye yönelik yapılan operasyonlarda, il genelinde polis sorumluk bölgesinde, 2 bin 100 kişi yakalandı. Bunlardan 750 civarında olanı tutuklandı, 436'sı adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı, 487'si ise mahkeme sonrası tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldı. Bu rakamlar içinde asker tutuklu sayısı 169, emniyet mensubu tutuklu sayısı 120, hakim ve savcı tutuklu sayısı ise 55. Halen gözaltında bulunan ve hakkında soruşturma yürütülen 393 kişi bulunuyor. Jandarma sorumluk alanında ise şimdiye kadar 250'ye yakın şahıs gözaltına alındı. Bunlardan 40'ı tutuklandı. Paralel yapının tüm kurum ve kuruluşlarındaki bağımlı kadroları deşifre edilip işlemleri tamamlanıncaya kadar bu soruşturmalar devam edecek.

        15 TEMMUZ ÖNCESİ OPERASYON YAPACAKTIK ENGELLENDİK

        -15 Temmuz öncesi İzmir'de yürütülen 'Askeri casusluk kumpas' operasyonlarının bu darbe tarihinin öne alınmasını tetiklediği söyleniyor. İzmir polisi, FETÖ'nün askeri yapılanmasına karşı operasyon mu yapacaktı?

        Biz İzmir'de paralel yapı ile 2 yıldan beri etkili bir şekilde mücadele ediyoruz. Bu mücadele sürecini biz sadece 15 Temmuz'a endeksli olarak değerlendirmiyoruz. 17-25 Aralık sonrası İzmir'de, FETÖ'ye yönelik 25 civarında planlı operasyon yaptık. 500 civarında şahıs gözaltına alındı, 150'ye yakın tutuklama oldu. 'Askeri casusluk kumpas' soruşturması kapsamında, FETÖ terör örgütünün askeri yapısını, örgütsel irtibatlarını ortaya çıkarmak ve deşifre etmek için çalışmalar yürüttük. Bu aşamada, 100'ün üzerinde general ve subay düzeyinde asker için operasyon hazırlığımız oldu. Kamuoyunun kısmen bildiği şekli ile bu operasyonlarımız engellendi. Bir takım engeller oluşturuldu.

        -Bu engelleri kim oluşturdu?

        Bu engellemeleri tarih sürecinde toplum daha yakında görecektir. Şu aşamada, askerin de büyük bir kararlılık içinde FETÖ terör örgütüne yönelik mücadelesinin ve duyarlılığının böyle yüksek olduğu bir süreçte kimlerin nasıl engellediği yönünde açıklama yapmak askerin azmini ve de şevkini kırabilir. Ancak şu kadarını söyleyebilirim; 15 Temmuz'da TSK karargahının ne denli bir kuşatmanın altında olduğuna bakınca zaten sorunuzun cevabını bulursunuz.

        -Engelleme askeri üst yönetimden mi, yoksa siyasetten mi oldu?

        Engellenme siyasetten gelmedi. Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse'nin özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin beyin takımında olduğu net bir şekilde görünüyor. Muharrem Köse Genelkurmay Adli Müşaviri olarak gerek Genelkurmay karargahının ve gerekse diğer kuvvet komutanlıklarındaki paralel yapıya dönük her operasyonel çalışmaya doğrudan ve dolaylı olarak köstek olmuştur.

        -Engel olan kişi Muharrem Köse mi?

        Engelleyen kişi, hem Muharrem Köse ve hem de onun üzerinden ikna edilen veya enforme edilen birtakım üst makamlar... Bu askeri çevreler bizim FETÖ'nün askeri yapısı ile ilgili yaptığımız son operasyonda, iki amiralin alınması sürecinde, sanık amirallerin yerine bize raporlarını gönderdi. Bu amirallerden birinin 15 Temmuz darbe girişiminde önemli bir görevi olduğu ortaya çıktı ve sonrasında da asli vatanı olduğu anlaşılan (!) Amerika'ya iltica ettiğini veya etmek için başvurduğunu medyadan öğrendik.

        -Engellendi dediğiniz operasyon olsaydı, darbe girişimi olmaz mıydı?

        Şu anda kesin bir çizgi ile olurdu veya olmazdı diye ayırt etmek mümkün değil. Bizim operasyonun kapsamı şuanda Türkiye'de, 150'ye yakın generalin rol aldığı ve önümüzdeki dönemde buna ne kadar ilave olacağını bilemediğimiz bir örgütsel yapının belki belli bir bölümünü, belki de beyin takımının bir bölümünü oluşturuyordu. Şunu da söyleyebiliriz; bu operasyon 15 Temmuz öncesi bizim İzmir'de ulaştığımız boyutu ile yapılabilmiş olsaydı, 15 Temmuz belki ileri bir tarihe ertelenir, belki de akamete uğratılır ve yapılamazdı. Şu anda bunu net olarak ifade etmek elbette mümkün değil, ancak TSK içindeki FETÖ'cü yapılanmanın üzerine daha önceden yani 17-25 Aralık sonrasında bugünküne benzer şekilde güçlü ve kararlı bir şekilde gidilebilmiş olsaydı, 15 Temmuz muhtemelen yaşanmazdı.

        -İzmir polisinin bu çalışmasından FETÖ korktu ve bundan dolayı mı darbe yapmak istedi?

        Darbe hazırlığının yürütüldüğü toplantılarda etkin rol alan bazı üst düzey subayların beyanlarından anlıyoruz ki, İzmir'de planlanan operasyonlar tetikleyici olmuş. Darbeci komutanlar, 'Biz darbe yapmasak 600 tane üst düzey subay gözaltına alınacak' diye konuşmuşlar. Ankara'daki toplantılarda bunu açıkça söylemişler.

        -FETÖ ile mücadelede 17-25 Aralık mı milat olarak alınıyor?

        Cumhurbaşkanımızın "ibadet, ticaret ve ihanet" katmanlarından oluşan bir yapı olarak tanımladığı bu örgütün olimpiyat halkaları gibi iç içe geçen bu katmanlarının birbiriyle olan temas noktalarını iyi görmek ve değerlendirmek gerekiyor. Bu örgütün uzun vadeli şeytani planlarından hiçbir haberi olmayan vatandaşları bu masumiyet çizgisinin ötesine taşıyarak mağduriyet noktasına sokmamak gerekiyor. Bu çok önemli. Eğer gerçek bir mağdur kitlesi yaratılırsa bu durum toplumda kalıcı birtakım travmalara yol açar. Ticaret katmanında bulunan ve "kazan kazan" mantığı ile hareket eden, 'hem ben kazanıyorum, hem de örgüt kazanıyor' diyerek, bunca hadiselere rağmen ihanet alanına bilerek ve isteyerek destek veren "ticaret ve ihanet" katmanlarını oluşturanlar hangi statüde, konumda ve sıfatta olurlarsa olsunlar temel hedef kitle olmalıdırlar.

        -Size gelip FETÖ ile irtibatımı kestim diyen işadamı var mı?

        'Bunların yani bu örgütün ne olduğunu anladım, irtibatımı kestim' diyen işadamları var tabii. Ama bir de bakıyorsunuz irtibatları devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda bir işadamı ile görüşmüştüm. 'Ben bunların ihanetini anladıktan sonra ayrıldım' dedi. Ayrıldım dediğin tarihten sonra Amerikalara gidip örgüt başının elini neden öptün, dediğimde, gittim çünkü herkes vefasızlık göstermişti, ben vefasız olmayayım dedim diyor. O zaman neden şimdi vefasız olmak istiyorsun, şimdi de vefasız olma diyorsun, cevap alamıyorsun.

        -Operasyonların cadı avına döndüğü, kurunun yanında yaşın da yandığı yönünde korkular var. Siz bunlara dikkat ediyor musunuz?

        Bu örgütün mağdur ettiği birisi olarak, mağdur edilmenin ne olduğunu yaşayarak bilen birisi olarak hiç bir şekilde bir masumun mağduriyetine yol açacak en küçük bir hataya bilerek ne kendimi ne de teşkilatımı alet etmem. Birlikte çalıştığımız yargı mensuplarının da aynı hassasiyeti taşıdıklarına inanıyorum. İstihbarat, Terör, Organize ve Mali Şube birimlerinin başlarında bulunan arkadaşlarımız başta olmak üzere her zaman "bir masumun mağduriyetine yol açacak en küçük bir hataya fırsat vermeyin, kılı kırk yarın, her zaman empati yapın" diye talimat veriyorum.

        FETÖ İLE İLGİLİ BİNLERCE İHBAR GELİYOR

        -Aralarında sorun bulunan insanların birbirlerini FETÖ'cü olarak ihbar ettiği söylentileri var. Gelen ihbarları nasıl bir süzgeçten geçiriyorsunuz?

        2.5 yıldır İzmir'de Emniyet Müdürüyüm. Neredeyse 2.5 yıldan beri aldığımız tüm ihbarlar kadar son 40 günde ihbar aldık diyebilirim. Binlerce ihbar geliyor. Hemen tamamına yakını da FETÖ terör örgütü ile ilgili. Gelen ihbarların pek çok amacı olabilir. Bunları çeşitli kategorilere ayırdık. Birincisi; 15 Temmuz'da FETÖ'nün gerçek yüzünü gördükten sonra etrafında bu güne kadar örgütle ilgili bildiği, tanık olduğu ama paylaşamadığı hususlarda gerçek ihbar yapanlar. İkincisi; ticari, siyasi, duygusal vb. neden ve saiklerle rakibi, husumeti ya da düşmanlığı olanları bertaraf etmek, mağdur etmek için ihbar edenler. Üçüncüsü ise; yoğun bir şekilde örgüte yönelik operasyonlar yapıldığını gören FETÖ örgütü mensuplarının ya da yandaşlarının mücadelede güç kaybı yaratmak, kısaca soruşturma yapan kolluk kuvvetlerini meşgul etmek için yaptıkları asılsız ihbarlar...

        -Bunların değerlendirmesin nasıl yapıyorsunuz?

        Böyle karmaşık bir tablo karşısında, hangi ihbarın hangi gerekçeyle yapılmış olabileceğini net olarak bilmeden bunları bir tarafa koyup sonra değerlendirelim diyemeyiz. Çünkü gelen ihbarlar arasında gerçekten anlık çalışmalarımıza ışık tutacak, yön verecek bilgiler olabilir. Dolaysıyla bunların her birisinin değerlendirilmesi ve bunun için de mahallinden soruşturulup araştırılması gerekiyor. Valilik bünyesinde kurduğumuz OHAL Bürosu ile koordineli olarak çalışacak şekilde yönetimi Terörle Mücadele Şubesi içinde olan bir İhbar Değerlendirme Komisyonu oluşturduk.

        -Bu komisyon ne yapıyor?

        Gelen ihbarların değerlendirilmesi bu komisyon tarafından yapılıyor. Burada emniyetten, jandarmadan, ilgili diğer kurum ve kuruluşlardan temsilciler var. Gelen ihbarlar arasında asılsız olanlar var. Mesala ihbarcının ismi yok. Kimliğini gizlemiş. Ben isimsiz imzasız bir ihbardan dolayı tam 4 sene yargılandım ve sonuçta beraat ettim. Bu nedenle dedik ki, bu kimliği belirsiz ihbarları önce bir tarafa ayıralım, gerekirse ilerde geniş zamanda inceletiriz. Yürütülen soruşturmalarla ilgili olanları ise konularla ilgili değerlendirme komisyonlarına veriyoruz. Ve bunların yerel değerlendirmesini yapmak için de 20'den fazla uzman ekip oluşturduk. Gelen bilgiyi mahallinde süratle araştırıyorlar. Buradaki amaç, muhtemel hata payını asgariye indirmek, soruşturmalarda katkısı olabileceğini düşündüğümüz gerçek ihbarları ayırıp titiz bir şekilde değerlendirmek ve "kurunun yanında yaşın yanmamasını, suçlu ile suçsuzun ayrılmasını"sağlamaktır.

        HABERTURK.COM/ Röportaj: NEŞET DİŞKAYA / Fotoğraflar: MEHMET İNMEZ

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ