Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı Cumhurbaşkanına suikast girişimi davasında yedinci duruşma

        Muğla'nın Marmaris ilçesinde 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı' Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimiyle ilgili davada 7. güne gelindi. 6 günde 23 sanık hakim karşısında ifade verirken, 21 sanık daha ifade verecek.

        Muğla E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda bulunan 44 tutuklu sanık, sabah erken saatlerde geniş güvenlik önlemleri altında cezaevinden alınarak duruşma salonuna dönüştürülen Muğla Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonuna getirildi. Sağnak yağış nedeniyle sanıkla duruşmanın yapılacağı binaya araçla alınırken gazeteciler de güvenlik güçleri de zaman zaman zor anlar yaşadı.

        Cumhurbaşkanı'na suikast girişimi davasında halen ifade vermeyen 21 sanık bulunurken, sanıklar arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski Başyaveri Ali Yazıcı, Kocaeli'de bulunan Deniz Hava Üs Komutanı ve Tuğamiral görevinde iken helikopterlere yakıt verilmesi emrini veren Tezcan Kızılelma, Güvercinlik eski Kara Havacılık Okulu Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun da bulunuyor.

        YÜZBAŞI MUAMMER GÖZÜBÜYÜK: SALALAR YÜKSELİNCE UMUDUMUZU YİTİRDİK

        Muğla'nın Marmaris ilçesinde 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanına yönelik suikast girişimiyle ilgili davada 7. gününde ifade veren sanıklar ilginç bir detayı ortaya çıkardı. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar umutlarını yitirmeyen sanıklar sabaha karşı minarelerden anonslarla birlikte salalar yükselince tüm umutlarını yitirdiklerini ve teslim olma kararı aldıklarını belirttiler.

        Duruşmanın 7. Gününde ikinci kişi olarak ifade veren Özel Kuvvetlerde Görevli Yüzbaşı Muammer Gözübüyük, "Olaydan sonra tepeye çıktık. Araziye çıktığım ilk gün helikopterlerin bizi gelip alacağını düşünüyordum. Minarelerden anons ile birlikte sala sesleri yükselinceye kadar ümidimi hiç yitirmedim. Ancak minarelerden anons ve sala sesleri yükselince ümidim tükendi" dedi.

        Hakim karşısına çıkan sanıklardan o dönem Özel Kuvvetlerde görevli Yüzbaşı Muammer Gözübüyük, "Bize verilen görev Cumhurbaşkanı ve ailesini sağ salim almaktı. Burkay Karatepe'nin haber vermesi ile karargahta buluştuk. Daha sonra bize Cumhurbaşkanı'nın emniyetli bir şekilde alınması emri verildi" diye konuştu.

        "ASTSUBAY RÜTBELİ ZEKERİYA KUZU'YU BAŞTA GÖRÜNCE ŞAŞIRDIM"

        Zaman zaman gerilim zaman zaman da düşündüren ifadelerin ortaya çıktığı duruşmada MAK timinin başında görev alan Astsubay rütbeli Çiğli Üst İmamı Zekeriya Kuzu'nun o gece suikast girişimi timinde görev alanları da şaşırttığı ortaya çıktı. Yüzbaşı Gözübüyük ifadesinde "Operasyonda Özel kuvvetleirn başında Şükrü Binbaşı vardı. Ancak MAK Timinin başında astsubay rütbeli Zekeriya Kuzu'yu görünce şaşırdım. Demek ki çok bilgisi ve tecrübesi var diye düşündüm. Ama yine de alt rütbede birinin komuta etmesi ilginç geldi"diye konuştu.

        "CUMHURBAŞKANI'NIN KORUMA MÜDÜRÜ DE DİNLENSİN"

        İfadesinde olayların daha net ortaya çıkması için Cumhurbaşkanının koruma müdürünün de dinlenmesini isteyen Gözübüyük, "O gece Cumhurbaşkanının Koruma Müdürü polislere 'Buraya askerler gelecek. Gelmezse sağı solu tarayın çatışma çıkmış görüntüsü verin' diye konuşmuş. Cumhurbaşkanının Koruma Müdürü de gelip ifade vermesini istiyorum" dedi.

        "KARTEPE'NİN 'KAÇALIM' ÇAĞRISINA UYMADIM"

        Olaydan sonra minarelerden yükselen anons ve salarlı duyunca ümitlerini yitirdiklerini buna rağmen kaçmayıp teslim olduğunu belirten Gözübüyük, "Şu anda firarda olan Burkay Karatepe o gece kaçmayı teklif etti. Ancak ben kabul etmedim" dedi.

        Gözübüyük 15 Temmuz'da darbe ve suikast girişimcilerinin umutlarının kırılma noktası olan minarelerden yükselen ses ile ilgili olarak da "Araziye çıktığım ilk gün helikopterlerin geri gelip bizi alacağını düşünüyordum. Burkay Karatepe kaçmayı teklif etti. Kabul etmedim. Minarelerden anonslar edilip sala sesleri gelince ümidim tükendi" dedi.

        SUİKAST DURUŞMASINDA SAVCIDAN AÇIKLAMA

        Cumhuriyet Savcısı Ali Cenk Düzgün, sanıkların iddiaları üzerine olay gecesi Marmaris'te şehit olan Nedip Cengiz Eker ve Mehmet Çetin'in vurulması ve şehit olma saatine ilişkin açıklama yaptı. Cumhuriyet Savcısı Düzgün, "Her iki şehit de dost ateşi ile değil uzaktan açılan ateş sonucu şehit olmuştur. Hastaneye giriş saati de 00:43'te değil 04:43'tedir" dedi.

        Bilindiği gibi; Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından duruşma salonuna çevrilen Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Salonu'nda görülen davada ifade veren sanıklar, kişilere ateş etmediklerini olay gecesi şehit olan her iki polisin de polislerin dost ateşi sonucu şehit olabileceklerini ileri sürmüşlerdi. Öte yandan sanıklar iddianamede yer alan saatin 00:43 olduğunu o saatte orada olmadıklarını söylemişlerdi.

        Bunun üzerine dosya ve deliler üzerinde inceleme yapan mahkeme heyeti adına açıklama yapan Cumhuriyet Savcısı Ali cenk Düzgün, "Deliller incelendi. Kamera kayıtları incelendi. Bunun yanında hastane protokol defteri ve bilgisayar kayıtları da incelendiğinde şehdimizin hastaneye getirilişi 04:43'tür. Öte yandan şehitlerin yapılan otopsi incelemesinde Nedip Cengiz Eker'in vücudunda 1, Mehmet Çetin'in vücudunda da 4 kuruşun bulundu. Mermilerin hangi silahlardan çıktığı da tespit edildi. Ancak silahları kimin kullandığı belli değil. Yaraları oluşturan mermi çekirdekleridir. Bu mermiler de iddia edildiği gibi yakından sıkılmış mermiler değil. Yani 'dost atışı' değil. Her iki polis de uzak mesafeden atılan ateş sonucu şehit olmuş" dedi.

        ESKİ ÜSTEĞMEN YILMAZ: BİZ ÖLDÜRME KASTIYLA HAREKET ETMEDİK

        Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından eski üsteğmen Enes Yılmaz, "Arazide ikinci gün Şükrü Seymen, herkesin üzerinde ne kadar parası olduğunu sordu. Bu sırada Zekeriya Kuzu'nun polislerin bir miktar parasını aldığını duydum. Bunun üzerine de Şükrü Seymen, Kuzu'ya kızarak görevinin bu olmadığını söyledi." dedi.

        Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen duruşmada, Özel Kuvvetler üyesi eski Üsteğmen Enes Yılmaz dinlendi. Sanık Yılmaz, 15 Temmuz'da, eski Binbaşı Şükrü Seymen'in görev emri çağrısı üzerine İstanbul'da havalimanına, oradan da helikopterle Çiğli'ye gittiklerini söyledi.

        Çiğli'de araçlarla depolar bölgesine geçtiklerini anlatan Yılmaz, orada önceden hazırlanmış silah ve malzemeleri kuşandıklarını belirtti.

        Davanın iki numaralı sanığı eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in, depo önünde yanlarına gelerek, "TSK yönetime el koydu, sıkı yönetim ilan edildi. Emirleri Genelkurmay Başkanından alıyoruz. Görevimiz Cumhurbaşkanını bulunduğu yerden alarak emniyetini sağlamak." dediğini aktardı. Yılmaz, bu açıklama sonrasında görevi kabul etmek istemediğini ama emre itaat etmemekten öldürüleceğini düşündüğü için göreve katıldığını savundu.

        Çiğli'de helikopterde bir süre bekledikten sonra Marmaris'e hareket ettiklerini anlatan Yılmaz, "Marmaris'te otele ulaştığımızda sivil şahıslar silahlardan arındırıldı. El bombasının atıldığını duydum ancak nereye atıldığını duymadım." dedi.

        Şükrü Seymen'in emriyle çekilmeye başladıkları esnada yine silah sesleri duyulduğunu kaydeden Yılmaz, "Biz teması kesmek ve çatışmamak için otele girerek alt kata indik. Bir süre sonra buradan çıkıp boş bir eve, daha sonra ise helikopter alamadığı için araziye gittik. Arazide ikinci gün Şükrü Seymen, herkesin üzerinde ne kadar parası olduğunu sordu. Bu sırada Zekeriya Kuzu'nun polislerin bir miktar parasını aldığını duydum. Bunun üzerine de Şükrü Seymen, Kuzu'ya kızarak görevinin bu olmadığını söyledi." ifadelerini kullandı.

        Sönmezateş'in 15 Temmuz gecesi TRT'de yayımlanan sözde "sıkı yönetim bildirisini" gösterdiğini öne süren Yılmaz, "Darbe planından hiçbir şekilde haberim yoktu. Ben darbe yapmak amacıyla değil emirlerin yerine getirilmesiyle hareket ettim. Bize tebliğ edilen emir ise Cumhurbaşkanının sağ salim alınmasıydı. Başkomutan olarak Cumhurbaşkanının emniyetinin alınması makul bir harekettir." şeklinde savunma yaptı.

        İki farklı noktada silah kullandığını ve buralarda amacının caydırıcılık olduğunu iddia eden Yılmaz, olay gecesi de polislerle silahlı teması kabul etmeyerek, otele sığındıklarını, silah kullandığı bölgelerde ise herhangi bir kişi veya nesneye ateş etmediğini bildirdi.

        Amaçlarının hiç kimseyi öldürmek olmadığını ileri süren Yılmaz, şu iddialarda bulundu:

        "Oteller bölgesinde öldürme kastıyla hareket etmiş olsaydık, silah üstünlüğü, çatışma kabiliyetiyle çatışır bugün çok daha farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik. Biz öldürme kastıyla hareket etmedik. Marmaris'e suikast amacıyla da gelmedik."

        Yılmaz, "Ben FETÖ'cü değilim, bir terör örgütü üyesi değilim. Hakkımdaki bu iddiaları da reddediyorum." diye konuştu.

        Ula ilçesi Şirinköy mevkisinde 31 Temmuz gecesi teslim oldukları 3 polis memurunun çok heyecanlı olduğuna da değinen Yılmaz, "Biz eğer istesek orada onları da öldürürdük. Biz 9 kişiydik ama onlar 3 kişiydi. Mermiyi silahın ağzına vermişler ve heyecandan ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Onlara sakin olmalarını söyledik hatta bizi almaya çalışan polislerden biri havuza düştü. Onlara da yardımcı olduk." dedi.

        Yılmaz, "Bizim amacımız kesinlikle öldürmek değildi." iddiasını dile getirdi.

        Duruşmada, daha sonra eski Yüzbaşı Mustafa Serdar Özay'ın dinlenmesine başlandı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ