Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Ebru Cündübeyoğlu: Sevgide çok bonkörüm

        Neziha KARTAL / HABERTURK MAGAZİN

        ‘MÜZİKSİZ Evin Konukları’ adlı oyunda ‘Bella’ karakterini canlandıran Ebru Cündübeyoğlu, HT MAGAZİN’e konuştu. Bella için, “O çocuk kalmış bir kadın, ben de içindeki çocuğu yaşatmaya çalışan bir kadınım” diyen oyuncu, içinde yaşattığı sevgiye dair, “Sevgi konusunda çok bonkörüm. Har vurup harman savururum” diyor.

        ‘İçimdeki çocuğu yaşatmaya çalışıyorum’

        Ebru Cündübeyoğlu ‘Müziksiz Evin Konukları’ oyununda canlandırdığı Bella karakteriyle olan benzerliğini “O çocuk kalmış bir kadın, ben de içindeki çocuğu yaşatmaya çalışan bir kadınım. Belki benzerliğimiz bu olabilir” sözleriyle anlatıyor.

        ‘MÜZİKSİZ Evin Konukları’nda Bella karakterini canlandıran Ebru Cündübeyoğlu’yla keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Oyunculuğundan anneliğe kadar birçok konuda sorularımızı cevaplayan Cündübeyoğlu baharda çıkaracağı single çalışmasının ve senaryosunu yazdığı filmin heyecanını HT Magazin’le paylaştı.

        ‘Müziksiz Evin Konukları’nda Bella karakterini canlandırıyorsunuz. Bella nasıl bir karakter?

        Bella çocuk kalmış bir kadın. Kendine güvenmeyen, sevgiyi arayan, annesinin baskısı altında büyümüş kendini ispat etmeye çalışan bir çocuk kadın.

        Bella karakterinin size teklif edilmesinde neyin etkili olduğunu düşünüyorsunuz?

        O çocuk kalmış bir kadın ben de içindeki çocuğu yaşatmaya çalışan bir kadınım. Belki benzerliğimiz bu olabilir. Herkesin içindeki çocuğa inanan ve onların kaybolmaması, üstünün örtülmemesi gerektiğini düşünen bir insanım. Bella ile beni bir araya getiren şey bu. Canlandırdığım karakterlerin birbirine benzemeyen farklı karakterler olmaması için uğraşıyorum. Benzemeyen hep farklı karakterler oynamak için uğraşıyorum. Bella bugüne kadar canlandırdığım hiçbir karaktere benzemiyor.

        Oyundan yola çıkarak müziksiz, sanatsız mutlu olunabilir mi?

        Sanata dair her şey hayatın içindeki zorlukları kolaylaştırır. Gelecek nesillere nasıl daha güzel yaşanırı aktarmak adına sanat gereklidir. ‘Müziksiz Evin Konukları’ bunu çok da güzel anlatıyor. Sevginin gömüldüğü pek görülmediği bir ev orası. Torunun gelmesiyle de halayla ve evin diğer üyeleriyle ilişkileri irdelenerek sevginin ortaya çıkmasına vesile oluyor. Müzik de bunun sembolleşmiş hali. Hiçbirimizin hayatından müzik eksik olmasın. Müzik çoğumuzun arkadaşıdır.

        Oyunda sert bir anne figürü var. Toplumda özellikle kadınlar üzerinde belli kalıplarda yaşamayı öğreten bir eğitim yok mu?

        Anneyi Suna Keskin oynuyor. Onunla sahnede olmak büyük bir keyif. Bella ‘Kadın gibi görünüyorum ama kadın gibi düşünemiyorum’ diyor. O hayata çocuksu bir pencereden yaklaşıyor annesi ise daha sert ve katı olunduğunda insanların ayaklarının yere bastığını düşünüyor. Bella ise sevginin aşkın ve güven duygusunun peşinde. Anneyle Bella arasındaki bu çatışma toplumu da yansıtıyor.

        ‘SEVGİ KONUSUNDA BONKÖRÜM’

        Anne olarak bu konuya siz nasıl bakıyorsunuz?

        Anne olarak da birey olarak da sevgi konusunda çok bonkörümdür. Sevgiyi har vurup harman savurabilirim. Çünkü sevgiyle yapılan hiçbir şeyin geri dönüşü olumsuz olmaz. O sevgiyi verirken bir beklenti içerisinde olursanız o zaman verdiğiniz sevgi saf olmaz.

        Şu sıralar hem oyun hem diziniz var. Ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?

        Herkese eşit bir zaman ayırmaya çalışırsanız çok üzülürsünüz. Koskoca güneş bile bir evin camından aynı anda ve aynı derecede girmiyor. Bu şekilde bakarsanız çok yorulursunuz. Hiçbirini yarıştırmıyorum. Önceliklerim var ona göre yaşıyorum.

        Öncelikleriniz nelerdir?

        Annelik önceliğim. Bir zaman geliyor ve kariyerim için bir şeyler yapmam gerekiyor. Bu öncelikler yapmam gereken zamanlara göre şekilleniyor. Sıralayıp eşitlemeye çalışmak sadece insanı yorar. Bunları hayata göre şekillendirmek en doğrusu.

        ‘Hayalim Yedi Kocalı Hürmüz’

        Müzikle ilgili yeni projeniz var mı?

        Meslek hayatımın 20. senesinde Türk sanat müziği şarkılarından oluşan ‘Sevdiğim Şarkılar’ isimli bir albüm çıkarmıştım. Müzik çaya karışan şeker gibi hayatıma karıştı. Oyunculuğun çok uzağında olan bir şey değil. Zaten müzikle uğraşıyorum ama bu meslek değiştirdiğim anlamına gelmiyor. Ben oyuncuyum bu alanda yapmak istediklerim bitmedi. En büyük hayalim ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ müzikalinde oynamak. Şimdi yeni bir single çalışmamız var çok sevdiğim bir pop şarkısını seslendireceğim. Sevenlerimin karşısına baharda 90’lardan cıvıl cıvıl bir şarkıyla çıkacağım.

        ‘Bu bir kadın hikâyesi'

        Bir film projeniz vardı. Bahseder misiniz?

        İki senedir üzerinde çalışıyorum. Bambaşka bir heyecan olacak. Projenin oyuncu kadrosunda ben yokum. Sadece senarist olarak varım. Kendime rol yazmadım. Yönetmenle aramı iyi tutarsam belki bana da rol verir. Yapımcılığını eşim Güçlü Mete yapacak. Çok profesyonel değil ağır ağır ilerliyoruz. Duru da biliyor senaryoyu. Senaryoyla ilgili yasak koydukları için anlatamıyorum. Bir kadın hikâyesi anlatıyoruz. Dizi ve filmlerde genelde kadınları erkek gözünden izliyoruz. Bu bir kadın hikâyesi. Senaryosundan, yönetmenine kadının olduğu bir iş. Kadın kahraman bulmak zordur. Bu dünya sinemasında da böyle.

        'Boynuz kulağı geçer'

        Kızınız oyuncu olduğunuzu kaç yaşında anladı?

        Sizi televizyonda görünce ne tepki verdi? Evde onunla sürekli oyunlar oynuyorduk sonra baktı ki evde oynanan oyunlar annenin işi. İnsanın annesini başka karakterlerde başka biri olarak görmesi değişik tabii ki ama Duru hep içinde olduğundan yadırgamadı. Her zaman tiyatro provalarıma da gelmiştir, küçükken turnelerde set arkasında uyumuşluğu vardır. Anne babanın işi neyse çocuklar da o konuya doğal olarak yatkın oluyorlar. Babam diş doktoruydu bu yüzden dişle ilgili birçok şeyi bilirim. Yabancı gelmez.

        Kızınızın da oyuncu olmasını istiyor musunuz?

        Her zaman Duru’nun mutlu olacağı ne varsa onu olmasını istiyorum. Tek isteğim kızımın mutlu olması. Oyuncuların çocukları bu mesleğe sıfırın altında başlıyorlar. İçinde gerçekten yetenek ve sevgi varsa kimsenin gölgesi altında kalmadan kendi kariyerini oluşturabilir. Boynuz kulağı geçer o zaman. Duru da oyunculuğu istediği için yaparsa benim gölgemde kalmayacaktır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ