Serdar Ali Çelikler: Sakın tevazu gösterme İsmail Hoca
Fenerbahçe'de Jorge Jesus'un ayrılmasının ardından teknik direktörlük görevine İsmail Kartal getirildi. 62 yaşındaki teknik adam 3. kez sarı-lacivertli takımın başına getirilirken, Habertürk yazarı Serdar Ali Çelikler, Fenerbahçe'deki '3. Kartal' dönemini köşesinde değerlendirdi.
İsmail Kartal 3. kez Fenerbahçe teknik direktörü oldu. '3. kez bu göreve getirilecek ne yaptı' diye sorarsak öyle bir başarısı yok. İki kez 'kerhen' göreve getirildi. İlki, Ersun Yanal'ın ani istifası sonrası ligin başlamasına kısa bir süre kaldığı için Aziz Yıldırım tarafından "hadi idare etsin" diye göreve geldi.
Süper Kupa'yı kazandı. Sonra, Ersun Yanal'ı yiyen, Yanal'ı yerken kendisini pohpohlayan yeniçerilerin; kendisi 1. adam olduğunda ihanetleri ile karşılaştı. Buna karşın, otobüs kurşunlanma hadisesi olmasa belki de şampiyon olacaktı. O dönem ciddi hataları iletişim problemleri ve Emenike'yi yalvara yakara oyuna geri sokmasıydı. Sene sonunda "şampiyon da olsak bırakacaktım" deyip gitti.
2. kez gelişi, uzun bir kararsızlık süreci sonucunda geçici teknik adam olarak görevlendirilmesi ile oldu. Avrupa'da 2 maçı da kaybedip elendi. Ama çok yeniydi ve takımı tanıma aşamasındaydı. Kabul edilebilir. Ligde 18 maça çıktı, 12 galibiyet 5 beraberlik aldı sadece 1 kez kaybetti. Bana göre 2. görev döneminde tek kusuru kupadan elenmesiydi. Bu görev döneminde ilkine nispeten iletişimi biraz daha gelişmişti. Sonuçları başarılı bulundu.
Stres faktörünün tamamen ortadan kalktığı hedefsiz bir dönemde alınan galibiyetler karnesine artı yazdı. Hedefsiz bir takımı motive etmesi de ayrıca başarıydı tabi. Şimdi 3. kez başarılarından ziyade Ahmet Ketenci'nin ısrarı ve Ali Koç'un mevcut listesi içinde en ideal isim olması dolayısı ile görevde. Şahsi fikrim, en iyi seçimin JJ'nin kalması olduğuydu. Ben başkan olsam Mourinho'yu getirirdim.
JJ sonrası alternatifler Abdullah Avcı - Sergen Yalçın ve İsmail Kartal ise ben de İsmail Hoca'yı seçerdim. Şimdi ilk defa en güçlü geldiği dönem. Ona tavsiyem tevazu göstermemesi olur. Bir de Türk oyunculara olduğundan fazla güvenmemesi. Ketenci en büyük destekçisi. Ama geçtiğimiz döneminde, hocanın istediği sol bek Gyslan Konan transferinin gerçekleşmemesi de Ketenci'nin acemiliğindendi. Bu sene Ketenci de dahil kimsenin değil, tamamen kendi isteklerin ile hareket et hocam.
Sakın ama sakın "Altay ve İrfan yeter" deme. Kaleci hayati bir mevki ve o mevkide Fenerbahçe, rakiplerinin gerisinde. Mutlaka ama mutlaka iyi bir yabancı kalecide ısrarcı ol. Başkan da zaten almaya niyetli o yoldan döndürme. "İrfan Can yeter - Ferdi süper - Serdar Dursun var ya zaten" diyenlere kulak tıka hocam. Elinde bir tane bile yıldız Türk oyuncun yok. (Arda gitti) Elindeki Türkler, mecburiyetten oynayacak, takımı tamamlayan parçalardan öte isimler değiller. İlk 11 için gerekli 8 yabancıyı da toplam 14 yabancıyı da mümkün olan en kaliteli isimlerden oluşturmaya çalış.
Asla, "bu da yeter" deme hocam. Misal Löw ya da Gasperini'yi gelse onların istekleri yerine gelmeyecek miydi? Başkan sana "idare et, şu mevki de eksik kalsın" derse kabul etme, zorla.. Unutma ki ilk defa 'care taker' olarak değil kurtarıcı olarak geliyorsun. Çok çalışacağından şüphem yok hocam, ama bu kez sadece yeteneklerin, tecrüben ve çaban yetmez. Egonu da göstermen lazım. Fazla tevazu kibirdir hocam. Onlar seni çağırdı, en iyisini iste, alamayanlar düşünsün.. Başarılar İsmail hocam.
Not: Tüm değerli okurlarımın bayramını kutlarım.