Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Dünyanın en çok tüketilen içeceği

        Gülenay BÖREKÇİ

        Dünyanın en çok tüketilen, ayrıca Instagram’da en çok fotoğrafı paylaşılan içeceği olan kahve her daim en sevdiklerimizden. İstanbul’un dört bir yanını saran zincir dükkânların ve artisan coffee shop’ların sayısı düşünülünce, biz de ondan vazgeçemeyenlerdeniz. İşte kahveyle yüzyıllardır süren aşk ilişkimizin kısa özeti

        Dünyada petrolden sonra ticareti yapılan en değerli ürün kahve. Onu petrol gibi sevimsiz bir şeyle karşılaştırabileceğimiz tek konu da bu aslında. Hepimiz kahveyi seviyoruz, çünkü onun bize iyi geldiğine inanıyor ve bu yüzden günde 50 fincan kahve içtiği söylenen ünlü felsefeci Voltaire kadar olmasa da hakikaten çok kahve tüketiyoruz.

        Rakamlar daha iyi anlatabilir... Dünyada her gün 2.25 milyar fincan kahve içiliyor. Bizim evde sabah, öğlen, akşam içilenlerin bu istatistiğe girip girmediğimi bilmiyorum ama onlar da eklenirse oran epeyce artabilir.

        Hem İstanbul’un dört bir yanını saran zincir dükkânları ve artisan coffee shop’ları hesaba katarsak, kahvenin bizde de çok sevildiği ve günlük rutinin ayrılmaz bir parçası haline geldiği aşikâr. Bu leziz içeceğin damak tadımıza iyi gelmesinin ve bize enerji vermesinin dışında birtakım şahane özellikleri de var.

        Fal bakma geleneğimizi hatırlatırsam, ne demek istediğimi anlarsınız. Hele biz kadınlar, işin erbabına, yani bir falcıya gitmeye bile gerek görmüyoruz ve bir araya geldiğimizde kahvemizi içtikten hemen sonra fincanları kapatıp geleceğe dair tatlı kehanetlerimizi sıralamaya başlıyoruz. “Aramızda eğleniyoruz” diyelim...

        Bu durumda da her şeyin nasıl ve ne zaman başladığını merak etmek hakkımız. Hep anlatılagelen bir hikâyeye göre, kahve, bir keçi çobanı sayesinde keşfedilmiş. Çoban, keçilerinin daha önce hiç bilmediği şu tuhaf kırmızı meyveleri yedikten sonra daha enerjik olduğunu, gün boyunca oradan oraya hoplayıp zıpladığını fark etmiş. Sonra kendi de yemiş bu meyvelerden ve akşama kadar yerinde duramamış, üstelik zerrece yorgunluk hissetmemiş. Oradan geçen bir rahip bunu görünce, bu meyvelerden bir sepet toplayıp yaşadığı manastıra götürmüş. Hikâye bu ya; manastırdaki rahipler bütün gece uyumadıkları gibi sabaha kadar ibadete ve sohbete de doyamamışlar. İtiraf edeyim, onları anlayabiliyorum. Kahveyi fazla kaçırıp bütün gece faltaşı gibi gözlerle etrafı seyretmek hangimizin başına gelmemiştir ki!

        Başlangıçta kahve dedikleri şey biraz değişikmiş. İnsanlar daldan topladıkları meyveleri ezip yağla karıştı- rıyor ve afiyetle yiyorlarmış. M.S. 1000 yılında, sıvı halde tüketmeye başlamış- lar. Ama bu içeceği sırf çekirdekleri değil, meyvenin tamamını kullanarak hazırlıyorlarmış. Çekirdeklerin daha etkili olduğunu, 13. yüzyılda Araplar akıl etmiş. Araplar şarap kadar uyarıcı ama alkol barındırmayan bu içeceği o kadar sevmişler ki ona “qahvah” demişler. (O dönemde yaygın olan bir tür tatlı şarap.) Kelime İngilizce ve Türkçe dahil tüm dünya dillerine de buradan yayılmış zaten.

        AZI KARAR

        Ama bu bir tarih yazısı olmasın. Şahsen çok sevdiğim kahvenin güzel yanlarından söz etmeyi tercih ederim. Araştırmalara göre kahvenin sadece ruha değil, vücuda da faydası çok. Günde 2-3 fincan kahve metabolizmayı hızlandırıyor, depresyonu hafifletiyor ve “çağın hastalığı” denen Alzheimer riskini azaltıyor. Tabii dikkatli olmak gerek, çünkü aşırı kahve tüketimi de vücuttaki stres hormonunun, yani kortisolün yükselmesine sebep oluyor. Bu durumda hem enerjik olalım derken gergin ve öfkeli oluyoruz hem de yüksek tansiyon ve uyku problemleri yaşıyoruz. Ayrıca kahveye ilave ettiğimiz şeker ve yapay tatlandırıcılar da onun faydalı etkilerini yok ediyor. Hele aç karnına içersek... İdeal sabah kahvesini uzmanlar şöyle anlatıyor: Güne içine bir parça limon sıkılmış su içerek başlayın. Ardından besleyici bir kahvaltıyla metabolizmanızı çalıştırın. Kahve son olarak bunca eziyetin şahane ödülü olarak gelsin.

        KAHVE HAKKINDA AZ BİLİNENLER

        ■ Yüzyıllar önce Arabistan’da bir kadının yasal olarak kocasından boşanmayı talep etmesinin tek bir koşulu varmış: Adamın eve yeterince kahve temin etmemesi.

        ■ Cafe Au Laits, yani Latte 1600’lü yıllarda bir Fransız hekim tarafından “icat edilmiş”. Hekim sütle tüketilen kahvenin bazı sağlık sorunlarına iyi geleceğini düşünüyormuş.

        ■ Kahve, çoğumuzun sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi. Gelin görün ki 17. yüzyılda Amerikalılar kahvaltıda bira içiyorlarmış. Bana olacak iş değil gibi geldi ama gerçek bu.

        ■ Dünyanın en pahalı kahvesi olan Kopi Luwak’ın yarım kilosu 300 dolarmış. Nasıl üretildiğine gelince; aslında bir tür kaplan olan vahşi sumatra kedisinin çiğneyip tükürdüğü kahveden elde ediliyormuş. (Açıkçası bana iğrenç geldi ama herhalde vardır bir bildikleri.)

        ■ Ünlü besteci Ludwig von Beethoven beste yaptığı dönemlerde her gün 50-60 fincan kahve içiyormuş. Johann Sebastian Bach da kahveye çok düşkünmüş, o kadar ki kahve bağımlısı bir kadın hakkında opera bile yazmış.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ