Yatırımcılarla beyaz bir sayfa açacak
Merkez Bankası'ndaki kan değişikliği çoğu kişi tarafından bankanın faiz kararlarında daha fazla baskı altında kalacağı şeklinde yorumlanıyor. Ancak bir yandan swap ve rezerv tartışmalarının hem banka hem de Çetinkaya'yı biraz yıpratmış olması, diğer yandan yeni Başkan Uysal'ın piyasayı önemseyen bakış açısı, ekonomi yönetiminin başta yabancılar olmak üzere bankanın yatırımcı ve kamuoyu nezdinde 'beyaz' bir sayfa açma girişimi olarak da yorumlanabilir. Kendisi de piyasadan geldiği için Uysal'ın piyasayı ve yatırımcıları daha fazla dikkate alması beklenebilir
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya görevden alındı ve yerine Başkan Yardımcısı Murat Uysal geldi. Uysal artık bankanın yeni başkanı olarak ismini en çok duyacağımız ekonomi aktörlerinden birisi olacak.
Uysal gelir gelmez beklenen ve kimseyi de rahatsız etmeyen bir açıklama yaptı. Ancak değişikliğin eski başkanın görev süresinin bitimine 10 ay kala ve kritik temmuz ayı toplantısı öncesi yapılması piyasada bankanın artık daha fazla siyasi baskı altında kalacağı şeklinde yorumlandı. Tabii ki neler olacağını başta 25 Temmuz’daki faiz kararı olmak üzere hep beraber göreceğiz. Ancak İstanbul seçiminin kazasız atlatılması, ECB ve FED’in faiz indirim süreçleri ardından S400 konusunda ABD ile sağlandığı düşünülen üstü örtülü anlaşma ile artık Türkiye ekonomisi yeni bir döneme giriyor.
4 yıllık seçimsiz dönemde dünya piyasalarının Türkiye'nin yelkenlerini şişiren yeni durumundan yararlanılması hedefleniyor. Bunun ilk işaretleri de dolar/TL ve Borsa İstanbul’da görünüyor. Yeni dönemde, ister portföy yatırımı ister doğrudan yatırım olarak, dışarıda kalmayan getiriler nedeniyle kendine yol arayan yabancı yatırımcı hedefleniyor. Belki bir 2001 sonrası dönem değil ama 2008 sonrası gibi bir süreç yaşanabilir. Tabii yabancıların bir ülkeye gidecekleri zaman öncelikle güven arayışında olduklarını biliyoruz. Bu güvenin olmazsa olmaz şartlarının başında da hukukun yanı sıra merkez bankaları bağımsızlığı geliyor.
LONDRA VE REZERV TARTIŞMALARI
Şimdi dönüp son yıllarda Merkez Bankası’nın piyasa ile güven anlamında yaşadıklarını bakarsak belki bir şeyler daha iyi görülebilir. Son 1 yıldır Londra piyasalarında yabancı yatırımcılar ile yaşanan Swap anlaşmazlığı ve yine Merkez Bankası’nın rezerv tartışmalarını hatırlayalım. Türkiye’deki muazzam getiriyi görüp buraya gelmeyi isteyen yatırımcının aklında hala bu iki konu var. Üstünden çok zaman da geçmediği için bu olumsuz hatırayı silmenin bir yolu olarak başkan değişikliği düşünülmüş olabilir.
FAİZİN KALICI OLARAK DÜŞMESİ HEDEFLENECEK
Beklenmedik değişiklikte bu bakış açısını güçlendiren ikinci neden yeni Başkan Uysal’ın yapısı. Halk Bankası Hazine Müdürü’yken de piyasayı en iyi izleyen ve yorumlayan uzmanlardan birisi olan Uysal piyasaya çok yakın bir isim. Bakış açısı bürokratların veya akademisyenlerin sert ve piyasa davranışını dışlayan türden değil. Aksine hem yurtiçi hem yurtdışı piyasaları iyi izleyen ve yorumlayan buradaki yatırımcı davranışlarını dikkate alan yapısı herhalde Hazineciliği zamanından kalma bir refleks olsa gerek. En önemli konu olan faizlerin kalıcı olarak düşmesi için ekonominin tüm unsurlarının katılımına önem veriyor ve bunun için de piyasa ile yakın iletişimin gerekliliğini vurguluyor. Kısaca Uysal döneminde Merkez Bankası artık piyasaya eskisinden daha fazla kulak verecek.
Biraz daha net söylersek, elbette Uysal faiz konusunda tek başına karar vermiyor. Kararı Para Piyasası Kurulu (PPK) alıyor ancak bu bakış açısı ile Uysal’ın şu anda düşünüldüğü gibi şok ve yüksek oranlı bir faiz indirimi yerine piyasaya kulak asarak adım adım gideceğinin düşünülmesi daha doğru olur. Merkez bankalarının yeni dönemde tutumu, yani faizi diplere eksilere çekme söz ve girişimleri (ABD tarımdışı istihdam verisinin ardından biraz kafalar bu konuda da karıştı) Uysal’ın bu görüşünü etkileyecek mi bilinmez; ama sadece çok daha rasyonel olacağı su götürmez bir gerçek.
