Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Son dakika Maradona öldü! İşte gecekondudan imparatorluğa Maradona'nın hayat hikayaesi - Futbol Haberleri
        1

        Kimileri için 22 kişinin bir topun peşinde koşmasından ibaret olan futbol bazıları için bir oyunun çok daha ötesindedir. Bu güzel oyunun çıtasını yükselten ve futbol tarihinin seyrini değiştiren futbolcular da vardır. Yine bazıları için onlar futbolcudan öte, ilahi varlıklardır. Diego Maradona gibi...

        2

        Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te bir gecekondu mahallesinde doğan, düzenli elektriği bile olmayan bir gecekonduda büyüyen, 14 yaşındayken Argentinos Juniors'la ilk profesyonel maçına çıkan Diego Armando Maradona, ilk golünü ise ilk maçından sadece 25 gün sonra atıyor. Bu çocuk, Argentinos Juniors'ta beş sene geçirmesinin ardından çocukluk hayaline kavuşuyor, 166 maçta 116 gol attıktan sonra...

        3

        20 yaşında taraftarı olduğu Boca Juniors'a transfer olan Maradona, filmlerdeki gibi bir hikayeyle ilk maçında 2 gol birden atıyor, sezonu ise 40 karşılaşmada 28 golle tamamlıyor. İlk sezonunda La Bombonera'da şampiyonluk tadıyor. 1982'de birçok ulusal başarıda Boca Juniors'ı geride bırakarak Katalunya'nın yolunu tutuyor.

        4

        Maradona'nın ilk yurt dışı macerası beklediği gibi olmuyor. 5 milyon Euro'luk bonservis bedeliyle geldiği Barcelona'da 53 gol atarken hepatit kapıyor, Copa del Rey maçında Athletic Bilbaolu Andoni Goikoetxea tarafından sakatlanıyor. İnişler ve çıkışların ardından Katalunya macerası son buluyor.

        5

        Dünyanın en iyi futbolcusu mu, bir yıldız mı yoksa abartılmış bir yetenek mi sorularıyla birlikte bu kez rotasını Çizme'ye çeviriyor. Dünyanın en pahalı futbolcusu unvanıyla İtalya'nın en yoksul şehirlerinden birine transfer oluyor: Napoli'ye. Ve sadece futbolun değil, spor tarihinin seyri değişiyor.

        6

        Ayrton Senna ve Amy Winehouse'un belgesellerini de çeken oscar ödüllü sanatçı Asif Kapadia, Diego Maradona'nın da belgeselini ekranlara taşıdı. Oldukça detaylı bir arşiv taramasından sonra Arjantinli'nin tüm hayatını yakinen tanıyan biri olarak bu transferin ne anlama geldiğini anlatması da yersiz olmaz.

        7

        "Onu almak isteyen başka bir kulübün olduğunu sanmıyorum" diyor Kapadia. "Kimse o parayı ödemek istemiyordu. Diego, en iyi genç yetenek olarak görülüyordu ancak Barcelona'da şansı yaver gitmedi. Parti yaparken hepatit kaptı, ayağı kırıldı ve daha bir sürü şey... Dürüst olmam gerekirse İspanyol ve Katalanlar da onu pek sevmedi. Güney Amerika'dan geldiği için onu aşağı gördüler."

        8

        O dönemki Barcelona, bugün alışık olduğumuz devden farklıydı. Avrupa'da hiç kupa kazanamamış bir Katalan ekibiydi. O günlerdeki futbol piyasası da bugünkünden çok farklıydı. Otoritelere göre; Maradona'nın Napoli'ye transferi, bugün Lionel Messi'nin Newcastle United'a transfer olması gibi bir şeydi. "Barcelona, 10 yıldan beridir ligde şampiyonluk kazanamamış bir kulüptü. Athletic Bilbao ve Real Madrid'in hegemonyası vardı" diyor Kapadia.

        9

        "Maradona ayrılmak istediğinde dönemin en iyi oyuncuları İtalya'da top koşturuyordu. Bu sadece parayla alakalı bir şey değildi. Futbol dünyasının ilgisi, Çizme'nin üzerindeydi. Hemen hemen her takımda çok büyük yabancı oyuncular vardı" diyen Kappadia haklıydı.

        10

        Michel Platini ve Zbigniew Boniek, Juventus'ta, Lothar Matthaus, Andreas Brehme ve Jürgen Klinsmann Inter'de, Marco van Basten, Ruud Gullit ve Frank Rijkaard Milan'da, 1982 Dünya Kupası'nın yıldızı Zico ise Udinese'deydi. Napoli'de ise sadece bir yıldız vardı...

        11

        "Diego, Napoli'de kendisini İtalya'nın kuzeyinde hissedeceğinden daha iyi hissetmişti" diyor Kappadia. "Bence bunun etnisiteyle de alakası var. Napoli'nin teklifini kabul ettiğinde orası hakkında hiçbir şey bilmiyordu ancak adım attıktan itibaren şehir ve halkla arasında bir bağ kurmaya başladı"

        12

        Maradona'nın Napoli'ye ayak basışı sadece bölgede değil, tüm dünyada ses getiriyor. Ama Napolililer, o ana tanıklık ettikleri için kendilerini hala ayrıcalıklı sayıyor. San Paolo'da sadece Maradona'ya bir 'Hoş geldin' demek için 85 bin kişi stadı dolduruyor! Ne karşılama ama! "Maradona, Napoli için bir oyuncudan ziyade bir kahramandı!" diyor Kapadia. "Mükemmel bir zamanlamaydı. Kariyeri düşüşe geçmişti, Napoli de öyle. Takım, harika olmayı bırak, küme düşmeme potasının biraz yukarısındaydı. Diego geldikten sonra ise..."

        13

        Bu hikayeyi şöyle özetlemek pek yanlış olmaz. Roma Katolik Kilisesi'ne en bağlı yaşayan şehirlerden birinde, bir kimseyi yüceltmek küfür sayılır. Bu olay, onlar için Tanrı ve dine hakaret gibi kabul edilirken bir Arjantinli'nin şehre ayak basmasından birkaç yıl geçmesinin ardından Tanrı gibi kabul edilmesi, ortaya ilginç bir paradoks çıkarıyor.

        14

        Maradona, 1984 yılında geldiği bu köhne şehirde 1991 yılına kadar görülmemiş bir işe imza attı. İki lig şampiyonluğu, bir UEFA Kupası, bir İtalya Kupası ve bir İtalya Süper Kupası kazandırdı. Şehirde 'Arjantinli Mesih' olarak görülmesi de normalleşti. Bir başka değişle inançlarına ters düşen birçok şey yapmasına rağmen Maradona, o topraklarda günahı ve sevabıyla kabul edildi. Nasıl mı?

        15

        Takvim yaprakları 10 Mayıs 1987'yi gösterdiğinde İtalyan antropolog Amalia Signorelli şöyle yazmıştı: Dünya değişti... Avrupa'nın en gürültülü, kaosun en bol olduğu şehir terk edildi... Haksız da değildi. O an Napoli'de bulunan bir turist, şehri 'hayalet şehre' benzetmişti. Peki herkes neredeydi? Tabii ki Maradona'nın karşılamasında!

        16

        Sessizlik bir süre sonra yerini kutlamalara bıraktı. Ama ne kutlama! John Foot'un gözlemlerine göre o anlar, tam olarak Napolitan karakterini yansıtıyordu: İroni, parodi, ürkütücü, müstehcen ve bolca küfür! Şehir mezarlığında bulunan bir duvar yazısı her şeyi özetliyordu: "Çocuklar! Neyi kaçırdığınızı bilmiyorsunuz!"

        17

        Napoli'nin ilk şampiyonluğu sadece futbol açısından bir kilometretaşı değildi, aynı zamanda sosyo-politik bir bağlamı da vardı. O dönemde İtalya'da bölgesel ve ayrılıkçı bir politika izleyen Lega Nord partisinin güney karşıtı siyaseti, İtalya'da oldukça kabul görüyordu. Maradonalı Napoli'nin başarısı, bu düzene de bir meydan okumaydı! Napoli'nin verdiği mesaj sadece futbolla sınırlı değildi: "Mayıs 1987'de diğer İtalya yenildi! Yeni bir imparatorluk doğdu!"

        18

        Napoli, 1986-87 sezonunda kuruluşundan 61 yıl sonra ilk kez şampiyonluğa ulaşırken mimarı da Diego Armando Maradona oldu. Arjantinli, Platinili Juventus'u, Van Bastenli Milan'ı, Matthauslu Inter'i ve Zicolu Udinese'yi alt etmeyi başardı. Bu hikaye dört yıl daha sürdü...

        19

        1988-89 sezonunda Napoli, tarihindeki ilk Avrupa zaferini de Maradona önderliğinde tadıyordu. Hem de Juventus, Bayern Münih ve Stuttgart'ı eleyerek! Bir sezon sonra da Serie A'yı kazanma başarısını tekrarladılar. Hem de futbolda devrim yaratan Arrigo Sacchi'nin Milan'ına rağmen! Sacchi'nin herkesi şaşkına çeviren meşhur 'ofsayt taktiği' bile Arjantinli'yi durduramadı!

        20

        Maradona 'histerisi'ne kapılarak Napoli'nin kazandığı şampiyonluklarda diğer yıldızları unutmak kolaydır. 1986-87 sezonunda savunmada Giuseppe Bruscolotti, Moreno Ferrario, Alessandro Renica ve Ciro Ferrera, orta sahada ise Fernando De Napoli ve Salvatore Bagni ikilisiyle birlikte harika bir takıma dönüştüler.

        21

        Napoli'nin ilk şampiyonluğunda Ottavio Bianchi, ikincisinde ise Alberto Bigon'un önderliğinde toplanan bu futbolcular, bir şehre unutamayacakları yıllar yaşattı. Ama tüm bunlara rağmen bu takım, Maradona'nın takımıydı! Belki de sorun buydu... Arjantinlinin kişisel hayatı çalkantıya girdiğinde düşüş de başladı...

        22

        Dönemin ünlü gazetecilerinden Gianni Brera, Maradona'yı tasvir etmek için 'İlahi kürtaj' ifadesini kullansa da Napolililer için Arjantinli, Tanrı'dan farksızdı. Şehrin en yerinde motifleri bulunan Aziz San Gennaro'nun kollarında olduğu grafitiler bile yapıldı! Ama Napolililer bir şeyi unutuyordu: Maradona, insandı.

        23

        Birçok zararlı alışkanlığı, hatta uyuşturucu bağımlılığı vardı. Napoli'nin organize suç çetesi Camorra ile olan bağlantıları da eleştirilir hale gelmişti. Napoli bunları hasır altı etmek istese de çok başarılı olamadı. 1991 yılında Maradona, Bari maçının ardından teste girdiğinde kokain kullandığı ortaya çıktı ve 15 ay men cezası aldı. Ardından İspanya ve Arjantin'e dönüş maceraları başladı ancak onlar ayrı bir hikaye...

        24

        Şubat 2013'te bir adam bir balkonda aşağıda kendisine 'tapan' insanlara bakıyordu. Gülümsedi, el salladı ve aşağıdan yükselen tutku dolu havayı soludu. Bu, Vatikan'da cemaatine seslenen Papa değildi. Vatikan'dan 200 kilometre uzaklıktaki Napoli'de bulunan Royal Continental otelindeki Maradona'ydı!

        25

        Giuseppe Garibaldi, İtalya'yı 1861'de politik olarak birleştirmiş olsa da aradan geçen 159 yılda kültürel birleşmenin halen gerçekleştirilemediği düşünülüyor. Kuzeyde Milano, Torino ve Cenova'nın ticaret ve sanayi merkezleriyle İtalya'yı taşıdığı, güneyin ise yolsuzluk, suç ve işsizlikle onları geri çektiği görüşü benimseniyor.

        26

        Maradona'nın geldiği 1984 yılına kadar İtalya anakarasında bulunan hiçbir güney kulübü, şampiyonluğa ulaşamamıştı. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ise Milan, Torino ve Genoa'dan çıkan kulüpler, 39 şampiyonluğun 33'ünü elde etmişti. Güneydeki en büyük kulüp olan Napoli'nin ise sadece İtalyanların verdiği adla 'çakma' İtalya Kupası vardı.

        27

        Buenos Aires'teki yoksul bir ailede doğan Diego Maradona, başkentin banliyölerinden olan Villa Fiorito'da gecekonduda büyüdü. Anne, baba ve dört kardeşiyle küçücük bir eve sıkışmışlardı. Bu ailenin kaderi, Maradona'nın mucizevii yeteneklerine bağlıydı.

        28

        1984 yılında İtalya'nın 'fakir' kulübü, tarihin en yüksek bonservis bedelini ödeyerek suyun akışını değiştirmeyi amaçladı. Başarılı da oldu. 2013'te Maradona balkondan sevenlerini selamlarken uyuşturucu bağımlılığı ya da vergi kaçakçılığı gibi şeyler, hiçbir Napolilinin kafasında zerre kadar yer etmiyordu.

        29

        1980'deki yerel seçimlerde oy pusulalarına 'Viva Maradona' yazıldı, saçından bir parça yerel bir tapınakta güvenli şekilde korunuyor, yüzü Napoli'deki duvarların birçoğunu hala süslüyor. İşler o duruma gelmişti ki 1990 Dünya Kupası'nda ev sahibi İtalya ile yarı finalde, Napoli'de karşılaşan Arjantin deplasmanda değil kendi evindeydi! Çünkü stadı dolduran Napolililer, İtalya'yı değil, Arjantin'i destekliyordu!

        30

        Maradona bugüne kadar bile Napoli'yi ikinci evi olarak gördü ve "Onlar benim insanlarım ve her zaman kalbimde olacaklar" dedi. Bugün Napoli'de doğan ve Maradona'yı hiç canlı seyredememiş bir çocuk bile onu 'ilah' olarak benimsiyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ