Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik: Sonuç ne olursa olsun ekonomide hava 17 Nisan’da daha iyi olacak - İş-Yaşam Haberleri

        - Ekonomide birçok makro veri moral bozucu, yakın gelecekle ilgili öngörünüz nedir? Dip görüldü ve çıkış mı yaşanacak, yoksa bir süre daha bu gidişat devam mı edecek?

        Ekonomide hiçbir durum bir anda oluşmuyor. 2017’yi konuşurken 2016’ya bakmak lazım. Özellikle 2016’nın üçüncü çeyreğinde hain darbe girişiminden sonra birçok makro veri negatif gelişmeye başladı. Turizm, büyüme, işsizlik verilerinde bunu görmek mümkün. Dünya ekonomisinde de bazı gelişmeler oldu. ABD seçimleri sonrası artan döviz kuru da ekonomide maliyet ve riskleri artırdı. Üst üste koyduğumuz zaman bu periyoda talihsizlikler periyodu da diyebiliriz. Şu anda da çıkışta değiliz, yavaş bir tempoda büyüyoruz. Bundan daha kötüsünün olmamasını diliyoruz. Ama çıkışta olabilmek için öngörülebilirlik şart. Belirsizliklerin ortadan kalkması lazım. Biz ise hâlâ sorulara yanıt arar durumdayız. Bıkmadan usanmadan yapısal reformların üzerine gidilmesi lazım. Çünkü şu bir gerçek: Ucuz finansman devri kapandı. Artık büyüme ancak yapısal reformlarla sağlanabilir.

        REKLAM

        Öte yandan, şu da anlaşılabilir bir şey: Ortada bir referandum var, tüm siyaset buna odaklanmış durumda. Ama şartlar ne olursa olsun yapısal reform gündemine dönmemiz gerekir. Bunun adı 17 Nisan ise 17 Nisan.

        - Referandumun sonucu bu tabloyu ne ölçüde etkiler? Ekonominin de geleceğini belirler mi sonuç?

        Hangi sistem olursa olsun yapısal reformlara odaklanıyorsanız, gelişmekte olan diğer ülkelerden ayrışan pozitif mesajlar veriyorsanız, bu doğal olarak ekonomiye güven verir. Ekonomi öngörülebilirlik ister. O nedenle her halükârda, referandumda sonuç ne olursa olsun, 17 Nisan’da ekonomide daha olumlu bir hava olmasını bekliyoruz. Sonuç ne yönde olursa olsun, en azından belirsizlik ortadan kalkacak ve yapısal reformlara daha çok odaklanılabilecek bir döneme girileceğini düşünüyor, temenni ediyoruz.

        ‘GÜÇLER AYRILIĞI ANLAMINDA BAZI EKSİK NOKTALAR VAR’

        - “Güçler ayrılığı ve denetim mekanizmasının oturduğu bir başkanlık sistemi kaygı yaratmaz” görüşünde misiniz?

        REKLAM

        Dünyada başkanlık sistemini son derece iyi uygulayan ülkeler olduğu gibi, bu konuda maalesef son derece olumsuz örnekleri de görüyoruz. Sistem tartışmasından önce demokrasinin kurum ve kurallarının işlemesini çok önemli görüyoruz. Denge ve denetim mekanizmaları, güçler ayrılığı, güçlü meclis, bağımsız ve tarafsız yargı ve etkin bir icraat demokrasimizi geliştirecek unsurlardır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bireysel, fikri, etnik, dinsel, cinsel kültürel hak ve özgürlüklerini mutlak güvence altına alan bir devlet anlayışı çok önemli. Biz kontrol ve denetim mekanizmalarının nasıl işleyeceğini önemsiyoruz. Sistemin isminden çok daha değerli konular bunlar.

        - Bu ilkesel duruşunuzun karşılığını, tartışılan referandum maddelerinde buluyor musunuz? Mevcut maddeler arzu ettiğiniz güçler ayrılığı ve denge mekanizmasını sağlıyor mu sizce?

        Bazı eksik noktaların olduğunu görüyoruz. Bunları da paylaşıyoruz. Günün sonunda kapalı sandıkta kullanılacak oy her vatandaşın kendi özgür tercihine bağlıdır.

        ‘HOLLANDA YANLIŞ KARAR ALDI’

        Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Hollanda hükümetinin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağının iniş iznini iptal etmesine yönelik, “Hollanda yanlış karar aldı. Gerginlik diplomasiyle aşılmalı” değerlendirmesini yaptı. Son günlerde Türk siyasetçilerin Almanya’daki toplantılarına, kuşkulu gerekçelerle kısıtlama getirilmesinin doğru bir tutum olmadığına değinilen açıklamada, “Bu sorunun çözümü için olumlu yaklaşımlar sergilenirken, Hollanda tarafından da Türk Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu’nun uçağına iniş izni verilmemesi gerginlikleri tırmandırmıştır” denildi.

        ‘OHAL YERLİ VE YABANCI YATIRIMLARI ENGELLİYOR’

        - Yatırımcılar, yatırım çağrılarını nasıl değerlendiriyor?

        Türkiye’de yatırımlar son 4-5 yıldır eskisi kadar canlı değil. Bu noktada temel olan reformlar sayfasına geri dönmek. Bu sayfaya geri dönmedikten sonra yerli ve yabancı yatırımcıya ne kadar çağrı yapılırsa yapılsın sonuç elde etmekte kısa kalabiliriz. İkinci bir nokta da şu: Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a da iletme fırsatı bulduk. 9 aya gelmiş OHAL’in başlaması çok doğruydu, ama bir an önce sonlandırılmasını diliyoruz. Çünkü bu hali özellikle körüklemek isteyenler OHAL’i sanki darbe ortamı hâlâ varmış gibi çok gereksiz bir gündeme bağlıyorlar. Bizce bu da yatırımları engelliyor.

        BİLECİK’TEN 5 POLEMİK KONUSUNA YANIT

        REKLAM

        1- Doları Türkiye’de yükselten yurtdışı kaynaklı, risk algısını besleyen kişi/kurumlar.

        Doların ana yönünü küresel gelişmeler ve ABD’deki gidişat belirliyor, ama sizin birkaç tık daha fazla etkilenmeniz içerinizdeki gündem ve belirsizlikler nedeniyle oluyor.

        2- Bankalar kredi vermiyor.

        Şunu kabul etmeliyiz: Artık eski kredi coşkusu ve büyümesi olmayacak. Ayrıca şunu da unutmayalım: Kredilerin mevduata oranı yüzde 120’ye yakın.

        3- Türk zenginler, yatırımlarını yurtdışına götürüyor.

        Böyle bir data görmedik, yorum da yapamayız. Böyle olmadığını düşünüyorum. Ticaretin gerçeği şu: Fırsat görülürse gidilir. Ama Türkiye’de dükkânı kapatıp yurtdışına gitme durumu yok. Biz ülkemizi seviyoruz.

        4- TÜİK verileri sokaktaki reel gerçeği yansıtmıyor.

        Tersine TÜİK’in Eurostat ile işbirliği yaparak hayatı çok daha doğru okuduğunu düşünüyorum. Hesaplamaları uyumlulaştırma süreci istatistik kalitesini de artırıyor.

        REKLAM

        5- Varlık Fonu şeffaf olmayan denetim yapısı nedeniyle yarardan çok zarar getirir.

        Varlık fonları için şeffaflık ve denetim en önemli ilkeler. Bunları uluslararası standartlarda sağlayamayan fonlar başarılı olamaz. Daha iyi denetlenen bir noktaya gelinmeli.

        ‘TÜRKİYE, SURİYE’DE RESMI DOĞRU OKUYAMADI, OKUSA HİÇ GİRMEZDİ’

        - Türkiye’nin Suriye’deki varlığını ‘Olmasa daha iyi olur’ diye mi yoksa ‘Kaçınılmaz’ diye mi değerlendiriyorsunuz?

        Hataylı bir iş insanı şapkamla yanıtlayayım: Suriye konusuna iki bölümde bakmak gerek. Geçen 6 yılda olanlar ve bugün. İki ülke ilişkilerinin pragmatik ele alındığı, büyük işbirliklerine imza atılan dönemler oldu. Bu iş ne zaman doktriner bir mevzuya dönüştü, o zaman Türkiye resmi doğru okuyamamaya başladı, okusak hiç parçası olmazdık. Suriye’de 60-70 tane sürekli kavga eden grup var. Sıkıntının kısa zamanda çözülemeyeceği belliydi. Şimdi sorun, buradaki 3 milyon Suriyelinin nasıl bir kaynak ve yönetimle ele alınacağı. Yoksa Türkiye’nin en önemli sorunu bu olur.

        REKLAM

        ‘BOZULMUŞ ALGI VARSA DÖNÜP KENDİMİZİ SORGULAMAMIZ GEREK’

        - Yabancı yatırımcı size ne tür görüşler aktarıyor?

        Sermaye gelişmekte olan ülkelere döner. Mesele bunu hızlandırmak. Dış dünya kurumlarınız siyasi iklimden bağımsız hareket ediyor mu diye bakıyor. Türkiye’nin bu anlamda ödevi çok. Bir diğer unsur, terörle mücadele ederken demokratik değerlerden ödün vermemek. Hayatın gerçeği şu: Kendimizi nasıl gördüğümüz önemli, ama başkalarının bizi nasıl gördüğü daha önemli. Bozulan bir ülke algınız varsa, o algıdaki kadar bozulmuş bir durum yoksa bile, yine de dönüp kendinizi sorgulamanız ve düzeltmeniz gerekir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ